๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslamda Hükümet => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 22 Eylül 2010, 17:38:20



Konu Başlığı: Gayr-i Müslimlere Verilen Haklar
Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Eylül 2010, 17:38:20
4.GAYR-İ MÜSLİMLERE VERİLEN İLÂVE HAKLAR

Buraya kadar Zimme Ehlinin kendi haklarından bah­settik. Bu hakları İslâm şeriatı onlara vermiştir. Bunlar zaruri olarak İslâmî hükümetin anayasasında yer almalı­dır.

Şimdi diğer bir meseleye gelelim: İslâmî hükümet, kendi gayrı - muslim vatandaşlarına başka ne gibi haklar verebilir. Elbette bu hakların da İslâm usulü dairesinde olması pek tabiîdir.

Devlet Reisliği mevkisi:
İlk önce şu noktayı gözönünde bulunduralım ki, İs­lâmî hükümet bir usul! ve bir ideoloji hükümetidir. Bu hususta aldatmanın ve uydurma işlerin yeri olamaz. Din­siz ve millî hükümetlerdeki gibi azınlıklara yapılan mua­mele İslâmî hükümette olamaz. İslâmda hükümet reisi ve devlet başkanı makamında bulunan kimsenin tamamen İslâm nizam, kaide ve usullerine inanmış olması ve bu ölçülere bağlı bulunması şartı vardır. Bu hükümeti. İslâm usulü ve İslâm kaidelerine göre yürütmesi icabeder. Bu­nun için ancak İslâm usullerine ve İslâm nizamına inan­mış olan kimseler devlet ve hükümet başkanı olabilirler. Bu vasıflara sahip olmadığı takdirde hiçbir kimse İslâmî hükümetin ve islâm devletinin başına geçemez. Şûra Meclisi veya Parlamento:

Bundan sonra, Şûra Meclisi yahut da parlamento meselesiyle karşılaşırız. Bu hususta da İslâmî nazariye şöyledir: Şûra Meclisi azalığına gayrı - müslimlerin iştirak etmeleri doğru değildir. Fakat içinde bulunduğumuz bu günkü ahvâl içinde, bu hususu bazı şartlar dahilinde yapmak münkündür. Ancak Anayasa bu noktayı tekeffül ederek garantiye bağlamalıdır. Bu şartlar şöyledir:

1.      Parlamento, Kur'an ve Sünnetin hilâfına hiçbir şe­kilde kanun yapmaya yetkili değildir. Kur'an ve Sün­nete muhalif olursa kanunî mesnedliğini kaybetmiş olur ve kanun olamaz.

2.      Medenî ve mülkî kanunların da ilk kaynağı yine Kur'an ve Sünnet olacaktır.

3.      Kanunların kaydedilip edilip icra edilmesini üze­rine almış bulunan şahsın da mutlaka müslüman olması şarttır.

Burada bir şekil daha vardır. Gayrı - müslimlerin memleket parlamentosundaki üyelikleri asil parlamento üyeliği değil de, kendi cemaatlerini temsil etmek için ayrı bir mümessillik olabilir. Yahut da ayrı bir mümessiller gurubu bulundurulur. Bunlar kendi cemaatlerinin ihtiyaç ve isteklerini meclise intikal ettirirler. Mülkî nizamın inti­zamı için kendi cemaatlerinin bakış açısını ileri sürerler. Meclisin asil azalığı ve rey verme hakkı gayrı - müslimlere verilemez. Onlar ancak meclisin bir azası sıfatiyle kendi cemaatlerinin işlerini tam bir serbestlikle ortaya koyarlar.

Onların çalışmaları şu şartlar dahilinde olabilir:

1. Şahsî ve hususî muamelelerinde kendileri için ka­nun yapılmasını teklif etmek. Varsa daha evvelki kanun­ların düzeltilmesini isteme hakları olmak. Hükümet baş­kanının uygun görmesi halinde böyle kanunların kabu­lünü talep etmek,

2.      Hükümetin idaresiyle Şûra Meclisinin verecegi hü­kümler ve koyacağı kanunlar hakkında kendi cemaat­lerini ilgilendiren hususlarda fikir beyan etmek; itirazda bulunmak, tam bir serbesti ile kendi cemaatlerini ilgilendi­ren hususlarda hükümetten kanunlar ve kararlar çıkarıl­masını istemek. Kendi cemaatlerinin adlî işlerinin düzene konmasını ileri sürmek.

3.      Kendi cemaatlerinin ve umumî memleket muame­lelerinin hakkında hükümete soru yöneltebilirler. Hükümetin de bir mümessili veya mümessilleri onların bu sorularını cevaplandırır.

Yukarıda bahsedilen hususlardan başka bazı ferî iş­lerde ise, bunlar yine memleket işlerinin idaresine de iştirak ederler.

Mesela belediyeler ve mahalli idareler meclislerinde (Lo­cal Bodies) gayrı - müslimlerin mümessilleri bulunur ve onların da fikirlerine baş vurulur. Oy hakları da tama­men göz­önüne alınır.