> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > İslami Hareketin Tarihi Seyri  > Hz. Ömer Hilafetinde İslam
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Ömer Hilafetinde İslam  (Okunma Sayısı 1393 defa)
22 Eylül 2011, 18:11:27
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 22 Eylül 2011, 18:11:27 »



Hz. Ömer (r.a) Hilafetinde İslam


Bu dönem, diğer dönemlerden farklı bir konuma sa­hiptir. Bu dönemin farklılığı, İslam devletinin sınırlarının oldukça genişlemesi, bir çok yeniliklerin devlete kazandı­rılmasıdır.

2. Halife Ömer(r.a), içkarışıklıkların olmamasından yararlanarak fütuhat işlerine büyük ağırlık vermiş, Hz. Ebu Bekir'in bıraktığı noktadan devam etmiştir. On yıllık halifeliği döneminde Suriye, Mısır, Irak, İran, Kadisiye, Kudüs, Azerbeycan, Kerman ve Horasan gibi pek çok beldeleri fethederek İslam topraklarını 2.251.030 mil ulaştırmıştı [165] Halife bu fütuhat esnasında ancak iki kez buhranlı ve tehlikeli pozisyonla karşı karşıya kalmıştı ki bunların başında Nihavend'de İranlıların, yüzbinlerce as­kerle hücuma geçmeleri; diğeri ise, Suriye ve Humus civarında Bizansların gösterdiği mukavemet... Ancak her iki tehlikeli durumda da halife, basiretkar rehberliği ile bunları en güzel bir şekilde püskürtmüş, düşman ordusu­nu hurdalık haline çevirmişti. Bu bağlamda tarihe baktığı­mızda onun gibi bir fatih gösterilmez.

Bu derece geniş olan İslam topraklanılın idari meka­nizması da elbette güç olacaktı. Bu nedenle o da Ebu Be­kir gibi meşveret esasını asla ihmal etmedi. Sürekli şura ile istişare ederek meseleleri çözerdi. Hele görev ve ata­malarda kesinlikle 'ehliyet' prensibine dayanırdı. Ehil ol­mayan zinhar göreve getirilmezdi. Ehliyetli görüp göreve atadığını en iyi bir şekilde denetime tabi tutar, en ufak bir tereddütte hemen görevine son verirdi. İşte bu ciddiyet ve sorumluluk içinde koca bir devleti en güzel bir şekilde yürütmüş, hile ve sahtekarlıkla iş yapmak isteyenlerin korkulu rüyaları olmuştu. "Adalete o kadar bağlı kalmıştı ki, kıyamete kadar nerede adaletten söz edilse mutlaka Ömer akla gelecektir."

Halife Ömer (r.a), fütuhat işlerine ağırlık verdiği ka­dar, İslam kültür ve ahlakına da ağırlık vermiştir. Fethet­tikleri bütün beldelere mualimler tayin ederek Kur'an öğ­renimini, İslam terbiye ve ahlakını, İslam inanç ve ibadet­lerini ciddi ölçüler çerçevesinde yürütmüştür. Hadis neş­retme işini titizlikle yürümüş, ancak o da Ebu Bekir gibi bu konuda çok ihtiyatlı ve tedbirli olmak zorunda kal­mıştır. Ashabdan başka birinin hadis rivayet etmesine ke­sinlikle müsade etmemiştir. Sahabeler için de bir takım standart şartlar ortaya koyarak onları da bu konuda uyar­mıştır. Fıkıh konusunda da bir takım yenilikler getirmiş, fakihlerin halka yük olmaması için onlara kısmi ödenek­ler yapmıştır. İlk defa fıkhın usul ve kaidelerini vaaz ede­rek bir esasa bağlamıştır.

Hz. Ömer (r.a)'in az hadis rivayet etmesi onun az ha­dis duyduğunun ispatı değildir. Allah Rasulü'nden bir çok söz duymuştur, ancak duyduğu her sözü rivayet etmek is­tememiştir. Çünkü, ondan her duyuları sözü rivayet etmek bir noktada gereksizdi. Yine Hz. Ebu Bekir'in altı hadis rivayet etme tartışmaları da O'nun Rasulullah'tan ancak altı hadis duyduğunu göstermemelidir. Sürekli Allah Rasulü ile bulunması enazından binlerce söylediği söze (ha­dise) şahit olmuş ve o söylenenleri de tasdik etmiştir. An­cak o da Rasulullah'tan duyduğu her hadisi rivayet etme­yi uygun görmemiştir. Mesela Rasulullah (a.s)'ın şemaili, giyinme tarzları, vesair adetleri hareketin dinamikliği için pek önem arzetmiyordu. Yine Rasulullah'ın bu ve ya şu şekilde Allah'a yalvarması, onu zikir ve teşbih etmesi gi­bi konular... Onlar bu gibi konulara ağırlık vermiyorlardı. Çünkü Allah'a niyazların kabulü kelimelerle ve bazı şekillerle değil, gösterilecek ihlas ve yakarışa bağlıdır. Allah Rasulü'nün dua ederken ellerini bu veya şu şekilde aç­masından ziyade, onun o andaki ihlas ve samimiyeti önemlidir. Bu nedenle Raşid halifeler rastgele hadis riva­yet etmektense, insanlığı tekamüle sevkeden hadisler üze­rinde durmayı gaye edinmişlerdir.

Halife Ömer, zayıf ve uydurma hadis rivayetinin önü­ne geçmek için 'cerh ve tadil' ilmini geliştirmiş. Böylece hadislerin arkasına gizlenerek bir takım isteklerini yerine getirmek istiyenlere bu fırsatı tanımamıştır. Zira o adil halife biliyordu ki İslam'ı yıkma, İslam'a bid'at ve hurafe sokma hep hadis kapısından içeri geçmekle mümkünleşir. Çünkü Yüce Kur'ana kimse bir harf dahi ekleyip çıkara­maz. Ancak hadis konusu çok elverişlidir. Nitekim İs­lam'a bütün bid'at ve hurafetler bu kapıdan sokulmuştur. Evet, o raşid halifelerin ve diğer gayretli müslümanların bunca titizliklerine rağmen gelin görün ki bugün İslam ta­mamıyla bid'at, hurafe İsrailiyat, esatirul evvelin gibi saç­malarla yoğrulmuş, ve yepyeni bir din (ismi yine 'İslam' olmak üzere) sunulmuştur. Aslı tamamen değiştirilmiş bu yeni dini bid'at ve hurafelerden temizlemek istediğinizde, hemen halkın gözünde yıllardır öcü gibi göterilen kavramlarla isimlenirsiniz. Yani İslam'ı aslına çevirmek iste­diğinizde hemen halkın nazarında kötü isim yapmış olan etnik gruptan birine girmiş olursunuz. Evet o kulis de ha­zır...

Maalesef, yaşayan halkın İslam anlayışı o kadar deje­nere olmuş ki, saf ve berrak olan İslam'ı bir türlü hazmedemiyorlar. Kendini müslüman olarak gören halk, hep yeryüzü mantığıyla hareket etmekte ve çağın gözlüğüyle İslam'a bakmaktadır. Gerçekten İslam'a, İslamca, raşit ha­lifelerin baktığı gibi bakamıyorlar. Değerlendirme kriter­leri o kadar zedelenmiş ki, hakkı bir türlü idrak edemiyor­lar. Ama bütün bunlara rağmen inkılapçı ruha sahip olan bütün müslümanlar öncelikle İslam'ı bid'at ve hurafeler­den, israiliyat ve esatinil evvelinden kurtarmaları, asıl ye­rine oturtmaları gerekiyor ki arkasından emerine kavuşa­bilsinler. Zira yanlışlarla dolu bir İslam, Allah tarafından kabul görmediği gibi, müslümanlara da yarar sağlayamaz.

İşte İslami haraketi kaleme alırken hasseten üzerinde durmak istediğimiz nokta budur. Yani İslam Adem (a.s)'dan itibaren nasıl başladı? Neyi gaye edindi? Hangi safhalardan geçti? İslami gelişmelere karşı İslam düşman­ları nasıl bir siyaset izlediler? İslam'ı hangi yollarla veya hangi metotlarla yıkmaya çalıştılar? Başarı nedenleri nasıl saptanır? Bugün İslam'ı yeniden inşa etmek isteyenler hangi merhalelerden geçecek? Nasıl bir yol ve metod iz­leyecek?... İşte, bunlar bu çalışmada açık bir şekilde vu­zuha kavuşacaktır.

Hz. Ömer (r.a)'in Allah Rasulü'nden veya Ebu Berkir'den farklı bir takım uygulamalarda bulunması temelde bir şey değiştirmiyordu. Çünkü halife Ömer, peygamber­liğin gereği olan hiç bir uygulamayı değiştirmemitir. Onun değişik uygulamalarda bulunması, bir takım tali ko­nulardadır. Mesela Rasulullah sarhoşluğun cezasını belli bir cezaya hasretmemişken, Hz. Ömer bunu 80 değnek olarak tayin etmişti. Yine Ebu Bekir döneminde sahiple­riyle cinsi münasebette bulunan harp esirleri cariyeler alı­nıp satılırken, Hz. Ömer bu uygulamayı menetmişti. Çün­kü bu uygulamalar tali meselelerdi. Ancak, Rasulullah'ın Abdullah b. Übey'in cenaze namazını kıldırmasına itiraz etmesi; Bedir savaşında alınan esirlere tatbik edilecek muamele hakkında Hz. Ömer'in ayrı düşünmesi; Hudey biye antlaşmasında 'niçin bizi küçük düşürecek mahiyette olan sulh şartlarını kabul ediyorsunuz? Diyerek itirazda bulunması; O'na itaatsizlik değil, böyle olması daha uy­gundur, şeklinde alınmalıdır. Hz. Ömer (r.a)'in bazen ayrı

düşünmesi ve Rasulullah (a.s)'a soru yöneltmesi, kimi za­man Allah tarafından tasdik edilmiş, kimi zaman da edil­memiştir. Bu, aynı zamanda Allah Rasulü'nün yaptıklarını iki kısma ayırıyordu. Bu konuda Asrı Seadet sahibi, Şah Veliyullah'tan şunları yazıyor:

"Rasulullah as hakkında rivayet edilen bütün söz ve fiiller iki kısma ayrılır:

1) Peygamberlik makamına dair olanlar ki, bunlar hakkında Kur'anı Kerim:

"Peygamberin size verdiğini alınız. Sizi menettiği şeylerden de kaçınınız" ayetiyle sa­bit kılınan şeylerdir.

2) Peygamberlik makamı ile bir alakası olmayanlar ki, Rasulullah bunlar hakkında:

"Ben tıpkı sizin gibi bir insanım. Dininize dair bir şey emredersem onu alınız. Kendi görüşüme dayanarak size bir şey emredersem, be­nim bir insan olduğum unutulmamalıdır" buyurmuştur.

Şu realite ortaya çıkıyor ki Hz. Ömer, Rasulullah'ın bazı hareketlerini karşı soru sorması Peygamberlik iktiza­sına ait olup olmadığını öğrenmek içindi. O, birbirinden ayrı iki sıfatı takdir ettiği için, dine dair olmayan mesele­lerde kendi fikrine göre hareket etmekte bir beis görme­miştir. Hatta Rasulullah (a.s)'ın hayatta olduğu dönemde bir takım itirazlarda bulunmuş, Kur'anı Kerim ve ve Ra­sulullah (a.s) da bazen onun fikirlerini kabul etmiştir.

Rasulullah (a.s)'ın hanımlarının örtünmelerini isteme­si, münafıkların cenaze namazlarının kılınmasına karşı-tepkisi ve Bedir esirleri hakkında gönderilen ilahi vahiy Hz. Ömer'in fikirlerini açıkça teyid etmiştir.

Rasulullah as'a ait söz ve fiillerin bu suretle ayrılma­sı, fıkıh meseleleri üzerinde büyük tesir icra etmiştir. Çünkü Rasulullah (a.s)'ın peygamberlik makamına dair olmayan sözleri, zaman ve mekan ihtiyacına göre kanun ve hükümler vaaz etmek için kapıyı açık bırakmıştır. Hz. Ömer, bunun bir neticesi olarak kendi devrinin ihtiyaçla­rına göre bazı kaideler geliştirerek yönetimi sağlamıştır. Bu kaideler daha sonra Hanefi fıkhına yansımıştır. [166]

Hülasa, Hz. Ömer feraset ve basireti ile olaylara ga­yet açık ve net bir şekilde yaklaşımda bulunmuş, bu fera­set ve basiretiyle, faruk kişiliğiyle kendi döneminde ideal bir devlet mekanizması oluşturmuştu. Devleti adilane bir yönetimle yönetmek için iyi bir kadro kurmuştu. Adalet ve eşitlikte zinhar, prensip sahibiydi. Ve bu prensibini ölür, fakat çiğnettirmezdi. İyi ve yararlı işlerde bulunanla­rı ödüllendirdiği gibi, suçlu olanı, kim olursa olsun gerek­li cezaya çarptınrdı. Öyleki bugün örnek bir devlet idare­sinden bahsedilirse herhalde Ömer'den başka kimse akla gelmeyecektir. (Peyga...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Ömer Hilafetinde İslam
« Posted on: 17 Nisan 2024, 00:08:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Ömer Hilafetinde İslam rüya tabiri,Hz. Ömer Hilafetinde İslam mekke canlı, Hz. Ömer Hilafetinde İslam kabe canlı yayın, Hz. Ömer Hilafetinde İslam Üç boyutlu kuran oku Hz. Ömer Hilafetinde İslam kuran ı kerim, Hz. Ömer Hilafetinde İslam peygamber kıssaları,Hz. Ömer Hilafetinde İslam ilitam ders soruları, Hz. Ömer Hilafetinde İslamönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes