> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslama Göre Dost ve Düşman > Dinsizlik Akımları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dinsizlik Akımları  (Okunma Sayısı 1553 defa)
27 Eylül 2010, 20:22:36
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 27 Eylül 2010, 20:22:36 »



4- Dinsizlik Akımları   
                                                     
 

Şu anda içinde yaşamakta olduğumuz bu çağda, en iğrenç ve en teh­likeli durum müslümanların karşı karşıya bulundukları dinsizlik görüş ve akımlarıdırlar. Bu görüş ve akımların tek amacı, yeryüzünde Allah'ın şe­riatını kaldırmaktır. Müslümanların hayatından gerçek anlamda onu uzak­laştırmaktır. Müslümanların tek bir amaca ve davaya olan dostluklarını, bağlılıklarını değişik ve çok sayıda olan cahili sistemlere bu dostluğu yü­celtmektir. Bir müslüman şayet dinine olan bağlılığını ve dostluğunu yiti-rirse, ona herhangi bir düşünceyi kabul ettirmek çok basit olacaktır. Han­gi toplum ve ortam olursa olsun öylece bir toplum ve ortam içinde yaşa­mayı da kolayca kabullenecektir. Çünkü kendisi hep başkalarının peşin­den giden biri olacaktır. Zira hezimete ve yıkıma uğramıştır, hüviyetini yi­tirmiştir.

Burada İslâm düşmanlarının değişik akımlar olarak ortaya çıkmala­rına rağmen, iki amaçları bulunmaktadır. Şöyle ki:

1- En ağır ve kötü bir şekilde İslâm akidesine ve şeriatına karşı hücu­ma geçmek. En ağıza alınmayacak ifadelerle İslâm şeriatım küçük düşür­mektir. Meselâ diyorlar ki: İslâm şeriatı, bir barbarlık şeriatıdır. Çünkü hırsızın elini kesmektedir, zina eden evli kadını recm yoluyla yani taşlaya­rak öldürmektedir. Çağın ruhuna uymamaktadır. Çağ dışıdır. Biz öyle bir çağdayız ki, teknolojik bilgiler artık alabildiğince üstünlük kazanmıştır. Hatta İslâm öyle bir sistemdir ki, doğru dürüst insanların hayatlarını dü­zenleyen bir kanunu bile yoktur. Evet bu ve benzeri daha birçok iftiralar...

2- Bu dinsizlik akımlarının göz boyayıcı yalancı ve yıkıcı hallerine ve durumlarına rağmen, bunların ilerlemenin ve ilericiliğin bir alameti ola­rak sunulması. Dünya uygarlık yolu olarak gösterilmesi. İnsanlara hemen her şeyde özgürlüğü bunların sağlayacağı düşüncelerinin hakim kılınması gibi durumlar. Aslında bunlar öylesine akımlardır ki, insanların herhangi bir din ile bağımlı ve belli bir inanca sahip olmasını istememektedirler. Bunların amacı insanların dilediğini alsın, dilemediğini de bıraksın gibi bir duruma gelmesini arzulamaktadırlar. Bunlar öylesine akımlardır ki, hemen her türlü düşünceden kendilerini soyutlamış bir toplum olsun isti­yorlar.

Şurası da acı bir gerçektir ki, bugün müslüman olduklarını söyleyen birçok kimseler bu hileci ve düzenbaz düşünce savaşının tuzağına düşerek buna av olmaktır. Kaldı ki ben burada bütün bunların her bir parçası­na ayrı ayrı cevap vermek, meseleyi bu çerçevede burada ele almak istemi­yorum. Çünkü bu araştırmanın programı ve metodu bu değildir. Nitekim

buna daha önce de değinmiştim. Gerçekten söyleyen ne kadar doğru söylemiş:

Eğer havlayan her bir köpeğe bir taş atacak olsaydım,

Bir kayanın ağırlık fîatını değer olarak bir dinara getirirdim.

Diğer taraftan bizler, düşmanların kuşkularını ve şüphelerini cevap­lama ihtiyacında, değiliz, buna büyük Ölçüde bir ihtiyacımız yok. Bunla­rın "Bu çağda dine gerek yoktur" tarzındaki sözleriyse, bizzat hayat ger­çeğinin kendisi onların bu sözlerinin yalan olduğunu ortaya koymuş bu­lunmaktadır. Nitekim bunun kanıtını kâfir ülkelerde görebilmekteyiz, bu­na tanık olabiliyoruz. Meselâ: Amerika ve Avrupa gibi ülkelerde meyda­na gelen kayıplar, intiharlar, öldürme olayları, çok iğrenç olarak işlenen suçlar, ruhsal bunalımlar hep bundan kaynaklanmaktadır. Bunların in­sanların ruhsal açıdan bir doyumsuzluk olarak gösterdikleri bilimsel araş­tırmaları, ancak İslâm iîe doldurulabilir. Bu manevi açlığı giderecek olan sadece İslâmdır.

Ancak bunların çok yaldızlayarak gösterdikleri dinsizlikle ilgili fikir akımları, çoğunlukla yine kendileri tarafından yalanlanır hale gelmiş ol­maktadır. Artık kendi ülkelerinde bile bu akımlar felce uğramışlardır.

Diğer taraftan bizzat bunların kendi düşünürleri tarafından bile batı uygarlığının çöküşünden söz edilmekte ve bu konuda yazılar yazılmaktadır . Anlattıklarına ve bildirdiklerine göre medeniyetleri giderek çökmeye doğ­ru ilerliyor. Kaldı ki bunun böyle olduğu sabittir ve tartışma götürmeyen bir gerçektir. Çünkü Allah'ın koymuş olduğu temeller üzerine kurulma­yan her bina, sonuç itibariyle yıkıma ve yok oluşa mahkûmdur. Bakınız bu hususta Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

"Kendilerine yapılan uya­rılan unuttuklarında (indirmiş olduğumuz darlık ve musibet­leri kaldırıp) üzerlerine herşeyin kapılarını açtık. Nihayet kendi­lerine verilenler yüzünden şı­mardıkları zaman onları ansı­zın yakaladık, birden bire onlar bütün ümitlerini yitirdiler.' '(En'am, 44)

Bu ayette bir gerçeğe işaret olunmaktadır. Rabbimiz burada bizi uyanıyor. Çünkü eski ümmetler, kendilerine gönderilen peygamberlere iman etmedikleri için Allah onlara çeşitli darlık ve musibetler verdi. Fakat bun­lar yine direndiler ve inanmadılar. Bu defa Rabbimiz cezalarını daha da artırmak için onlara bütün nimetlerin kapılarını açtı, bol rızık ve nimetlere gömüldüler. Nimetin gerçek sahibine şükretmeleri gerekirken zevk ve safalanna daldılar, O'nu unutup, şehevî isteklerine teslim oldular. İşte böyle tam bir sarhoşluk ve dalgınlık anında Allah onları yakaladı da neye uğradıklarını bilemediler, ne yapacaklarını şaşırdılar, düşünmekten de aciz kal­dılar ve böylece helak olup gittiler.

tşte günümüz Avrupasma, maddi ilimler açısından tüm kapılar açıl­mış bulunmaktadır. Sanayi açısından önde gitmektedirler. Siyaset, mal, iktisad ve daha başkaca konularda ilerleme kaydetmiş durumdalar. Fakat bütün bu varlıklara rağmen bir yok oluşa doğru gidiyorlar. Allah'ın böy-leleri için koymuş olduğu sünnete ve kanuna uygun olarak değişmeden ve bozulmadan böyle bir yok oluşa doğru gitmektedirler.

Bununla birlikte ben, bu fikri akımlarla ilgili olarak ve araştırmamla da bağlı olması sebebiyle kısa bir fikir vermek isterim. Ancak hemen şu­rasını belirtmeliyim ki, bunların ilk ve son hedefleri, bu küfür akımları­nın tek amaçları müslümanı İslâmdan uzaklaştırmak, müslümarın Rabbine, dinine ve mümin kardeşlerine karşı olan bağlılığını, velayetini ve dost­luğunu kesip sona erdirmektir. Sonra da yeniden cahiliye ruhuna dönüşü sağlamaktır. Bu cahiliye ruhu ise bu kâfir düşünce sistemlerine ve tağutlarına boyun eğmekte, onlara itaatta yatmaktadır. Onların çizmiş oldukları plânlar çerçevesinde yürümek ve hareket etmekte yatmaktadır. Aynı za­manda bunların amacı cahiliyeden olan ırkçılığa, soy-sop üstünlüğüne, top­rağa ve benzeri kokuşmuş fikirlere kurban etmek isterler. Halbuki Allah (c.c.) bütün bunların bırakılmasını emretmiştir. Çünkü bunların tümü İs­lâm bağım ve kulpunu bir bir çözen ve yıpratan şeylerdir.

İşte bu manadaki amaçlarda tüm sapık ve dinsiz akımlar birleşmiş bulunmaktadırlar. Bu akımlar değişik görüntülerle ve farklı farklı şeyler­le karşımıza çıkmaktadırlar. Ancak ben, evet bu Velâ ve Berâ akidesini yazan ben, bu akımlardan kısaca söz etmek isterim. Bunların bu akideye ne kadar zıd olduğunu açık bir şekilde ortaya koymak isterim. Bunların akideyle olan çelişkilerini göstermek isterim.

İşte bu akımlardan kavimcilik vatancılık. İşte bu ikisi temel olarak velâsını, bağını ve dostluğunu bir cinse bağlanmayı veya bir toprak bü­tünlüğüne bağlamayı amaçlamışlardır. Meselâ böyle bir şeyde Arap olan bir yahudi, hıristiyan bir Arap, müşrik bir Arap, milliyetçi bir Arap ve müs-îüman bir Arap bu amaçta birleşebilirler. Çünkü aradaki bağ, onları bir­leştiren unsur kavmiyetçilik veya milliyetçilik bağıdır. Halbuki böyle bir bağ Hanif olan bu din tarafından red edilmiştir. İslâm vatan ve kavmiyet­çilik kavramlarının üstünde tek bağ olarak akide bağını üstün kabul eder.

Çünkü diğer iki bağ Velâ'nın yani İslâmî manadaki bir bağlılığın ve dost­luğun sınırını daraltmış bulunmaktadırlar.

Aslında İslâm dünyası bir tek ümmettir. Bu itibarla bunlar: "Lâilahe illallah, Muhammedün Rasûlüllah" sancağının altında gölgelenmek isterler. Evet, İslâm tarihinde var olan çıkış ve iniş çizgisine rağmen müslümanla-nn bu sancak altında gölgelenmelerini ister akide. Zira müslümanlar yak­laşık üç asır bir tek ümmet olduklarını, bir tek dine sahip olduklarım, bir tek kitaba inandıklarını, bir tek sünnete bağlı olduklarını, bir tek şeriat ile yönetildiklerini biliyorlardı.

Bir müslüman Tanca'dan çıkıp tâ Bağdad'a geliyordu. Bu esnada hiç bir milliyetçilik, kavmiyetçilik, ırkçılık, bir vatancılık hüviyet ve düşünce­siyle hareket etmiyordu. Hepsi de İslâm şiarını taşıyorlardı. Bu da Tevhid kelimesiydi. Herhangi bir toprağa girdiğinde, şayet orada bir mümin kar­deşi bulunuyorsa, dilleri ve renkleri farklı farklı da olsalar, hemen birbir­lerine bağlanırlar. Çünkü İslâm cahiliyenin birer eser ve ürünü olan tüm zararlı tohumlan kaldırmış ve onları İslâm potasında eritmiştin

Ancak müslümanlann zayıflamaları sonucu, bizzat düşmanlarının on­lar üzerinde üstünlük kurmaları ile Allah'ın en rezil yaratıkları tarafın­dan sömürülmeleri de kolaylaştı. Bunlar ise yahudiler, hıristiyanlar ve bun­ları izleyen dinsiz komünistlerdir.                   

Düşmanlar, İslâm topraklarında üstünlüklerini kurup yerlerini sağ-lamlaştırdıktan sonra, artık zehirini yaymaya başladı. Halktan zayıf ka­rakterli ve kişiliksiz kimselerin üzerinde etkili olmaya başladı. Bunlara sev­gisini, yardımım ve dostluğunu kazanma tohumlarını ekti. Küfür ve batıl olan şeyleri bunlara güzel göstermeye başladı. Buralarda müslümanın müslümana göstereceği bağlılığı ve dostluğu ondan alıp cahili ve kâfiri sistemlere bağlı olanlara göstermesini sağladı.

Bunun doğruluğunu yine bir oryantalistin sözlerinden öğrenebiliyo­ruz. Bunlardan birinin yazdığı "Yakın doğu, toplumu ve kültürü" adlı ki­tabında şu ifadeleri görüyoruz: Bu şahıs müslüman...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dinsizlik Akımları
« Posted on: 26 Nisan 2024, 06:07:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dinsizlik Akımları rüya tabiri,Dinsizlik Akımları mekke canlı, Dinsizlik Akımları kabe canlı yayın, Dinsizlik Akımları Üç boyutlu kuran oku Dinsizlik Akımları kuran ı kerim, Dinsizlik Akımları peygamber kıssaları,Dinsizlik Akımları ilitam ders soruları, Dinsizlik Akımları önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes