> Forum > ๑۩۞۩๑ İslamda Bayanlar Dünyası (Tıbbi & İlmi Konular) ๑۩۞۩๑ > Müslüman Bayanlar ve İslami ilimler > İslamda ve Tarihte Kadın > İnsan neslinin ziyneti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsan neslinin ziyneti  (Okunma Sayısı 1082 defa)
23 Ağustos 2010, 22:09:30
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Ağustos 2010, 22:09:30 »



İnsan Neslinin Ziyneti: Sâliha Hanım - 1



İnsan Neslinin Ziyneti: Sâliha Hanım Efendim, bu sayımızda sizinle insanlığın yarısını teşkil eden hanımlar üzerine bir mülâkât yapmak istiyoruz İsterseniz, varlıklar neden “kadın” ve “erkek” olmak üzere çift yaratılmıştır suâliyle başlayalım
Yalnızlık ve teklik, Allâh’a mahsustur Çünkü o yüce Yaratıcı, bir ve tek olmayı sadece kendisine has bir keyfiyet kılmış ve bu itibarla bütün varlıkları çift olarak yaratmıştır İnsan, bitki ve hayvanlarda bu keyfiyet erkek-dişi, cansız varlıkların kimyevî terkiplerinde ise artı (+), eksi (-) sûretinde tecellî etmiştir Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de pek çok âyet-i kerîmede bu husûsa temâs edilir:
“Her şeyi çift yarattık ki, düşünüp ibret alasınız” (ez-Zâriyât, 49)
“Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mâhiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allâh’ı tesbih ve takdis ederim” (Yâsîn, 36)
Bütün mahlûkât, bu çift olma özelliği bakımından birbirlerine muhtaçtır Çünkü birisinde olan bir husûsiyet, diğerinde yoktur Hepsi birbirini tamamlayarak bir bütün teşkil eder
Bir erkeğin kadına, bir kadının da erkeğe ihtiyaç ve temâyülü ise, özü itibâriyle neslin devamı içindir Ancak tek gâye, elbette ki bu değildir Çünkü kurulan sağlam bir âile yapısı ile fertlerin rûhî ve içtimâî huzur, sükûn ve âhengi de insanoğlunun muhtaç bulunduğu son derece mühim bir gâye ve hedeftir Bu rûhî huzur, sükûn ve âhenge ulaşmada arzu edilen zirveye ise ancak “muhabbetullâh” ile varılabilir

İnsanoğlunun yaratılış sebebi de “mârifetullâh” ve “muhabbetullâh” yani Allâh’ın bilinmesi ve sevilmesidir, diyebilir miyiz?
Bütün varlıkların yaratılışında muhabbet vardır Bu âlemler yaratılmadan önce Allah Teâlâ, “gizli bir hazîne” idi Bilinmeye muhabbet etti ve bu muhabbetle bütün varlıkları yarattı Dolayısıyla bütün muhabbetlerin özü, ilâhî muhabbet oldu ve Cenâb-ı Hak, kullarına verdiği diğer sevgilerin ve muhabbetlerin hepsini de hakîkatte kendi muhabbetine hazırlayıcı ve yükseltici birer vesîle olarak ihsan buyurdu O’na muhabbet zirvesine çıkabilmenin en kıymetli basamağı olarak da erkek ve kadın arasındaki muhabbet ve bağlılığı bahşetti

Öyleyse erkek ve kadın arasındaki muhabbetin, ilâhî muhabbete yükselten bir yönü var, öyle mi?
Evet Ancak muhabbetullâhın gönülleri kuşatması için evliliğin, ilâhî emirlere uyularak gerçekleşmesi lâzımdır Yalnızca nefsânî arzu, heves ve temâyüllerle gerçekleşen bir evlilik -ekseriyetle- muhabbet meyvesini hâsıl etmemektedir Dolayısıyla böylesi kurulan yuvalarda, evlilikten beklenilen mânevî olgunlaşma ve kalbin muhabbet eğitimi gerçekleşmez Yani gönüller lâyıkıyla istifâde edemez Çünkü böyle evliliklerde insanlar, umûmiyetle nefsânî iştihâların kölesi olurlar Mâneviyâtta ilerleme şöyle dursun, gönül dünyaları daha da geriler, kuraklaşır ve soysuzlaşmaya kadar varabilir Olgunlaşmaya ve mânen yükselmeye, yâni dînin yarısını tamamlamaya vesîle olan evlilikler, ulaşılması gereken ideal seviyeyi göstermektedir

Bu hususta bize bütün peygamberlerin âile hayatı bir örnek ve ideal hayattır Zîrâ Hazret-i Âdem -aleyhisselâm- ve Hazret-i Havvâ vâlidemizle cennette başlayan âile hayatı, Allâh’ın takdîr ettiği izdivaç kanunu ile Âdemoğullarına intikâl etmiş, İslâm dîni ile ebedîleşmiştir Cenâb-ı Hak, cennette başlamış olan bu âile hayatını, dünyada da bir cennet ikliminde teneffüs etmeyi insan fıtratına yerleştirmiştir İnsan, böyle bir huzur ve saâdet menbaını hayatı boyunca arar

Bundan dolayı nikâh, peygamberlerin yolu, Rasûlullâh’ın sünneti, neslin baharı, erkek ve kadının şeref ve edebi, nâmus ve iffetin kalesi, insan soyunun hayvanlardan imtiyâzı, yani üstünlüğüdür Zîrâ nikâh, diğer mahlûkat için mevzubahis değildir
Hâsılı bütün özellikleriyle nikâh, insan yaratılışındaki üstün yapı ve haysiyeti korumak yönünde bize emredilmiş ilâhî bir kanundur Dolayısıyla İslâm’a göre nikâh; nesil yetiştirmek, evlât terbiyesi, âilenin muhâfazası, insanlık haysiyetinin korunması bakımından muazzam ve vazgeçilmez bir âile temelidir

Âilelerin, cemiyet içindeki mevkiini biraz daha izah eder misiniz?
Âileler, cemiyetin tohumları mesâbesindedir Nitekim tarihî bir gerçektir ki; sağlam temeller üzerine inşâ edilen âileler, toplum yapısını koruyup güzelleştirirken; birbirlerine rûhî bakımdan küfüv, yani denk olmayan eşler ve bozuk münâsebetlerle veya yanlış şekilde kurulmuş yuvalar, toplumu çökertir

Mevlânâ Hazretleri bu hususta şöyle buyurur:
“Zevc ve zevcenin birbirine benzemesi gerekir Ayakkabı ve mest çiftlerine bir bak! Ayakkabının biri ayağına dar gelirse, ikisi de işe yaramaz, kendini giymeye zorlarsan seni topal eder”
Yine Hazret-i Mevlânâ evlilikte nefsânî hissiyâta kapılmamak için de şu îkazda bulunur:
“Görünüşü güzel (tipi hoş gelen), lâkin iç dünyası çirkin olanlardan sakınmalıdır Çünkü Hazret-i Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
«Sakın! Sakın! O çöplükte açmış güzel çiçekten, kötü soylu, kötü huylu kadından tekrar tekrar sakın!» buyurdu”
Bu hassâsiyet gözetilmeden kurulan âileler, toplum için bir huzur ve saâdet kaynağı olacağı yerde bir fâcia yuvası olur

Âilelerin kuruluşunda ve devamında kadının nasıl bir rolü vardır?
Kadın, âilenin saâdet ve huzur tavanına asılmış billur bir âvize gibidir Nikâhın feyz ve nuru ile toplumu aydınlatır Âilenin iffet ve nâmusunu korur Günah girdabı ve erozyonlarına karşı âilenin -tâbir yerindeyse- bir paratoneri olmalıdır Aksi hâlde nesiller zâyî olur, insan enkâzı hâline gelir Neslin zâyî olması ise akrabâlığın ilgâ ve iptaline ve bu da nihâyet toplumun cam kırıklarıyla dolmasına kadar gider Bu takdirde fitne, akrepleşir Zarif ve ince duygular biter Rezâlet ve huzursuzluklar tuğyân eder Bunlar da bir toplum için batış alâmetleri ve felâket alarmlarıdır

Kadın, nikâhla kurulan yuva sâyesinde yepyeni bir dünyaya girer Belki daha önce hiç tanımadığı, tamamen meçhûlü olan bir bey ve onun âile efrâdıyla bir arada yaşamaya başlar Ancak Allâh’ın evliliğe lutfettiği ayrı bir husûsiyet vardır ki, nikâh sâyesinde bir araya gelen çift, daha önce iki yabancı insan iken bir anda dünyanın birbirine en yakın iki insanı olurlar Kurdukları yuva da, çoğu kere ayrıldıkları baba ocağından daha sıcak gelmeye başlar Nitekim Rabbimiz:

“Onun varlığının ve birliğinin delillerinden biri de kendilerine meyledip ülfet edesiniz diye kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranızda bir muhabbet ve şefkat kılmasıdır Şüphesiz ki, bunda tefekkür eden bir topluluk için nice deliller vardır” (er-Rûm, 21) buyurmaktadır
Kur’ân ve sünnetin rûhâniyeti içinde yaşayan huzurlu bir âile yuvası, dünya saâdetinin temeli ve Rabbimizin en büyük ihsanlarından birisidir Bu nîmet ve saâdetin devamı, iki tarafın ruhâniyet iklimi içerisinde yaşamasındadır ki, bu da karşılıklı fedâkârlık ve anlayışa bağlıdır

Efendim, günümüzde kadınların, erkeklerle her sahada rekâbete girmeleri teşvik ediliyor Bu da cemiyetimizde çeşitli problemlere yol açıyor Bu hususta neler söylemek istersiniz?
Çağımızda kadınlarla erkekler arasında uydurma bir eşitlik yarışı başlatılmıştır Yaratılıştaki husûsiyetlere zıt olan bu yarış, hanımlık ve annelik vazîfelerini zedelemiş, âilenin huzur ve sükûnu kaybolmuş, toplum hayatı sarsılmış, fertler şahsiyetini yitirmiştir

Kadın ve erkeğin fizikî, rûhî yaratılış ve fıtratları eşit değildir ki, fiilî veya hukûkî eşitlik gerekli olsun Mühim olan, her alanda bir eşitlik değil, haklar ve vazifeler arasındaki dengedir

Cenâb-ı Hak, kadınlar ve erkekler arasında birbirlerini tamamlayan, çok güzel bir vazîfe taksimi yapmış ve her ikisine ayrı ayrı kâbiliyetler vermiştir Kadın ve erkek, ancak maddî ve mânevî olarak bütünleştiği zaman yaratılış gâyesine uygun bir olgunluk meydana gelir; âile ve bunun neticesinde toplum huzurlu olur

Kadınların saâdeti, “hanımefendi” olarak yaşamalarıyla mümkündür Kadın, aslî vazifesinin dışına yönelir ise, âile ocağını kurutur Kadının dış hayata katılması, ancak zarûrî sebeplerle ve yaratılışına uygun işler için mümkün olabilir Bu zarûrî sebepler de objektif (âfâkî) şekilde değerlendirilmelidir Yâni cemiyetin ihtiyaçları ölçüsünce belirlenmeli, mâkul ve meşrû sınırlar aşılmamalıdır Birtakım boş heves ve mâzeretlerle çiğnenen sınırlar, sadece kendimizi aldatmak ve kandırmaktır ki, neticeleri hep hüsrana çıkmıştır Nice hanım kızlarımız, bu şekilde âhir zamanın gaflet girdabında kaybolup gitmiştir Rezâletin üstüne örtülmüş yaldızlara kanan nice gözler, ilâhî hakîkatlere âmâ olmuş ve kendi saâdetine kıymıştır
Hanımları, sâlih bir nesil için evlâtlarının ahlâkî yapıları ile meşguliyetten koparmak, yüce yaratılışlarına zıt işlere yönlendirmek, ne mantık ve iz’âna, ne de îmana sığar! Çünkü âiledeki huzur ve saâdet, ancak ve ancak kadındaki ve erkekteki özellik ve kâbiliyetlerin yerli yerince kullanılması ve korunmasıyla elde edilebilecek bir nasiptir
Kadının, ahlâkî, ictimâî ve millî hüviyet ve ihtişâmı, ancak nikâhın rûhâniyeti içinde yaşamasındadır

Âilede herkesin bir vazifesi ve sorumluluğu olduğuna temâs ettiniz Bu hususta nelere dikkat edilmelidir?
Günümüzde âilenin erozyona uğramasının en mühim sebeplerinin başında “kadının erkekleşmesi, erkeğin de kadınlaşması” gelir Allah Teâlâ kadına ayrı, erkeğe ayrı husûsiyetler lutfetmiştir Bunlar, her ikisinin de toplum içindeki vazifelerini lâyıkıyla yapabilmeleri için ilâhî bir tanzim ile belirlenmiştir Erkek ve kadında vücut yapısından rûhî özelliklere kadar bütün yaratılış husûsiyetleri, Allâh’ın onlara yüklediği mesûliyetlere (sorumluluklara) göre şekillenmiştir

Cenâb-ı Hak, kadını duygu bakımından erkeğe göre daha zengin yaratmıştır Bu duygu ve his zenginli...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsan neslinin ziyneti
« Posted on: 20 Nisan 2024, 18:51:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsan neslinin ziyneti rüya tabiri,İnsan neslinin ziyneti mekke canlı, İnsan neslinin ziyneti kabe canlı yayın, İnsan neslinin ziyneti Üç boyutlu kuran oku İnsan neslinin ziyneti kuran ı kerim, İnsan neslinin ziyneti peygamber kıssaları,İnsan neslinin ziyneti ilitam ders soruları, İnsan neslinin ziynetiönlisans arapça,
Logged
22 Eylül 2020, 17:23:32
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 22 Eylül 2020, 17:23:32 »

Esselamu aleyküm Rabbim bizleri İslam yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

23 Eylül 2020, 04:19:56
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #2 : 23 Eylül 2020, 04:19:56 »

Aleyküm Selâm. Bilinmesi gereken önemli konular. Rabb'im ilmimizi artırsın inşaAllah
Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes