๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 17 Ağustos 2011, 13:31:45



Konu Başlığı: Maslahat Ve Maksatları Gerçekleşen Tasarruflar
Gönderen: Ekvan üzerinde 17 Ağustos 2011, 13:31:45
Ancak İki Taraf Açısından Bağlayıct Olduğunda Maslahat Ve Maksatları Gerçekleşen Tasarruflar


Satım, kira, nikah, vakıf, kefalet ve hibe tasarrufları böyledir.

Satım ve kira akdi; bu akitler bağlayıcı olmayıp bozulması caiz akitlerden olsaydı, akdin iki tarafından her biri kendisine ait olan şeyden yararlanma konusunda güven içinde olamazdı, akitlerin meşru kılınmasının faydası or­tadan kalkardı. Çünkü taraflardan her biri diğerinin akdi feshedip.etmeyece­ğinden emin olamazdı.

Ne var ki satım akdinde meclis muhayyerliği genel kaideye aykırı olarak meşru kılınmıştır. Çünkü buna ihtiyaç vardır. Süresi az olduğunda bu caiz­dir. Ancak akdi yapan kişi akit meclisi süresince kendisinin aldatıp mı alda-nan mı olduğunu kesin olarak anlayamayabilir. Bu yüzden, muhayyerliğin meşru kılınmasından amaçlanan şeyi tamamlamak için üç günle sınırlı ol­mak üzere şart muhayyerliği meşru kılınmıştır.

Akdi yapanlardan biri meclis muhayyerliğini ortadan kaldırmayı şart ko­şarsa, tercih edilen görüşe göre bu muhayyerlik sakıt olur. Çünkü onun sa­kıt olması akdin maksatlarına uygundur. Ancak mülkiyet ve teslimin olma­masını şart koşmak böyle değildir, çünkü bunlar akdin maksadına aykırıdır. Belli bir süre ile sınırlandırılan kira akdinde meclis muhayyerliğinin bulu­nup bulunmadığı konusunda görüş ayrılığı vardır. Çünkü bu, akit yapılan şeyin bir kısmının ortadan kaldırılmasına yol açar.

Yine, satıcının vaade uymaması sebebiyle muhayyerlik, malda kusur bulunması sebebiyle muhayyerlik, aldatma sebebiyle muhayyerlik du­rumlarında olduğu üzere satım akdinin maksatlarını eksilten sebepler dolavısıyla satım akdinde muhayyerlik, sabit olur. Kira akdinde de durum böyledir.                                         .

Nikah akdi; nikah akdinin maksatları; ancak bu akdin iki taraf için bağla­yıcı olması ile elde edilebilir. Bu akitte ne rrfecliş ne de şart muhayyerliği sa­bit olur. Çünkü eşlerden her birinin bir malın geri verilmesi gibi reddedilme­si onlara zarar verir. Ayrıca nikah akdinde yaygın durum akdin ancak evle­nilecek kişinin araştırılması ve rağbetin bulunmasından sonra gerçekleşme­sidir. Nikah akdi ancak akdin maksatlarını zedeleyen beş kusur sebebiyle feshedilir. İla durumunda talak ile nikah akdi sona erer. Kocanın fakir duru­ma düşmesi sebebiyle akdin sona ermesi fesih mi talak mı sayılır? Bu konu­da iki görüş vardır. Bazı alimlere göre kocanın fakir düşmesi ile nikah akdi feshedilmez. Çünkü zenginlik asıl maksatlardan değildir.

Vakıflar: Vakfın maksadı olan sevabın hayatta iken ve ölümden sonra de­vam etmesi amacı ancak vakfın bağlayıcı olması ile sağlanabilir.

Kefalet akdi: Bu akdin maksadı ancak akdin bağlayıcı olması ile sağlana­bilir. Kefalet ve vakıfta hiçbir şekilde muhayyerlik bulunmaz.

Hibeler: Hibede aslolan, hibe edilen şahsın hibenin maksatlarını elde ede­bilmesi için akdin bağlayıcı olmasıdır. Ancak satım akdinde meclis muhay-' yerliğinin meşru kılınması gibi burada da hem hibe edeni hem de hibe edi­len şahsın yararını gözetmek için. hibe edilen mal teslim edilinceye kadar ak­din bağlayıcı değil caiz olması meşru kılınmıştır. Çünkü hibe eden kişi hibe­yi feshederek hibe ettiği malı bundan daha önemli bir yere harcamayı mas­lahata daha uygun görebilir. Hibe edilen şahıs da hibe edenin minnetini yük-lenmemeyi uygun görebilir..

Din, baba ve anaların hibe ettikleri malları oğullarına tes'im etmiş olsa­lar bile hibeden dönme haklarını, ana-babalık şerefi sebebiyL vukanda be­lirttiğimiz durumdan istisna etmiştir. Nitekim din, ana-baba hakkında çoT cuklara başka insanlar hakkında vacip kılmadığı hükümleri vacip kilmiş tır. Bunların dışındaki kişilerin hibenin bağlayıcı hale gelmesinden sonra hibesinden dönmesini haram kılmıştır. Hatta hibesinden dönen kişiyi bu dönme işinden uzak tutmak için kusmuğunu yiyen köpeğe benzetmiştir. Çünkü hibeden dönme halinde, hibe edilen şahıs yabancıların minnetini yüklenmesine rağmen hibe eden malın mülkiyetini izale ederek ona eziyet etmiş olur.