> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri  > Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler  (Okunma Sayısı 473 defa)
06 Eylül 2011, 17:17:51
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 06 Eylül 2011, 17:17:51 »



Haklarında Caydırıcı Ceza Bulunan Suçların Yolaçtıgı Mefsedetler


Haklarında caydırıcı ceza bulunan suçların yolaçtığı mefsedetleri şöyle sı­ralayabiliriz:

Adam öldürme suçu için uygulanan kısas cezası insanların hayatına son verme hususunda caydırıcıdır ki bu mefsedetlerin en büyüklerindendir.

Uzuvlar ve onlardan elde edilen menfaatlerin ortadan kaldırılması suçu için uygulanan kısas cezası; Allah'a itaat, ibadet, muamelat konularında bu uzuvların menfaatlerinin gayeleri doğrultusunda bunlardan faydalanmaya son verilmesi hususunda caydırıcı rol üstlenir.

Kısas cezasında hem Allah hakkı hem de kul hakkı vardır. Allah hakkı bulunması hasebiyle mağdur tarafın isteğiyle cezanın uygulanmaması söz konusu olmaz. Kul hakkı ağır basıp mağdur tarafın diyet alarak kısas cezasını düşürebileceği durumlarda mağdur taraf izin verse bile önemli bir uzva karşılık daha önemsiz bir uzuv kesilmez. Zira aslolan mağdur kişi ya da va­rislerinin cezayı tam olarak uygulatmalarıdır. Mefsedete yol açabileceğinden cezanın infazı mağdur tarafa bırakılmaz. Çünkü cezanın uygulanması ço­ğunlukla mağdur tarafın yüreğinin soğumasına yeter.

Zina haddi, bizatihi zina ve zinada bulunan nesillerin karışması, nesepte şüphenin doğması, akrabaların rezil olması gibi mefsedetler için caydırıcıdır. Din, zina haddinin uygulanmasını zina eden kadının akrabalarına bırakmaz. Çünkü onlara bıraksa, utançlarından ve rezil olmamak için cezayı uygula-mayabilirler.

Hırsızlık haddi, dünya ve ahiret maslahatlarına ulaştıran, harcanmasıyla Allah'a yaklaşmayı sağlayan malların kaybedilmesi mefsedeti için caydırıcı­dır. Din hırsızlık haddinin uygulanmasını da malı çalman kişiye bırakmamıştır. Zira insanların çoğunun hırsızlara acıdığı görülmektedir. Şayet had-din uygulanması mal sahiplerine bırakılsaydı onlara acıdıklarından, şefkat ve merhametlerinden cezayı uygulamazlardı.

Şöyle bir soru sorulabilir: Diyeti 50 deve veya 500 dinar olan bîr el, nasıl olur da bir dinarın dörtte birinin ya da Ebu Hanife'ye göre on dirhemin ça­lınmasına karşılık kesilir?

Buna şöyle cevap veririz: Buradaki ceza, çalman şeyin mukabili değildir. Ceza herhangi bir koruyucusu olmayan birçok malın kaybedilmesine yol açan hırsızlık suçunun tekrarlanmasına engel olmaya yöneliktir. Şayet din hırsızlık cezası için büyük bir malın çalınmasını şart koşsaydı, bu maldan az olup fakirlere ait olan birçok mal çalınırdı. Bu da fakirler için genel bir mef-sedettir.

îçki haddi, çok içildiği zaman yaratılmışların en şereflilerinden olan aklı gideren içki içme hususunda caydırıcıdır. Basit bir şeyin bile ifsad edilmesi­ni istemeyen Allah (cc) her şeyden daha önemli olan aklın ifsad edilmesine göz yumar mı? Bundan dolayı çok içmeye vesile olduğu için az içki içmeye bile had cezası koymuştur.

îçki dışında baz otu gibi aklı giderici bir başka şeyle aklî melekesini kay­beden kimseye had cezası gerekir mi? sorusuna şöyle cevap veririz: Bu şekil­de aklî melekeyi kaybetme çok nadir bir durumdur. Çünkü bu tür şeylerde, onları içmeye teşvik edecek insanı mutlu kılan, coşturan bir özellik yoktur, içki ve nebiz ise böyle değildir. Çünkü bunların insanı mutlu kılması, coşturması insanları içmeye teşvik eder. Dolayısıyla bunların mefsedeti yaygındır. Bundan ötürü bunları içene had cezası uygulanır. Buna mukabil daha önce zikrettiğimiz üzere mefsedeti nadir olması hasebiyle baz otu ve benzeri şey­lerden ötürü had gerekmez.

Yol kesip eşkıyalık yapma suçu için uygulanan had, mala el konulması hususunda el ve kolun kesilmesi şeklinde, insanların öldürülmesi veya uzuvlarının kesilmesi hususunda kısas şeklinde caydırıcıdır. Bunun da zina haddi gibi kesin olmasının sebebi şudur: Bu kişiler işledikleri cinayete, yol­dan gelip geçenleri korkutmayı da eklemişlerdir. Bir insanı gizlice öldüren ya da birinin malını gizlice çalan kimse böyle değildir.

Zina iftirası haddi, zina ya da homoseksüellik isnadıyla insanların iffetle­rine gölge düşürme hususunda caydırıcıdır. Bu cezada da Allah hakkı mev­cuttur. Zira mağdurun affetmesiyle cezanın uygulanmaması söz konusu ol­maz. Bu iftiradan ötürü kişinin utancının izale edilmesi açısından bu cezada kul hakkı da vardır. Bazı alimler Allah hakkını baskın görüp mağdurun af­fetmesiyle cezanın düşmeyeceğini söylerken tmam Şafii kul hakkım baskın görmüş ve kısas cezasında olduğu gibi. mağdurun cezayı düşürebileceğini belirtmiştir.

Zina eden evli kimsenin recmedilmesini gerektiren mefsedeti bilmiyo­rum. Bu konuda benim katılmadığım bazı şeyler söylenmiştir. Yine faizin büyük günah kabul edilmesini gerektiren ve benzeri durumları da büyük günah kılan bir mefsedet de bilmiyorum. Çünkü bir şeyin yiyecek olması, mallar için kıymet ölçüsü olması veya ölçülebilir olması büyük günah olma­yı gerektirecek bir mefsedet ortaya çıkarmaz. Bu özelliğe sahip olan şeylerin üstünlüğünden ötürü fazlalık ve tehir faizi haram kılınmıştır, şeklinde bir açıklama da doğru değildir. Zira bin dinarı bir dirheme satmak geçerlidir. Ama bir kur arpayı bin kur buğdaya, bir müd arpayı bin müd buğdaya, bir müd buğdayı bir müd buğdaya, bir dinarı bir dinara, bir dirhemi bir dirhe­me satıp bedellerden birinin ödenmesi kısa bir süre bile geciktirilse satış ge­çersiz olur. Halbuki bu gibi durumlarda esas alınıp itimad edilecek bir illet de görünmemektedir.

Aynı şekilde kişinin mahremi olan yakın akrabasıyla evlenmesini haram kılan mefsedeti de bilmiyorum. Çünkü ihtiyaçların giderilmesi iyilik ve gü­zelliktir, sevgi ve merhamet doğurur. Amca, hala, teyze ve dayı çocuklarının evlenmesi caiz olduğu gibi insanların ihtiyaçlarım giderecek, onların iyiliği­ne olan daha yakın akraba evliliği niye caiz olmasın? Nitekim Adem (as) za­manında mecburiyetten ötürü kardeşlerin birbirleriyle evlenmeleri caizdi. Bizim böyle bir şeyi son derece çirkin görmemiz yetiştiğimiz ortamda bunun haram oluşunun yaygmhğmdandır. Nitekim insan fıtratında içkiye meyil ol­makla birlikte dinen haram olduğu" için ondan nefret ediyoruz.

Süt emmeden doğan yasaklarla ilgili-mefsedeti de bilmiyorum. Özellikle süt emzirenin çocukla ilişkisi çok enteresandır. Çünkü çocuk süt emdiği an­neden herhangi bir cüz almış değildir. Çocuğun öz ana babası ise böyle de­ğildir, çocuk onların döl ve yumurtasından ve her birinin bir parçasından ya­ratılmıştır.

Tazir cezalan ise had ve kefaret cezası konulmamış suçlar için caydırıcı­dırlar. Tazir cezalan suçun kötülüğü ve karşı tarafa verdiği eziyet oranında farklılık arzeder. Bazı alimler Hz. Peygamberin şu hadisine dayanarak en fazla tazir cezasının on sopa olabileceğini belirtmişlerdir: "Allah'ın koyduğu had cezaları hariç Allah'a ve ahiret gününe inanan mümin kula on sopadan fazla ceza vermek helal olmaz."[100] Bu konuda en az had cezasını ölçü alanlar olduğu gibi daha farklı miktar belirleyenler de vardır.

Yalan yere yemin eden kimseye, kefaret cezasına ilaveten tazir cezası uy­gulanır mı? Bu soruya şöyle cevap veririz: Rabbine karşı işlediği cüretten ötürü ayrıca tazir cezasına çarptırılır. Kefaret cezası ise yemin edenin bu cü­reti sebebiyle değil mubah ya da mendup bir şey olsa bile edilen yeminin ge­reği yerine getirilmediği içindir. Nitekim isyan söz konusu olmayan durum­larda bile kefaretin gerekli olması bunu göstermektedir.

Meydana getirdiği mefsedet genel olup, bunu sürdürmede inat eden güç­lü bir kimse on sopayla nasıl caydırılır? Bu soruya da şöyle cevap veririz: Böyle kimseler on sopaya ilaveten mefsedetlerine engel olunabileceği umu­lan uzun bir süre hapsedilir. Hatta devlet başkanı caydırıcılıkta ileri giderek onu bir müddet asılı tutabilir.

Şöyle bir soru sorulabilir: Bir müslümana herhangi bir şekilde eziyet eden kimse hem Allah'a itaatsizlik etmiş olur, hem de dokunulmazlığına halel ge­tirmek suretiyle müslümana eziyet etmiş olur. Mağdur olan müslüman ken­disine karşı işlenen suçun had ya da sair cezasını affederse, Allah'a itaatsiz­lik sebebiyle maruz kalacağı ceza da düşer mi?

Buna şöyle cevap veririz: Bu ihtilaf edilen bir meseledir. Bazıları kul hak­kının düşmesiyle birlikte bu cezanın da düşeceğini söylerken, bazıları Al­lah'ın yasaklarını çiğneme cüretine engel olmak için cezanın düşmeyeceğini söylemektedirler.

Hataen adam öldürme suçunda uygulanan kefaret cezası Allah hakkının, diyet cezası ise kul hakkının ihlal edilmesi hususunda caydırıcıdır.

Kasten adam öldürme suçunda kısasın vacip olması, kul hakkının ihlali­ne engel olmak ve hayatın devamlılığını sağlamak içindir. Nitekim Allah (cc) şöyle buyurmuştur: "Sizin için kısasta hayat vardır."[101] Yani kısas cezasından korkmanızda sizin için hayat vardır, çünkü birisini öldürecek kişi buna mu­kabil kendisinin de öldürüleceğini bilirse korkar ve öldürmekten vazgeçer. Böylece hem kendi hayatı hem de öldüreceği kişinin hayatı devam eder. Şa­fii'ye göre kasten adam öldürmede ayrıca kefaret gerekmesi, Allah hakkının ihlalini engellemeye yöneliktir.


[100] Buhari, Hudud, 12/175

[101] Bakara 179


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler
« Posted on: 20 Nisan 2024, 05:58:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler rüya tabiri,Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler mekke canlı, Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler kabe canlı yayın, Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler Üç boyutlu kuran oku Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler kuran ı kerim, Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler peygamber kıssaları,Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetler ilitam ders soruları, Caydırıcı Cezaların Yolaçtıgı Mefsedetlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes