๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslamda Hükümet => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 23 Eylül 2010, 01:19:25



Konu Başlığı: Fikir ve Akide Serbestliği Hakkı.
Gönderen: Ekvan üzerinde 23 Eylül 2010, 01:19:25
17. Fikir ve Akide (inanç) Serbestliği Hakkı.

İslâmda, Kur'an tâlimi meyanında bir cümle, daha doğrusu bir âyet-i kerime görüyoruz:

"La ikrâhe fi'd-dini: Dinde zorlama yoktur."

(Bakara: 256)

Bu kaide insanların düşünce serbestliği için konmuş bir usuldür. Bu usulle herkese akide ve fikir serbestliği verilmiştir. Yani bir kimse isterse iman yolunu tutar, is­terse küfür yoluna gider.

İslâm'da fikir hakkında kuvvet kullanmak zarureti iki yerde vardır. Biri, İslâmî hükümetin istiklâl ve mevcudiye­tini korumak maksadiyle cihad meydanında düşmana karşı savaşılırken. İkincisi de memleket genellikle emni­yet ve asayişi ayakta tutmak, fitne ve fesadı önlemek, cürüm ve cinayetleri ortadan kaldırmak, adalet nizamını kaim kılmak için.

Düşünce ve itikat hakkında serbestlik hususuna ge­lince Mekkede müslümanlar Hakka inandıkları ve Hakkı söyledikleri için, on üç sene dayak yediler ve incitildiler. Nihayet ispat edildi ki, gittikleri yol hak­tır. Müslümanlar kendileri için, böyle bir hakkı, bu şekilde kazandıkların­dan, başkalarının da böyle bir hakkı olmasını elbette ki, kabul ederler. İslâm tarihinin başından sonuna kadar, bütün sayfalarını incelediğimiz takdirde göreceğiz ki, hiçbir zaman ve hiçbir yerde müslü­manlar, gayrı müslini reayayı (tebaa) İslâmı kabul etmeye zorlamamışlardır. Kimseyi İslâmı kabul etmedin diye de öldürmemişlerdir. Kimseye de dayak atarak Kelime-i Şehadeti söyletme­mişlerdir.


18. Dinî eziyetten korunma hakkı.

İslâm, muhtelif dinî zümrelerin, başka dinî zümreler aleyhinde harekete geçmek için çalışmalarını kabul gör­mediği gibi, böyle bir meseleyi de kabul etmez. Bir mez­hebin önderlerinin, diğer bir mezhebin önderleriyle reka­bete girişmesine ve bir mezhebin mensuplarının diğer bir mezhebin mensuplarına eziyet etmesine müsaade et­mez. Kur'an'a göre herkesin mezheb inanışlarına ve iti­katlarına ve bu mezhep mensuplarının önderlerine ve rehberlerine hürmet edilmesi bildirilmiştir. Bu hususta Kuran-ı Kerimin hidayeti şöyledir:

"Allah'tan başkasını çağıranlara küfür etmeyin."

(El - En'âm: 108)

Yani muhtelif din ve mezhep takipçilerinin akideleri üzerine ancak delil ile konuşulabilir. Onlara ileri geri söy­lenip küfür edilmez. Makul bir şekilde tenkid edilmelidir. Yoksa onlara karşı kötü ve çirkin sözler söylenmemelidir. Birinin yok yere gönlünü incitmek doğru değildir. Birine bu şekilde eziyet etmek de caiz sayılmaz.