Konu Başlığı: Asıl Ve Zahirin Tearuzu Gönderen: Ekvan üzerinde 19 Ağustos 2011, 14:12:46 Asıl Ve Zahirin Tearuzu Asıl ve zahir tearuz edebilir. Alimler birini diğerine tercih etme konusunda farklı görüşlere sahip olabilirler. Bu, ikisinden birinin istıshab olması sebebiyle değil, hariçten eklenen bir tercih ettirici sebebiyledir. Bunun örnekleri şunlardır: 1- Şehirlerdeki caddelerin çamurunun necis olup olmadığı konusunda iki görüş vardır. Birincisi necasetin çamura galip olması sebebiyle çamur neciştif. İkincisi aslolan temiz olması olduğundan çamur temizdir. 2- Kazılıp kazılmadığmda şüphe edilen eski mezarlıkta namaz kılmanın haram olup olmadığında iki görüş vardır: Birincisi haramdır. Çünkü kabirlerde yaygın olan kabrin ortaya çıkması, deşilmesidir, İkincisi caizdir, çünkü aslolan kabrin temiz olmasıdır. 3- Müslüman ve müşriklerin necasetlerinin karışması yaygın olan bir el- bise ile namaz kılma konusunda iki görüş vardır. Birincisi necasetin galip olması sebebiyle caiz değildir. İkincisi aslolan temizlik olduğundan caizdir. 4- Eşler bir arada bulunup birlikte yaşadıkları ve kocanın evine yiyecek ve içecek götürdüğü görüldüğü halde nafaka konusunda anlaşmazlığa düştüklerinde İmam Şafiî kadının sözünü kabul etmektedir. Çünkü diğer borçlarda olduğu gibi aslolan nafakayı teslim almamış olmaktır. İmam Mâlik ise kocanın sözünü kabul etmektedir. Çünkü adeten yaygın olan budur. İmam Mâlik'in görüşü objektif duruma daha uygundur. Nafaka ile diğer borçlar arasındaki fark şudur: Yaygın olan adet kocanın doğru söylediği zannmı harekete geçirmektedir. Borçlardaki istıshab bundan farklıdır. Çünkü o istıshabm muarızı yoktur. Şahit ve yemin gibi bir muarızı bulunursa istıshabı devre dışı bırakırız. Üstelik şahit ve yeminden elde edilen zan, kocaların sürekli birlikte yaşadıkları hanımlarına nafakalarını vermeleri konusundaki genel adetten elde edilen zandan daha zayıftır. Evet, eğer eşler bir veya iki günlük nafaka konusunda anlaşmazlığa düş-seler bu durumda İmam Şafiî'nin görüşü uzak bir görüş olmaz. 5- Başkasının vücut bütünlüğüne yönelik suç işleyen kişi, suça maruz kalan şahsın çolak olduğunu, söz konusu şahıs ise sağlam olduğunu iddia etse alimlerin iki görüşü vardır: Birincisi: Suç işleyenin sözü kabul edilir. Çünkü aslolan zimmetinin beri olmasıdır. ikincisi: Suça maruz kalanın sözü esas alınır. Çünkü insanların organları konusunda zahir ve yaygın olan durum sağlamlıktır. Suç işleyen ile suça maruz kalan, suça maruz kalanın organlarından herhangi birinin var olup olmadığında ihtilaf etseler durum yine aynıdır. Çünkü zahir olan yaygın durum sebebiyle organın varlığıdır. Aslolan ise suç işleyenin anlaşmazlık konusu organın diyet ve kısasından beri olmasıdır. |