Konu Başlığı: Dini Merasim Hakları Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Eylül 2010, 18:48:11 GAYR-İ MÜSLİMLERDE DİNİ MERASİM HAKLARI Ehli zimmenin dinî merasim ve millî törenlerinin umumî yerlerde yapılabilmesine ait İslâmî kanun şöyledir: Ehli zimme kendi köylerinde ve kendilerine mahsus olan mahallerinde bu gibi merasimleri tamamen serbest bir şekilde icra ederler. Fakat tamamen müslümanlara ait olan köylerde ve şehirlerde ve İslâmî hükümetin müslümanlara tahsis etmiş olduğu mahallerde, zimmîlere böyle bir serbestlik verilip verilmeyeceği İslâmî hükümetin müsaadesine bağlıdır. "Bedayi" de şu kayıt vardır: "Müslüman sayılmayan şehir, kasaba ve köylerde, zimmîler şarap içip, domuz besleyip, İstavroz (haç) kullanıp, çan (nakus) çalabilirler. Bu gibi fiillerden men edilmezler. Bu gibi yerlerde kalabalık teşkil edecek derecede müslümanlar bulunsa bile... — Elbette ki bu gibi işlerin yapılması müslüman şehirlerinde hoş karşılanmaz. Yani Cuma ve Bayram namazları kılınabilen ve İslâmî ölçülerin gözönünde bulundurulduğu şehirlerde diğer fısk işlerine gelince, bunlardan kendilerince de fısk olduğu kabul edilenler ve kendi dinlerinde de haram olan işlerden sayılan zina, fahişelik ve buna benzer suçların yapılmasına müsaade edilmez. İster bu gibi işleri müslüman şehirlerde (Emsâr ül Müslimîn) de isterse kendi şehir ve kasabalarında yapsınlar."[254] "Fakat müslüman şehirlerinde (Emsâr-ül Müslimîn) açıktan açığa istavroz asılıp, ayin icra edilmesine, çan (nakus) çalınmasına; sokak, çarşı ve pazarlarda desteler gezdirilmesine izin verilmeyebilir. Ancak onlar kendilerinin eski mabedlerinin içinde, kendi istedikleri ayini icra ederler. İslâmî hükümet bu işlere müdahale etmez."[255] İbadethaneler. "Müslüman şehirlerde (Emsâr ül - müslimîn) zimmîler kendi eski ibadethanelerini muhafaza ederler. Bunların mevcudiyetine kimse bir şey diyemez. Bunlar harap olur da tamire ihtiyaç gösterirse, tamir edebilirler. Fakat onların bu gibi şehirlerde yeni ibadethane kurmalarına müsaade edilmez."[256] "Fakat müslüman şehri olmayan (Emsâr ül - Müslimîn olmayan) şehir, kasaba ve köylerde zimmîlere yeni ibadethane kurmağa müsaade edilir. Bundan başka, şehirlikten (Mısr) çıkarılmış olan şehirlerde, yani imamın artık orada cuma ve iki bayram namazı kılmasını bırakmış olduğu şehirlerde, zimmîler için yeni mâbed yapmak ve kendi âyinlerini açıkça icra etmek hakkı verilir."[257] İbn-i Abbâs Radıyallahu Taalâ Anh'ın bu mevzuda şöyle bir fetvası vardır: "Araplar (Müslümanlar) tarafından imar edilmiş bulunan şehirlerde (mısr) olanlara yeni mâbed yapmak. kilise kurmak ve nakus çalmak, açıkça şarap ve domuz kullanmak müsaadesi verilmez. Fakat Acemler (gayrı -müslimler) tarafından imar edilmiş bulunan şehirlerde ki, Hak Taalâ bunları Araplar (müslimler) için feth et tirmiş ve Müslümanların hükmü altına girmişlerdir. Gayrı - müslimler ile muahedede ne varsa o şekilde antlaşmada edilecektir. Müslümanlar antlaşmada hükümlerine uyacaklardır."[258] |