> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslamda Hükümet > Devletin Şekli ve Biçimi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Devletin Şekli ve Biçimi  (Okunma Sayısı 811 defa)
27 Eylül 2010, 04:16:46
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 27 Eylül 2010, 04:16:46 »



Devletin Şekli ve Biçimi


Bundan sonra üçüncü meseleye gelelim. Bu mühim mesele de şudur: İslâmda devlet şekli ve biçimi nasıl olacaktır? Bu hususu anlamak için de yine Hülefa-i Raşidin devrine dönerek, o zamanın tarihine göz atarsak, bu husus da anlaşılmış olacaktır. O zaman "Emir_el müminîn" o zata denirdi ki, müslümanlar bu zata; "sem' ve taat (sözünü dinlemek ve itaat etmek) şartiyle" biat ederlerdi. Böyle bir zat, ümmet efradı tarafından güvenilir, itimad edilir ve halk içtimaî işlerini onun eline teslim eder, kendisinden bu işleri mükemmel bir surette yürütmesini beklerlerdi. Yani devleti bu zatın eline teslim ederlerdi.

Bugün ne ingiltere Kralı, ne Fransız Cumhur Baş­kanı, ne Büyük Britanyanın Başbakanı, ne Amerikan Başkanı ne de Rus Diktatörü Stalinin vasfı, böyle bir vasıf gibidir. Onlara hiç benzemez. İslâm Emir el - mü­minini sadece devlet başkanı yahut da hükümet reisi değildi. Aynı zamanda Başbakan yani "Reisi vüzerâ" idi. Yine aynı zamanda islâmî parlamentonun bir aza­sıydı. Ve hatta bazan da bu parlamentonun başkanı idi. Konuşulacak ve danışılacak mevzuların büyük bir kısmı kendisine düşerdi. Devletin bütün işlerinden de o me­suldü. Hem de bu mesuliyette kendi kendisine de hesap vermek zorunda idi. Böyle bir parlamentoda ne hükümet (veya iş başında bulunan devlet) ne de iktidar partisi vardı. Ne de onun karşısında muhalefet partisi bulu­nuyordu. Butün parlamentoda bir tek parti vardı. Devle­tin başında bulunan zat, eğer hak tarafını iltizam edip, doğru yolu tuttuğu zaman, bütün parlamento muvafakat parti olurdu. Yok eğer devlet başında bulunan zat, bu defa batıl tarafını ve batıl yol tutarsa o zaman bütün parlamento muhalif parti olurdu. Bu parlamentoda parla­mentonun her üyesi de her hususta serbest idiler. Bir hususta ittifak ettiler mi, ittifak ederlerdi. İhtilaflı olan hususta da ihtilaflı olurlardı. O zaman, Halife de Halife­nin yardımcıları bulunan vezirler de parlamentonun reyine karşı kendi reylerini bildirirlerdi. Bu rey ya kabul edilir yahut da red edilirdi. Birisinin bu işle ilgili olarak istifa etmesinden yahut da çekimser davranmasından dolayı ona hiçbir şey sorulmazdı ve sorulamazdı. Hali­feye gelince, Halife de yalnız ve sadece parlamentoya karşı sorumlu değildi. Belki bütün ümmeti islâmiyeye karşı sorumlu idi. Halife yalnız memleket işlerinde so­rumlu tutulmazdı. Her işinde ve hatta şahsî ve kişisel işlerinde de sorumlu idi. Her gün beş defa, halkın önünde camiye gelip, halk ile birlikte bulunurdu. Halkın karşısına çıkardı. Her cuma günü de hutbesini okuya­rak, halka hitap ederdi. Ülkenin umumî ahvali hakkında bizzat beyanda bulunurdu. Halk ile birlikte, her gün bulunduğu şehrin çamurlu sokaklarında dolaşıp du­rurdu. Herkes ve her şahıs, istediği zaman, Halifenin eteğini tutup söz söylemek hakkına sahip idi. Umumî toplantılarda herkes kalkıp Halifeye soru sorabilirdi. O zaman hükümet reisinden veya hükümeti temsil eden kimselerden ancak parlamento azalarının soru sorması ve başka kimselerin sormaması gibi bir kaide yoktu. Parlamento azaları soracakları sualleri daha önce not edip bildirsinler diye bir kaide de yoktu. Herkes, her zaman ve her yerde halifeye her hususta soru so­rardı. Bu umumî bir kaide idi. Ve bu kaide şu şekilde halifelerin kendileri tarafından ilân edilmiştir:

"Eğer ben sizin için iyi çalışırsam, bana yardımcı olunuz. Şayet ben sizin için iyi çalışmaz ve kötü yol tutarsam, o zaman beni siz düzeltip doğru yola götü­rünüz. Ben Allaha ve O'nun Resulüne itaat ettiğim müd­detçe siz de bana itaat ediniz, yoksa ben Allaha ve O'nun Resulüne karşı masiyet yolunu tutarsam o zaman sizin için bana karşı itaat etmeniz için bir sebep kalmaz."[98]

Bu devlet idare tarzına, zamanımızdaki devlet tarzları ve rejimleri ıstılahından hiç bir ıstılah bulmak mümkün değildir. Ancak, İslâm mizacına en uygun bir devlet idare tarzı ve rejimidir ki, bizim de idealimiz budur. Ancak İslâm camiası, bu şekilde idare edilebilirdi ki, İslâm inkılabı nazariyesinde bunun en mükemmel şekli hazırlanmıştır. Bu bakımdan İslâm camiası gerilemeye yüz tuttuğundan bu şekilde bir idare zor olacaktır. Şimdi, biz eğer bu ideal rejimimize dönmek istersek, o zaman bizim için dört esasa sarılmamız icap eder ki, ancak bunlarla kendi durum ve zaruriyatımızı düzene koya­biliriz.

l. Devletin mesuliyeti bir kimsenin eline tevdi edil­diği zaman, bu zat sadece halkın mümessili olmaya­cak, aynı zamanda halkın alelade bir ferdi olarak halkın diğer fertlerinin karşısında bulunacak, yapacağı işlerde de sadece müşavere etmekle kalmıyacak, aynı za­manda herkese karşı her işinde hatta kendi şahsi işle­rinde dahi, mesul olup, suallere cevap verecek du­rumda bulunacaktır.

2. Particilik sisteminin tamamen ortadan kalkmış olması lazımdır. Zira particilik sisteminde manasız taas­sup başta gelir. Böyle bir devlet rejiminde parti taassu­bunun bulunması gayet manasızdır. Particilik sisteminde hükümet nizamı manasız ve yersiz taassuplara kapılır ve şöyle bir ihtimal de ortaya çıkar: Herhangi iktidar düş­künü bir kimse, iktidarı elinde tutmak veya iktidarı elde etmek için halkın parası ile kendine müstakil hima­yeciler sağlar. İstediği gibi müşaverede bulunur. Ve istediği gibi de kendi dileklerini ve fikirlerini halka kabul ettirir.

3. Böyle bir hükümette asayiş nizamları karma karı­şık ve dolambaçlı yollara sokulmamalıdır. Hesap sorul­duğu zaman ne hesap soranlar ne de hesap sorulan kimse ve ne de kötülükler meydana gelirse bu kötü­lüklerin asıl mesullerini bulmakta zorluk çeksinler.

4. Son olarak ve en mühimi de şudur ki, her Emir, yani devletin başında bulunan kimse ile Şûra ehli, yani müşavere heyeti azalarının, öyle kimselerden seçilmeleri lâzımdır ki, bu kimselerin kalblerinde İslamın tavsif ettiği vasıflar tam olarak bulunsun.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Devletin Şekli ve Biçimi
« Posted on: 28 Mart 2024, 14:58:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Devletin Şekli ve Biçimi rüya tabiri,Devletin Şekli ve Biçimi mekke canlı, Devletin Şekli ve Biçimi kabe canlı yayın, Devletin Şekli ve Biçimi Üç boyutlu kuran oku Devletin Şekli ve Biçimi kuran ı kerim, Devletin Şekli ve Biçimi peygamber kıssaları,Devletin Şekli ve Biçimi ilitam ders soruları, Devletin Şekli ve Biçimiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes