> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri  > Şüphe Ve Töhmet Durumları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şüphe Ve Töhmet Durumları  (Okunma Sayısı 545 defa)
20 Ağustos 2011, 12:32:31
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 20 Ağustos 2011, 12:32:31 »



Şüphe Ve Töhmet Durumlarında Hakimîn Araştırma Yapması]


Şüphe ve töhmet durumlarında hem Allah hem de kul hakları konu­sunda hakimin şahitlerin durumunu araştırması gereklidir. Kendi imkan­ları ölçüsünde araştırma yaptığı halde şüphe ve töhmet ortadan kalkma­mışsa bile hüküm vermesi gerekli olur. Çünkü o imkanı dahilinde olanı yapmıştır. Her iki tarafın eşit olması halinde iken şüphe bulunuyorsa ve hakimin zannına göre şahitler yalan söylüyorlarsa bu hüküm problem teş­kil eder.

Şöyle bir soru sorulabilir: Baba çocuğu lehinde veya birbirine düşman iki kişiden biri diğeri aleyhinde, fasık bir "kimse bildiği bir konuda şahitlik eder de hakim aradaki baba-çocuk ilişkisini, düşmanlık ve fasıklığı bilmezse şa­hitler günah işlemiş olur mu?

Buna şu şekilde cevap veririz: Bunda görüş ayrılığı vardır. Tercih edilen görüşe göre bu caizdir. Çünkü onlar hakimi batıl bir şeye sevketmemişler ak­sine hakkın hak sahibine ulaşmasına yönlendirmişlerdir. Normalde bu kişi­lerin şahitlikleri töhmet sebebiyle reddedilmiştir. Zira töhmet, hakimin zan-nını zedelediği için onun hüküm vermesini engeller. Oysa burada hakimin zannı tam olarak oluştuğu için onun hakkında günah söz konusu olmaz. Ha­sım hakkını aldığı, şahit de ona yardımcı olduğu için onlar hakkında da gü­nah söz konusu olmaz.

Şöyle bir soru sorulabilir: Bir kimsenin bir başkasında bir hakkı olsa, bazı valilerden veya hakimlerden bu hakkını almak için yardım istese, bunlar herhangi bir şer'î hüccet olmaksızın ona yardım etseler, vali ve hakim hakkı şer'î bir hüccet olmaksızın alarak günah işlemekle birlikte hak sahibi onlar­dan yardım istemekle günahkâr olur mu?

Buna şu şekilde cevap veririz: Vali ve hakim günahkâr olur. Yardım iste­yen kişiye gelince, burada yardım istemesine sebep olan hakka bakmak ge­rekir. Bu hakkın çeşitli dereceleri vardır:

Birinci Derece: Hak konusu şey bir cariye olur da, gaspeden kişi onunla cinsel ilişkide bulunmayı helal görürse her ne kadar vali ve hakim yardım et­mekle günahkâr olsalar bile hak sahibinin yardım istemesinde bir sakınca ol­maz. Hatta gücü yetiyorsa yardım istemesi vaciptir. Çünkü vali ve hakimin suçlarının yol açtığı kötülük, gasp ve zinanın kötülüğünden daha küçüktür.

Yine, bir adamın karısı gasp edilse, koca onun kurtarılması için vali ve ha­kimden yardım istese, vali ve hakim delilsiz olarak yardım etmekle günah­kâr olsalar bile yardım isteyen günahkâr olmaz. Çünkü kadının onunla zina edecek kişinin yanında kalmasının kötülüğü, vali ve hakimin şer'î delil ol­maksızın yardım etmesi kötülüğünden daha büyüktür.

Bir kimse bu gibi durumlarda sıradan insanlardan yardım istese, yardım edenler günahkâr olurlar ama yardım isteyen günahkâr olmaz. Çünkü bu gi­bi durumlarda yardım edenlerin kanuna karşı gelmelerinden doğan kötü­lük, belirtilen diğer iki kötülükten daha küçüktür.

ikinci Derece: Bir kimse gasp edilen bir malı gasp edenden veya inkar edi­len bir hakkı inkar edenden geri alma konusunda valilerden, hakimlerden veya sıradan insanlardan yardım talep etse, herhangi bir kanuni delil olmadığı halde söz konusu kişiler bu hakkı kurtarmak için ona yardım etseler, de­lilsiz olarak yardım ettiklerinden günahkâr olurlar, yardım isteyen ise günahkâr olmaz. Örneğin bir kişi başkasının atını, elbisesini, silahını veya ev eşyasını gasp etse veya gasp etmeksizin elindekinin diğer şahsa ait olduğu­nu inkar etse o kişi de yardım istese, belirttiğimiz kişiler yardım etmekle gü­nahkar olurlar, yardım isteyen günahkar olmaz. Çünkü bu malların gasıp veya inkarcının elinde kalmasının kötülüğü, yardım edenlerin isyanının kö­tülüğünden daha büyüktür. Zira onların fiilinden meydana gelen, içinde mefsedet bulunmayan bir masiyettir. Gasibm fiilinden meydana gelen ise mefsedetin bulunduğu bir masiyettir. Daha önce esirlerin kurtarılması konu­sunda belirttiğimiz üzere isyankar bir kişiye masiyetinde yardım etmek caiz olabilir. Bu cevaz, fiilin günah olmasından değil yardımın içerdiği maslahat sebebiyledir.

Üçüncü Derece: Hak konusu, bir parça ekmek veya bir hurma gibi küçük bir şey olduğunda bu hakkın alınması için şer'î bir delil olmaksızın yardım istemek caiz olmaz. Çünkü yardım etmenin kötülüğü, hakkın elden gitmesi­nin kötülüğünden fazladır.

Hakimlerin tayin edilmesinin amacı; haksızlığa uğrayan kişilerin hakkını haksızlık yapanlardan almak, hak sahiplerine haklarını tam olarak vermek, kendilerine bakamayacak durumda olan çocuk, deli, elinöekmi saçıp savu­ran ve kayıp şahısları koruyup himaye etmektir. Bu yüzden hak sahiplerine haklarını ulaştırmak ve haksızlık yapanlar ve batıl yollara uyanların kötülü­ğünü ortadan kaldırmak için hüküm verme işleminde en yakm yolu derhal tercih etmek gereklidir. Daha önce geçtiği üzere iyiliği emredip kötülüğü ya­saklamak derhal yerine getirilmesi gereken bir vaciptir. Anlaşmazlıklarda da taraflardan biri zalim ve haksizdir. Batıla uyan kişi cehaleti sebebiyle günah­kar olmasa bile bu haksızlık ve batılın da derhal giderilmesi gerekir. Çünkü haksızlığa sebep olan kişi ister bununla günahkar olmuş olsun ister olmasın amaç kötülüklerin ortadan kaldırılmasıdır.

[Gâib 7 Kayıp Şahıs Aleyhine Hüküm Vermek]

Kayıp kimse aleyhine hüküm vermek de gereklidir. Çünkü hüküm ver­meyi onun gelmesine kadar ertelemek kötülüğün devamına yol açar. Zira dava boşanma ile ilgili ise fiilen ortadan kalkan bir nikah bağının devam etmesi ile kadın zarar görür, yeniden evlenme imkanı bulamaz, kocası olma­yan kadınların yapabilecekleri şeyleri yapma imkanı bulamaz. Söz konusu olan azat ile ilgili bir dava ise cariye ve köle, kayıp şahsın dönüşüne kadar kölelik hükümlerinin uygulanmasından zarar görürler. Dava mal ile ilgili ise mal sahibi malını elde edememekten zarar görür. Dava konusu bir zimmet borcu ise alacaklı teslimin gecikmesi ve ondan yararlanmasının mümkün ol­maması sebebiyle zarar görür.

Delilleri ortaya koyma .bakımından kayıp ile hazır şahıs arasında fark yoktur. Kayıp şahıs aleyhine getirilen delillerden oluşan zan, hazır şahıs aleyhine getirilen delillerden oluşan zan gibidir.

Şöyle denilebilir: Hazır bulunan kişi iddiaya karşı koymak ve şahitlerin adil olmadıklarını ileri sürmek suretiyle kendini savunabilir. Oysa kayıp şa-hıs.bu imkana sahip değildir.

Buna şu şekilde cevap veririz: Şer'î bir hüccet ile varlığı ortaya çıkan bir şey, "aslolan onun var olmamasıdır" ihtimaline dayanarak terkedilemez. Üs­telik hakim inkar nisbetinde kayıp şahsı savunur, davacıya yemin ettirir. Di­ğer hükümlerde güçlü zannın zayıf zanna tercih edileceğine dair zikrettiği­miz görüş sebebiyle kanuni delilleri mücerret vehim ve zayıf zan ile ihmal et­mek caiz değildir.

Şöyle bir soru sorulabilir: Belirtilen durumlarda zalim ve mubtil (batıl pe­şinde koşan) kavramlarını kullandınız. Bunlar ne anlama gelmektedir?

Buna şu şekilde cevap veririz: Zalim, hakkı inkar ve reddederek hak sahi­bine vermemekle Allah'a isyan ettiğini bilen, aynı zamanda davasının asılsız olduğunu bilen kişidir.

Hakimin hak sahibinden bu kötülüğü ortadan kaldırmak için en kısa yo­lu esas alması gerekir. Özellikle de cinsel konulardaki davalarda durum böy­ledir. Zengin bir şahsın, ödeme imkanı olan haklan ödemeyi ertelemesi zulümdür. Zulme yardım etmek caiz değildir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.): "Kardeşin zalim de mazlum da olsa yardım et"[39] buyurmuştur. Burada zali­me yardımcı olmakla kastettiği Hz. Peygamber'in açıkladığı üzere onun zul­münü önleyip engellemesidir.

Mubtil (batıl peşinde koşan) ise kendisi üzerine gerekli olan hakların ge­rekliliğini bilmeksizin inkar eden kişidir. Bu kişi için günah söz konusu ol­masa da, hakkın sahibine verilmesini geciktirme kötülüğünü ortadan kaldır­mak için, üzerindeki hakkın derhal hak sahibine ulaştırılması gerekir. Örne­ğin bir kimse bir şahsı boşama ve azat konusunda vekil kılsa, vekil müvek­kilin karısını boşasa ve kölesini azat etse, müvekkil bunu bilmediği için in­kar etse belirttiğimiz durum söz konusu olur. Yine vekil, müvekkilin bir.ayn veya menfaatini onun mülkünden çıkardığı halde, vekilin tasarrufta bulun^ madiğim zannederek müvekkilin İnkar etmesi de böyledir.

Baba, çocuğunu küçükken bir kadınla evlendirse, çocuk büyüdüğünde kadın nikahtan doğan haklarını talep etse, çocuk da nikah akdini bilmediğin­den inkar etse, kadına nikahtan doğan haklarmı ulaştırmak için en hızlı yol tercih edilmelidir. Çünkü bu haklar derhal yerine getirilmesi gereken haklar­dandır. Hakkı talep ettikten sonra onu oyalamak haram kılınmış bir kötülük­tür. Ortadan kalktığını bilmeksizin hak iddiasında bulunmak ise böyle değil­dir. Örneğin kişi bazı tasarruflarda bulunduktan sonra ölse oğlu babasının suçluyu affettiğini bilmeksizin kısas iddia etse veya babasının ibra ettiğini bilmeksizin borçludan alacağını istese yahut babasının naklettiğini bilmeksi­zin bir malın mülkiyetini istese bu tasarrufların tümü babanın ölümünden sonra geçerli olur.


[39] Buhari, İkrah, 12,323; Müslim, Sıla, 4,1998
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şüphe Ve Töhmet Durumları
« Posted on: 24 Nisan 2024, 21:58:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şüphe Ve Töhmet Durumları rüya tabiri,Şüphe Ve Töhmet Durumları mekke canlı, Şüphe Ve Töhmet Durumları kabe canlı yayın, Şüphe Ve Töhmet Durumları Üç boyutlu kuran oku Şüphe Ve Töhmet Durumları kuran ı kerim, Şüphe Ve Töhmet Durumları peygamber kıssaları,Şüphe Ve Töhmet Durumları ilitam ders soruları, Şüphe Ve Töhmet Durumlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes