> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri  > Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair  (Okunma Sayısı 741 defa)
14 Eylül 2011, 11:58:11
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 14 Eylül 2011, 11:58:11 »



Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair


Maslahat dört çeşittir; hazlar ve sebepleri, sevinçler ve sebepleri. Mefse­det de dört çeşittir; acılar ve sebepleri, üzüntüler ve sebepleri.

Dünya hazzı, sevinci, acısı ve üzüntüsü ile her birinin sebepleri Örf ve adetle bilinir. Dünya hazlarmın en üstün olanları; irfan sahibi olma, hal ehli olma ve peygamber ile velilerin bazı fiillerinden duydukları hazlardır. Ken­disi için namaz neşe ve ferahlık kaynağı kılman kimseyle can sıkıcı, meşakkatli kılman kimse bir değildir. Yine zekatı seve seve veren kimseyle fazla verse bile istemeyerek veren kimse bir değildir.

Ahiret hazzı, sevinci, acısı ve üzüntüsü ile bunların her birinin sebepleri ise nasslarda yer alan vaat, sakındırma ve tehditlerle bilinir. Bunlarla ilgili şu ayetler misal olarak zikredilebilir:

Haz; "Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı herşey vardır"[9], "Onlara berrak, içenlere lezzet veren pınardan doldurulmuş kadehler dolaş-tırıhr"[10]

Sevinç; "Allah yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir"[11], "Allah'ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde ..." [12], "On­lar, Allah'tan gelen nimet ve keremin müjdesinin sevinci içindedirler".[13]

Acı; "Onlar için acı bir azap vardır"[14], "Ona her yerden ölüm gelecek, oy­sa o ölecek değildir (ki azaptan kurtulsun). Bundan ötede şiddetli bir azap da vardır”. [15]

Üzüntü; "Izdıraptan dolayı oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri döndürülürler".[16]

[Allah'ın Takdirinden Kaçış Olmaması]

insanların bütün gayretleri sevinç ve haz elde edip acı ve üzüntüleri de­fetmeye yöneliktir. Bazı insanlar bunların en yüksek derecesine talip olur ki bu kimselerin sayısı azdır. Diğer insanlar en düşük derecesine ya da orta bir dereceye talip olurlar. Buradaki derecelendirme insan gayretinin ötesinde­dir. Her bir insanın tercihi bir sebebe bağlıdır. Her bir insan, başarılı olan, ka­zanan, işini sağlam yapan ya da başarısız olan, kaybeden, zayıf düşen tarafı­na döndürülür. Haklarındaki yazgı neyse oraya döndürülürler.

Dünyada irfan sahibi ve hal ehli olma ahirette Allah'a yakın olma ve ce­malini görme nazlarını talep eden kimse insanların en üstünüdür. Zira o kimsenin talebi taleplerin en üstünüdür. Cennet nimetlerini ve orada elde edilecek sevinç ve hazları talep eden ise üstünlük bakımından ikinci merte­bededir. Bu dünyanın mutluluk ve nazlarını talep eden ise üçüncü derecededir. Yani insanların talepleri en üstün, orta ve en alt mertebede olan şeklinde farklılık arz eder.

Ahireti talep edenler, dünya haz ve nimetlerine zaruret ve ihtiyaç nispe­tinde yönelip ahireti kazanmaya çalışırlar. Bu kimseler ancak haklarında tak­dir edilen makama ulaşabilirler. Bazı insanlar, talep ettikleri şeyleri kendile­ri elde ettikleri hususunda yanılgıya düştüler. Birçok şeye kendi gayret ve çabalarıyla nail olduklarını zannettiler. Onlar gerçekten kaybettiler, doğru­dan yüz çevirdiler, kendi nefislerine güvenip helak oldular.

Bir kısım insanlar ise hayra^ncak Allah'ın yardımıyla nail olduklarını ve zarardan O'nun himayesiyle korunduklarının farkındadırlar. Bu kkaseler fazlasıyla kazançlıdır. Zira Allah'a itaat, irfan sahibi ve ehl-i hal olma vasıf­lan, devam ettiği sürece aynı derecede hatta daha fazla hayırlara yol açar.

Kısaca kim Allah'a yönelirse Allah da ona yönelir, kim Allah'tan yüz çe­virirse Allah da ondan yüz çevirir, kim Allah'a bir karış yaklaşırsa Allah ona bir arşın yaklaşır, kim bir arşın yaklaşırsa ona bir kulaç yaklaşır, O'na yürü­yerek gidene O koşarak gelir.

Herhangi bir şeyi kendi nefsine nispet eden hata etmiş, dalâlete düşmüş olur. Her şeyi yaratana, nimet olarak verene nispet eden ise kat kat kazanır. Zira Allah (cc) şöyle buyuruyor; "Eğer şükrederseniz elbette size nimetimi arttıracağım"[17], "Biz şükredenleri mükafatlandıracağız." [18]

Allah'a yaklaştıran en hayırlı yol; O'nun yüceliği karşısında kendi hakir-liğini görme, O'nun gücüne boyun eğme, O'ndan başka güç ve kuvvet sahi­bi olmadığını kabul etmedir. Bu yol, irfan sahiplerinin yoludur. Ancak cahil ve gaflette bulunan kimseler bu yoldan yüz çevirirler.

Hikmet tamamlandı, taksim yapıldı, herkes hakkında ahiret yurdunda ya adaletli bir hüküm verilecek veya kendisine adaletin ötesinde lütufta bulu­nulacaktır. Geçmişte sabit olan şey için yokluk söz konusu olmaz. Yazgı ya­zılıp adil bir hüküm verildikten sonra çalışıp çabalama hiçbir şeyi değişme­yeceği gibi geçmişte verilen bu hükümlerin ortadan kalkması da söz konusu değildir. Allah'ın talebi üstün olduktan ve korkulan gerçekleştikten sonra kaçış nereye, gidiş nereye?

Kalemlerin yazmadığı, takdirî ilahîde yer almayan şeyleri talep eden ki­şi kaybetmiştir. O kişi için daha büyük musibet, daha kötü hüsran vardır. Allah'tan kaçış nereye? Allah'ın takdirinden nereye kaçılabilir? Birisinin yakınlaştığını görürsün, bir de bakarsın uzaklaşmış. Kimsenin kendisine ne yaran ne de zararı vardır, kendini ne koruyabilir ne de kurtarabilir. Şair şöyle demiş;

Yeryüzünün neresinde size ulaşmayı umabiliriz ki Siz yönü tespit edilemeyen meliklersiniz

Allah'a andolsun ki hiçbir şeye Allah'ın müsaadesi olmaksızın ulaşamaz­sınız. Allah'a O'nun yardımı olmaksızın nasıl ulaşabilirsin!

1- Maslahat ve Mefsedetlerin Hakikî veya Mecazî Olması

Maslahatlar iki çeşittir. Birincisi hakikî maslahat ki bunlar sevinç ve nazlardır. İkincisi ise mecazî maslahattır ki bunlar sevinç ve nazların se­bepleridir.

Bazen maslahatların sebebi mefsedet olabilir, bu durumda söz konusu mefsedetin yapılması emredilir ya da mubah görülür. Bu durum o şeyin, mefsedet olması değil bir maslahata vesile olması hasebiyledir. Hayatın kur­tarılması için kangren olan elin kesilmesi böyledir. Yine cihadda hayatın teh­likeye atılması da daha büyük maslahatın elde edilmesine yöneliktir. Aynı şekilde şer'î cezalar da mefsedet olmaları hasebiyle değil maslahata götür­meleri hasebiyle konulmuşlardır. Yol kesenlerin ve hırsızların belli organla­rının kesilmesi, katillerin öldürülmesi, zina yapanların recmedilmesi, celde cezasına çarptırılması ya da sürgün edilmesi, tazir cezalan; bunların hepsi, bunlara bağlı olan maslahatların elde edilmesi için Allah (cc) tarafından uy­gulanmaları emredilmiş mefsedetlerdir. Bunlara maslahat denilmesi sebebin sonuçla isimlendirilmesi şeklinde mecazdır.

Aynı şekilde mefsedetler de ikiye ayrılır. Birincisi hakikî mefsedetler ki bunlar acı ve üzüntülerdir. İkincisi ise mecazî mefsedetlerdir ki bunlar acı ve üzüntülerin sebepleridir.

Bazen mefsedete götüren şey bir maslahat olabilir. Allah (cc) bunları mas­lahat olmalarından ötürü değil mefsedete götürmeleri hasebiyle yasaklamış­tır. Haram ve mekruh olan hazları elde etmeye çalışma, vacip ve mendup olan amelleri yapma zahmetinden kaçınma örnek olarak zikredilebilir. Zira bunlar maslahat olmalarından ötürü değil mefsedete götürmeleri hasebiyle yasaklanmış maslahatlardır. Bunlara mefsedet denilmesi de sebebin sonuçla isimlendirilmesi şeklinde mecazdır.

2- Sırf Maslahat ya da Sırf Mefsedet Olan Şeylerin Az Olması

Sırf maslahat ya da mefsedet olan şeyler azdır. Çoğu şeyler hem maslahat hem de mefsedet içerir. Hz. Peygamberin (s.a.v.) şu sözü buna delalet eder. "Cennet sevilmeyen şeylerle, cehennem ise hoşlanılan şeylerle çevrelenmiş­tir." [19] Sevilmeyen şeyler insanlara acı vermeleri hasebiyle mefsedet, hoşlanı­lan şeyler ise insanlara haz vermeleri hasebiyle maslahattır.

İnsan, tabiatı gereği maslahatı mefsedetinden fazla olan şeyleri tercih edip mefsedeti maslahatından fazla olan şeylerden sakınır. Bundan dolayı had cezalan konulmuş, tehdid ve sakındırma nasslarda yer alm%ır. İnsan yasaklanmış hazları ve had cezası ya da sair cezaların terettüp ettiği fiilleri düşündüğünde mefsedetleri fazla olduğu için tabiatı gereği bunlardan kaçı­nır. Kötü kimseler ise bu fiillerin mefsedetlerini akıllarından bile geçirmez ve bunları yaparlar.

Akıllı kimse bir şeyin kınama, azarlama ya da ahirette ceza tehdidiyle ha­ram kılındığını hatırlayınca o şeyden sakınır. Zaten belaların hepsi bunlar­dan gafil olmaktan kaynaklanmaktadır. Yine Rabbinin gözetimini hatırlayın­ca günah işlememe ve haram olan hazlardan sakınma konusunda mahcubi­yet duyar. Aynı şekilde bazı maslahatların barındırdığı acı ve üzüntüleri ha­tırlaması, o şeyleri terketmesini sağlar. Dünya ve ahiret maslahatlarını hatır­laması, onu bu maslahatlarla beraber bulunan meşakkatlere sabretmeye sev-keder. Nitekim hasta olan kişi sağlık ve ferahlığa kavuşmayı umduğu için ilacın acı olmasına, çürüyen azı dişlerinin çekilmesi veya kangren olan uzvu­nun kesilmesi esnasında duyduğu acıya sabreder.

Yine akıllı olan kişinin Rabbinin gözetimini aklında tutması onu Allah'a itaate ve itaat için gerekli meşakkat ve zorluklara göğüs germeye sevkeder. Ve yine karşılaşacağı kötü akıbetten ötürü bazı güzel, leziz yiyecek ve içecek­lerden uzak durur.

Allah (cc) dileseydi melekler gibi insanlara da hiçbir meşakkat ve zorluk­la karşılaşmaksızın Allah'a itaat etme imkanı verirdi. Günah kıldığı şeylerde de insanlar için hiçbir haz ve güzellik yaratmazdı. Şayet böyle yapsaydı hiç kimse itaatten ayrılmaz ve günaha girmezdi. Fakat Allah'ın takdiri imtihanın zor olması yönündedir.

Lakin melekler insanlar gibi değildir. Yorgunluk hissetmeksizin gece gündüz Allah'ı teşbih ederler. Allah'ın hiçbir emrine itaatsizlik etmez, ne emrettiyse onu yerine getirirler. Zira onlar tüm bunları yaparken hiçbir meşakkat ve sıkıntı ile karşılaşmazlar. Cennetlik olanlar da nefes almak kadar kolay bir şekilde Allah'ı teşbih ederler.

Yine Allah (cc^dileseydi inanç ve d...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:57:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair rüya tabiri,Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair mekke canlı, Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair kabe canlı yayın, Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair Üç boyutlu kuran oku Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair kuran ı kerim, Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair peygamber kıssaları,Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dair ilitam ders soruları, Maslahat Ve Mefsedetlerin Mahiyetine Dairönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes