> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri  > Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması  (Okunma Sayısı 782 defa)
13 Eylül 2011, 14:19:54
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 13 Eylül 2011, 14:19:54 »



Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması


Maslahat ve mefsedetler bir arada bulunduğunda, aynı anda maslahatla­rın elde edilmesi ve mefsedetlerin izalesi mümkün olursa her ikisini de yap­mak gerekir. Nitekim Allah (cc) şöyle buyurmuştur: "Gücünüz nispetinde Allah'a isyandan sakının."[106]

Şayet ikisini aynı anda yapmak mümkün olmaz ve mefsedet maslahattan daha büyükse maslahatı kaybetme pahasına olsa bile mefsedet izale edilir. Allah (cc) şöyle buyurmuştur; "Sana içki ve kumarı sorarlar, de ki, onlarda hem büyük günah hem de insanlar için bazı yararlar vardır. Ama günahla­rı yararlarından daha büyüktür." [107] Allah (cc) içki ve kumarı mefsedetleri yararlarından daha büyük olduğu için haram kıldı. Ticaretinin yapılmasıy­la kâr elde edilmesi ve benzeri şeyler içkinin, kazananın kaybedenden aldı­ğı şeyler de kumarın yararına misal olarak verilebilir. İçkinin mefsedetleri ise; aklı gidermesi, insanlar araşma düşmanlık, kin ve nefret sokması, Al­lah'ı zikir ve namazdan alıkoymasıdır. Kumarın mefsedetleri de insanlar arasına düşmanlık, kin ve nefret sokması, Allah'ı zikir ve namazdan alıkoy­masıdır. Bu mefsedetler, zikredilen yararlarla mukayese edilemeyecek ka­dar büyüktür.

Eğer maslahat mefsedetten daha büyükse, ilgili mefsedete katlanmak su­retiyle maslahat elde edilir. Maslahat ve mefsedet denk olursa farklı durum­lar söz konusu olur; bazen birini tercih etmekte serbest kalınır, bazen beklen­mesi gerekir. Bazı durumlarda maslahat ile mefsedetin denk mi yoksa farklı mı olduğu konusunda ihtilaf söz konusu olur.

Önce maslahat ve mefsedet içerip maslahatın elde edilmesi tercih edilen şeylerle ilgili misaller vereceğiz. Bu tür maslahatların kısımları vardır: a. Mu­bah olanlar, b. Maslahatın büyüklüğü sebebiyle vacip olanlar, c. Mubah mas­lahattan büyük olmaları hasebiyle müstehap olanlar, d. ihtilaf edilenler. Mi­saller:

1- Allah'ı inkar içeren sözü söylemek haram olan bir mefsedettir. Lakin bir kimse bir meseleyi anlatırken ya da ölüm tehdidiyle zorlandığı zaman kalbi imanla dolu olmak şartıyla bu tür bir sözü söyleyebilir. Çünkü canın korunması maslahatı, kalbin inanmadığı bir sözü relaffuz etme mefsedetin-den daha önemlidir. Ancak sabredip böyle bir sözü söylememesi daha fazi­letlidir. Çünkü bu davranışta Alemlerin Rabbi'ni ve O'nun dinini yüceltme vardır. Dinin yüceltilmesi için hayatın tehlikeye atılması caizdir. Bu durum­daki kimsenin inkar içeren sözü söylemesinin vacip olduğu görüşü hakikat­ten uzaktır.

2- Allah'ı tazim ve yüceltme ile çelişip inkar anlamına gelen bir fiil zorla­ma ile yapılsa bile zorlamanın kalple inkara ya da imanın gerektirdiğini kal­ben reddetmeye yönelik olması söz konusu olmayacağından kalpte bir şüphe olmamalıdır. Çünkü zorlayan kimsenin, kalpteki iman, inkar, irfan ya da reddetmeyi bilmesi mümkün değildir.

3- Güneşte durmuş suyu kullanmak mekruh bir mefsedettir. Ancak başka su bulunamazsa kullanılması gerekir. Çünkü vacip bir maslahatı elde etmek, mekruh bir mefsedeti defetmekten daha önceliklidir. Veya mekruh bir mef-sedete katlanmak bir vacibi terk etme mefsedetine katlanmaktan daha önce­liklidir de denilebilir.

Şöyle bir soru sorulabilir: güneşte durmuş su, insan bedenine zararlı ol­duğu için haram kılınmadı mı? Allah (cc) zararı ve zarar veren kimseleri sevmez.

Buna şöyle cevap verilir: Zarar verici şeyler üç çeşittir:

a- Peygamberlerin mucizesi ve velilerin kerametleri hariç her halükarda meydana gelen zarar verici şeyler. Ateşe atma, öldürücü zehir içme ve diğer sonucu mutlaka meydana gelen zarar verici sebepler böyledir. Bunları ne normal şartlarda ne de zorlama altında yapmak caiz değil­dir. Çünkü insanın zorlama ile de olsa kendini öldürmesi caiz değildir. Hatta kişi acısına dayanamayacağı bir hastalığa yakalansa bile kendi­ni öldürmesi caiz olmaz. Yine zorlamayla bile olsa kişinin zina ya da sapık ilişkiye girmesi caiz olmaz.

Gemide yolculuk yapan bir grup insan, kurtulamayacakları bir yan­gınla karşılaşsalar, yanmaya tahammül edemeyecekleri için boğula­caklarım bile bile denize atlamaktan başka çareleri kalmasa; doğru olan görüşe göre şayet hayatta kalabilecekleri süre boğulma ve yanma­da eşitse yanma acısına sabretmek zorunda değillerdir. Zira yangının içinde kalmaları da boğulmaları da, hayatlarına son veren ve kurtula­mayacakları bir durumdur. Ancak ateşte yanmaya sabrettikleri takdir­de daha uzun süre hayatta kalacaklarsa yanma acısına sabretmeleri zo­runlu olur. Burada yanma acısına sabretme, hayatta kalma açısından hiçbir fayda sağlamaz. Faydası olmayan bir mefsedet olarak kalır.

b- Sonucu genellikle meydana gelen zarar verici şeyler. Bu tür durumlarda nadiren zararlı sonuç meydana gelmez. Bunların da yapılması caiz olmaz. Çünkü din şu ilkeyi benimsemiştir: hükümlerin büyük bir kıs­mında zannî bilgi, kesin bilgi gibi kabul edilir.

c- Sonucu nadir olarak meydana gelen zarar verici şeyler. Genelde zarar meydana gelmediği için bunların yapılması haram değildir. Sıcak memleketlerde madenî kaplarda güneş altında kalan suyun hükmü böyledir. Başka temiz suyun bulunması halinde nadiren de olsa zara­rın meydana gelebileceği endişesiyle bu suların kullanılması mekruh kılınmıştır. Ancak başka su yoksa, zararın meydana gelme ihtimali dü­şük olduğu için bu tür jsular kullanılabilir. Zira elde edilme ihtimali yüksek olan bir maslahatın, nadiren meydana gelebilecek bir mefsedet korkusuyla terki caiz olmaz.

Bu hususlarda mekruh olmayı kullanım amacına bağlayan kişi hata et­miştir. Çünkü bunlar Allah'ın yarattığı tabiatları gereği belli sonuçlar doğu­rurlar. Bu sonuçların meydana gelmesi kişinin niyetine bağlı değildir. Ek­mek insanın açlığını giderir, su insanın susuzluğunu giderir, mahmudiye otu ishal yapar, zehir öldürür, deri canlıyı sıcak tutar vb. Bu sonuçların hiç­birisi kişinin niyetine bağlı değildir.

4- Hem maslahat hem de mefsedet içerip, maslahatı tercih edilen fiillere dördüncü olarak şu misal verilebilir: manevî pisliklerden (abdestsizlik, gu-sülsüzlük) armmaksızın namaz kılmak mefsedettir. İmkan nispetinde bu mefsedetten sakınmak lazım gelir. Sakınmak mümkün olmazsa mükellef için iki durum söz konusu olur:

a- Manevî pisliğin teyemmüm ile giderilebilmesi ki bu durumda abdestin olmamasıyla kaybedilecek maslahatın teyemmümle elde edilmesi vacip olur.

b- Manevî pisliğin teyemmüm gibi bir başka şeyle giderilmesinin de mümkün olmaması. Doğru olan görüşe göre kişi bu haliyle de olsa namazı­nı kılar. Çünkü namazla elde edilecek maslahatlar, namazda iken abdestsiz olmanın mefsedefinden daha büyüktür.

5- Maddî pisliklerden armmaksızın namaz kılmak mefsedettir. Namazda bu mefsedetten sakınmış olmak gerekir. Çünkü namaz kılan kişi Rabbi Önünde diz çöker ve ona yalvarır. Rabbin yüceliği O'na en güzel halde yal­varmayı gerektirir. Ancak kullara kolaylık olması için taş ile alman taharet­ten arta kalan pislik, pire kanı, yollardaki çamur, yara ve sivilcelerin kanı gi­bi yaygın olup sakınılması zor olan bir pislikle namaz kılmabilir. Şayet te­mizliğin mümkün olmaması gibi bir sebeple maddî pisliklerden sakınmak mümkün olmazsa namaz sahih olur. Çünkü farz namazın maslahatlarını el­de etme; tamamlayıcı, güzelleştirici konumunda olan temizliğe riayet etmekten evladır. Nitekim ulema maddî pisliklerden temizlenmenin namazda şart olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir.

6- Hem maddî hem manevî pisliğe sebep olan bir durumun meydana gel­mesiyle birlikte namaz kılmak haram olur. Ancak kadından hastalık kara gelmesi, idrarı tutamama, devamlı akıntı gelmesi ve ishal gibi durumlarda maddî pislikten kaçınma imkansız, manevî pislikten korunma ise çok zor bir hale gelirse her iki pislikle birlikte namaz kılmak caiz olur. Çünkü namazı eda etmek, her iki temizlikten elde edilecek maslahattan ya da o pisliklerin mefsedetini izale etmekten evladır.

7- Kıbleye yönelmeksizin namaz kılmak haram bir mefsedettir. Ancak ası­lı halde bulunma, kıbleye dönmeye güç yetirememe ya da zorlama altında bulunma gibi sebeplerden ötürü kıbleye dönme mümkün olmazsa, doğru olan görüşe göre kişinin yüzünün dönük olduğu yöne doğru namaz kılması vacip olur; Zira namazın şartlarından sadece birinin olmaması diğer şartla­rın ve namazın maksatlarının yerine getirilmesine engel olmaz. Kıbleye dön­me şartının yerine getirilmesi maslahatı, namazın diğer maksatlarıyla muka­yese edilemez.

Savaş esnasında şiddetli korku sebebiyle kıbleye yönelme imkanı olmasa, kıbleye yönelme zorunluluğu düşer. Savaşan kişinin döndüğü yön kıble ye­rine geçer. Bu, namaz ve cihad maslahatlarını birlikte elde etmedir.

Yolculuk yapan kimsenin gittiği yön nafile namazlarda kıble yerine geçer. Yukarıda beyan ettiğimiz gibi namazı eda etme namazın şartlarından birini yerine getirmekten önceliklidir. Yolculukta buna müsaade edilmese insanla­rın çoğu yolculuk esnasında nafile namaz kılmazlar. Hatta bazı salih kullar nafile namazlarını eksiksiz kılmak için yolculuğa çıkmaktan çekinirler.

8- Çirkin bir tavır olması nedeniyle çıplak olarak namaz kılmak haram bir mefsedettir. Bu hüküm, Rabbin huzurunda kişinin giyinmiş olması zorunlu­luğundan değildir. Giyinecek bir şey bulamayan kimse doğru görüşe göre çıplak olarak namazını kılar. Namazın tamamlayıcılarından olup alimlerin namazda şart olup olmadığında ihtilaf ettikleri giyinmiş olmaya riayet et­mek için namaz terk edilmez.

9- Mezarları kazarak ölüleri çıkarmak haram bir mefsedettir. Zira bu ölü­nün saygınlığını zedeler. Ancak ölü yıkanmadan defnedilmiş ya da kıbleye doğru konmamışsa mezar kazılıp çıkarılır. Çünkü onun yıkanması ve kıble­ye döndürülmesi maslahatı, mezardan çıkarmamak suretiyle ona hürmet göstermekten daha büyüktür. Şayet ceset çür...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması
« Posted on: 26 Nisan 2024, 20:32:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması rüya tabiri,Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması mekke canlı, Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması kabe canlı yayın, Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması Üç boyutlu kuran oku Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması kuran ı kerim, Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması peygamber kıssaları,Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunması ilitam ders soruları, Maslahatların Mefsedetlerle Birlikte Bulunmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes