> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri  > Şart
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şart  (Okunma Sayısı 526 defa)
17 Ağustos 2011, 13:22:01
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 17 Ağustos 2011, 13:22:01 »



Şart


İtlaf fiilini ne doğrudan ne de sebebiyet yoluyla gerçekleştirmemekle birlikte, itlafın kendisine bağlı olduğu şeyi meydana getirmedir. Örneğin itlafı doğrudan veya sebebiyet yoluyla gerçekleştiren kişi için itlaf ettiği şeyi tutmak böyledir. Bu durumda tutan kişi öldürme işlemi ile ilgili her­hangi bir şey yapmamış, yalnızca öldürenin öldürmesine jmkan hazırla­mıştır.

İmam Mâlik dinin canın korunması konusundaki mübalağası sebebiyle bu görüşe muhalefet etmiş ve Hz. Ömer'in (r.a.) şu sözünü delil getirmiştir: "onu öldürmek için bütün San'a'hlar bir araya gelseydi hepsinin Öldürülme­sine hükmederdim".[32] Hz. Ömer'in bu sözünde İmam Mâlik'e delil olabilecek bir husus yoktur. Biz de zaten bu sözün gereğini kabul ediyoruz. Hz. Ömer'in sözünün anlamı şudur: Onu Öldürmek için bütün San'a halkı bir araya gelseydi, ona karşılık bütün San'alılann öldürülmesine hükmederdim. Bir kimseyi öldürmek için bir araya gelmek öldürme fiilinde ortak olmakla olur. Öldürülen kişiyi tutan şahıs her ne kadar büyük bir günah işlemiş olsa da her günah için adam öldürülmez.

[Sebep olarak kabul edilip edilmeyeceğinde ihtilaf edilen fiiller]

Bazı sebeplerde tereddüt edilmiştir. Örneğin zehirli bir yiyeceği misafire vererek onun öİümüne sebep olan kişinin fiili bir zorlama değil ikramdır. Çünkü misafir yemeği yemeye mecbur değildir, yiyip yememekte serbesttir.  Misafirin yemeği yeme isteği fıtrattan kaynaklanmakta olup onu ağırlayan kişinin oluşturduğu bir şey değildir.. Bu yüzden bu fiilin sebep olarak kabul edilip edilmeyeceği konusunda ihtilaf edilmiştir.

Bir kimse misafirine gasp edilmiş bir yiyecek takdim etse, hem gasp eden hem de yiyen üzerine tazmin gerekli olur. En doğru görüşe göre yemeği yi­yen, bunu zorlanarak yapmadığı için, ödediğini yemeği takdim edenden geri alamaz.

Zina suçuna şahitlik edenlerle birlikte zina edenin muhsan olduğuna şa­hitlik edenler gibi şart ve tesebbüb arasında olan kimi durumlarda da ihtilâf edilmiştir.

[İtlafta Kasıt]

Bütün bu anlatılanlardan anlaşılmaktadır ki: îtlaf zan, zilyedlik, söz ve fi­illerle olmaktadır, itlaf gerek kasten gerek yanlışlıkla yapılmış olsun tazmin gereklidir. Çünkü tazmin bir tür telafidir. Ceza ve kısas yalnızca kasıt duru­munda söz konusudur. Çünkü ceza ve kısas caydırıcı tedbirlerdendir.

Kastın söz konusu olabilmesi için iki konuda kastın gerçekleşmesi gere­kir:

a- Fiili işleme kasti,

b- Suçun işlendiği şahsa yönelik olması kastı. Kastedilen fiilin de; boğazlama gibi ya kesin olarak veya kesme ve yaralama gibi çoğunlukla öldürmeye yol açan bir fiil olması gerekir. Bu üç şart gerçekleş­tiğinde öldürme fiili, dinin belirlediği cezalan gerektiren kasıtlı bir suç olur. Suç olan fiili işleme kastı ve fiilin suçun işlendiği şahsa yönelik olması kastı bulunmakla birlikte fiil çoğunlukla ölüme yol açmayan bir fiil ise buna "ka­sıtta hata" (amdü'1-hata) denir. Çünkü bunda iki kasıt; fiili işleme ve şahsa yönelme kastı vardır. Ancak çoğunlukla öldürmeye yol açan fiili işleme ko­nusunda hata yapılmıştır. Buna "kasıt benzeri" de denir. Çünkü bu fiil iki kasıt açısından kasta benzemiştîr.

Bazen iki kasıt bulunmadığı halde hata gerçekleşmiş olabilir. Örneğin bir kimse kayarak başka bir şahsın üzerine düşerek onun ölümüne yol açsa ve­ya bir malın üzerine düşerek malın telef olmasına yol açsa böyle bir hata ger­çekleşmiş olur.

[Yalancı şahitlerin tazmin yükümlülüğü]

İki kişi bir tasarruf hakkında yalan yere şahitlik edip sonra şahitliklerin­den dönseler, bu tasarruf; vakıf, azat etme, boşama gibi telafi edilmesi mümkün olmayan tasarruflardan ise şahitler üzerine tazmin gerekli olur. Şahitlik edilen konu; mülk edinme, ikrar vb. gibi telafi edilmesi mümkün olan tasarruflardan ise en doğru görüşe göre yine şahitler üzerine tazmin gerekli olur. Ancak şahitliği kimsenin bilmemesi halinde, kişi vakfedildi-ğine şahitlik edilen malını, azat edildiğine şahitlik edilen kölesini, boşadı-ğına şahitlik edilen karısını elde ederse tazmin düşer. Çünkü hak, sahibi­ne geri dönmüştür.

Kalp ile inkar etmek en büyük mefsedet olduğu için caiz değildir. Bu ko­nuda zorlama da mümkün değildir. Çünkü zorlayan, zorla inkar etmesini is­tediği kişinin bunu kalben yapıp yapmadığını bilemez. Böyle bir durumda kalp ile inkar, hiçbir maslahatı olmayan bir mefsedet olur.

Söz ve fiille inkar etmek ise zorlama durumunda caizdir. Bunun caiz ol­ması inkar sebebiyle değil, insanın canım koruma'maslahatını sağlamak için­dir. Söz, ve fiille inkar, hayatta kalma maslahatını sağlamak için caiz kılman bir mefsedettir. Daha sonra zorlanan kişi kalan zamanda imân etmeye zorla­nır. Diliyle inkara zorlanması sebebiyle de sevap alır. Çünkü o böyle yapa­rak Allah'a itaat etmiştir. Yine dinî yükümlülükleri terketmeye zorlanması sebebiyle de sevap alır.

Küfre zorlanma gibi olmasa bile, nefse zor gelen her şey, günahlara keffa-ret olur. Böyle iken küfre zorlanma nasıl keffaret olmasın? Dinî yükümlülükleri yerine getirme ve haramlardan kaçınma konusunda istenmeyen her tür­lü zorluğa katlanmanın hükmü de böyledir. Kişi zorluğa tahammül etmesi sebebiyle sevap alır, çektiği acı oranında günahları silinir. Bu elemin şiddet ve hafifliğine göre değişir. En şiddetli acılar, en büyük günahlara keffaret olur. Günahlara keffaret olma, acının şiddet derecesine göre değişir. Allah-kullanna bu şekilde muamele ettiğine göre, ancak helak olması takdir edi­lenler helak olur. Herhangi bir sebeple olmayan acıların günahları silmesi ve mubahtan kaynaklanan acılarla günahların silinmesi de böyledir. İnsanın günahları, acı veren her şeyden dolayı silinir. Hatta ayağına batan bir diken ve onu üzen bir şeyden bile günahları silinir.

Şöyle bir soru sorulabilir: Zorlama durumunda mefsedetleri inkardan da­ha düşük olan adam öldürme, zina etme ve livata etmeyi mubah görmediği­niz halde canı korumak için en büyük mefsedetlerden biri olan dille inkarı nasıl mubah görüyorsunuz?

Buna şu şekilde cevap veririz: Bu konu incelenmeye muhtaç problemli bir konudur. Bu konuda şöyle bir ayırım yapılabilir: İnsanların inkarcılığa zor­lanması; adam öldürme, zina etme ve livata yapmaya zorlanmalarından da­ha yaygındır. Şöyle de denebilir: inkar sözünü söyleyerek canını korumak sadece Allah'a ait haklarla ilgilidir. Zina ederek, adam öldürerek ve livata yaparak canmı korumak ise hem Allah hem de kul haklan ile ilgilidir. Bu sebeple bu konularda iş daha sıkı tutulmuştur. Şöyle demek de mümkündür: Adam öldürme, zina ve livatada gerçekleşen somut bir mefsedet söz konu­sudur. Söz ve fiil ile inkar etmede ise somut bir mefsedet yoktur. Çünkü bun­ların mefsedeti din ile istihza ve dini küçümsemedir. Zorlanan ise ne istihza etmekte ne de dini küçümsemektedir. Çünkü zorlama durumunda bunlar söz konusu olmaz.

Kalp ile inkar bağışlanır mı diye sorulursa deriz ki: Evet. Şöyle ki: Bir ço­cuk doğru bir inançtan mahrum olarak buluğ çağma ulaştığında imkan Öİ-çüsünde araştırma yapması gerekir. Araştırma konusunda herhangi bir ku­suru söz konusu olmaksızır araştırmasını tamamlamadan önce ölürse gü­nah ve azap söz konusu olmaz. Çünkü azap yalnızca isyan edenlere özgü­dür. Bu kişi araştırma yapmayı geciktirir ve araştırmaya yetecek bir süre geçmeden ölürse geciktirme sebebiyle günahkar olur. Bu kişiye kâfir mu­amelesi yapılarak mı azap edilir, konusu ise tartışmalı olup farklı ihtimal­ler söz konusudur.

îsl^m davetinin ulaşmadığı kimseler ile fetret ehlinin inkarcılığı hakkın­daki hüküm de böyledir. Bir müslümana, insanı küfre sokacak bir şüphe arız olsa, bu şüphenin meydana gelmesine kendisi sebep olmuşsa bundan dolayi günahkar olur, bu şüpheyi gidermek için çalışması gerekir. Şüphenin rneydana gelmesine kendisi sebep olmuş olmasa bile şüpheyi gidermek için çalışması gerekir. Bu kişi şüphesini gidermek için araştırarak ve sorarak bü­tün gücüyle çalışsa araştırma süreci uzasa bile bu kişi için isyan söz konusu olmaz. Çünkü azap yalnızca isyan durumunda söz konusudur. Bu benim kendi düşüncemdir. Dinin temel prensipleri de bunu gerektirir. Çünkü Yüce Allah hiç kimseyi gücünün üzerindeki bir şeyden sorumlu tutmaz, taşın­ması zor gelen bir yükü yüklemez. 


[32] Mâlik, Muvatta, Kitâbu'1-ukûl, 2, 871. Burada sözü edilen olayın aslı şöyledir: Yemen'in San'a bölgesinde bir kişiyi bir grup insan bir araya gelerek öldürmüş, Hz. Ömer de öldürme İşine ka­tılanların tümü hakkında kısas uygulanmasını emrederek yukarıdaki sözü söylemiştir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şart
« Posted on: 25 Nisan 2024, 08:00:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şart rüya tabiri,Şart mekke canlı, Şart kabe canlı yayın, Şart Üç boyutlu kuran oku Şart kuran ı kerim, Şart peygamber kıssaları,Şart ilitam ders soruları, Şartönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes