๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslamda Hükümet => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 22 Eylül 2010, 17:19:17



Konu Başlığı: Yazı ve Söz Hürriyeti
Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Eylül 2010, 17:19:17
GAYR-İ MÜSLİMLERİN YAZI VE SÖZ HÜRRİYETİ

Böyle bir İslâmî hükümetin idaresi altında bulunan gayrı - müslimlerin de yazı ve söz hürriyetleri aynı müslümanların yazı ve söz hürriyeti gibi olacaktır. Onlar da müslümanlar gibi fikir beyanında, yazı yazmakta, söz söylemekte, toplanmakta ve diğer hususlarda müslümanlar kanuna ne derecede bağlı bulunuyorlarsa gayrı - müslimler de aynı derecede bağlı bulunacaklardır.

Kanunî hudutlar dahilinde onlar da müslümanlar gibi hâkimler, valiler ve idareciler, hükümet reisi ve diğer memleket idarecilerini tenkit edebilirler. Kanunun müslümanlara dinî mubaraştırmaahasa ve dinî konuş­malar serbestisi verdiği gibi onlar da kendi din ve mez­hepleri hakkında araştırma ve konuşmalarda tamamen serbesttirler. Yine onlar kendi din mezheplerinin iyiliklerini söylemek ve kendi din ve mezheplerini öymekte kanunî bir engele maruz değillerdir. Bunlardan herhangi bir gayrı - müslim mezhebine mensup olanlar, başka bir gayrı - İslâmî mezhebe intisap etmek isterlerse, İslâmî hükümet bunların işine karışmaz. Onların mezhep veya din değiş­tirmelerine de itiraz edemez ve mani olamaz. Elbette ki, İslâmî hükümetin idaresi altında bulunan müslü­manları müslümanlıktan döndürüp gayrı - İslâmî bir din ve mez­hebe yöneltmelerine de müsaade edilemez. O zaman mürtedlik meselesi ortaya çıkar ki, bundan da yalnız mür­tedin kendisi mesul olmaz. Mürteddi, dinden döndü­ren kimse de mesul olur.

Onlara kendi vicdanlarının emrettiği akidenin (inan­cın) hilafına herhangi bir akideyi kabul ettirmeye zorla­mak da yoktur. Onlar, kendi vicdanlarının emrine göre istedikleri akideye uyarlar ve istedikleri gibi akidelerini açıklarlar. Ancak onların bu akideleri hükümetin esas nizamına muhalif olamaz.

Eğitim ve öğretim:

Onlar da memleketin umumî nizamınca kabul edilmiş bulunan eğitim ve öğretim sistemine tabi tutulurlar. Fakat İslâmî eğitim ve öğretim meselesine gelince o zaman bu zümre İslâmî eğitime zorlanamazlar. Kendilerine has olan dershaneler kurmalarına ve bu dershanelerde yine kendi din ve mezheplerine göre eğitim ve öğretim yap­malarına, hatta eğitim ve öğretimde tatbik edecekleri hususî usuller için de onlara hak tanınmıştır.