> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslama Göre Dost ve Düşman > Müşrik akrabaya iyilikle davranmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müşrik akrabaya iyilikle davranmak  (Okunma Sayısı 1319 defa)
29 Eylül 2010, 12:27:39
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Eylül 2010, 12:27:39 »



Müşrik Akrabaya İyilikle Davranmak


Mekkî olan Kur'ân âyetlerini araştırırken, müslümanlarla bunla­rın kâfir ve müşrik olan yakınları arasındaki ilişki ve münasebetlerin her alanda kesildiğini görmüştük. Yani bir müslüman yakını da olsa bir kâfiri veli olarak tanıyamaz, ona sevgi ve saygı göstermez, bunla­ra herhangi bir yardıma da koşamaz. Evet bunları görmüştük. Ancak bütün bunlara rağmen Kur'ân şunu da emretmektedir. Onlarla olan akrabalık bağlarının koparılmamasını, kendilerine iyilikle muamele edilmesini emretmektedir. Kur'ân bunu emrederken, kesinlikle bu kâfir ve müşriklerin bir veli ve yardımcı olarak tanınmamasını da istemek­tedir. Yüce Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye (emr) et­mişizdir. Eğer onlar, seni, hakkın­da bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için

244. zoriarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim." (Ankebût, 29/8)

Bir başka âyet meali de şöyledir:

"Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü kö­rüne) bana ortak koşman için zor­iarlarsa, onlara itaat etme. Onlar­la dünyada iyi geçin. Bana yöne­lenlerin yoluna uy. Sonunda dö­nüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber veririm." (Lokman, 31/15)       

Beğavî, Ankebût 8. âyetiyle bu âyetin Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a) ile annesi Hamne hakkında nazil olduğunu bildirmektedir. Hamne Ebû Süfyan'in kızıdır. Sa'd ise ilk müslüman olanlar arasında yer alan bir zattır ve annesine karşı gayet saygılıdır ve ona karşı iyi davranmaktadır.

Annesi Hamne kendisine şöyle demişti: "Senin ortaya koyduğun bu din de nedir? Allah'a yemin ederim ki, bundan böyle sen bu dini terketmedikçe ben yemeyi ve içmeyi bırakıp kendimi ölüme terkede-ceğim. Bu hal ise sen yaşadığın sürece alnında bir kara leke olarak ka­lacaktır. Bunun için sana: "Ey anne katili" diyeceklerdir."

Daha sonra anne Hamne bir gün ve bir .gece yemeyi ve içmeyi ter-ketti yani açlık grevine gitti. Kendisini güneşin yakıcı sıcağına bıraktı. Oğlu Sa'd yanına gelip dedi ki:

- Anneciğim! Şunu iyice aklına koymalısın ki, senin yüz tane ca­nın = ruhun olsa, bunlar da birer birer alınsa ben yine de bu dinimi terkedecek değilim. Onun için bunun asla bir önemi yoktur.'Artık an­ne, oğlunun bu husustaki kesin azmini görünce ve onu davacından vaz­geçirmekten ümitsiz kalınca açlık grevine son verdi.

İşte yukarıdaki âyet bununla ilgili olarak indirilmiştir. Allah (c.c), bu maksatla bu âyeti indirmiştir. Âyette ana-babaya karşı dünyada iyi davranılması ve kendilerine iyilikte bulunulması emredilirken, şirk ve küfür noktasında bunlara itaat olunmaması kesin bir dille bildirilmiş olmaktadır. Çünkü Rasülullah (s.a) da şöyle buyurmuşlardır:

"Mahlukun   =   (insanın)  Allah'a  isyanı  halinde,  ona  itaat yoktur."[251]

Bunun için Allah'a, O'nun dinine ve mü'minlere dost olmak, bun­ların yetkisini tanımak hususu ayrıdır, bu itibarla, herhangi bir kim­senin muhalefeti halinde ona bu konuda itaat yoktur. Müşrik olan ya­kınlara karşı iyilik ise ayrı bir konudur. İkisi karıştırılmamalıdır. Bu, bazan onları İslama teşvik için ve bazan da ısındırmak için olabilir.

 
Mekke Döneminde Kâfirlerden Uzak Durma (Bera') Nasıldı?
 

1- Müslüman, şehadet kelimesini getirdikten, yani Allah'tan baş­ka ilah olmadığına, hakimiyetin kayıtsız ve şartsız Allah'ın olduğuna, Muhammed (s.a)'in de O'nun elçisi olduğuna şehadet ettikten sonra artık o, atalarının ve dedelerinin dinini bırakmış, yeni dine girmiş olu­yordu. İslama girdiği andan itibaren, yeni bir dönemin başladığını his­sediyor ve cahili hayatıyla ilgili ne varsa tümünü terkediyordu. Hatta cahili döneminde yaşadığı ve yaptığı şeylerin tümünü şüpheyle karşı­lıyor, onları hatırlarken ürperiyordu. O hayatın tümüyle pislik ve mur­darlık olduğunu, kesinlikle İslam ile bağdaşan bir yönünün bulunma­dığım hissediyor ve görüyordu. İşte onlar İslamı bu duygularla kucak­lıyorlardı. Bu yeni yolun almış ve kabul edilişi böyleydi. Bizim buna şöyle bir isim vermemiz de mümkündür: "Şuurlu uzakîaşış".. Çünkü müslüman, artık bu davranışıyla cahili ortamdan sıyrılıyor, onun ör­fünü, tasavvurunu, adetlerini ve bağlarını tümüyle bırakıyordu. O, şirk inancını terkediyor, yerine tevhid inancını koyuyordu. Cahilî tasav­vur ve düşüncelerden arınıyor, İslamî tasavvur ve düşünceye sığmı­yordu. Evet varlık ve hayat hakkındaki cahilî düşünce anlayışından tümüyle kopup her bakımdan İslâmın görüşünü kabul etmekteydi. Ar­tık o, böylece yeni bir görev anlayışıyla islam toplumuna katılıyor ve yeni topluma tüm yetkisini devrediyordu, Velayeti ona veriyor, sevgi ve itaati ona bağlıyor ve tümüyle ona tabi oluyordu.[252]

2- Artık bundan sonra kâfirlerden yüz çevirmek ve onların ya­nında yer almama emri gündeme geliyordu. Çünkü Rabbimiz şöyle buyurmuştu:

"Onun için sen, bizim zikri­mize (şeriatımıza) iltifat etmeyip sırt çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlerden yüz çevir. İşte onların ilimden yana ulaşabildikleri (son sınır) budur.

Hiç şüphesiz, senin Rabbin; kendi yolundan sapanı en iyi bilen O'dur ve hidâyet bulanı da en iyi bilen O'dur." (Necm, 53/29-30)

3- Yine gelen emir sabrı ve iyi bir şekilde onlardan ayrılmayı ön­görüyordu. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

"Onların (Müşriklerin) söy­lediklerine sabret (katlan) ve on­ları güzel bir şekilde terket." "Müzzemmil, 73/10)"

Bir diğer âyette Rabbimiz şöyle buyuruyor:

"(Rasülüm!) Sen şimdi sab­ret. Bil ki Allah'ın va'di gerçek­tir. (Buna) iyice inanmamış olan­lar, sakın seni (üzüntü ve) gevşeklige sevketmesin (İyice iman etmemiş olanların seni hafife almalarına sakın fırsat verme!)" (Rûm, 30/60)

Daha sonra Allah (c.c), mü'minlere ataları İbrahim (a.s)'in yap­tığını hatırlatıyor ki, bunu kendileri için bir örnek alsınlar. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

"Bir zaman İbrahim, baba­sına ve kavmine demişti ki: Ben sizin taptıklarınızdan uzağım. Ben yalnız beni yaratana taparım. Çünkü O, beni doğru yola ilete­cektir. Bu sözü ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki insanlar (dinine) dönsünler." (Zuhrûf, 43/26-28)

4- Bu Rabbani hatırlatmanın yanında insan hayatında gerçekten değişik örnekler vardır. Bu örnekler Kur'ân'da, değişik Rablere vela­yetini tevzi edenlerle, bir tek Rabbe velayetini verip ve o bir tek Rab-be yönelenler için elle tutulur bir şekilde ve hislerle kavranılır bir tarz­da ortaya konulmuştur. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

"Allah, çekişip duran bir çok ortakların sahip olduğu bir adam (köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı (mü'mini) misal (örnek) olarak verir. Bu ikisi eşitmidir? Hamd Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler," (Zümer, 39/29).

Allah (c.c), bu Kur'ânî örnekte Allah'a iman etmeyen müşrikin halini ortaya koymaktadır. Öyleki bu adam Allah'a iman etmediği gi­bi, sevgisi ve velâsı da Allah için olmamakta ve Allah rızasını hiç bir zaman gözetmemektedir. Böyle bir müşrikin durumu bir çok kişi ara­sında ortak olarak alınan bir köleye benzetilmiştir. Köle bir çok efen­diye ait olduğu için her birinin ayrı ayrı arzu ve isteklerine muhatabdır. Dolayısıyla tüm ortaklar arasında kime hizmet edip edemeyeceği konusunda şaşırıp kalmaktadır. Çünkü hepsi de efendisi, hepsi de ay­rı ayrı hizmet beklemektedirler. Adam hiç birisinin arzununu gereğin­ce yerine getiremediğinden dolayısıyla hiç birisini de memnun edeme­mektedir.

Âyette Allah'ı bir tek olarak tanıyan ve tevhid inancına bağlı olan kimsenin durumu da tek efendiye bağlı bir köleye benzetilmiştir. Tev­hid inancına bağlı olan kimse bir tek Allah'a ibâdet ediyor, Velayetini ve sevgisini O'nun adına kullanıyor, her şeyde O'nun rızasını ve hoşnudluğunu göz önünde bulunduruyor. Bu tıpkı tek efendisi olan bir köle ya da işçi gibidir. Efendisinin kendisinden ne gibi beklentileri ol­duğunu biliyor, onun amaçlarını ve gittiği yolu biliyor, dolayısıyla ona göre hareket ederek, onu hoşnut edebiliyor, böylece herhangi bir tar­tışma ve münakaşa doğmaksızın rahat içinde zamanını geçirebiliyor. Aynı zamanda efendisinin şefkat ve merhamet duygularım, kendisine olan ihsanım elde edebiliyor, çünkü onun maslahatlarını yerine getir­mektedir.

Şimdi bir çok efendinin ortak malı olan köle ile bir tek efendinin emrine bağlı olan köle eşit olabilir mi? Biri efendilerinin elinde bir oyun­cak gibiyken, diğeri ne yaptığını bilen bir kimse değil midir? Evet bu ikisi hiç bir zaman eşit olamazlar. "Hamd Allah'a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler."[253]

Hele bir Kur'ân yoluna dikkat et. Onun ahiret gününe gösterdiği önemi, bunun iman problemi üzerindeki büyük etkisini bir düşün. Biz Kur'ân'ı Kerîm'in, Allah'dan başkasına velayetini verenlerin halini kı­yamet sahneleri içerisinde nasıl gösterdiğini açıkça görmekteyiz. Ger­çekten onların bu velayetleri sonunda nasıl bir düşmanlığa, buğza ve kine dönüştüğünü, sonra da dostluğun çok iğrenç düşmanlığa bürün-düğünü net bir şekilde görebilmekteyiz.

Kâfirler cehennemde: "Rabbimiz! Cinlerden ve insan­lardan bizi saptıranları bize gös­ter de onları ayaklarımızın altına alalım. Onlar, en aşağıda kalan­lardan olsunlar! diyecekler." (Fussilet, 41/29)

Yine bir başka âyette yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

"Allah'a saygı duyup kötü­lükten sakınanlar müstesna olmak üzere, (dünyada iken kötülükte)                       

dost olanlar o gün birbirlerine düşman kesilirler.” (Zuhrûf, 43/67).

"O gün, o zalim kimse ellerini ısırıp şö...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müşrik akrabaya iyilikle davranmak
« Posted on: 27 Nisan 2024, 10:52:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müşrik akrabaya iyilikle davranmak rüya tabiri,Müşrik akrabaya iyilikle davranmak mekke canlı, Müşrik akrabaya iyilikle davranmak kabe canlı yayın, Müşrik akrabaya iyilikle davranmak Üç boyutlu kuran oku Müşrik akrabaya iyilikle davranmak kuran ı kerim, Müşrik akrabaya iyilikle davranmak peygamber kıssaları,Müşrik akrabaya iyilikle davranmak ilitam ders soruları, Müşrik akrabaya iyilikle davranmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes