> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İslam,Tasavvuf,Hayat > Allah Bilgisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah Bilgisi  (Okunma Sayısı 1393 defa)
26 Haziran 2010, 19:04:04
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 26 Haziran 2010, 19:04:04 »



ALLAH BİLGİSİ



................

Bu maddî tapınmaların yanında bir takım mânevî tapınmalar da var... Meselâ, insanların bir kısmı egosuna, nefsine tapınıyor. İmâm-ı Gazâlî'nin bir sözü var bu konuda, diyor ki:

"--İnsanların gözünden gaflet perdesi kaldırılsa, gerçekleri basiretle görseler, bakarlar ki, bir çok insan maalesef nefsini put edinmiş, o putun karşısında elpençe divan durmuş, 'Emret! Senin emrini yapacağım.' diye nefsine tapınıyor."

Bir kısmı paraya tapıyor. Bir kısmı mevkîye, makama, şöhrete tapıyor. Her birisi çeşitli şeylere tapınma durumunda...


Bugün yaşayan insanların da tanrı kavramları veya bu tanrı kavramı karşısındaki tavırları; bunlar da çeşit çeşit... Şöyle sıralayabiliriz:

1. Bir kısmı tanrıyı kabul etmiyor; ateist diyoruz bunlara...

2. Bir kısmı bu konuyu hiç dert edinmiyor kendisine, kafasına almıyor; nefsinin, keyfinin, zevkinin peşinde sedonist bir hayat sürüyor.

3. Bir kısmı bulunduğu toplumda bu konu ile ilgilenmiş, ama sonuçta tatmin olmadığı için inancını yitirmiş, inanmıyor. Tabii bunda, yaşadığı ülkenin geçerli dininin, çevresindeki inancın, karakterin büyük rolü var...

Bir İslâm ülkesindeki ateist ile Hindistan'daki veyahut Afrika'daki ateist arasında fark var; çünkü çevrelerindeki dinler farklı...


4. Bir kısım insanlar, akılları ve mantıklarının gereği olarak üstün bir yaratıcının, tanrının varlığını düşünce yoluyla, mantıkî olarak kabul ediyorlar.

Benim bir talebem, şu anda bir yerde dekan; o doçentlik tezi yapmıştı. Ateizmin ilmen imkânsız olduğunu o tezinde isbat etmişti.

Bir takım insanlar böyle bir varlığı kabul ediyorlar ama, herhangi bir dine bağlı değiller veya dinlere karşı olabiliyorlar. Sadece Allah'a inandıklarını ifade ediyorlar.


5. Birtakım insanlara rastlıyoruz; onlar da bir dine mensup olmuş, gözü kapalı olarak o dini takib ediyor. O dini kritik etmiyor. Bunlardan birisinin sözünü hatırlıyorum, bir alim bunu söyleyen:

"--Ben laboratuarıma girdiğim zaman dini, kiliseyi, İncil'i unuturum. Ama kiliseye gittiğim zaman da ilmi kafamdan silerim, laboratuarımı düşünmem." diyor.

Böylece tezatlar içinde, bu fikirleri birbirlerinden ayırmadan, hangisi doğrudur diye düşünmeden yaşayabiliyor.


Japonya gibi, Amerika, Avrupa ülkeleri gibi bir çok ülkelerde de, ilmin gelişmesinin yanında inançlarını incelediğimiz zaman, onların inançlarının son derece ibtidâî olduğunu görüyoruz. "Bu kadar ilmi ilerlemiş insanlar, nasıl oluyor da bu kadar ibtidâî inanca sahip olabiliyorlar?" diye hayret ediyoruz.

Japonlar Güneş'e tapıyorlar, imparatorları Güneş'in oğluymuş diye düşünüyorlar. Avrupalılar teslise inanıyorlar. Peki Hazret-i İsâ tanrı ise, Hazret-i İsâ'dan önceki insanların tanrısı kimdi?.. Üç nasıl bir oluyor, bir nasıl üç oluyor?.. Bunları düşünmeden dinlerinde devam edebiliyorlar. Dini nostaljik ve historik olay olarak kabul ediyorlar. Sosyal ve kültürel bir olay olduğu için, ona bağlılıklarını devam ettiriyorlar. Onlar için bir yılbaşı eğlencesi, Noel Baba, vs. bir takım festivaller dine bağlılıklarını devam ettirmeğe yetiyor.


6. Bu insanların arasında bir kısım diğer insan da araştırma ve merak içinde... Kendi inançlarını eksikliğini hissediyorlar. Ruhlarının, kalblerinin ve kafalarının tatmin edilmediğini görüyorlar. Bunu tatmin etmek için reformlar yapmağa, dinlerinde birtakım geliştirmeler yapmağa çalışıyorlar. Bu konuda yeni cereyanlar ortaya çıkartıyorlar, kendilerine göre yeni mezhebler ortaya atıyorlar.

Meselâ onlardan bir tanesi, üç beş sene önce Amerika'da üç-beşyüz mensubu ile ormanda intihar ettiler. Geçtiğimiz sene İsviçre'de üç-beş dağ evinde bir grup intihar edip, villalarını yaktılar. Böyle yeni arayışlar peşindeler...

Yahova şahitleri var. Onlar diyorlar ki: "Biz İncil'in yeni yorumunu yapıyoruz. Dinlerin hepsini birleştiren yeni bir atılım içindeyiz." diyorlar.

Moonizm denilen yeni bir mezhep var. Bir rahip çıkmış, dinleri birleştirerek insanların işine yarayacak yeni bir şey ortaya koymaya çalıştığını söylüyor.

Bazıları Hind'in, Çin'in dinlerini egzotik buluyorlar, yogilere hayret ediyorlar ve onlara bağlanıyorlar. Bazıları bu transandantal meditasyona merak ediyorlar. Ben İsveç'te gördüm: İsveç kökenli insanlar, ellerinde ziller, aletler; sıra halinde çarşıda pazarda Hint kıyafeti ile dolaşıyorlar. Krişna dinine girmişler, gösteri yapıyorlar.

Bunların her birisi birer araştırma ama, mânâsız ve sonuçsuz...


7. Bu kadar çeşitli grupların arasında, kendisi yanlış yolda iken doğruyu bulanları da görüyoruz. Bunlar ciddî araştırıcılar, eserleri ciddî olarak incelebiliyorlar. Kafaları muntazam... İşi iyice araştırdıktan sonra sonuca varıyorlar.

Bunların içinde meselâ, Fransız filozofu Roce Garudi'yi zikredebiliriz. Fransız İlimler Akademisi üyelerinden Prof. Moris Bükey'i görebiliriz.

Parlamenter olan bir arkadaşımızın İngiltere'den dostu, kendisine bir din aramak için çok düşünmüş, sonunda Hindistan'a gitmeğe karar vermiş. Çok iyi niyetle malını mülkünü satmış; artık Hindistan'a gidip doğru bildiği bir dine girip, hayatını orada Allah'ın sevdiği bir yolda geçireyim diye yola çıkmış. Fakat o da Türkiye'de üç defa peşpeşe rüyasında, "Doğru din İslâm'dır." diye gördüğü için müslüman olmuş.

Böyle rüya görüp de müslüman olan kimseler var... Meselâ, Nijeryalı Utama isimli birisinin, bir papaz iken nasıl Peygamber Efendimiz'i rüyada görerek müslüman olduğunu bir kitapta okumuştum.

Benim Avustralya'dan tanıdığım müslüman olmuş Avustralyalı bir İngiliz vardı. Nasıl müslüman olduğunu sordum. Peygamber Efendimiz'i rüyada gördüğünü ve onun üzerine müslüman olduğunu söylemişti. Böylece doğru yolu bulup müslüman olanlar da var...


Dünya üzerinde pek çok insan olmasına rağmen, doğru inancı bulan insanların az olduğunu, yanlış yollarda giden insanların ne kadar çok ve çeşitli olduğunu göstermek için bunları anlattık. O halde bu konunun ne kadar önemli olduğu, bu anlattıklarımızdan da çıkıyor.

Ayrıca bu konunun hem maddî bakımdan önemi var, hem mânevî bakımdan önemi var; hem de gerçekten müslüman olanlar için, ayrıca önemi var... Bunların sebeplerini biraz sıralamak istiyorum:


Konu maddî bakımdan, materyalist bir gözle, inanmayan bir insanın gözüyle incelendiği zaman bile, önemli bir konu... Tanrı fikri, Allah inancı ve dine bağlılık konusu her şeyden öte çekici bir konu... Bir çok insanı cezbediyor, bir çok insanı ilgilendiriyor. Sosyal bir konu, bu bakımdan önemli...

İkinci bir önemli tarafı, içinde gördüğünüz gibi pek çok tezatlar ve problemler var... Bunların araştırılması ve çözülmesi ilmin görevidir. İnsan kafası bunları araştırmak ve çözmek zorundadır, ilmin vazifesi budur.

Allah inancının, genellikle dindarlığın topluma sağladığı bir çok faydalar var. Meselâ, genel ahlâkı din besliyor, ahlâkın kaynağı din ve Allah korkusu, tanrı inancı anarşiye karşı insanın kalbine düzen fikri veriyor. Zulmü ve suçları engelliyor. Bunun bir misalini vermek istiyorum:


Burada ihtisas yapan bir kardeşimizin kızı sınıfının prezidenti olmuş, çok zeki bir kız... Fakat belli günlerde onları kiliseye götürmek istiyorlar. Babasına söylemiş. Babası da demiş ki:

"--Hayır, sen kiliseye gitme!.."

Onun üzerine derhal çağırmışlar, sormuşlar:

"--Niye kızınızı göndermiyorsunuz kiliseye?" demişler.

Demiş ki:

"--Ben müslümanım!"

"--Ooo, teşekkür ederiz, biz sizin müslüman olduğunuzu bilmiyorduk. Müslümansanız tabii, kiliseye gitmek zorunda değil... Okul olarak bizim görevimiz, senin kızına bir hoca bulmak veya kızını camiye götürmektir. Sen kiliseye göndermek istemeyince, sen dine karşısın sandık. Onun için, seninle konuşmak üzere seni çağırdık.

Bizim çocuk eğitiminde gördüğümüz bir gerçek var: Güzel duygular, ahlâk duygusu, merhamet duygusu, sevgi ve saygı bu çağlarda kazanılıyor ve bunu din duygusu kuvvetlendiriyor. Bu çağlarda bu duyguları alamayan çocuklar, daha sonraki dönemlerde suça itiliyorlar. Ortaokulda, lisede, büluğ çağına erdikten sonra suçluların çoğunda bu duyguları alamamış olmaları sebep olarak görülüyor.

Onun için, biz sizinle bunu konuşmayı istedik. Anlaşıldı ki sen dine karşı değilmişsin, dindarmışsın. İnşaallah senin çocuğuna bir din hocası veyahut çocuğunu götürebilecek bir cami bulacağım!" demiş.


Diğer bir misal: New York'ta müslüman bir şahısla tanıştım. Kendisi hapishanelerde imammış ve mahkûmlarla konuşması ve onlar üzerinde bir takım çalışmalar yapması için Amerika ona maaş veriyormuş.

Tabii, bu gayet normal... Çünkü bir mahkûmun suçluluk psikolojisinden kurtulması, rehabilitasyonu ve yeniden topluma intibakı için bu duygu önemli olduğundan, Amerikan hükümeti bir imama maaş veriyor.


İnancın böyle sosyolojik faydaları olduğu gibi, topluma yönelik faydaları olduğu gibi, şahsî, psikolojik faydaları da var... Kişiye destek ve enerji sağlıyor. Bakıyorsunuz bir kimse amansız bir hastalığa tutulmuş, kanser; fakat inancı sayesinde, imanıyla kurtuluyor. Kötü olaylar karşısında bakıyorsunuz, inancı zayıf olan bir kimse derhal intihar ediyor; fakat inançlı bir insan metin kalıyor, kendisini koruyor.

Be Türkiye'de iken, İsveç'ten Türkiye'ye emniyet genel müdürü gelmişti yıllar önce... Diyordu ki: "Sosyal bütün hakları hazırladık, sağladık biz İsveç'te halkımıza... Her türlü serbestlik var, yaşamak için her türlü şartları hazırladık. Fakat buna rağmen İsveç'teki intiharlar dünyada birinci; yâni çok ön sırada geliyor. Halbuki sizde yok... Yokluk var, fakirlik var ama, sizde intihar olayı yok... Bunu incelemeye geldim." diyordu.


Ayrıca inanç, insanları...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah Bilgisi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 01:07:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah Bilgisi rüya tabiri,Allah Bilgisi mekke canlı, Allah Bilgisi kabe canlı yayın, Allah Bilgisi Üç boyutlu kuran oku Allah Bilgisi kuran ı kerim, Allah Bilgisi peygamber kıssaları,Allah Bilgisi ilitam ders soruları, Allah Bilgisiönlisans arapça,
Logged
09 Ocak 2011, 13:38:24
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 09 Ocak 2011, 13:38:24 »


   Burada bir ince noktaya işaret ederek meseleyi bitirmek istiyorum: İnsan ilkönce ALLAH tarafından sevilecek; ondan sonra ALLAH sevgisi kendi içinde hasıl olacak da, takvâya, ihlâsa ve sâireye sahib olacak. İşin püf noktası, en önemli noktası bu...

    Rabbim tarafından sevilmek ve böylece O'nu c.c. sevmek..Vehbi midir? Kesbi midir? Bence de en önemli mesele bu..

  Rabbimin sevdiği kul olabilmek duasıyla..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes