๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslamda Hükümet => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 26 Eylül 2010, 01:56:54



Konu Başlığı: Hükümetin Kuruluş Sebebi
Gönderen: Ekvan üzerinde 26 Eylül 2010, 01:56:54

8. Hükümetin Kuruluş Sebebi

Böyle bir hükümetin başında bulunan ve hâkim du­rumda olan kimsenin ilk vazifesi de İslâmî yaşayış nizamı için çalışmak ve bu İslâmî yaşayış nizamını değiştirmek yoluna gitmemektir. İyiliklerde ve fenalıklarda ve kötü­lüklerde İslâmî ölçüyü gözönünde bulundurup iyiliklerin aydınlığı ile fenalıkların ortadan kalkması için çalışmaktır. Kur'an-ı Kerim, bu hükümetin maksadı vücudunu şu şe­kilde beyan eder.

"Yeryüzüne yerleştirmiş bulunduğumuz bu kimseler, namazı ayakta tutarlar, zekâtı öderler ve maruf (doğru yol) için emredip, münker (eğri yol) dan men ederler."

(El – Hacc: 41)

"İşte böylece biz sizi aracı bir Ümmet kıldık ki, halkın üzerinde gözcü olursunuz, nitekim Resül de sizin üzeri­nizde gözcüdür."

(El – Bakara: 143).

"Siz, halk için çıkarılmış bulunan en iyi ümmetsiniz ki, marufa (doğru yol) emreder ve münkerden, (eğri yol) men edersiniz; Allaha da inanırsınız."

(Al-i İmran: 110).

Bundan başka, Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem ve Zat-ı Risaletpenahilerinden önce gelmiş bulu­nan bütün peygamberler, hepsi de Kur'an-ı Kerimin bu­yurduğu gibi, şu maksat için çalışmışlardır:

"Dini kaim kılıp da, din yolunda dağılmasınlar."

(Eş-Şûra: 13)

Dini kaim kılmaya ve dini dağılmaktan korumaya memur idiler. Bunlar, gayri müslim dünyanın karşısında yalnız şu maksat için çalışıyorlardı:

Tamamen din ancak Allahın dini olsun.   

(El – Enfâl: 39).

Hak Taalâ, diğer enbiyanın ümmetlerine olduğu gibi, Zat-ı Risaletpenahilerinin ümmetine de şu emri vermiştir:

"İhlas ile ve temiz olarak, Allaha ibadet etmelidirler."

(El – Beyyine: 5).

Bunun için Zat-ı Risaletpenahilerinin kurmuş bulun­dukları hükümetin esas gayesi ve varoluş amacı da dini, bütün kanun ve nizamları ile kaim kılmaktır. Dinin içine hiçbir şekilde karışıklık ve yabancı şeylerin girmesine mani olmalıdır. Aksi takdirde İslâmî yaşayışta ayrılık gayrılık çıkar. Bu son nokta hakkında da Hazret-i Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, kendi ashabı na ve kendisinden sonra gelecek olan haleflerine de bu husus hakkında üzerinde durarak tenbihte bulunmuşlardır:

"Her kim, bizim işimizde, aslında olmayan bir şey id­dia edip de ortaya atarsa, bu şey kabul edilmez."[145]

"Size uydurulmuş şeyler hakkında dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Çünkü her uydurma şey bid'attir. Ve her bid'at de dalalete götürür."[146]

"Herkes bid'at sahibini (bid'at koyan kimseyi) överse, elbetteki İslâmm dağılmasına yardım etmiş olur."[147]

Bu hususta Zat-ı Risaletpenahilerinin şu Hadis-i Şe­rifleri de bize ulaşmıştır:

"Hak Taalâ indinde en fazla üç kimse beğenilmez. Bunlardan biri o kimsedir ki: İslâmda ne şekilde olursa olsun cahiliye yolunu yürütmek ister."[148]