> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslamda Hükümet > İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi  (Okunma Sayısı 572 defa)
23 Eylül 2010, 17:54:54
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 23 Eylül 2010, 17:54:54 »



b. İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi.

Soru:

Günümüzün İslâm hükümet rejiminde, kadınlara da

erkeklerin yanıbaşında siyasî, iktisadî ve diğer devlet hiz­met­lerinde vazife görme hakkı, niçin tanınmaz? Hal­buki İslâm, en karanlık devirlerde bile kadınlara bir mevki ve makam (Status) tanımıştı. Nasıl olur da bugün, ka­dınlar da erkeklerle aynı seviyede kendi mirasçılarından hak alamazlar? Hangi sebebe dayanılarak, kız talebele­rin mekteplerde, kol­lej­lerde ve üniversitelerde erkek tale­belerle omuz omuza karma öğretim görmelerine ve memleketin ve milletin iktisadî işlerinin ilerlemesi için onların çalışmalarına müsaade edilmez?

Farzedelim ki, bir İslâmî hükümette kadınlara oy hakkı tanınmıştır. Bu zümre oyların çoğunluğunu kazan­mış ve seçim neticesinde muvaffak olup, devlet başkan­lığı ve bakanlık gibi mevkileri de işgal etmeye hak ka­zanmış olsalar, böyle bir durumda ve hali hazır 20. nci yüzyılda, nasıl olur da İslâm ahkâmı gereğince kadınların hakkı olan bu yüksek mev­kilerin kendilerine teslim edil­mesinden imtina edilir? Halbuki yüksek devlet hizmetle­rinde kadınların da hakları bulunduğuna dair bir hayli misaller vardır. Meselâ, Seylân Başbakanı bir kadındır. Aynı zamanda Felemenk devlet reisi de bir kadındır. İn­giltere Kraliçesinin de bir kadın olduğu her­kesin bildiği bir husustur. Sefaret makamına kadar yükselmiş bulunanlar; Bhopal Nuvvabının kızı Abide Sultane (kadın şehzade) ve yine şimdiki Felemenk sefiresi bulunan Begum Ra'na Liyakat Ali Han veya Mrs. Lakhoshmee Pandit, Britanyada yüksek komiser ve Birleşmiş Milletlerde vazife almış kadınlardan değil midir? Bu misallere geçmiş za­man­lardan da misaller verilebilir. Nur-i Cihan, Cihansî - ki, Râni (kadın raca) Râziye Sultane (kadın şeh-zade) ve kadınların medarı iftiharı sayılan (Pride of Wo-man) Vâcid Ali Şah'ın (sabık Odh devleti hükümdarının) karısı Hazret-i Mahal gibi. Bu kadın İngilizlerin aleyhine cere­yan eden muharebede kumandanlık etmiştir. Bunlar gibi daha bir hayli kadın, iş mevzuunda kabiliyetlerini ispat etmişlerdir.

Yine nasıl olur da muhterem (Merhum, eser yazıldığı zaman hayatta idi)[205] Fatma Cinnah'a devlet başkan­lığı teslim edilmez? Pakistan'da İslâmî nizam buna

Mütercim niçin müsait değildir? Acaba bugünkü gibi kadınların doktor, adliyede avukat, noter, hâkim ve yar­gıç, or­du kumandanı ve bunlar gibi olmalarına izin veril­mez?

Kadınların da erkekler gibi, meselâ hastaları tedavi etmeleri pekâlâ mümkündür.

İslâmın ilk muharebelerinde kadınların yaralılara baktıklarını ve yaralıların yaralarını sardıklarını, su dağıt­tıklarını ve diğer işler yaptıklarını İslâmî rivayetler bize bildirmiştir. Şimdi milletin yarısını teşkil eden kadınlar, evlerin dört duvarı arasında hapsedilip bırakılmaları hangi sebebe istinat ettirilebilir?



Cevap:

İslâmî hükümette, dünya ile alâkalı herhangi bir me­selede dahi İslâmî usulün kaldırılmasına katiyen müsa­ade edilemez. Böyle bir şeyin yapılmasına da meydan verilmez. Böyle bir hükümeti idare edenler ve yürütenler eğer gerçekten İslâmî usullere inanmışlarsa, bu usul üzere işleri yürütmekten başka çareleri yoktur.

Kadınlara ait muamelede, İslâmî usul şudur: Kadınla erkek, hürmet, namus ve şeref bakımından bu her iki sınıf da aynı seviyede olup aynı haklara sahiptirler. Ah­lâkî Ölçülerde ise aynı seviyede değillerdir. Ahirette ecir bakımından yine aynı seviyededirler. Fakat bu iki insan cinsinin çalışma yerleri ve daireleri aynı değildir. Siyaset, memleket nizamı, askerî hizmetler ve buna benzer işler, erkeklerin çalışma sahasına girer. Bu gibi işleri kadınların eline verdiğimiz zaman, aile nizamımızki, bu nizamın mesuliyetinin büyük bir kısmı kadınların üzerindedir temelinden dağılıp gider. Yahut da bir hayli başka yük de kadınların üzerine yüklenmiş olur. Böyle bir durum, fazladan, kadınların fıtrî vazifelerine eklenmiş olur. Elbette ki, kadınların fıtrî vazifelerine her nesuretle olursa olsun, erkeklerin katılması düşünülemez. Erkekle­rin vazifelerinin yarısını paylaşan kadınlar, bir de kendi fıtrî vazifelerini yapmak zorunda kalırlar. Fakat erkekler kadınların bu fıtrî vazifelerini paylaşmak imkânına mâlik değillerdir. Bu ikinci şekil, amelen mümkün olamıyacağına göre, ister istemez birinci şekil ortaya çıkar ki, Avrupai memleketlerdeki tecrübeler bu neticeyi göstermiştir. Artık gözü kapalı olarak, başkalarının ah­maklıklarını taklit edip, kendi camiamızın içine sokmanın akıl kârı olamıyacağı da malumdur.

Şu da İslama sığacak şeylerden değildir ki, irsiyet bakımından kadınla erkek aynı seviyede olsunlar. Bu meseleye Kur'anın açık hükmü manidir. Nitekim İslâmi ahkâma göre, ailenin geçimi ve malî yük, tamamen erke­ğin üzerindedir. Ka­­dının mehri, nafakası, geçimi erkeğe yüklenmiştir. Bu hu­susta kadına herhangi bir yük yük­lenmemiştir. Bunun içindir ki, kadın hisse bakımından aynı eşitliğe sahip değildir.

İslâmî usul, karma cemiyete: (Karışık cemiyet) mu­ha­le­fet etmiştir. Aile nizamını sağlam temellere bağlamak isteyen, herhangi bir ailevî nizam da karma cemiyeti makbul saymaz. Kadınlarla erkeklerin karma cemiyet halinde bulunmalarını doğru görmez. Böyle cemiyetlerin Avrupa ülkelerinde ne gibi kötü neticeler doğurduğu ma­lumdur. Eğer bizim ülkemizin halkı da bu neticelere ka­vuşmak için çırpınıp duruyorsa, böyle süflî şeyleri İslâma sokmak için çalışmaya ne gibi bir lüzum olabilir? Yok eğer bu neticelerden kurtulmak isteniyorsa, o zaman İslamın bu hususa ne kadar ehem­­miyet verdiği ve böyle şeyleri ortadan kaldırmak için nasıl uğraştığı da görünür.

Evet, saadet asrında yapılan muharebelerde kadın­lar, yaralılara bakarlar, onların yaralarını sararlardı.

Bunun manası şu değildir ki, muharebe olmadığı zamanda yani sulh devresinde de kadınlar dairelerde, fabrikalarda, kulüplerde, parlamentolarda çalışabilirler.

Erkeklerin çalışma sahasına giren kadınlar, erkekler kadar muvaffak olamamışlardır. Çünkü bunlar erkeklerin yapabilecekleri işler için yaratılmış değillerdir. Erkeklerin yapacakları işler için, ahlâkî, ve cismi evsafın bulunması şarttır. Bu evsafa göre ancak erkekler yaratılmış bulunu­yor. Bu vasıfların bir kısmı kadınlarda bulunmuş olsa bile, bu zayıf vasıflarla kadınların erkeklere mahsus iş sahala­rında görünmeleri, sunî olarak kadınları erkekleşmeye tabi tutmaktan başka bir şey değildir. Böyle yanlış bir istikamet, bir hayli zararlar doğurur. Böyle bir tutum hem kadınlık camiasını dejenere eder, hem de bütün bir ce­miyeti sarsar.

Bu duruma göre asıl zarar şu olur ki, kadın ne tam ma­nasiyle kadındır, ne de tam manasiyle bir erkektir. Kendi çalışma dairesinde çalışamadığı gibi, erkeklerin çalışma sahası içinde de çalışırken tam bir randıman vermesi imkân haricidir. İkisinin arasında bocalayıp gider. Yaratılışında kendisine verilen fıtrî değerini de kaybeder.

Cemiyet ve hükümet işlerinde meydana gelen za­rarlar da şunlardır: Ehil kimselerin göreceği vazifeler, ehil olmayan kimselerin ellerinde kalır. Kadınlar da yarı er­kekçe ve yarı kadınca vasıfları ve hususiyetleriyle siyasî, iktisadî ve içtimaî işleri yürütmeye uğraşırken bu işleri temelinden berbat ederler.

Kadınların iş hayatındaki verdikleri zararlar hakkında misaller bir hayli çoktur. Fakat bunları bir bir saymakta bir fayda yoktur. Fakat bu mevzuda bir kaç misal vermek faydalı olabilir. Şimdi iş hayatına atılmış olan milyonlarca kadının muvaffakiyet derecesine kısaca bir göz atabiliriz. Meselâ, Mısır devlet dairelerinde ve hususî sektörde yekûn olarak 110.000 kadın çalışmaktadır. Bunlar, hiçbir işi doğru dürüst yürütemediklerinden boyuna şikâyetler yağmaktadır. Verdikleri randıman, istitastik ölçülere göre erkeklerle mukayese edilince % 55 in üstüne çıkmamış­tır. Aynı şekilde Mısırdaki özel sektör daima şu durum­dan şikâyet etmektedir: Kadınların ağzında söz durmuyor ve ticarî sırları ifşa ediyorlar. Böyle bir durum ise, pek tabiidir ki, büyük zararlar doğurmaktadır.

Avrupa ülkelerinde bir hayli casusluk vakaları cere­yan etmiştir. Bunlar da tahlil edildiği zaman, görülüyor ki, bir çoğunda kadın parmağı dönmüştür. Şöyle ki, bu va­kalarda kadın parmağı dönmeyenleri hemen hemen göstermek kolay değildir.

İslâmda kadınların eğitim ve öğretimi meselesine ge­lince; İslâmda hiçbir zaman men edilmiş değildir. Bunlar en yüksek ilmi elde etmek için çalışabilirler. Ancak hu hususta bir kaç şart vardır:

1.      Bu eğitim ve öğretim hususî bir şekilde olmalıdır. Kendisine mahsus bir çalışma dairesi içinde yürütülmeli­dir. Bu cinse mahsus hazırlıkları bulunmalıdır. Kadınların eğitim ve öğretimi erkeklerden ayrı hususiyetleri ihtiva etmektedir. Çünkü onların yetişmeleri hususunda kendi­lerine mahsus noktalan gözönünde bulundurmak icabeder.

2.      Eğitim ve öğretim sistemi karma olmamalıdır. Ka­dınlar, kadınlara mahsus dershanelerde ve mektep­lerde, ka­dın Öğretmenler tarafından ders görmelidirler. Karma öğretim sisteminin Avrupanın ve Amerikanın güya ileri: gelen ülkelerinde ne kadar fena neticeler doğurduğu gözümüzün önündedir. O kadar ki, bunu inkâr etmek insan aklını durdurmak demektir. Misâl olarak şurasını arzedeyim ki. Ame­rikada 17 yaşına kadar olan kızlarla, erkek çocuklar orta okullarda (High Shcool) karma tedri­sat görmektedirler. Bu gibi karma tedrisat sistemine tâbi okullarda her sene ortalama olarak binden fazla kız gizli şekilde hamile kalmıştır. Böyle bir şey şimdi bizde gö­rünmez. ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi
« Posted on: 27 Nisan 2024, 02:11:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi rüya tabiri,İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi mekke canlı, İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi kabe canlı yayın, İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi Üç boyutlu kuran oku İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi kuran ı kerim, İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi peygamber kıssaları,İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesi ilitam ders soruları, İslâmî Hükümette Kadınların Çalışma Dairesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes