๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslami Hareketin Tarihi Seyri => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 23 Eylül 2011, 18:00:07



Konu Başlığı: İslamî Hareketin Üç Yıllık Gizli Dönemi
Gönderen: Ekvan üzerinde 23 Eylül 2011, 18:00:07
İslamî Hareketin Üç Yıllık Gizli Dönemi Ve Da'rul Erkam


Allah'ın Rasulü risalet görevine getirildikten sonra, bir anda ve bütün gücünü ortaya koyarak işe başlamadı. Aksine bu konuda daha duyarlı, temkinli ve ihtiyatlı bir şe­kilde davrandı. Bu görevi mümkün olduğu kadar gizlice yapmaya çalıştı. Bu davayı anlatmaya önce ailesinden başladı. Sonra sevdiği ve samimi bulduğu, temiz, dürüst ve tevhide yatkın (Ebu Bekir gibi) insanlara götürdü. Te­miz kalpli insanlarla karşılıklı fikir alışverişinde buluna­rak, onlara sağlam delil, burhan ve telkin kazandırmak su­retiyle onları İslama kazandırdı. Allah'ın Rasulü (s.a.v) İs­lama iltihak eden bu insanlara ibadetlerini gizli yapmala­rım emretti. İlahi emir de bu doğrultudaydı. Bir avuç müslüman, zalim despotlara karşı ilk anda varlığını nasıl ifşa edebilirdi? Öncelikle o temiz ruhlu insanların kemiyet ve keyfiyet olarak belli bir potansiyele sahip olmaları gere­kirdi. Bu hareketin muzaffer olabilmesi için, atılan her adımın, düşünülerek ve ağır ağır atılması gerekiyordu.

Rasulullah (s.a.v)'ın yüklendiği görev, diğer peygam­berlerin yüklendiği görevden farklıydı. Onların görevi sa­dece kavimlerine has kılınırken, Rasulullah'ın görevi, yal­nız Arap toplumunu düşmüş olduğu sapıklıktan kurtar­mak değildi. Bilakis bütün insanlığı cehalet ve sapıklıktan kurtarıp, saadet ve mutluluğa ulaştırmaktı. Bu nedenle onun gayet ağır ve temkinli, gayet ciddi ve samimi olarak hareket etmesi gerekirdi. İşte bu yüzden O, önce kalbim temiz ve samimi gördüğü dostlarına açıyordu. Bu samimi ve köklü çalışmalar neticesinde günbegün insanlar puta tapıcılığı bırakıyor, tevhidde birleşiyorlardı. Tevhide gi­renler de çalışmaya hız kazandırarak çevrelerine tebliğ götürüyor, onlan İslama kazandırarak çemberi genişleti­yorlardı. Artık müslümanların sayısı gün geçtikçe artiyordu. [113] Açık tebliğ hakkında emr-i ilahi gemlediğinden, müslümanlar Mekke'nin tenha köşelerinde namaz kılar ve diğer ibadetlerini yerine getirmeye çalışırlardı.

Müslümanlar bu gizliliğe ne kadar riayet ettilerse de yine de hareket dışarıya sızdı. Buna tedbir olarak Allah'ın Rasulü, nıüslümanlara bir üs/merkez seçti. Burası Erkam'ın eviydi. Bu karargâhta namazlarını kılabildikleri gi­bi, aralarında müşavere ediyor ve bir takım kararlar da alı­yorlardı. Darul Erkam sadece üç yıllık gizli dönemde de­ğil, daha sonraki aleni dönemde de müslümanların karar­gahı olarak kullanılmıştır. Allah Rasulü sürekli burada bulunur, gelen müslümanları bu karargâhtan emir ve ko­muta ederdi. Önüç yıllık Mekke dönemi boyunca Darul Erkam, İslamın faaliyet ve tebliği için üs olarak kullanıl­mıştır.

İslama ilk giren şahıslar, genellikle hakikati araştıran yüksek yaratılışlı, yüksek ahlaklı insanlardı. Bu insanlar genellikle "Hanifler" tarafından yetiştirilmiş insanlardı. Bunların ekserisi müslüman olmadan önce putperestliği terketmiş ve kendilerini İbrahim'in milletinden kabul edi­yorlardı. Bu yeni müslümanlar Kureyş'in hürmete layık olduğu nam ve mevkilere haiz değillerdi. Bunların içinde Ammar, Habbab, Ebu Fukeyhe ve Suhyb gibi kendilerine zengin denilmeyecek insanlar da vardı. Kureyş bu insanlan Hz. Peygamberle görünce "içimizde Allah'ın lütuf ve inayetine mazhar olanlar bunlar mı?" diyor ve bunların fa­kir olmaları ile istihza ediyorlardı.

Geçmişte Nuh (a.s)'ın kavmi de aynı şeyleri söylemişti:

"İçimizden yalnız aşağı tabakadan olan kişilerin herkesten önce sana uyduklarını görüyor ve sizin bizden herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz” [114] şeklinde itirazda bulunarak, Nuh'a tabi olanları alay ve istihzaya alıyorlardı." [115]



[113] Üç yıllık dönemde, kimi tarihçilere göre müslümanların sayısı 30-40 kişi iken, Mevdudi'ye göre sayıla­rı 130 civarındaydı.

[114] Hud: 11/27.

[115] Asr-ı Saadet; c.l, s.156. Beşir İslamoğlu, İslami Hareketin Tarihi Seyri, Denge Yayınları, İstanbul, 1993: 93-95.