Konu Başlığı: Önsöz Gönderen: Ekvan üzerinde 24 Eylül 2011, 09:27:20 Önsöz Yüce Allah'ın razı olduğu İslam, Dini, Adem (a.s)'den son elçisi olan Muhammed (s.a.v.)'e kadar bütün nebi ve resullerin dini olduğu gibi, son Peygamber'e tâbi olmak isteyenlerin de dinidir. Bu dinin amacı, insanlığı kurtuluşa iletmektir. Bu amaçla, davet görevini üstlenmiş peygamberlerin ve onların ardısıra her asırda gelen davetçilerin görevi, bütün insanları İslam'a davet etmek, düştükleri yanlışlıklardan sakındırmak ve korkutmaktır. Bu ilahi yolda mü'minlerin yoldaki meşakkatlere sabredip tahammül göstermesi, İslam'ın bir parçasıdır. Bu nedenle mü'minin bu meşakkatler karşısında İlahi yöntemi değiştirmeye kalkışması, İslam için büyük bir ihanettir. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Zira her konuda insanlığa rehber olmuş Allah elçilerinin yöntemleri ortadadır ve açıktır. İlahi metottan taviz vermeye ve uzlaşmaya yanaşmayan nebi ve rasullerin çektikleri eziyet ve işkenceler hiç bir zaman unutulamaz. Eziyetler ve işkenceler bir yana, kimileri peygamberlerini sürgüne gönderirken, kimileri de peygamberlerinin canlarına kıyarak öldürmüşlerdi. Bütün bu sıkıntılar içerisinde onlar; 'Ey kavmim, Allah'a itaat ediniz, O'ndan başka ilahınız yoktur' ortak çağrısıyla kendilerinden sonra insanlığa 'kurtuluş mesajı' bırakıyorlardı. Peygamberlerin bu 'kurtuluş mesajı'na kulak vermiş seçkin insanlar, onların yolunu adım adım izleyerek İslami hareketin öncülüğünü yapmış ve yapmaktadırlar. İşte biz bu çalışmamızda, öncelikle ilahi vahyin kontrolünde mücadele veren nebi ve resullerin tevhidi hareketlerini, müteakiben son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)'ın mücadelesini, sonra Raşid Halifelerin devlet idaresini ve arkasından günümüze kadar İslam adına hareket etmiş diğer seçkin insanların mücadelelerini kısa da olsa temel özellikleriyle ortaya koymaya çalıştık. Bu amaçla kitap, İslam'ın bütün cephelerde tarih boyunca verdiği savaşın ve çağdaş İslami hareketin oynadığı rolün bir özeti niteliğindedir. Şunu hususen belirtelim ki, İslami Hareket nevzuhur bir hareket değildir. Temiz, dinamik ve sürekli kökleri olan insanlıkla yaşıt bir harekettir. Kitaba aldığımız hareketlerden Raşid Halifeler sonrasına tekabül edenlerin hiç bir zaman dört- dörtlük olmadığını; her şahıs veya hareketin kendi çapında bir takım tutarsızlıklarının ve yöntem farklılıklarının olduğunu ortaya koymaya çalıştık. Gayemiz İslami Harekete bulaşmış olan zaafları tesbit etmek ve yeni hareketlere sahih bir yol çizmektir. Zira hiç bir İslami hareket yanlış, hatalı ve İslami olmayan yöntemlerle basan sağlayamaz. İslami yöntem, kendine has ilahi bir yöntemdir. Bu ilahi yöntemi bütün nebi ve rasuller ortaklaşa tatbik etmiş, kendilerinden sonraki müslümanlara da bir ölçü olarak bırakmışlardır. Günümüz İslami hareketinin sahih bir çizgide yürütülmesi için gelip geçmiş bütün hareketlerin inceden inceye irdelenmesi gerekir ki, müslümanlar bir delikten mükerreren sokulmaya mahkum edilmesinler. Bizim amacımız, bir şahsı veya bir hareketi küçümsemek, kötülemek ve yermek olmadığı gibi, İslami hareketin öncülerine övgüler dizmek ve onları tabulaştırmak da değildir. Şüphesiz İslami hareket adına faaliyet gösterenler sadece bu kitapta olanlar değildir... Gözetilen tek amaç, İslam adına gelmiş geçmiş meşhur hareketlerin tahlil edilmesi, yanlış olanların ve İslami olmayanların ortaya konulmasıdır. Ümmet olarak buna ne kadar da ihtiyacımız olduğunu söylememe bilmem gerek var mı? Yüce Allah'tan faydasını diler, ecrini sadece O'ndan beklerim. O ne güzel Mevla'dır... Beşir İslamoğlu [1] [1] Beşir İslamoğlu, İslami Hareketin Tarihi Seyri, Denge Yayınları, İstanbul, 1993: 7-9. |