Konu Başlığı: Devletin Mesuliyeti Gönderen: Ekvan üzerinde 26 Eylül 2010, 02:06:54 4. Devletin Mesuliyeti Böyle bir hükümetin ayakta tutunabilmesi için dördüncü mühim kaide de şudur: Devlet, kendisine verilmiş bulunan, tercihler, yetkiler ve mallardan mesuldür. Bunlar, Allahın ve müslümanların bu devlete verdikleri emanetlerdir. Bu emanetler, Allahtan korkan, iman sahibi, adaletli kimselere verilmelidir. Emaneti muhafaza etmek için iman sahibi olan kimse, iman itibariyle bu gibi şeylerde nefsi isteklerine göre davranmaya kendini haklı görmez. Kur'anı Kerim bu hususu şu şekilde izah buyurmuştur: "Allah size emanetleri, ehline vermenizi emreder. Halk arasında da hakemlik ederseniz, adaletle hüküm veriniz; bununla Allah size ne güzel nasihat veriyor. Elbette ki Allah duyan ve görendir."[124] Resulü Ekrem Sallallahu aleyhi ve sellem de bu hususu şu şekilde izah buyurmuşlardır: Dikkat edin! Sizin her biriniz birer çobansınız. Her biriniz de kendi sürünüzden mesulsünüz. Büyük imam (devlet reisi) ise halka çobanlık eden kimsedir. O da kendi sürüsünden mesuldür.[125] "Herhangi bir vali müslüman tebaasının işlerini yola koyarken ölür ve bu işte hıyanet yolunu tutmuş ise, Allah o valiye Cennete girmeyi haram kılar."[126] Hiç bir emir yok ki, müslümanların işlerini yönetmeye memur edilir de, sonra da canla başla müslümanlar için çalışmaz ve işe girişmezse, dikkat edin, böyleleri asla müslümanlarla birlikte Cennete giremez."[127] Hazret-i Resul Sallallahu aleyhi ve sellem, Hazret-i Ebû Zer Radiyallahu anh'a hitaben şöyle buyurmuşlardır: "Ey Ebâ Zer, sen zayıf bir kimsesin. Hükümet işi ise bir emanettir. Böyle bir iş, kıyamet gününde pişmanlığı ve nedameti gerektirir. Bu iş hakkını tam olarak veremiyen bir kimsenin elinde olamaz."[128] "Hıyanetin en büyüğü bir valinin tebaasını ticaret mevzuu yapmasıdır.[129] Bizim işlerimize valilik edecek herhangi bir kimsenin, karısı olmazsa hemen evlenmelidir; hizmetçisi bulunmazsa hemen kendisine bir hizmetçi bulmalıdır; barınacak evi olmazsa hemen kendisine barınacak bir ev edinmelidir; binecek bir şeyi yoksa kendisine bir binecek bulmalıdır; bunlardan başka birşey elde etmiş bulunan kimse, ya hıyanet etmiştir, yahut da hırsızlık yapmıştır"[130] "Emir olan kimsenin hesabı hem uzun sürer hem de en şiddetli hesap olur. Azabı da herkesinkinden daha fazla. Emir olmayan kimsenin hesabı ise kısa sürer ve azabı da hafif olur; çünkü Emirler, müminler arasında vaziyetleri itibariyle zulmetmeğe daha elverişli durumdadırlar; herkim kim mü'minlere zulmederse, Allah asla onu bağışlamaz."[131] Hazret-i Ömer Radiyallahu anh buyurmuştur ki: Fırat nehri sahilinde bir keçi yavrusu dahi zayi edilmiş olursa korkarım ki, Allah onun hesabını da bana sorsun.[132] |