> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslama Göre Dost ve Düşman > Velâ ve berânın gerekleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Velâ ve berânın gerekleri  (Okunma Sayısı 1584 defa)
27 Eylül 2010, 22:08:55
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 27 Eylül 2010, 22:08:55 »



2. KISIM


Velâ ve Bera'nın gerekleri
                         

Konunun tâ başında da söz etmiştik; demiştik1 ki, “Velâ"mn temeli sevgidir. Bera'mn aslı da buğzdur. Dolayısıyla insanların işleyegeldikleri veya yaptıklarfşeyler ya bu sevginin doğruluğunu veya yalan oluşunu te-yid eder. Yahut Bera'yı destekler veya onun bu konudaki iddiasını tümüy­le iptal edip ortadan kaldırır.

Esas itibariyle İslâm düşüncesinde sevgi temel bir unsurdur. Bunun delili ise Rabbimizin aşağıdaki âyetleridir. Rabbim buyuruyor ki:

"İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah (gönüllerde) bir sevgi ya­ratacaktır." (Meryem, 19/96).

Bir diğer âyette ise şöyle buyuruyor:

"Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, (müminle­ri) çok sever." (Hûd, U/90).

Yine Rabbim buyuruyor:

"O (tevbe edenleri) çok bağışlayan, (itaat edenleri) se­rendir." (Bürûc, 85/14).

Başka bir âyette ise şöyle buyuruluyor:

"Ve iman edenler ise Al­lah'ı daha çok severler." (Baka­ra, 2/165).                               

Yine Rabbim şöyle buyuruyor:

"(Rasûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyu­nuz ki, Allah da sizi sevsin”

(Âl-i İmrân, 3/31).

Bu ayetlerden anlaşılmaktadır ki, İslâm düşüncesi, ulûhiyet gerçeği ile ubudiyet gerçeğini birbirinden ayırıp pek açık bir şekilde ortaya koy­maktadır. Yoksa Allah ile kulları arasındaki bu derin sevgi çağrısı, kuru kuruya bir çağrı değildin Bu davet, Allah ile kullan arasında öyle sağlam bir irtibat, bir alâka, tesis etmiştir ki, özünde rahmet (merhamet) vardır, adalet vardır, derin sevgi vardır. Yoksa Allah düşmanlarının ileri sürdük­leri gibi, kul ile Rabbi arasındaki alâka ve ilgi, kuru ve zorlayıcı bir alâka ve ilgi değildir. Kahırdan ve zorlamadan doğan bir ilgi, herhangi bir azaptan ve bir cezalandırmadan meydana gelen bir ilgi ve alâka değildir. Kupkuru ve sonunda ilginin kesilmesine varan bir alâka hiç değildir. Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Ağızlarından çıkan bu söz (bir kelime olarak) ne bü­yük oldu! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar." (Kehf, 18/5).

Allah (cc.)'m kullarından bir kuluna olan sevgisi, öyle bir şeydir ki, onun değerini herhangi bir kimse idrak edip kavrayamaz. Ancak yüce Al­lah (cc.)'i (takdis ve tenzih ederiz), Rabbimİn kendisini kendisi nasıl tanıt­mış ve Rasûlü de nasıl vasıflandırmış ise, o şekilde tanıyanlar bu sevginin, ne olduğunu idrak edip kavrayabilirler. Aksi takdirde kimse gerçeği anla­yamaz. Kişi bu sıfatları hislerinde, nefsinde ve şuurunda duyacak ki anla-yabilsin.

Aynı zamanda, kulun Rabbini sevmesi de, o kul için bir nimettir. Fa­kat bunu da, ancak tadanlar duyabilir, idrak edebilir. Mademki Allah'ın kullarından bir kulunu sevmesi, gerçekten pek büyük ve önemli bir iştir, pek değerli ve üstün bir fazilettir. Öyleyse Allah'ın kulunu kendisini sev­meye hidayet eylemesi de, Allah'ın kuluna olan bir in'amı ve ikramıdır. Hakikaten kulun, bu güzel ve önemli zevki tadması, esas itibariyle pek büyük bir in'am ve ikramdır.[1]

Allah'ın mümin kullarına en büyük nimeti, sevgiyi aralarında en mu­azzam bir bağ yapmasıdır. Bu, gerçekten o kadar tatlı bir yerdir ki, su iç­mek için herkes, topluca oraya gelir. Her şeyden yüce ve münezzeh olan Allah, daha sonra bu sevgiyi bir kavim ve. millet ve onlara bağlı olanlar için, güçlü bir yol kılmıştır. Nitekim bunun böyle olduğunu Rasûlüllah  (s.a.v.)'ın şu ifadeleri ortaya koymaktadır:                                   

"Kişi sevdiğiyle beraberdir."[2]                                             

Abdullah b. Mes'ûd (r.a.)'un rivayetine göre demiştir ki, Rasûlüllah (s.a.s.)'ın yanına bir adam geldi ve şöyle dedi:

— Ey Allah'ın Rasûlü! Henüz kendilerine katılmamış (ve aralarına girmemiş) olduğu bir kavmi (milleti ve toplumu), bir zümreyi seven bir kimse hakkında ne buyurursunuz?

Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s.) şöyle buyurdular: "Kişi sevdiğiyle beraberdir."[3]

Yine Hz. Enes (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, adamın biri Rasûlül­lah (s.a.s.)'a: "Ey Allah'ın Rasûlü! Kıyamet ne-zaman kopacak?" diye sorar. Rasûlüllah (s.a.s.) da: "Onun için ne hazırlık yaptın?" buyurur. Adam: "Ben kıyamet için fazla bir namaz, oruç ve zekât hazırlamadım. Ancak ben Allah'ı ve Rasûlünü seviyorum" der. Rasûlüllah (s.a.s.) da: "Sen sev­diklerinle beraber olacaksın" buyurur."[4]

Ancak, burada mutlaka zikretmemiz gereken bir husus vardır ki, o da bu sevginin basit manada ve dilde olan bir sevgi olmadığıdır. Bahsi ge­çen kişinin yaptığı sevgi çirkin ve iğrenç fiillerle çelişen kuru bîr sevgi de­ğildir. Veya meselenin özünden habersiz bazı tasavvufçuların ileri sürdük­leri gibi, safsatadan oluşan bir sevgi de değildir. Bu sevgi şunların... şunların... ve şunlann dillerine doladıkları gibi de değildir. Bu sevgi öyle bir sevgidir ki, kalbten gelir fiil ve davranışlarla ortaya konulur böylece varlı­ğı isbatlanır. Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

"Ne sizin kuruntularınız,                     

ne de ehl-i kitabın kuruntuları (gerçektir); kim bir kötülük ya­parsa onun cezasını görür ve kendisi için Allah'dan başka bir dost da, yardımcı da bulamaz."

 (Nisâ, 4/123) Bir diğer ayette ise şöyle buyuruluyor:                 

"(Rasûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve" günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Âl-i İmrân, 3/31)

Hasan diyor ki: "Sen 'Kişi sevdiğiyle beraberdir' sözünü söyleyerek tendini aldatma. Zira bir kavmi veya milleti seven, onların izlerine ye yol­arına tabi olur. Kişi iyilerin yolunda yürümedikçe onlardan kabul edilmez, onların yollarından gittiği, onların sünnet ve kanunlarını uyguladığı iürece onlardan kabul edilir. Sen akşam ve sabah onların yolunda.olacak­ım, onlarla bir ve beraber olmak için can atacaksın, izledikleri yolu, tabi oldukları düzeni takip edeceksin ki, onlardan olmuş olasın. Amel bakımından eksiklerin olabilir. Ama işin başı, senin istikamet üzere olman, doğru yoldan ayrılmamandır. İşte sevgini ancak böylece kanıtlayabilirsin.

Meselâ, sen yahudileri ve.hır istivan lan, red ehlini, heva ve hevesleri-nm peşinden giden kimseleri görmez misin? Hepsi peygamberlerini sev-iiklerini söylüyorlar, fakat onlarla beraber değiller. Onların istediklerini yapmıyorlar. Çünkü söz ve davranışlarıyla peygamberlere muhalefet edi­yorlar. Başka başka yollan izliyorlar. Bu gidiş ise onları ateşe, cehennem ateşine, götürmektedir.[5]

Sevgi, yani muhabbet dört kısımdır:[6]

1- Şirke dayalı olan muhabbet ve sevgi. Yüce Allah (c.c.) bunlar hak­kında şöyle buyuruyor:

"İnsanlardan bazıları, Allah'tan başkasını (putları, Allah dışında değer verdikleri şeyleri, tağutları) Allah'a (hâşâ) denk ilahlar edinenler (Allah ile aynı ölçüde tutanlar) vardır. Onları, tıpkı Allah'ı sever gibi severler. İman edenler ise Al­lah'ı daha çok severler. Keşke zulmedenler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bü­tün kuvvetin Allah'a ait oldu­ğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden an-I ay a bil s el erdi.

O zama.n (görecekler ki) kendilerine uyulup arkaların­dan gidilenler, uyanlardan hız­la uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, ni­hayet aralarındaki bağlar ko­pup parçalanmıştır. (Kötülere)

uyanlar şöyle derler: 'Âh, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!' Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı ola­rak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar." (Bakara, 2/165-166-167)

2-  Batıl ve batıl ehlini sevmek, Hakk'a ve hak ehline de buğzetmek. Bu da münafıkların özelliğidir.

3- Tabii (doğal) sevgi ve muhabbet: Böyle bir muhabbet veya sevgi, mala ve çocuklara karşı olan sevgidir ki, insanı Allah'a itaatten alıkoyma­dığı, haramları işlemeye yardımcı olmadığı sürece mubah kabul edilen bir sevgidir.

4- Tevhid ehlini sevmek ve şirk ehline de buğzetmekle ilgili olan sevgi ve muhabbet. İşte bu manadaki bir sevgi, iman bağlarının ve kulpunun en sağlamıdır. Böyie bir sevgiyi esas alan kul, Allah'a karşı en büyük iba­deti yapmış olur. îmanın en sağlam kulpu olan bu sevgi, Rasûlüllah.(s.a.v.) tarafından da aynı şekilde ifade edilmiştir:

"İmanın en sağlam kulpu (bağı ve ipi) Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir”[7]

Zira insanı Allah'ı sevmeye ve O'nun dostluğunu kazanmaya götüren şey, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in O'ndan getirmiş olduğu şeriatına bağ­lanmak ve buna tâbi olmaktır. Bu yolun dışındaki bir yoldan velayet» sevgi ve dostluk iddiasında bulunmak, yalandan başka bir kuru iddiadan öte 'birşey değildir. Bu tıpkı şuna benzer. Müşrikler, Allah'dan başkasına ta­kınarak Allah'a yaklaştıklarını söylerler. Nitekim Rabbim onlar için şöyle buyurur:                                                                         

"Onlara, bizi sadece Al­lah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz." (Zümer, 39/3)                                               

Yine tıpkı yahudi ve hıristiyanlardan hikâye edile geleni söylemiş gibi ol­maktadırlar. Çünkü onlar şöyle diyorlardı: "Biz Allah'ın oğullan ve sevgilileriyiz." (Maide, 5/18)

Halbuki bütün bu ifadelerine rağmen, bu kimseler, peygamberleri yalanlamaya devam ediyor ve bunda ısrarlı davranıyorlar ve her türlü hara­mı ve yasağı işlerlerken, farzları da terkediyorlar.[8]

Ne zaman kalb, Allah'ın azametiyle muhabb...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Velâ ve berânın gerekleri
« Posted on: 28 Mart 2024, 19:24:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Velâ ve berânın gerekleri rüya tabiri,Velâ ve berânın gerekleri mekke canlı, Velâ ve berânın gerekleri kabe canlı yayın, Velâ ve berânın gerekleri Üç boyutlu kuran oku Velâ ve berânın gerekleri kuran ı kerim, Velâ ve berânın gerekleri peygamber kıssaları,Velâ ve berânın gerekleri ilitam ders soruları, Velâ ve berânın gerekleriönlisans arapça,
Logged
08 Ekim 2010, 04:32:49
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 08 Ekim 2010, 04:32:49 »

ALLAH razı olsun guzel paylasımınız ıcın
.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes