> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslamda Hükümet > Umumi Aklın Gereği
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Umumi Aklın Gereği  (Okunma Sayısı 485 defa)
24 Eylül 2010, 15:45:55
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 24 Eylül 2010, 15:45:55 »



UMUMÎ AKLIN GEREĞİ

İncelediğimiz bu mevzulardan sonra, şimdi de umu-mî aklın gereği konusunda duracağız. Kur'an-ı Kerimde bahsi geçen âyet-i kerimenin menşei nedir? Ve fiilî olarak neyi gerektirir? Bu âyet-i kerime, müslümanların bütün içtimaî ve sosyal muaşeret işlerini tertip ederek, üç itaati farz kılmıştır. Birinci derecedeki itaat elbette ki, Allah'adır. Sonra sırasiyle O'nun Resulüne ve sonrada Müslüman­la­rın kendilerinden olan ülülemre'dir. Müslü­manlarla kendi ülülemr'Ieri arasında çıkacak ihtilâflarda da Allah ve Resul'e müracaat edilecektir. Bu hükümden şu husus anlaşılıyor ki, içtimaî işlerde esâs itaat Allah'a sonra Resul'e olması farzdır. Ülülemr'e itaat etmek ise, Allah ve Resul'e itaat etmeye tabidir. İhtilaf sadece, halk arasında çıkmaz. Halk ile ülülemr arasında da çıkabilir. Bütün ihtilafları halledecek son merci de yalnız ülülemr değildir. Belki Allah ve O'nun Resulüdür. Allahın ve O'­nun Resulünün hükümlerine hem halk boyun eğip teslim olacak, hem de ülülemr boyun eğecek ve teslim olacak­tır.

Şimdi ilk önce, şu soru ortaya çıkar ki, Allah'a ve Re­sul'e müracaat etmekten maksat nedir? Ne şekilde Al­lah'a ve Resule müracaat edilecektir? Şurası da elbette açıktır, "Allah'a müracaat edilecek" cümlesindeki mana, insanın kendisinin Allahın huzuruna çıkıp, ihtilaflı dava­sını Allahın nezdinde beyan etmesi ve hüküm vermesini istemek değildir. Belki burada "Allaha müracaat edilsin" cümlesinden anlaşılan mana Allah'ın kitabına müracaat etmektir. Bu Kitabın ahkâmına bakılacak, ihtilaflı mesele bu kitabın hükmüne göre halledilecektir. Aynı şekilde "Resul'e de müracaat edilecek" cümlesinden de doğru­dan doğruya Resulü Ekrem Sallallahu aleyhi ve sellemin kendisine müracaat edilmesi değildir. Evet bir müddet için bu şekil düşünülebilirdi. Fakat Resul artık Müslüman­ların arasında olmayınca, bu iş, olsa olsa an­cak Zat-ı Risaletpenahilerinin tâlim, akvâl ve ef'âli ile, bize göstermiş bulunduğu hidayet yollarına müracaat etmektir. Esasen Resulün kendisine bizzat müracaat edilmesi, Saadet Devrinde de her zaman için amelen imkânsızdı. Te­bük'ten Bahreyn'e kadar olan geniş bir İslâmî ülkenin içinde yaşayan, her şahıs herhangi bir ihtilâf mevzuunu Resule aksettirmesine imkân bula­mazdı. O devirde dahi, "Resul'e müracaat edilecek" mefhumu, Resulün Sünnetine müracaat edilmesi de­mekti. O'nun hükümlerini gözönüne almak idi.

Bundan sonra ikinci bir sual de ortaya çıkar. İhtilâflı meselelerde Allah'ın Kitabı ve Resulullahın Sünneti ile meseleler nasıl halledilecektir? Bunun usulü nedir? İşin zahirî şekli ile, bu hususta hüküm verecek olanlar, yine insanlardır. Elbette Kitabullahın yahut da Sünnet-i Resu­lün, konuşan dili yoktur. Fakat bu Kitabı ve Sünneti, hiç olmazsa iyi bilen insanlar, yani âlim kimseler vardır. Bu gibi insanlar, Kitabın ve Sünnetin ahkâmını gözönünde bulundurarak, iki tarafın arasında hüküm verip meseleyi de karara bağlarlar. İhtilaflı bulunan bu iki tarafın, hiç birisinden olmayan, tamamen tarafsız, üçüncü bir şahıs, veya heyet (kurul) ortada bulunur ki, işleri halletsin.

Bazı ihtilaflı meseleler olur ki, bunları bilgi sahibi her­kes halledebilir. Bir kısım meseleler de vardır ki, bunların halledilmesinde bir adalet kuruluna ihtiyaç olur. Diğer bir kısım meseleleri de ülülemirden başka kimse hallede­mez. Fakat ihtilaflı meselelerin çeşidi ne olursa olsun, yine asıl menşe ve kaynak Allah'ın Kitabı ile Resulullahın Sünneti olacaktır.

İşte âyet-i kerimede bahsedilen urnumî aklın yardımı da bu meselededir. Her bilgi sahibi, âyetin manaları üze­rinde düşünebilir. Ancak, âyetler üzerinde düşünürken, herhangi bir surette âyetin işaret ettiği mananın hilâfına dolambaçlı yollara gitmemelidir.

Şimdi şu nazariyeye baktığımız zaman görüyoruz ki, dünyanın her tarafındaki bilinen usul, bu âyet-i kerimenin ileri sürdüğü usulden başka bir usul değildir. Her yerde aklın yardımına ihtiyaç vardır. Bugün, dünyada artık "Kanun idaresi": (Rule of Law) diye bir idare tanınmak­tadır. Şunu da söylemek icap eder ki, dünyada adaletin kaim kılınması için ancak kanunun her şeyden üstün olduğunu hesaplamak gerekir. Kanun karşısında, büyük, küçük herkes aynı olmalıdır. Alelade halktan bir fertle, iktidar başında bulunan ve hattâ iktidarı elinde bulundu­ran hükümetin kendisinin bile kanun karşısında eşit ol­maları icabeder. Kanun, ister bir parlamento tarafından, isterse bir kurul tarafından yapılmış olsun, her ne şekilde yapılırsa yapılsın, bu yapılan şey kanundur. Bunu yapan parlamento veya kurulun kendisi de kanun karşısında boyun eğmelidir. Kanun hâkimiyeti, her nerede gerçekten mevcut ise, orada aşağıda sayacağımız dört hususun bulunması zarureti vardır:

1.      Kanuna hürmet eden bir camiada hakikî idare ka­nunla kaim olur, indî veya keyfî olmaz.

2.      Böyle bir camiada, halkın çoğunluğu kanunu bil­meli ve kanunun yürümesi için yardımcı olmalıdır. Bu kanunların ilmin aydınlığı altında garantiye bağlanmalıdır ki, ne camia bunu ortadan kaldırabilsin ne de herhangi bir siyasî iktidar bunu ortadan kaldırmaya cesaret etsin.

3.      Tam manasiyle tarafsız bir adliye teşkilâtı da bu­lun­malıdır ki, halk ile hükümet arasında çıkacak olan ihtilafları kanuna göre temiz ve doğru olarak halletsin.

4.      Bunların hepsinden daha da kudretli bir makam bulunmalıdır ki, içtimaî hususlarda karşılaşılan bütün meseleleri ve muameleleri halletmekyetkisine sahip olup, hallettiği meselelerde, verdiği hükümler kanun vasfını taşısın ve kanun hükmünde olsun.

Bu gerçekleri gözönüne alıp da düşündüğümüz za­man, anlaşılacaktır ki, Kur'an-ı Kerimde söz konusu olan âyet-i kerimede, İslâm camiasının ne şekilde idare edile­ceğinin esasa ait ana plânı çizilmiştir. Böyle bir sistemin yürümesi de yukarıda bahsettiğimiz dört noktaya dayan­maktadır. Ancak şu fark vardır ki, İslâm kanunları, dün­yadaki bütün kanunların üstündedir. Çünkü orada, Allah ve Resulünün kanunu en yüksek kanun olarak bildirilmiş ve herkesin de bu kanunlar karşısında boyun eğmesi kararlaştırıldığı gibi, herkesin de bu kanunların karşı­sında eşit olduğu hükmü verilmiştir. Bu kanuna muhatap olan kimseler, bu kanuna tam manasiyle kalben, gönül ile, iman edip inanmış kimselerdir. Şimdi bu kanunun icaplarının tam olarak yerine gelmesi için de camianın arasında çok sayıda Ehlüz-zikr'in bulunması gerektir. Bu seçkin zümrede, toplumsal, sosyal ilişkiler ve yaşayış işlerinde halka her hususta yardımcı olurlar ve bunun neticesinde de, bu nizam daimî olarak ayakta tutunabilir. Bu iş bir de şunu gerektirir ki, yalnız halkın kendi arala­rında çıkması ihtimali bulunan ihtilafları hal etmek için değil, aynı zamanda halk ile halkı idare etmekte bulunan hâkimler (vali, yöneticisi ve saire) arasında da çıkması muhtemel ihtilafları hallederken kanunun her şeyden üstün olduğu dikkate alınmalıdır. Ülülemr'in kendileri dahi böyle bir idare veya kurulun verdiği kararlara boyun eğ­meli ve kanunun üstün olduğunu kabul etmelidirler. top­lumsal, sosyal ilişkiler ve herhangi bir hususta da bu ka­nunu ancak bu kurul tefsir ve şerh etmeli ve ancak bu kurulun içtihadının neticesinde kanun kullanılabilmelidir.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Umumi Aklın Gereği
« Posted on: 29 Mart 2024, 05:30:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Umumi Aklın Gereği rüya tabiri,Umumi Aklın Gereği mekke canlı, Umumi Aklın Gereği kabe canlı yayın, Umumi Aklın Gereği Üç boyutlu kuran oku Umumi Aklın Gereği kuran ı kerim, Umumi Aklın Gereği peygamber kıssaları,Umumi Aklın Gereği ilitam ders soruları, Umumi Aklın Gereğiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes