> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > İslami Hareketin Tarihi Seyri  > Pakistan da Cemaati İslami Hareketi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Pakistan da Cemaati İslami Hareketi  (Okunma Sayısı 15445 defa)
21 Eylül 2011, 16:55:38
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 21 Eylül 2011, 16:55:38 »



Pakistan'da Cemaati İslami Hareketi (1900-...)


Cemaati İslami'ye geçmeden önce Hindistan'da Meh­met Ali' Cevheri gibi önderlerin zaman zaman zalim diktatörlere karşı verdiği mücadeleleri burada hatırlatmak is­tiyoruz. Zira bütün İslami hareketler birbirlerine bağlantı­lıdır.

Muhammed Ali Cevheri gibi İslam öncüleri, kendile­rinden önce mücadele verenlerden hareketi devralmış ve bu uğurda mücadele vererek sorumluluğunu yerine getir­meye çalışmışlardı. Yönetime hakim olan İngilizler fırsatı kaçırmadan Avrupa eğitim sistemini Hindistan'a yerleştir­meye çalışıyorlardı. Bu sistemle, İslam'a yeni girenlerin İslam'dan uzaklaştırılması amaçlanıyordu. Bunun üzerine alimler saldırgan Batı sistemine karşı Arapça eğitim ya­pan medrese ve İslam enstitüleri açmaktan başka çıkar yol bulamadılar. Bu yolda çalışmalar yapılmış ve 'Darul Ulum' gibi medreseler kurulmuş ve bu medreselerden Şeyh Şibli, Şeyh Süleyman en-Nedvi ve Seyyid Ebul Ha­san en-Nedevi gibi alim ve müellifler yetişmiştir.

Hindistan'da Muhammed Ali Cevheri gibilerin verdi­ği mücadele birazda İngiliz emperyalizmi karşısında müslüman-Hind demeden bir çok kesimin işbirliğini sağla­mak olmuştu. Böylesine bir işbirliğini doğuran etkenler de tüm şer güçleri bir kaşık suda boğmak için Osman­lı'nın üzerine çullanmalarıydı. Bu durum Hind halkı için doğal bir tepki olmuştu.

1920'lerde Hintleri bir çatı altında toplayan kongre partisi ile müslüman halkı bir çatı altında toplayan 'Müs­lüman Birliği' hüküm sürüyordu. Meşhur İkbal, bu iki ulusu bir çatı altında toplamak için bir sentez yapmak is­temişse de radikal öncüler/Ali Cevherî ve Ebul Kelam Azad tarafından şiddetle reddedilmiştir. Onlara göre, müslümanlar böylesine çatlak bir düşünceyi kabul ede­mezler. Müslümanlar, müstakil bir İslam devletinin şem­siyesi altında ancak toparlanıp yaşayabilir.

İkbal, çalışmalarım İngiliz kuklası olan Cinnah ile be­raber sürdürürken, müslüman öncüler tarafından bu hare­ket başarısızlıkla sonuçlanmış, Hind-Müslüman birliğine alternatif olarak İslami düşünce akımı şekillenmiştir.

1930lara geldiğinde Hindistan, Hindularla müslüman birliğin karşı karşıya geldiği siyasi bir keşmekeş havası yaşıyordu. 'Hindistan Hindularındır' sloganı karşısında ilk defa Allame Mevdudi'yi görmekteyiz. Mevdudi, top­rak, vatan, devlet ve bağımsızlık kavramlarının İslam literatüründeki yerini vurgulayarak, müslümanların tek  millet olduğu Kur'anî öğretiyi savunmaya geçer. Ona gö­re idare sistemi İslam olmadıkça adı ister Hind idaresi, is­ter İngiliz idaresi olsun farkı yoktur. Yönetimin bir kafir­den diğer bir kafire intikal etmesi bir şey değiştirmez. Bu sebeple Hind-Müslüman ittifakım İngilizlere karşı kabul edenleri açık bir şekilde eleştirir. Mevdudi bu uğurda tüm müslümanların mücadele etmelerini ister ve "Eğer taviz­siz hareket edilirse Hind yarımadası kısa zamanda İslam'a iltihak eder ve bölge 'Darul İslam' olur" diyordu.

Şer güçlerin istilası altında bulunan yeryüzü, gerçek­ten Mevdudi'nin düşünce ve tavizsiz çizgisinin özlemi içindeydi. Muhafazakar ulemanın 'ehveni şer' teorileri et­rafında kafa yorduğu bir dönemde böyle sağlıklı bir düşünce ve tavizsiz bir çizgi tutturmak, küçümsenmemesi gereken bir çıkıştı. Mevdudi, bölgesinde sağlıklı bir dü­şünce etrafında birleşen insanları biraraya getirerek 'Da­rul İslam' teşkilatını kurar. İki yıl sonra bu teşkilatın ye­tersiz olduğunu gören Mevdudi, 'Cemaatı İslami' adı al­tında yeni bir teşkilat kurar (1941). Ve Cemaatın liderliği­ne de kendisi getirilir. Teşkilatın amacı, sadece Allah'ın rızasına nail olmak ve bu uğurda tağutlar yıkılıp, İslam hakim oluncaya kadar mücadele vermektir. Bu karardan sonra mücadeleye evrensel olarak başlayan hareketin çek­mediği güçlük, katlanmadığı zorluk ve yorgunluk kalmaz. Emperyalizmin ortaya çıkardığı Kadıyanilik hareketine, Resulü ve Sünnetini inkar edenlerin davranışlarına, batılı­laşmış insanlar ve Batı sisteminin kölelerine karşı aman­sız mücadelelere girdi.

Hindistan'da bahsettiğimiz cemaatlerden hiç biri 'Ce­maatı İslami' kadar ümmetçi ve evrensel değildi. Cemaatı İslami, mevcut olan 'Müslüman Birliği'ne alternatif ola­rak ortaya çıkmıştı. Cemaatı İslami, 'Tercümanul Kur'an' adlı dergiyi çıkartarak, dünya üzerinde yayılmakta olan Batı kültürünün düşünce ve prensiplerine karşılık Kur'anî öğretiyi sunmak, Kur'an ve Sünnet'in prensiple­rinin çağa uygulamasını sistemleştirmekti.

Allame Mevdudi, İslam hareketini omuzlarken 'Cihad' espirisiyle harekete başladı. 1928'lerde İslam'da ci­hadın önemini belirten bir eser kaleme almış ve bu eser iki kardeş teşkilat olan 'İhvan' ile 'Cemaatı İslami'yi bir­birleriyle tanıştırmaya vesile olmuştur. Bu iki kardeş teş­kilat tanışmış ancak, samimi ve organik bir çatı altında beraber olamamıştı. Her teşkilat kendi mevzisinde kala­rak çalışmalarını sürdürmüştür.

Diktatör Batı sömürgeciliği bazı nedenlerle Pakistan'ı Hindistan'dan ayırarak iki ülke haline getirdi. 1947'de Yarımada, Hind-Pakistan şeklinde ikiye ayrılırken, Alla­me Mevdudi karargahını Pakistan'a taşıdı. İşte bu sırada 'Pakistan bağımsızlığı' için bir anayasa hazırlanması ge­rekiyordu. Mevdudi bu noktadan sonra hedefinden saptırılmaya çalışılmış, Pakistan ulusu için anayasa hazırla­mak istemediği için de yer yerinden oynamıştı. Zira, Cinnah ve Müslüman Birliği'nin hazırlamasını istediği ana­yasa, Batılı devlet modeli olan Hind anayasasını aynen kopya etmekti. Buna Allame Mevdudi'yi ve ortak etmek istedilerse de başarılı olamadılar.

Allame Mevdudi, yaptığı başarılı çalışmaları ile mev­cut iktidarı rahatsız etmiş, 1946 yılında çıkarılan bir emir­le Cemaatı İslami'nın merkez ve şubeleri kapatılarak, mallarına el koyulmuş ve Cemaatın lider ve diğer üyeleri tutuklanarak cezaevine kapatılmıştı. Hatta Kadiyanilik üzerine yayınladığı bir risaleden dolayı Mevdudi'ye idam kararı verilmişse de, bu karar halkın baskısıyla sonradan müebbed hapse çevrilmiştir. Mahkemeden af dilediği takdirde cezasının hafifletileceği kendisine hatırlatılınca:

'Zalim ve münafıklardan af dilemekten Allah'a sığınırım. Böyle bir zillete talip olmaktansa, ölümü tercih ederim' cevabını verdi. Daha sonra mevcut iktidar, Mevdudi'yi içeride tutmanın kendilerine pahalıya mal olacağını anlayınca serbest bırakmıştı.

İmam Mevdudi, mücadelesine yılmadan sabırla azim­le devam etmiş, bir çok eserler kaleme almış, kendisinden önceki İslami hareketin öncülerinin yanlışlıklarını ortaya koymuş, aynı yanlışlıkları yapmamak için gayret göster­miştir. Diyebiliriz ki çağdaş İslami hareketi sağlıklı bir akide platformuna yeniden oturtan ve evrenselliğini kay­betmeden mücadele veren istisna insanlardan biridir. Üm­met, bir çok alim yetiştirmiştir, ancak bir çokları ulusalcı­lıktan kurtulamamıştır.

Allame Mevdudi, çağdaş İslami hareketlere de hüsnü temayülünü göstererek, hem İran İnkılabını, hem de Af­gan mücahitlerini tebrik etmiştir. Pakistanlı müsrümanların her an yanlarında olacaklarını söylemişse de, ancak ömrü vefa etmeyerek 1979 Eylül'ünde vefat etmiştir.

Mevdudi'nin eleştirilecek yönü, demokratik platform­da İslami hareketi yürütmeye çalışmasıdır. Halbuki eserlerinden tanıdığımız kadarıyla böyle partisel bir çalışma ve Cemaatı İslami'yi politik bir kumluş haline getirme, yazdıklarıyla tezad halindedir. Ama her ne suretle olursa olsun, Mevdudi demokratik yollardan, politikayı bir basa­mak olarak kullanarak hedefe varmak istemiştir; ancak başarılı olduğu söylenemez. Cemaat, hem Pakistan'ın İs­lami kimliğini koruma, hem de demokrasiye yeniden iş­lerlik kazandırma uğrunda 1948,1962, 1971, 1977'de ya­pılan bütün ulusal seçimlere katılmış ancak hiç bir kez barajı aşamadan hep demokratik bir teşkilat olarak kalmıştır.

Tarihi süreç içerisinde İslami hareketlerin demokra­tikleşme sürecine girme sebeplerinin başında politikanın kansız kıtalsiz oluşu ve hedefin çok kestirme ve rahat gö­rünmesidir. Ama unutulmamalıdır ki, İslam hiç bir zaman yabancı metodlarla hakim olamaz. İslam'ın kendine has metodu vardır. Bu da Sünnetullahtır ve tarihte hiç bir zaman esneklik kazanmamıştır. Yani hiç bir yabancı metod veya sistem İslam için lokomotif görevini yapamaz, hatta yabancı metod bir basamak dahi olamaz. İslami hareket bir kaç bin şehid vermemişse, hiç bir zaman ucuz bir mantığın peşine düşmesin. İslami hareket istediği kadar sandalye elde etse dahi, iktidar olamaz, olsa olsa belki hü­kümet olur ve onunda ömrü ictidar tarafından hemen kı­saltılır. İktidar olmanın yolu her zaman halktan geçmiştir. Onun için de halkı İslamlaştırmak gerekir ki hedefe varıl­sın. Çünkü, mühür kimde olursa olsun, Süleyman hep ik­tidardır. Her zaman böyle olmamış mıdır? Sonuçta hükü­metler fani, iktidarlar baki karmamış mıdır? Aksi gösteri­lebilir mi dünya üzerinde?

Cemaatı İslami'nin ayrı ayrı dönemlerdeki başarısızlı­ğını burada uzun uzun anlatacak değiliz. Ancak, demok­rasi gibi bir kanaldan saf İslam suyunu akıtmak gerçekten düşündürücüdür. Üstat Mevdudi böylesine bir çalışmanın akibetini düşünmüşmüdür bilemiyoruz. Ancak, fiili ola­rak içerisinde bulunduğu demokratik uğraşın eserlerine geçmemesi sevindiricidir. Cemaatın ilk tavrıyla son tutu­mu arasındaki fark, hiç bir aklı selim görmemezlik taassubu ile bakamaz. İşte, o gün bugün Pakistan coğrafyasın­da sağlıklı ve radikal bir hareket görmek kolay değildir. Şimdilerde Cemaatın başında bulunan Hamidi de farklı bir çizgiye sahip değlidir. Ancak Pakistan'da, kimi ülke­lerde halen yürütülmeye çalışılan ve her dört yılda fiyas­koyla sonuçlanan demokratik yöntemin güvenirliğini kimi müslümanlarda yitirdiğine inanıyoruz. Kurallarını Ba­tı'nın belirlediği oyunlara iltifat etmeyen müslümanlar var artık Pakistanda. Eninde sonunda bütün müslümanların bu oyunların farkına varması ve kendi yö...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Pakistan da Cemaati İslami Hareketi
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:19:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Pakistan da Cemaati İslami Hareketi rüya tabiri,Pakistan da Cemaati İslami Hareketi mekke canlı, Pakistan da Cemaati İslami Hareketi kabe canlı yayın, Pakistan da Cemaati İslami Hareketi Üç boyutlu kuran oku Pakistan da Cemaati İslami Hareketi kuran ı kerim, Pakistan da Cemaati İslami Hareketi peygamber kıssaları,Pakistan da Cemaati İslami Hareketi ilitam ders soruları, Pakistan da Cemaati İslami Hareketiönlisans arapça,
Logged
21 Eylül 2015, 01:57:52
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« Yanıtla #1 : 21 Eylül 2015, 01:57:52 »

Esselamu aleykum ; Allahu teala inşaallah kendi yolunda hizmet eden böyle akımların hareketleri daim eylesin .Hizmetlerini daim kılsın hayırlı mübarek talebeler yetiştirmesi duasıyla...

Allah razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes