๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslamda Hükümet => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 20 Eylül 2010, 19:09:03



Konu Başlığı: İslamî Hükümetin Çalışma Tarzı
Gönderen: Ekvan üzerinde 20 Eylül 2010, 19:09:03
ALEMŞÜMUL HÜKÜMETTE İSLAMÎ HÜKÜMETiN ÇALIŞMA TARZI

 SORU:

Bir müslüman için, şu mesele üzerinde fazla istidlâle lüzum yoktur ki, — sahih İslâmî anlayışa sahip olmak şartiyle — yaşayış nizamında bir tek maksat vardır: Hü­kümeti ilâhiyeyi kaim kılmak.

Açık olarak bellidir ki, bu maksada ulaşmak için, öyle bir yol tutulmalıdır ki, fıtrata ve akla bu işin yapılması müsait bulunsun. Ve bu şekilde aslî dava yürütülebilsin. Hükümeti İlâhiyeyi ilk defa kuranlar Enbiyayı Kiram Aleyhisselâmdırlar. Bu bakımdan bu davada onların yol­larını takip etmek icabeder.

Peygamberlerin yaşayış sahifelerine göz gezdirdiği­miz zaman, iki yol takip eden peygamberler görüyoruz:

1. Davetleri sırasında muntazam bir hükümeti olan­lar. Bu hükümet, camianın üzerinde otorite sahibi idi. Ve bu hükümetlerde iktidarı A'la bir tek kişinin elinde bulunu­yordu. Hazret-i Yusuf ile Hazret-i Musa Aleyhisselâm gibi.

2. Diğerlerinin zamanında ne muntazam bir hükümet ne de muntazam bir devlet vardı. Ne de camianın üze­rinde otoriter bir makam bulunuyordu. Mevcut olan hü­kümet bir kabile reisinden farksız (Patriachol) bir hükü­met idarecisi idi. Meselâ, Hazret-i Hatemün - Nebiyyin Sallallahu Aleyhi ve Sellem gibi.

Bu iki kısım peygamberlerin de ayrı ayrı çalışma sis temleri olduğu görülüyor. Herhalde siyasî vaziyetin zaru­reti bu ayrı çalışma şeklini gerektirmiştir.

Fakat zamanımızın kapsamlı ve alemşümul hükü­metleri, fertleri de her taraftan etki altına almış olduğuna göre bu muntazam, etkili ve sağlam iktidar, fikrî ve amelî bakımdan da duruma hâkim bulununca, — ki, bu gibi iktidarlara eski tarihlerde raslamak pek kolay değildir şöyle bir soru ortaya çıkıyor: Nasıl olur da hükümetsiz (Stateless) bir devirdeki çalışma metodları, yani kabile reisliği hükümeti devrindeki usuller, şimdiki muntazam hükümetlere tatbik edilebilir? Nasıl olur da bu uğurda çalışanlar, modern hükümetlere karşı muvaffak olabilir­ler?

Hatamün - Nebiyyün Sallallahu Aleyhi ve Sellem, muntazam bir hükümetin karşısında bulunmuyordu. Haz­ret-i Yusuf Aleyhisselâm da bunun aksine muntazam bir hükümet karşısında idi. Nitekim Hazret-i Yusuf Aleyhis­selâm da iktidar sahibi olmak ve hükümet kudre­tini (Sovereign Power) eline almak istemişti:

"Beni yeryüzünün hazinelerinin başına geçir."

Demişti. Netice de arzu ettiği şekilde cereyan etmişti. Zamanımızın hükümetleri ise elbette ki, Hazret-i Yusuf Aley­hisselâm devrinin hükümetlerinden daha kuvvetli, daha kudretli ve daha da alemşümuldürler. "Niçin bunları kaldırıp da yerine başka bir hükümet getirelim" diyenler çoktur. Hükümet kurmaya çalışırken veya kurulduktan, sonra inkılaplar baş göstermez mi? Kanlar dökülmez mi? Bolşevik Rusyada olmadı mı? Şurası da malumdur ki, İslâm yıkıp dağıtmak, kan dökmek ve ortalığı berbat et­mek için gelmemiştir. İs­lâmın programı ve hattı hareketi çok incedir. İslam mefkuresine göre, zorla ve kanla iş yapmak doğru değildir. Belki İslâmın hareket tarzı daha ince ve daha da derindir. Buradan anlaşıldığına göre, kanlı inkılap yerine dirayete dayanan bir çalışma yapıl­malıdır. Böyle bir hareket tarzı kabul edilirse, o zaman müslümanların hükümete muhalif olmaları doğru olmaz, bilakis hükümeti desteklemek lâzımdır.

İktidardan maksadın, kudret sahibi olarak atıp tutmak olmadığını söylemeye bilmem lüzum var mıdır? Meselâ, Nuvvab Sahip Tercümanın bir nüshasında Hazret-i Yusuf Aleyhisselâmın kısası meyanında beyan buyurdukları gibi, muntazam bir cemaat hazırlayıp bu vasıta ile işler yürütülmelidir. Hâkim kuvvet (Sovereign Power) i bu ce­maat vasıtasiyle elde etmelidir.



CEVAP:

Şüphesiz olarak, bu durumda İslâmî hükümet alem-şü­mul olunca, kötü hükümet nizamları da ibtidaî şekilde kalır. Buna göre çalışma ve yürütme tarzı da değişir. Fakat işin usulü bakımından ve amaç bakımından bir değişiklik olamaz. Bu işin usulü şudur ki, ilk evvelâ biz davamızı ileri süreriz ve bu davaya katılmak isteyenleri çağırırız. Bize katılıp, evet diyenler toplanıp gelirler. İnti­zamlı bir şekle girerler. Sonra efkârı umumiyeye baş vu­rarak, yahut da öyle bir vaziyet doğar ki, elde mev

cut kanunlara ve Anayasaya göre, hükümet nizamı­nın bizim elimize geçmesi mümkün olur. O zaman biz de camianın ahlakî, medenî, siyasî, iktisadî ve diğer nizam­larının üzerinde düşünür ve bu mevzuları tanzim ederiz. Faydalı hu­susları tesbit edince hemen işe girişiriz. Eli­mize geçen bütün imkânların hepsini kullanır ve kendi çalışma tarzımızdan (Methode) istifade ederiz. Bizim çalışma tarzımız böyle olacaktır. Fakat daha güvenli bir vasıta ile iktidar mevkii (Substance of povver) elimize geçerse, o zaman davamız için halkı toplamaya da lü­zum kalmaz. Derhal işe başlar ve bütün şer'î yollarla İs­lâmî inkılâbı kaim kılarız.