> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslama Göre Dost ve Düşman > Bidatçılardan uzaklaşmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bidatçılardan uzaklaşmak  (Okunma Sayısı 932 defa)
27 Eylül 2010, 21:52:41
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 27 Eylül 2010, 21:52:41 »



4. BÖLÜM

BİD'ADÇILARDAN (HEVA VE İSTEKLERİNE UYANLARDAN) UZAKLAŞMAK


Velâ ve Berâ'nın beraberinde getirdiği bir başka sorumluluk ise bid-atçılardan, heva ve isteklerine esir olanlardan uzak durmak ve bunları ter-ketmektir. Bunların sahip oldukları bozuk inanç ve akidelerinden, bağlı oldukları batıl sistemlerinden ilgiyi kesmektir.

Ben üçüncü bölümün birinci babında, Selef-i salihinin bid'atçılar karşısındaki tutumlarından söz etmiştim. Aynı zamanda orada bid'atın tanımını yapmış ve küfrü gerektiren bid'atler ve gerektirmeyen bid'atler kısımlarına ayrıldığını izah etmiştim.                                                         

Ben şimdi burada onları terketmenin, yanlarına gitmemenin, onlarla beraber olmamanın ve onlara karşı koymanın "Velâ ve Berâ" meselesinin  bir gereği olduğundan söz edeceğim. Bu prensibin ayrlmaz şartlarından \birinin de bu olduğunu anlatacağım. Çünkü bu meselede esas olan şudur:

Allah'ı sevmek ve Allah'ın sevdiğini sevmektir. Birde Allah'ın buğzettiklerine ve buğz edilecek şeyler yapana buğuzda bulunmaktır. Çünkü £ dinin fesada uğraması ve bozulması bu iki yoldan biriyle veya her ikisiyle olmaktadır.                                                                                               

a- Ya batıl bir itikad ve inanca düşmek, bunu konuşup propagandasim yapmaktır ki buna "Havd" dalma denir.                                         

b- Ya da hak ve doğru olmayan bir ameli yapmaya girişmektir ki, bu da, boş ve yararsız şeylerden faydalanmaya gitmektir.                             

Bunlardan ilki bid'at adını alır. İkincisi ise, heva ve arzuya tabi olmaktır. işte bu ikisi de her türlü şerrin, kötülüğün, fitne ve belânın aslıdırlar. Bu iki yoldan peygamberler yalanlandı, Allah'a isyan bu iki yoldan yapıldı. Cehenneme bu iki yoldan girildi. Cezalandırılmalar bu iki yol yüzünden meydana geldi. İtikadda bozukluk, hep şüphelerden meydana ge­lir. Amelde bozukluk ve fesad ise şehevi isteklerden meydana gelir. Bunun içindir ki, selef şöyle söylerlerdi:

"İki sınıf insandan uzak durun:

a- Birisi heva ve isteklerinin esiridir ki, heva ve istekleri onu fitneye soktu.

b- Dünyaya bağlı olan kimse ki, dünya bu kişinin aklını başından al­mıştır:”[96]                                     

Yine bu zatlar derler ki:       

'Tacir (kötü alimin) fitnesinden sakının, bir de çok ibadet eden ca­hilin fitnesinden. Zira bu ikisinin fitnesi, herkesi tuzağa düşürür. Çünkü birincisi, Allah'ın kendilerine gazapta bulunduğu kimseye benzer, hakkı ve gerçeği bilirler ve fakat bu hakka tabi olmazlar. İkinciler ise, dalâlette ve sapıklıkta olanlara benzerler ki, hiçbir şey bilmeden körü körüne amel­de bulunurlar."[97]

Bid'atın tehlikesi, şurada gizlidir. Bid'at "Bir tek Allah'a teslim ol­mada çelişkilidir." Nitekim seleften bazıları şöyle söylemişlerdir: "İslâmın değeri ve ölçüsü, ancak teslimiyet kantarında kanıtlanır."[98]

Bu, İmam Süfyan es-Sevrî'nin dediği gibidir. O der ki: "Bid'atçı ol­mak, şeytana, masiyet sahibi olmaktan, yani asi olmaktan daha hoş gelir. Zira bid'atın tevbesi yoktur, bundan dolayı tevbe kabul olunmaz. Halbu­ki masiyet öyle değildir. Masiyet sebebiyle tevbe kabul edilebilir. Bid'attan dolayı tevbenin olmayışı, bid'at sahibinin Allah ve Rasûlü'nün meşru kıl­madığı bir şeyi, insanlara bir din gibi sunması, bunu bir din edinmesin-dendir. Ona kötü ameli süslendirildi de o bunu güzel gördü. İşte bu kimse bunu güzel bulduğu müddetçe tevbesi kabul olmaz. Zira kişinin yaptığı işin kötülüğünü kabul etmesi halinde tevbesinin kabulü mümkündür. Yaptığı fiil kötü olduğu halde, bid'atçı onu güzel görmekte devam ettiği sürece, "tevbesi makbul değildir.

Gerçi tevbe, Allah'ın kendisini hidayette kılması ve irşad etmesi sure­tiyle hak kendisine apaçık ortaya konunca, mümkündür ve olabilir. Nite­kim Allah (c.c), kâfirlerden ve münafıklardan, bid'atçılardan ve dalâlete düşmüşlerden birçoklarını hidayette kılmıştır. Bu da ancak, Allah'ın kendilerine öğrettiği hakka tabi olmalarıyla gerçekleşecektir. Çünkü Rabbimiz şöyle buyuruyor:                                                                                 

"Doğru yolu bulanlara ge­lince, Allah onların hidayetle­rini arttırır ve sakınmalarını sağlar." (Muhammed, 47/17)[99]                                                                   

İhsanlar arasında peygamberlerin sunmuş olduğu dini bilmeme olayı ' yaygınlaşırsa, kalplerine ve nefislerine de cahiliyet tohumu yerleşip yeşerme imkânını bulunca, artık bundan böyle karakterler hızlı bir şekilde çözülüşe doğru kayar. Çünkü tabilerinin ipleri çözülür. Zira nefiste bir tür : kibir ve büyüklenme meydana gelir. Bu da imkân ve fırsat buldukça kulluktan çıkmak ister. Nitekim Seleften bir zat şöyle söylüyor:           

"Herhangi bir sünneti terk eden kimsenin nefsinde mutlaka bin bu yüklük (kibir) meydana gelir.”[100]                                                       

Biz de ikinci bölümün birinci babında demiştik ki: Rahman olan Allah'ın velileri ile, Şeytan'ın yandaşları arasında düşmanlık kesin olan bir ; durumdur. İşte burada da düşmanlık, tabi olanla bid'atçı olan arasında aynı derecededir. Bunun içindir ki İmam Şevkânî şöyle diyor:                 

"Tabi olan ile bid'atçı arasındaki düşmanlık, güneşten daha açık bir  şekilde ortadadır. Çünkü tabi olan kimse, bid'atçıya bid'atı yüzünden düşmandır. Bid'atçının da tabi olana düşmanlığı, sırf onun tabi oluşu ve doğru yolda olması yüzündendir. Aksine bid'at erbabının başkalarına karşı düşmanlığı, yani hakka tabi olanlara karşı düşmanlıkları, yahudi ve hırisitiyanlara karşı olan düşmanlıklarından çok daha fazladır."[101]

Biz bid'at ehlinden nasıl uzak kalabiliriz, bunlardan uzak kalmanın  ve berî olmanın keyfiyetini, heva ve heveslerine uyanlardan uzak kalma j. keyfiyetini öğrenmeye geçmeden önce, mutlaka insanlarla bir arada nasıl bulunulabileceği konusuna basit bir tarzda değinmek isterim. Bu konuda s İbn Kayyım merhumun güzel bir sözünü gördüm. Bunu aşağıda görüldüğü gibi kısaca aktaracağım. Allah rahmetiyle muamele buyursun İbn Kay-  yım, insanlarla bir arada bulunmayı dört kısımda ele almaktadır.[102]

1- Kendileriyle bir arada bulunulması gıda gibi ihtiyaç duyulanlar. Kişi gece veya gündüz olsun bunsuz yapamaz. İnsan ihtiyacını, bir araya gel­mek sebebiyle elde edince, gitmeyi bırakır. Tekrar ihtiyaç duyulunca, yine bir araya gelmeye başlar. İşte bu birinci tür, altundan da değerlidir. Bu kısım insanlar, Allah'ı bilip tanıyanlar, emrini bilip takdir edenler, düş­manının hile ve tuzaklarını anlayanlardır. Bunlar AUah için nasihatta bu­lunurlar. Allah'ın kitabı ve Rasûlü için insanlara öğüt verirler. İşte bu in­sanlarla bir araya gelmekte tamamen kâr ve kazanç vardır.

2- Kendileriyle bir arada bulunma durumu bir ilâç gibi olanlar. Buna hastalık anında gerek duyulur. Sağlıklı kalındığı sürece, buna gerek-du­yulmaz. Bunlar maişet noktasında kendilerine ihtiyaç duyulanlardır, belli muameleler ve hizmetler için bir arada bulunmayı gerektiren hallerdir. İş­te bunlarla bir araya gelinerek, ihtiyacın giderilmesi halinde, artık bunla­ra da gerek kalmaz. Bu defa üçüncü kısım devreye girer.

3-  Bunlarla bir arada bulunmak, değişik seyirler ve durumlar, mer­haleler gösteren hastalıklara benzer. Hastalık kuvvetlilik ve zayıflık du­rumlarına göre seyir değiştirir. Kimisi tıpkı müzmin ve tedavisi, teşhisi güç olan  hastalık gibidir.  Ne dinine ne de dünyasına bir yararı  vardır. Böylesi bir hasta hem dinini, hem dünyasını veya bunlardan birini ziyan eder. Kimi hasta da, sanki diş ağrısına ve sızısına yakalanmış gibidir. Diş ağrısı sürdüğü müddetçe ızdır.ap çekersin, fakat ağrı kaybolunca da sü­kûn ve huzur tekrar döner. Kimisi de ruh sıtmasına tutulmuştur. Bu kim­se pek öfkeli ve aynı zamanda başkalarına karşı aklen kinli ve öfkelidir. Bu kimse öyle bir hastadır ki, güzel bir şekilde konuşmaz, dolayısıyla din­leyip yararlanamazsa, iyi bir şekilde susmasını bilmez ki, sen ona yararlı olasın. Bu kimse konuştuğu zaman, konuşması dinleyeni erce, sözlerine hay­ret ve şaşkınlıkla bakmalarına rağmen, bir isyan ve hançer gibi saplanmış görünür. Dinleyen sanır ki, o sözü bir misk gibidir, meclise tatlı ve güzel bir hava teneffüs ettiriyor. Bu kimse bir de susarsa artık çekilemez olur. Tıpkı bir değirmen taşı gibi, ne taşınmasına güç yetirilebilir, ne de yerden çekmek suretiyle taşınabilir. İşte hasta bu türden bir hasta ise, ona iyilikle muamele et, ta ki Allah (cc), sana ondan bir kurtuluş ve çıkış yolu göstersin. .

4- Bunlarla bir arada bulunmak tamamen helak olmaktır. Bu da ze­hir yemek gibidir. Gerçi böyle bir zehirin tedavi de uygun olacağına dair, bir panzehirde ittifak etseler de, durum böyledir. Zira panzehirin tedaviye cevap vermemesi halinde, Allah (cc.) sonunu iyiliğe ve hayra çevirsin. Bu türlü insanlara halk arasında ne kadar da çok rastlanmaktadır. Bunlar ger­çekten bid'atçılarla, heva ve isteklerine esir olanlardır. Bu kimseler Allah Rasûlü'nün sünnetine engel olurlar, sürekli aykırı ve muhalif şeylere da-

vet ederler. Bunlar öyîe kimselerdir ki, Allah'a giden yolda insanlara en­gel olurlar ve devamlı eğri yolu ararlar. Bid'atı sünnet gibi sunarlar. Sün­neti de bid'at, iyiliği kötülük, kötülüğü de iyilik diye takdim ederler. Eğer aralarında sadece tevhidi dile getirmelerini söylersen, "Velileri ve salihleri' dışladın, bunların değerini düşürdün" diye konuşurlar. Şayet sadece Rasûlüllah (s.a.v.)'a tabi olunmak gerekir, diye büdirirsen, bu defa, "Peşin­d...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bidatçılardan uzaklaşmak
« Posted on: 27 Nisan 2024, 08:20:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bidatçılardan uzaklaşmak rüya tabiri,Bidatçılardan uzaklaşmak mekke canlı, Bidatçılardan uzaklaşmak kabe canlı yayın, Bidatçılardan uzaklaşmak Üç boyutlu kuran oku Bidatçılardan uzaklaşmak kuran ı kerim, Bidatçılardan uzaklaşmak peygamber kıssaları,Bidatçılardan uzaklaşmak ilitam ders soruları, Bidatçılardan uzaklaşmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes