> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslamda Hükümet > Adliye İşleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Adliye İşleri  (Okunma Sayısı 609 defa)
24 Eylül 2010, 15:48:11
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 24 Eylül 2010, 15:48:11 »



2. KAZA (DURUŞMA) YANİ ADLİYE İŞLERİ

Bu hususta tam bir aydınlıkla Halife Hazret-i Ömer Radıyallahu Taalâ anh, Kadı (Hâkim) Şureyh'e şöyle bir talimat yazıp göndermişti:

"Allahın Kitabına göre hüküm ver. (Duruşma yap). Allahın Kitabında buna dair bir hüküm bulamadığın tak­dirde, o zaman Resulullah Sallallahıı aleyhi ve sellemin Sünnetine göre hükümde bulun. Ne Allahın Kitabında ne de Resu­lul­la­hın Sünnetinde o mevzuda bir hüküm bula­mazsan, o zaman sâlih kimselerin içtihatlarına uygun bir şekilde hüküm vere­cek­sin. Ve eğer ne Allahın Kitabında ve ne Resulullahın Sünnetinde ve ne de Sâlih kimselerin hükümlerinde bir şey olmazsa, sen istersen bu işin üze­rinde çabukluk göster. İstersen geciktir ve düşün. Bana kalırsa, geciktirip düşünürsen se­nin için daha hayırlı ola­caktır, zannındayım.[196]

Bu hususta yine Hazret-i Abdullah ibn-i Mes'ud'dan şöyle bir rivayet vardır:

"Biz Öyle bir devir geçirdik ki, bu devirde ne duruşma yapmak ihtiyacında bulunduk. Ne de duruşma yapacak vaziyette idik. Yani (Devr-i Saadet-i Nebevi) den sonra Allahu Taalâ azze ve cell, bizi gördüğünüz vaziyete dü­şürdü. Sizden her kim duruşulacak ve halledilecek bir mesele ile karşılaşırsa, bundan böyle Allahın Kitabına göre duruşma yapıp halletmesi lâzımdır. Eğer Allahın Kitabında bulunmayan bir mesele karşısına çıkarsa, o zaman, Allah'ın Nebisi Sallallahu aleyhi ve sellemin nasıl duruşma yapıp işi hallettiği gibi, duruşma yapıp işi halle­decektir. Yok eğer bir mesele ile karşılaşırsa ki, bu İş hakkında ne Allah'ın Kitabında bir hüküm bulunup ne de Nebî Sallallahu aleyhi ve sellem, bunun hakkında bir karar vermişse, o zaman, sâlihlerin ne şekilde duruşma yapıp karar verdiklerine bakacak ve o şekilde karar vere­cektir. Yok eğer. karşılaştığı mesele hakkında ne Allahın Kitabının, ne Nebi Sallallahu aleyhi ve sellemin ne de sâlihlerin bu hususta bir duruşmada bulunup karar ver­dikleri olmazsa, o zaman kendî reyi gereğince ictihad edecektir. Ben korkuyorum, ben korkuyorum da denmiyecektir. Çünkü helâl de bellidir. Haram da bellidir. Bunların ikisinin arasında şüpheli işler vardır ki, bunlar hakkında da kalbinin huzuru ile şüphesini gidermeye bakacaktır."

(En-Nesâ'î, Kitabü Adab ül - Kuzât).

O zamanki adliye sadece halkın birbirleri arasındaki ihtilâflı işleri halletmekle kalmazdı. Aynı zamanda icraî organ (yürütme: Exucutive) nın aleyhine de halk dava açar ve bakmasını isterdi. Halkın bu husustaki davalarını da görürdü. Adliye karşısına çıkmaktan kimse istisna edilemezdi. Ne bir hükümdar, ne vali, adalet makamının karşısına çıkmaktan imtina eyleyebilirdi. Hattâ ne de za­manın halifesi, adalet huzuruna gitmemezlik edebilirdi. Adalet ancak Hak Taalânın emri ve O'nun Resulünün getirdiği kanun ile işleri çözerek karara bağlardı. Halifenin aleyhine bile karar verirdi. O'nun işine hiç kimse karışa­mazdı.

3. Ülül-emr. yani Halife ve onun Şûra Meclisi, son yetki sahibi idare veya kuruldu ki, Kur'anın hidayeti ışığı altında. müşavere ederek, memleketin içtimaî ve muhtelif muaeşrete ilişkin işlerinin hallini, üzerine almıştı. Karşıla­şılan meseleleri Allahın Kitabı ve Resulün Sünnetinin hükümlerine uygun şekilde ele alırdı. Bu mesele hak­kında acaba Allahın Kitabında ne gibi bir hüküm vardır diye araştırırdı. Sünnet bu hususta ne gibi bir muamele görmüştür diye araştırmalar yapardı. Bu iki kaynakta bulunmazsa, o zaman, din usulünün ruhunu muhafaza etmek şartiyle müslümanların meselelerini gözönünde bulundurarak, "akrebün ile's - sevâb": doğruluğa en ya­kın bir şekilde neticeye bağlardı.

Bu kurul, işleri daha ziyade, hadiselere, İslâmî riva­yetlere, fıkha ve diğer İslâmî istinadlı kaynaklara göre, yürütürdü. İşlerin çözümünü, sahabilerden — ki, bunların çoğu işlerinin halledildiği zaman huzuru saadette bulunu­yorlardı — nakledilegelen rivayetlerin neticelerine göre hall ederlerdi.

Bu idare veya kurulun vaziyeti incelendiği zaman gö­rülecektir ki, küllî kaidelerde ve ana hükümlerde tam bir önemle ilk önce Allahın Kitabı gözönünde bulundurul­muş, Allahın Kitabında bulunmayan hükümler hakkında da Allah Resulünün Sünnetine başvurulmuştur. Fakat ne zaman bu ikisinden birinde aranılan hüküm bulunmuşsa, o mesele bu iki hidayet kaynağının nuru altında halledil­miştir. Bütün bir Hülefa-i Raşidin devrinde bu nokta gözönünde tutulmuştur. Bu usulün aksi olarak tek vak'aya rastlamak mümkün değildir.

Fiiliyatta memleketin işlerinin yürütülmesi ve hükme bağlanması yine bu ülülemrin elinde olmakla beraber, hakikatte ise, bu icra heyetinin değil de hakiki ve kanunî hüküm yine Kur'an ile Sünnetindir. Müslümanlar içtimaî hususlarda ve muaşereti durumlarda, ülülemre itaat et­melerinin sebebi de bu ülülemrin işleri Allahın Kitabına ve Sünnete göre yürütmelerinden ileri gelmektedir. Ülülemir hiçbir şekilde Allahın Kitabının ve Allah Resulünün hudu­dunu aşmak salâhiyetinde değildir. Hattâ bu müessese­nin Kur'an nassının aksine bir kanun ortaya çıkarması, yahut da bir hüküm vermesi kimsenin aklından bile geç­mez. Nitekim Zat-ı Saadetlerinin devri Saadetlerinden sonra da kimse bunu aklının köşesinden dahi geçirmedi. Zat-ı Saadetleri emir sahibi sıfatında bulunuyorlardı, şimdi biz de emir sahibi olmak sıfatını taşıyoruz. Bu iti­barla ve bu sıfata haiz olduğumuz için:

"Zat-ı Saadetlerinin hükümet başında bulundukları devirde, verdikleri hüküm ve koydukları usule bizim bağlı bulunmamız lâzım değildir ve O'nun verdiği hükümler gibi, hüküm vermiyebiliriz."

Türünde herhangi bir değerlendirme ve uygulama asla duyulmuş ve görülmüş değildir.

Zat-ı Saadetlerinin ebedî âleme teşriflerinden sonra hilâfet idaresinin işi ele alması. Birinci Halifenin şu hut­beyi okumasiyle başlar:

Allaha ve O'nun Resulüne itaat ettiğim müddetçe siz de bana itaat edeceksiniz. Ne zaman ben Allaha ve O'­nun Resulüne karşı isyan yolunu tutarsam siz de bana itaat edecek değilsiniz.

Bu ilân ile bu mesele açıktan açığa anlatılmış oluyor ki, iş başında bulunan halifenin de iş başında bulunması yine kayda ve şarta tâbi idi. Başıboş değildi. Halife, Al­laha ve Resulüne itaat ettiği müddetçe, ümmet de hali­feye itaat edecektir. Başka bir değişle ümmetin halifeye itaat etmesinin şartı şudur ki, bu halife Allah ve O'nun Resulünün hükümlerine bağlı bulunmalıdır. Bu şart orta­dan kalktığı zaman, ümmetin halifeye itaat etme farzı da kendiliğinden ortadan kalkmış olur. Ümmet için itaat de­nilen bir farz kalmaz.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Adliye İşleri
« Posted on: 18 Nisan 2024, 08:12:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Adliye İşleri rüya tabiri,Adliye İşleri mekke canlı, Adliye İşleri kabe canlı yayın, Adliye İşleri Üç boyutlu kuran oku Adliye İşleri kuran ı kerim, Adliye İşleri peygamber kıssaları,Adliye İşleri ilitam ders soruları, Adliye İşleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes