> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri  > Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması  (Okunma Sayısı 845 defa)
13 Eylül 2011, 14:32:40
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 13 Eylül 2011, 14:32:40 »



Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması


Mefsedet içermeyen uhrevi maslahatların çakışması halinde mümkün olursa hepsi elde edilir. Bu mümkün olmazsa daha iyi, daha üstün olan elde edilir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele"[82], "Rabbinizden size indirilenin en güzeline tâ­bi olun"[83], "Kavmine onun en güzelini almalarını emret." [84]

Şayet maslahatlar birbirine denkse ve hepsinin birlikte elde edilmesi mümkün değilse dilediğimizi seçme konusunda serbest kalırız. Bazen de maslahatların denk mi yoksa farklı mı olduklarında ihtilaf edilir. Bu konuda vacip ve mendup olan maslahatlar arasında fark yoktur.

Daha üstün maslahatı tercih etmeye dair şu misaller zikredilebilir:

1- Allah'in zat ve sıfatlarını bilerek iman etme, taklidi imandan üstündür. Ancak halk için, inanca dayalı iman, irfana dayalı iman mesabesinde kabul edilmiş ve taklidi iman yeterli görülmüştür. Zira herkesin irfana ve ona da­yalı imana ulaşması zordur.

Allah'a imandan sonra; Resullere ve onların bildirdiği haber ve dini hü­kümlere, günahkarların azaba, iyilerin sevaba nail olacağına iman gelir, ir­fan, bizatihi yüce olması, Allah'a ilişkin olması ve İbadetlerin sıhhati için şart olması hasebiyle bunlardan daha üstündür. îrfan, zaman itibariyle de diğer­lerinden öncedir. Sadece irfana ulaştıran tefekkür irfandan öncedir. Burada­ki öncelik yalnızca zaman itibariyledir.

Peygamber ve kitaplara iman daha sonradır. Zira peygambere ve onun getirdiklerine iman ancak onu göndereni bilmekle mümkün olur. Üstelik peygamberlere iman yaratılmış olana ilişkin olması hasebiyle Allah'a iman ve irfandan daha alt mertebededir. Zaten Allah'a iman etmeden peygambe­re iman etmek mümkün değildir.

imanın daha üstün olması nedeniyle insanları imana yönlendirmek için Yüce Allah, farz olan bir çok hükmü vahyi indirdiği ilk yıllarda beyan etme­miştir. Şayet ilk yıllarda farz olan her şey emredilseydi, bunlar insanlara zor geleceğinden imandan nefret edebilirlerdi. Bunun birçok misali vardır;

a- Allah (cc) namazın farz kılınmasını Miraç gecesine kadar erteledi. Şayet vahyin geldiği ilk günlerde namazı farz kılsaydı insanlar kendilerine zor geleceği için dine karşı soğuk duracaklardı.

b- Oruç baştan itibaren farz kılınsaydı insanlar islam'a girmekten kaçınacaklardı.

c- Zekatın farz oluşu da hicretten sonraya bırakılmıştır. Zekatın başta farz kılınması, insanları dinden uzaklaştıran en önemli etken olurdu. Çün­kü insanların mala karşı zaafları çoktur.

d- Cihad baştan farz kıhnsaydı, sayılan kat kat fazla olan kafirler az sayı­daki müminleri ortadan kaldırırdı.

e- Haram aylarda savaşma baştan helal kılınsaydı, insanlar bu aylara olan

aşırı hürmetlerinden ötürü islam'dan nefret ederdi. Aynı durum ha­ram bölgede savaşma için de geçerlidir.

f- Çok evliliğin dört kadınla sınırlandırılması hükmü ilk yıllarda konulsaydı kafirler Islama girmekten kaçınırdı. Boşamanın üç kereyle sınır­landırılması için de aynı şey söz konusudur.

Tüm bu hükümler insanlar"! islam'a ısındırmak için ertelenmiştir. Zira in­sanların islam'a girmeleri, bu hükümlerin her birinden daha üstündür ve bu­nun maslahatı tüm maslahatlardan daha fazladır.

Benzer şekilde Islamm şartlarına uygun olarak yapılmayan nikahlar, son­radan müslüman olanlar için geçerli kabul edildi. Yine yol kesen eşkıyaların müslüman olmadan Önce müminlerin mal ve canlarına verdikleri zararlar tazminden muaf tutuldu. Aksi takdirde insanlar islam'a girmekten sakmır-lardı.

Yine müslüman olma, geçmiş günahların affına vesile kılındı. Müslüman olmadan önce işlenen günahların sorumluluğunun devam edecek olması, in­sanları islam'dan uzaklaştırırdı. Nitekim zina ve diğer büyük günahları işle­miş bir grup kimse Hz. Peygamber'e şöyle dediler: "Senin anlatıp kendisine davet ettiğin din şüphesiz güzeldir. Hele bir de bize işlediğimiz bu günahla­rın affedileceğini söylesen." Bunun üzerine Allah (cc) şu ayeti indirdi; "De ki, ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin." [85] Bir başka ayette de Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: "inkar edenlere, vazgeçerlerse geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle." [86]

Vahyin geldiği ilk yıllarda insanlara; selamı yaygınlaştırma, ikramda bu­lunma, akrabaları ziyaret etme, dosdoğru ve namuslu olma emredildi ki bunlar insan fıtratının meylettiği şeylerdir. Bunların emredilmesi de insanla­rı islam'a girmeye teşvik içindir.

Hz. Peygamber bazı insanlara mal vermek suretiyle onları İslama ısındır­dı. Ayrıca münafık olduğunu bildiği kimseleri öldürmekten sakındı. Zira in­sanların, onun ashabını öldürmeye başladığı şeklinde dedikodu yapmaların­dan ve böylece insanların islam'a girmeye korkmalarından çekindi. Tüm bu maslahatlar, öne alınmaları durumunda zikredilen mefsedetler hasıl olacağı için daha sonraya ertelenmiştir.

2- Daha üstün olan maslahatın tercih edilmesine dair, bazı farzların daha üstün görülmesi de misal olarak zikredilebilir. Nitekim orta namaz (sabah ya da ikindi namazı) diğer namazlardan daha üstün kılınmıştır.

3- Farz olan her şey aynı türden nafile olanlardan daha üstündür. Farz olan abdest ve gusül, farz olan namaz, oruç, zekat, hac ve umre (hac ve um­renin farziyeti nassla sabit olup bunlar her halükarda farzdır) [87] gibi ibadet­ler, aynı türden nafile ibadetlerden daha üstündür. Ancak insanın adama su­retiyle kendisine farz kıldığı ibadetle Allah'ın farz kıldığı ibadet aynı merte­bede değildir. Burada zikrettiğimiz ibadetler, farz olan amellerin, aynı tür­den nafile olan amellerden daha üstün olduğunu gösterdiği gibi Resulullah (sav)'in şu kudsî hadisi de bu konuya delalet eder. "Kulum bana farz kıldı­ğım amellerle yaklaştığı kadar hiçbir şeyle yaklaşamaz." [88]

4- imam Şafii'ye göre farz ve nafile namazlar, bedenle yapılan diğer iba­detlerin farz ve nafilelerinden üstündür. Zira Hz. Peygamber (sav) şöyle bu­yurmuştur: "Biliniz ki, amellerinizin en hayırlısı namazdır." [89] Ancak îmam Şafii'nin bu görüşü ihtilaflıdır. Zira Hz. Peygamber, amellerin en hayırlısı hangisidir diye sorulunca "Allah'a iman", sonra hangisi sorusuna "Allah yo­lunda cihad", sonra hangisi sorusuna da "Allah katında kabul edilen hac" diye cevap verdi.

Sabah namazının farzının Allah katında kabul edilen hacdan, sabah na­mazının sünnetinin nafile olan hacdan daha faziletli olması uzak bir ihtimal­dir. Hadiste Resulullah (sav) cihadı imandan sonra, haca da cihaddan sonra üçüncü sırada zikretmiştir. Namazın bunlardan daha faziletli kabul edilme­si hadisin zahirine aykırıdır. Namaz cihad ve hacdan sonraya bırakıldığına göre namazın bedenî ibadetlerin en faziletlisi olması doğru değildir.

Bu durum şu şekilde izah edilebilir: Farz olan hac, farz namazdan daha faziletlidir. Namaz ise hac vaktini de kapsayacak şekilde sürekli olması açı­sından daha faziletlidir. Zira hac vaktini de kapsayacak şekilde sürekli eda ediliyor olması hasebiyle namaz ile Allah'a yaklaşma daha fazladır. Böylece iki hadis arasındaki aykırılık giderilmiş olur.

Resulullah (sav)'in, amellerin en faziletlisi hangisidir sorusuna bir kere­sinde "ana babaya iyilik etmek", bir keresinde "vakit girer girmez kılman na­maz", bir keresinde de "Allah katında kabul edilen hac" diye cevap verdiği görülmektedir. Aslında bunların hepsi soran kimsenin şahsı için verilen ce­vaptır. Dolayısıyla cevapta soru sorana uygun bir amel zikredilmektedir.

Çünkü bu soruyu soranlar, alacakları cevapla amel ederek Allah'a yaklaşma­yı murad etmektedirler. Adeta "benim için amellerin en faziletlisi hangisi­dir" demişlerdir. Hz. Peygamber de, ana babası olup onlara iyilik etmesi ge­reken kimselere "ana babaya iyilik etmek", cihada güç getirebilecek durum­da olanlara "Allah yolunda cihad", hac ve cihada gücü yetmeyenlere "vakit girer girmez kılınan namaz" şeklinde cevap vermiştir. Bu cevapların bu şe­kilde anlaşılması gerekir. Aksi takdirde hangi amelin en üstün olduğu konu­sundaki hadislerin birbiriyle çelişki arzettikleri kabul edilmiş olur.

5- Asıl olan şey, yerine ikame edilenden daha üstündür. Su ile yapılan ta­haretin taş ile yapılandan; su ile alman abdestin teyemmümden; adam öldür­me, zıhar ve oruç bozma kefaretleri için köle azat etmenin iki ay peşpeşe oruç tutmaktan üstün olması misal olarak zikredilebilir. Zira ikame edilenin maslahatı aslolanın maslahatından eksiktir. Zaten her ikisinin maslahatı eşit olsaydı ikisinden birini tercihte serbest bırakılırdık. Nitekim dinî maslahat­ları eşit olan birçok konuda tercihte bulunma hakkımız vardır.

6- Allah (cc)'m belli vakitlerde cemaatle kılınmasını istediği namazlar, di­ğer namazlardan üstündür. Ramazan ve kurban bayramı namazları ile ay tu­tulması ve güneş tutulması namazları örnek olarak verilebilir. Zira bu na­mazlar, cemaatin emrolunması ve belli bir vaktin tayin edilmesi açılarından farz namazlara benzer.

7- Bazı nafileler diğerlerinden daha faziletlidir. Mesela vitir namazı ve sa­bah namazının sünneti diğer nafile namazlardan daha faziletlidir. Vitir na­mazının mı yoksa sabah namazının sünnetinin mi daha faziletli olduğu ko­nusunda ihtilaf vardır. Doğru olan vitir namazının daha faziletli oluşudur.

8- Suda boğulan masum insanları kurtarmak namaz kılmaktan öncelikli­dir. Zira Allah katında boğulan kimseleri kurtarmak namaz kılmaktan daha faziletlidir. Bu durumda iki maslahatı elde etmek mümkün olabilir. Önce bo­ğulan kimse kurtarılır, sonra namaz kılınır. İnsanın namaz kılmamakla kay­bedeceği maslahat, müslüman bir kimseyi kurtarmakla elde edilecek masla­hatla mukayese bile edilemez. Yine Ramazan günü oruç tutan kim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması
« Posted on: 04 Mayıs 2024, 02:51:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması rüya tabiri,Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması mekke canlı, Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması kabe canlı yayın, Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması Üç boyutlu kuran oku Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması kuran ı kerim, Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması peygamber kıssaları,Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışması ilitam ders soruları, Mefsedet İçermeyen Maslahatların Çakışmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes