๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslamda Hükümet => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 20 Eylül 2010, 23:15:06



Konu Başlığı: İslâmî İnkılabın Yolu
Gönderen: Ekvan üzerinde 20 Eylül 2010, 23:15:06

BÖLÜM: 16

İSLÂMİ İNKILABIN YOLU

 
HAZIRLAYICININ NOTU

Nihayet Mevlânâ Mevdûdi Sahib aşağıda, bahs ede­ceğimiz makaleyi de Ali Garh Müslim Üniversity: (Ali Garh İslâm Üniversitesi) İslâm tarih ve medeniyeti encü­meninin daveti üzerine İstiriçi Hal'da, 12. Eylül. 1940 da okumuşlardır. Bu makalede o zamanın hususi ahvaline ait bulunan bahisleri çıkardık, diğer hususları muhafaza ettik. Bu hususlar İslâmi hükümetin ayakta tutunması ve devam etmesinin durumu ile alakalı ve bu hükümetin çalışma tarzı hakkında malûmat vermektedir.           (Hazırlayıcı)



İSLÂMÎ İNKILABIN YOLU

İslâmî hükümetin keyfiyetini öğrendikten sonra, bu hükümeti maksada ulaştırmanın yolu nedir, diye düşüne­biliriz. İşin başında arzettiğim gibi, herhangi bir camiada bu şekilde fikri, ahlakî, medenî sebepler ve hareketler mevcut olursa, böyle bir hükümet ortaya çıkabilir. Söyle­diğimiz gibi, bir limon çekirdeğini toprağa dikerseniz, bu çekirdek büyüyüp ağaç olduktan sonra bundan enbe (Hint - Pakistanda yetişen bir meyvedir) meyvesi alına­maz. İslâmî hükümet de bunun gibi bir mucize olarak ortaya çıkamaz. Bu hükümetin ortaya çıkması için, onun temeline ait hayat nazariyesi, yaşayış maksadı, ahlak ölçüsü, hareket tarzı, İslâmın mizacına uygun bulunmalı­dır. Onun lideri ve önderi, memurları, işlerini idare eden­ler, tam manasiyle İslâmın anlamını kavramış bulunmalı­dırlar. Sonra kendi çalışmalariyle cemiyet içinde bu zihni­yeti ve bu ahlakın ruhunu yaşatmalıdırlar. Daha sonra bu temel üzerine eğitim ve öğretim için yeni bir sistem ha­zırlayıp, İslâmın karekterine göre adam yetiştirmelidirler. Müslüman alim, müslüman felsefeci, müslüman tarihçi, müslüman ma­liyeci, müslüman iktisatçı, müslüman hu­kukçu, müslü­man siyasetçi ve hülâsa olarak, her mev­zuda ve her hususta İs­lâ­mi gerçek manada kavramış, İslâma bağlı elemanlar cemiyeti çepeçevre kuşatmalıdır. Bunlarda şu kudret de bulunmalıdır ki, dünyanın Allah'ı bilmez ve iman mahrumu fikir önderleri karşısında, kendi düşünce ve fikirlerini müdafaa edip, üstün seviyelerini (Intellectual Leader ship) ispat edip ortaya koymalıdırlar. Fikrî ve aklî bakımdan, aynı zamanda amelî olarak da bu dünyadaki yanlış yaşayış nizamına karşı çetin bir müca­dele kabiliyetleri olmalıdır. Böyle bir çalışma ve müca­he­dede, sıkıntılara, musibetlere, üzüntülere, ezi­yetlere ve her türlü fedakârlıklara göğüs görebilmelidirler. Sebat ve azimleri ile hulusu niyetlerini isbat kudretine haiz olmalıdırlar. İmtihan ve denemelerin karşısında mi­henk taşına vurulan saf altın gibi olup, bozuk ayarları ortaya çıkan kimselere benzememelidirler. Mücadelele­rinde kendi fikir ve fiillerini, kendi ideolojilerine göre or­taya koymalıdırlar. Onların her sözü, her işi, temiz, ga­razsız, doğru - düzgün olmalı ve Allah'tan korkup, insan­lığın kurtuluşu için çalışmalıdırlar. insanlık için adalet ve güven yolunda gitmelidirler. Fıtratın cemiyet içinde do­ğurduğu bütün hususiyetlerde bu iyilik usulü üzerinde durmalıdırlar.

Aşağılık ve düşük karakterli kimselerin baskılarına karşı koyabilecek bir mizacın sahibi olmaları bilhassa şarttır. Halkın düşüncesinde inkılabın zihniyeti yerleşme­lidir. İçtimaî yaşayış için hükümetin hususî nizamını ko­ruyabilip, cemiyeti buna göre hazırlanmasını bilmeleri icap eder. Yanlış ve sapık nizamları kaldırmak ve değiş­tirmek cesaretinde bulunmaları lâzım gelir. Böyle bir ni­zama göre, hükümet kurulduktan sonra, bu hükümeti yürüten en küçük memurundan en büyük idarecisine kadar herkesin bu nizamın memuriyet vasıflarını göster­mesi lazımdır.

Muhterem dinleyiciler!

Bu inkılabın ortaya çıkması ve bu hükümetin kuvve­den fiile gelmesinin yolu budur. Biz ancak bu vasıflara ulaşabilmiş bir kuruluşa İslâmî hükümet diyebiliriz. Sizler, limî hüviyeti olan şahsiyetlersiniz. Elbette ki dünyada bir şu kadar inkılabın olduğunu teferruatiyle bilmektesiniz. Şimdi şurası sizce açıktır ki, böyle hususiyetleri olan bir inkılap hareketinin ön saftaki lideri, fikir adamları ve bu davanın mensupları bu hükümetin keyfiyetine göre bir anlayış seviyesine, medenî ve ahlakî bir düşünceye yük­selmiş olmaları gerekir.

Fransız inkılabında da kendine has ahlakî ve fikrî sebepler vardır. Bu zemini Voltaire, Rausseau, Montes­que ve diğer fikir adamları hazırlamışlardı. Rus inkılabını da Marks'ın, Lenin'in ve Troçki'nin fikri ve amelî önderlikleri ve onlar gibi çalışan binlerce kimse meydana getirmiş ve sosyo-komünist nazariyesi üzerine devlet kurulmuştur. Almanya'nın nasyonal sosyalizminin de kendine göre, ahlâkî, ruhî, medenî zemini vardır ki, bu­nun da kök ve esası Hegel'in, Fişte'nin, Nitschea'nin, Goethe'nin ve di­ğer Alman mütefekkirlerinin fikirlerine istinat eder. Sonra Hitlerin liderliği ile ortaya çıkmış oldu.

Aynı şekilde İslâmî inkılâbın da bir esas nazariyesi vardır. Fakat bu nazariyenin muharriki, Kur'an-ı Kerimin nazariyeleri ve tasavvurlarıdır ki, Siyret-i Muhamme­diye­nin Sallallahu Aleyhi ve Sellemin üzerine istinat eder. Neticede içtimaî yaşayışın zihnî, ahlâkî, ruhî ve medenî temelleri de bunun üzerine istinad edip, di­ğerlerini tamamen değiştirir.