Konu Başlığı: Cemiyetin Islahı ve Terbiye Gönderen: Ekvan üzerinde 23 Eylül 2010, 17:26:11 c. Cemiyetin Islahı ve Terbiye Soru: Acaba İslâmî hükümet rejiminde kadınların hürriyeti ve ilerlemeleri için herhangi bir mâni var mıdır? Meselâ, onların süslenmeleri, yarı çıplak elbise giyinip modaya uymak istemeleri gibi. Nitekim, zamanımızın yeni yetişen genç kızlarının giydikleri modaya uygun, dar ve gönül avlayıcı bir şekilde giyinip, kokular sürünüp, pudra, ruj, tırnak cilâsı filan kullanıp makyaj yapıp, caddelerde gezinip ve günümüzün genç delikanlılarına gösterişte bulunup, Holivud filimlerinin tesiri altında kalarak "Tidi Boy" gibi artistlik hevesine kapılmak mümkün olabilir mi, olamaz mı? Böyle bir akıma ve modaya kapılan müslüman ve gayrı müslim delikanlıların ve genç kızların böyle serbestçe arzı endam etmelerine kanun (Legislation) vasıtasiyle mâni olmak mümkün müdür? Bu gibi kızların ve delikanlıların baba ve analarına para cezası gibi bir ceza konabilir mi? Böyle bir ceza müeyyidesi tatbik edilirse, onların medenî hakları çiğnenmiş olabilir mi? Acaba kız izciler (Girls Guide), (APWA: Kadınlar birliği) veya (YMCA: Genç Hıristiyanlar Cemiyeti) yahut (YWCA: Genç Hıristiyan Kadınlar Cemiyeti) gibi kurullar İslâmî nizama uyar mı? Acaba kadınlar — İslâmî adliyeden — kendileri için boşanma talebinde bulunabilirler mi? Ve erkekler için bir tek kadınla evlenmek hakkı gözönüne alınabilir mi? Veya ister İslâmî adalet karşısında veyahut da kendilerinin istedikleri gibi medenî nikahla evlilik (Civil Marriage) yapmak hakkı elde edebilirler mi? Acaba kadınlar (kızlar da dahil) gençlik festivalleri, futbol maçları, temsiller (tiyatro gibi), dram ve komedi tiyatrosu, dans, raks, filim artistliği, güzellik müsabakaları ve bu gibi şeylere iştirak edebilirler mi? Veya hava yolları şirketlerinde hostes (Air Hostes) olabilirler mi? Millî ahlakı bozan işlerde meselâ sinema gibi, filim artistliği gibi işlerde veyahut da televizyon ve radyoda açık saçık şarkılar söylemek ve yine çıplak resim basan mecmualarda modellik ve müstehcen edebiyat magazinlerinde, musikide, dans ve rakstaki bütün bu tutumlar menedilebilir mi? Dans ve müzik ve sair ahlâkı bozan kulüpler ve emsali yerleri kapatmakta bir fayda sağlanabilir mi? Cevap: İslâmî içtimaî yaşayışın ve muaşeret usulünün konması ve mevcut usulleri değiştirmek kanun zoru ile olmaz. İlk önce eğitim, öğretim yolu ile halkın fikrini yükseltmek ve bu gibi hususlara bilhassa ehemmiyet vermek lâzımdır. Bu vasıtalara başvurulduktan sonra yine bozukluk devam ederse o zaman İslâmî kanun yolu ile inzibatî tedbirler kullanmakta bir mahzur olamaz. Kadınların çıplaklıkları ve hayasızlıkları hakikaten feci bir hastalıktır. Bu hastalığa hakikî ve doğru bir İslâmî hükümet tahammül etmez. Bu hastalık diğer tedbirlerle ıslah edilip düzeltilemezse, o zaman kanun yolu ile ortadan kaldırılması çarelerine başvurulur. Başvurulması da icabeder. Böyle kanunî bir müdahaleye, medenî hürriyete sekte vurur nazariyle bakmak da doğru değildir. Nitekim, kumarbazlara karşı tedbir olarak, onları yakalarlar. Yankesicilerin ensesine yapışıp ceza verirler. Bu gibi şeyler medenî hürriyeti ortadan kaldırmak ile aynı manayı taşımaz. İçtimaî yaşayışta fertlerin bazı mükellefiyetleri olmalıdır. Medenî hürriyet denilen şey, herkesin bildiğini okuması demek değildir. Fertler, başkalarının huzur ve rahatını kaçırmayacak, başkalarının hürriyetlerine zarar vermeyecek kadar hürdürler. İstedikleri gibi keyiflerinin dilediği şekilde her ne isterlerse yapamazlar. toplumsal nizamı bozmak için kimseye bir hak tanınmış değildir. Hiç kimse, kendi keyfi için, toplumsal nizamda kötü şeyler öğreterek nizamı bozamaz. Kız izciler (girils guide) ın İslâmda yeri yoktur. (APWA): Kadınlar Birliğine gelince, bunun da çalışma dairesi kendine göre olmalı ve Kur'an-ı Kerim'in ahkâmına muhalif bir şekli bulunmamalıdır. (YWCA: Hıristiyan Kadınlar Birliği) de Hıristiyan kadınlar için olabilir. Fakat müslüman kadınların bu teşkilâta katılmalarına müsaade edilemez. Müslüman kadınlar da isterlerse kendileri için bir (YWMA): Genç Müslüman Kadınlar Birliği diye bir teşkilât kurabilirler. Ancak İslâm dairesinin dışına çıkmamak şartiyle. Müslüman kadınlar, İslâmî adliyeye baş vurarak kocalarından ayrılırlar. (Hul). Nikâhın feshi (Nullification) ve geçici ayrılma: Tefrik (Judicial Separation) derecesi dahi adlî makamlardan elde edilebilir. Ancak bu da Şeriatın koymuş bulunduğu kanunlar dairesinde olur ve yine Şeriat kanunlarına göre, bu kararı vermeye yetkili bulunan adalet makamlarından alınabilir. Fakat talak: (Divorce/ Boşanma) mutlaka Kur'an-ı Kerimin açık hükümlerine göre erkeğin elindedir ve hiçbir kimse erkeğe bahşedilmiş olan bu hakkı kendisinden alamaz ve müdahalede bulunamaz. Maalesef, bu da o meselelerdendir ki, Kur'an-ı Kerim namına Kur'an-ı Kerime muhalif yol tutulmak istenerek Kur'an-ı Kerime muhalif kanunlar yapılmak isteniyor. Bütün İslâm tarihi boyunca, Devri Saadeti Nebeviden bu güne kadar, kimse bu hakkı erkeğin elinden geri almayı düşünemediği gibi hiçbir adalet müessesesi de bu işe müdahale etmemiştir. Bu düşünce doğrudan doğruya Avrupadan aktarma suretiyle bize gelmiştir. Böyle bir kaideyi getirmek isteyenler hiçbir zaman gözlerini açıp da bakmamışlar ki, Avrupanın bu talak (boşanma) kanununun arkasında ne gibi niyetler saklanmaktadır? (Back Ground). Ne gibi kötü neticelere sebebiyet vermektedir. O zaman bizim evlerimizden de skandallar çıkarak çarşı pazarı saracaktır. İşte böyle feci sonuçlar, Allahın kanunlarını kaldırıp, onun yerine uydurma kanunlar koymanın bir neticesi olduğu pek tabidir. Böyle sapık telâkkiler bir ithal malı gibi bize aktarılmak isteniyor. Onların evlilik sisteminde tek kadınla nikâh vardır. Nikâhlı kadının ve çocuklarının korunması gözönüne alınarak, gayri meşru kadından doğacak olan çocuklara karşı sözde kalan böyle bir tedbire başvurulmuştur. (Fransanın önümüzde bulunan örneği gibi.) Erkeğin nikâhlı karısından başka, diğer bir kadınla evlenmesi bir cürüm sayılmaktadır. Sanki bütün bu bağlılık haramdan kaçınmak için değil de nikâhlı kadını korumak içindir. Şimdi sorulacak nokta şudur: Kur'anı Mecîd'in ebcedine vâkıf birisi nasıl olur da bu ölçüleri (Volues) gözönüne alabilir? O kimseye göre de zina nasıl caiz olur da, nikâhın kanun yolu ile haram olması için uydurulmuş bulunan bu acaip ve garip felsefe hak olabilir? Bu şekilde bir kanun yapmanın neticesinde, müslümanlar arasında da, zinanın revaç bulması sağlanmış, olur. Bu defa kız arkadaşlar edinmek, (Girl Friends) ve kapatmalar (Misteresses/Metresler) alıp yürür. Tabiatiyle ikinci kadın da ortadan kalkmış olur. Bu şekilde ortaya çıkmış bir cemiyet, bu çehresiyle, asıl İslâmî cemiyet çehresinden çok uzak ve Avrupai çehreye çok yakın bir cemiyet olur. Böyle bir cemiyete birçokları hevesli olabilirler, fakat müslümanlar asla güvenli olamazlar. Medenî nikâhla evlenmek meselesi elbette ki, müslüman kadının yanıbaşında söz konusu değildir. Bu mesele olsa olsa herhangi bir müşrik kadınla evlenmek hususunda ortaya çıkar veya herhangi bir Hıristiyan veyahut da Yahudi kadınla evlenirken söz konusu olabilir. O zaman bu kadınlar İslâmda böyle bir kanun bulunduğu için Müslümanla nikâhlanmaya razı olmazlar. Müslüman erkek de, aşkının belâsına kapılmış olduğundan evlenirken, dinî bağlara tâbi olmayacağına önceden söz vermek zorunda kalır. Biri kalkıp da böyle bir işe atılacak olursa, İslâmdan bu hususta fetva istemesine ne lüzum vardır ki. Gidip bildiğini okusun. İslâmda kendi yolunu takip etmeyenlere niçin, neden böyle bir müsaade versin? İslâmî adalet müessesesi de ne zaman ve ne hakla müslümanlara bu şekilde evlenmek için izin çıkarsın? Şimdi gelelim diğer tarafa, bir İslâmî hükümette kadınlar, gençlik festivaline (Youth Festival), oyun gösterilerine, tiyatrolara, dans ve raks, şarkı ve güzellik müsabakalarına katılmak isterlerse, yahut da hava yolları hostesi olarak yolcuların gönüllerini eğlendirmek için hizmet etmek yolunu tutarlarsa, o zaman İslâmî hükümetin varlığına ne lüzum vardır? Bütün bu işlerin hepsi de küfürde ve kâfir hükümetlerde kolaylıkla yapılacak işlerden, daha da geniş serbestlik içinde istendiği gibi olabilecek şeylerdendir. Sinema, film, televizyon, radyo vesaireye gelince, bunlar Allah tarafından verilen kudret sayesinde ortaya çıkmış aletlerdir. Haddi zatında kendi başlarına fena şeyler değillerdir. Fakat fenalık bunları fena yolda ve fenalıklar için kullanmaktan doğar. Kötü yolda kullanılırsa insanlığın ahlakını bozar. İslâmî hükümete düşen vazife bu vasıtaları insanlığın felahı yolunda kullanmak ve ahlak fesadı için kullanılmalarını önlemektir. |