> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İslam Tarihi  > Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi,
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi,  (Okunma Sayısı 891 defa)
11 Temmuz 2009, 10:32:38
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Temmuz 2009, 10:32:38 »



Emevî yöneticisi Yezid b. Muaviye devrinde Medine'de Ashab çocuklarinin yönetime karsi kiyamlari neticesinde Medine'nin yagmalanmasi ve bir çok kimsenin öldürüldügü olay. Yezid'in birçok kimsenin muhalefetine ragmen veliahd olup basa geçmesinden sonra yönetimden razi olmayan fakat Dimask'ta ne olup bittigini ögrenmek isteyen bazi müslümanlar vardi. Bunlar ashabin ileri gelenlerinin çocuklari idi. Gasîlü'l Melâike diye bilinen Hanzala'nin oglu Abdullah ve Mahsunogullari kabilesinden Abdullah b. Hafs ile Münzir b. Zübeyr Medine halkinin ileri gelenlerinden kalabalik bir hey'et olusturup Dimask'a Yezid b. Muaviye'yi ziyarete gittiler. Bunlar Yezid'in huzuruna vardiklarinda Yezid'den büyük iltifatlar gördüler. Yezid onlara bol ikram ve ihsanlarda bulunup cömertçe hediyeler verdi. Son derece adil, kibâr, haysiyetine düskün olan Abdullah b. Hânzala, Yezîd'in verdigi yüz bin dirhem ile yaninda bulunan ogullarina verdigi on bin dirhemi reddetmeden kabul etmisti. Bu hey'ete katilanlarin hemen hemen çoguna ayni hediyeler takdim edildi. Ancak onlar Dimask'a giderken orada nasil bir yönetimin hüküm sürdügünü ve Yezid'in neler yaptigini ögrenmek için gitmislerdi. Bu hey'et Dimask'tan Medine'ye geri dönmek üzere yola koyuldugunda bunlardan Münzir b. ez-Zübeyr Irak'a Ubeydullah b. Ziyad'a gitmis ve bir müddet orada kalmisti. Medine'nin ileri gelenlerinden tesekkül eden bu hey'et Dimask'ta görüp isittiklerini anlatmak üzere Rasûlullah'in sehrine varinca bütün orada gördüklerini ve Yezîd'in nasil bir hayat sürdügünü müslümanlara aynen aktarmaya basladilar. Söyle diyorlardi: "Bizler Islâmî hiç bir hayati olmayan bir adamin yanindan geldik. Bu adam mü'minlerin halîfesi sifatini kullaniyor, fakat saraf içiyor; tanbur çaliyor; huzurunda câriyeler sarki söylüyor; maymun ve köpeklerle ugrasiyor ve geceleyin de ülkenin haydutlariyla bir araya gelip sohbet ediyor. Sahit olunuz ki biz daha evvel kendisine yapmis oldugumuz bey'ati geri aldik ve onu hilafet makamindan azlettik." Sonra Hanzala'nin oglu Abdullah bu konusmalara sunlari ilave etmisti:

"Biz öyle bir adamin yanindan geldik ki su çocuklarimin disinda hiç kimseyi bulamayacak olsam bile onlari yanima alir ve ona karsi cihada çikarim. Evet o bana hediyeler verdi, ikramda bulundu, hediyelerini ancak bana gerekli ve yetecek kadariyla kabul ettim." Bu haberler üzerine bütün Medine halki Yezid'e daha evvel yapmis olduklari bey'atlerini bozarak herkesin itimadini kazanmis olan Abdullah b. Hanzala'ya bey'at ettiler ve onu mü'minlerin emiri olarak basa geçirdiler.

Diger taraftan Ubeydullah b. Ziyad'in yanina varmis olan Münzir b. ez-Zübeyr'e gelince; onun bu olaydan sonra rahatlikla tutuklanabilecegi bilindiginden dolayi, Yezid b. Muaviye tarafindan Ubeydullah'a yazilan mektupta derhal tutuklanip Dimask'a gönderilmesi isteniyordu. Ancak Ibn Ziyad, babasinin eski bir dostu ve ayni zamanda o an için kendi misafiri olan Münzir'i yakalamayi istememisti. Nihayet bir hile ile onu Kufe'den çikartip Medine'ye gitmesini Münzir b. Zübeyr saglayarak tutuklamisti. Medine'ye varinca gerçekten o da Yezid'e karsi insanlari kiskirtmaya basladi. Söyle diyordu:

"O bana yüz bin dirhem para hediye etti. Ancak onun bana yaptigi bu iyilik benim sizlere onun içinde bulundugu durumu anlatmama engel olamaz. Allah'a yemin ederim ki, Yezid b. Muaviye sarap içiyor, namaz kilamayacak hale gelinceye kadar sarhos oluyor." Daha sonra da onun ve yönetimde bulunan diger arkadaslarinin içine düstükleri o kötü durumlarini, kusurlarini ve Islâm ile bagdasmâyan tavirlarini bir bir anlatmaya basladilar.

Medine'de Yezid'e yapilan bey'atin geri alindigi ve müslümanlarin Abdullah b. Hamala'ya bey'at ettikleri haberi Dimask'a ulasinca Yezid b. Muaviye derhal Ensar'in ileri gelenlerinden Nu'man b. Besir'i Medine'ye göndererek buna engel olmasini ve halki bundan vazgeçirmeye çalismasini istedi. Nu'man b. Besir Medine'ye giderek onlara böyle bir kiyamdan vazgeçmelerini, Samlilara karsi koymanin mümkün olmadigini, onlarin büyük ordu ve süvarilerinin oldugunu söyleyip durdu. Ancak Nu'man b. Besir'e karsi çikan Medineliler bu kararlarindan dönmeye pek niyetli görünmediler. Nu'man b. Besir Yezid'in böyle bir davranisi asla affetmeyecegini, çok kötü bir sekilde sehre saldirilarak halkin perisan edilecegini, hanimlara dahi kiliç çekilecegini ve Medine'nin hareminin çignenecegini söyledigi halde hiç kimse onu dinlememisti. Medineliler bu Abdullah b. Hanzala'ya bey'at ettikten sonra Yezid'in yeni tayin etmis oldugu genç ve tecrübesiz vali Osman b. Muhammed b. Süfyan, sehrin disina çikarilarak Ümeyyeogullarini muhasara altina aldilar. Ümeyyeogullari o gün Medine'de yasayanlar olarak kendilerine bagli olanlarla birlikte yaklasik bin kisi idiler. Bunlar Mervân b. el-Hakem'in evine yerleserek durumu çok acele bir sekilde Yezid'e bir mektupla bildirdiler ve durumun ciddi oldugunu da eklediler. Gönderdikleri elçi Yezid'in yanina vardiginda Yezid Ümeyyeogullarinin bu yardim talebini hayretle karsiladi 've elçiye söyle sordu: "ümeyyeogullari taraftarlariyla birlikte yaklasik bin kisi civarinda degil miydi?" Elçi olumlu cevap verince Yezid: "Peki onlar hiç olmazsa biraz da olsa kiliçlarina sarilip savasmadilar mi?" dedi. Yezid bu isyani bastirmak ve zor durumda olan Ümeyyeogullarini kurtarmak üzere yine kendilerinden bir fert olup Hicaz valiliginden yeni azledilmis olan Amr b. Saîd'i çagirarak ona Medine'den akrabalarinin gönderdigi mektubu okumus ve derhal yanina asker alip Medine üzerine gitmesini emretmisti. Ancak Amr b. Said böyle bir görevi yüklenmek istememis, bundan âffedilmesini talep etmisti. Yezid b. Muaviye Medine üzerine Ubeydullah b. Ziyad'i gönderme karari verdi. Fakat daha önce bu isyanlari bastirmak üzere kendisini görevlendirdiginde Rasûlullah'in torununu Kerbelâ'da sehid edip Yezid'i millete rezil ettigi için onu bundan uzak tutmustu.

Amr b. Said Medine üzerine gitmeyi kabul etmeyince Yezid bu isi becerebilecek biraz da insaftan yoksun birisini düsünüp dururken, hatirina bir hayli yaslanmis bulunan ve halk arasinda "müsrif" diye bilinen Müslim b. Utbe geldi. Ona haber göndererek Medine üzerine gitmesini istedi. Ancak Müslim b. Utbe, Ümeyyeogullarinin Medine'de bu isyancilara karsi koyabilecek yeterli sayida olduklari ve neden çarpismadiklarini sormus, Yezid'in bunlari düsmana karsi çarpistirarak onlari yoruncaya kadar savasmaya devam etmelerini emretmesini tavsiye etmisse de Yezid, Ümeyyeogullarinin öldürülmelerinden sonra yasamanin bir anlami kalir mi? anlaminda Müslim'e serzeniste bulunarak derhal askerlerinin basina geçip Medine üzerine yürümesini istemisti. Özellikle Yezid'in Müslim b. Utbe üzerinde durmasinin asil sebebi kaynaklarin ifadesine göre babasi Muaviye Medine'de herhangi bir karisikli çikacak olursa bunun üzerine Müslim b. Ukbe'yi gönder; emin bir kimse olup sana samimiyetle yardim edecektir, seklinde bir tavsiyesinden kaynaklanmaktadir (Ibnü'l-Esir, el-Kâmil fi't-Tarih, IV,112). Iste Medine halkinin Yezid'e karsi kiyam etmeleri üzerine Müslim b. Ukbe'nin emrine verilen çapulcu bir asker kitlesi Medine üzerine yola çikarildi. Bunlar Kuzey Afrika ve Suriye'nin kenar bölgelerinden toplanmis on iki bin kisilik bir ayak takimi grubu idi. Müslim b. Ukbe bu orduyu alip Medine üzerine yürüdü. Yezid'in ondan istedigi su idi: Medine halkina üç defa ikazda bulunacak, itaat ettikleri takdirde onlari kendi haline birakip bey'atlerini yenilemelerini isteyecekti. Aksi takdirde derhal onlara karsi savasarak üç gün üç gece müddetle sehri yagmalamalarini Müslim'e emretti. Bu yagma ve talan sirasinda Rasulullah'in beldesinde bulunan her türlü mal, binek, silah ve yiyecek malzemesi tamamen askerlerin olacakti.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi,
« Posted on: 28 Mart 2024, 23:19:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi, rüya tabiri,Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi, mekke canlı, Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi, kabe canlı yayın, Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi, Üç boyutlu kuran oku Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi, kuran ı kerim, Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi, peygamber kıssaları,Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi, ilitam ders soruları, Orta Çağ,Emeviler dönemi, Harra olayi,önlisans arapça,
Logged
11 Temmuz 2009, 10:33:17
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 11 Temmuz 2009, 10:33:17 »

Bu arada Medine'de meydana gelen bu kiyam sirasinda Kerbala'da karsilasmis oldugu büyük zulum ve izdiraplari bir daha asla yasamak istemeyen Hz. Hüseyin'in olu Ali Zeynelabidîn gönderdigi bir mektupta kendisinin bu kiyama katilmadigini ifade ederek eman istediginden dolayi Yezid Medine üzerine gönderdigi kumandani Müslim'den, Ali b. Hüseyin'e dokunmamasini, ona eman vermesini istemisti. Medine halkinin kiyami sirasinda Ümeyyeogullarinin o gün Medine'de yasayanlarinin en yaslisi ve reisi durumunda olan Mervan b. Hakem kendi aile efradini garanti altina almak için onlari Yezid'den eman almis bulunan Hz. Hüseyin'in oglu Ali'nin aile efradina katarak Yenbu' civarina göndermisti.

Kur'ân ve sünnet çerçevesinde Islâmî devletin yönetilmesini arzulayan Rasûlullah'in yardimcilari o gün hayatta kalan Ensâr ve Muhacir çocuklari Rasûlullah'in sünnetini ihya etmek için giristikleri bu iyi niyetli ve tertemiz tesebbüs Yezid'in askerlerinin saldirisiyla önlenecekti. Müsfim b. Ukbe, ordusunu alip Medine yakinlarina gelerek Kureys'ten bazi kimselerle ve özellikle Ümeyyeogullariyla görüsmek istemisti. Ancak bu arada Ümeyyeogullarina eman verilmis ve Onlar Medine'nen disina çikarak adeta kendilerini koruma altina almislar; fakat Suriye'den gelecek orduya katilmayacaklarina ve ona asla bilgi vermeyeceklerine söz vererek Medine'den çikip gitmislerdi. Müslim b. Ukbe, Hz. Osman b. Affan'in oglu Amr'i yanina çagirarak Medine'de neler olup bittigini ve ne yapmasi gerektigini kendisine danismis, Amr b. Osman b. Affan ise söyle demisti: "Kesinlikle sana bu konuda yardimci olamam. Çünkü Medinelilere bir söz ve ahid vermis bulunuyoruz. Onlarin düsmanlarina asla yardimci olmayacak ve herhangi bir konuda onlara yol göstermeyecegiz." Yezid'in kumandani Müslim, Hz. Osman'in ogluna son derece sert bir çikis yaparak, eger Osman'in oglu olmamis olsaydi derhal kendisini öldürecegini söylemisti. Arkasindan Mervan b. Hakem'in oglu Abdülmelik ile karsilasinca Abdülmelik verdigi bu sözü tutmus gibi görünerek ona bazi hususlarda ögütler vermis ve Medinelilerle çarpismak üzere Medine'nin dogusuna geçmesini ve sabah erkenden çarpismalara giristiginde günesi arkasina alarak Medinelilere saldirmasini ögütlemisti. Böylelikle onlar kendisine saldirinca günes yüzlerine vuracak ve gözlerini kamastirip arzu ettikleri sekilde çarpisamayacaklardi. Bundan son derece memnun olan Müslim b. Ukbe böyle akilli bir Ümeyyeogullari mensubu ile karsilastigi için memnuniyetini ona ve babasina açiklamisti. Müslim b. Ukbe derhal Medine halki üzerine saldiriya geçmek üzere Mervan b. el-Hakem'in oglu Abdülmelik'in tarif ettigi Harra bölgesine kadar ilerlemis ve burada durup Medine halkina üç gün müddet verdigini, bu müddet içinde kendisine itaat ederlerse onlara eman verecegini; aksi takdirde onlarla savasacagini, fakat buna ragmen kanlarini da akitmak istemedigini; bunun için itaat etmenin kendi lehlerine olacagini söylemisti. Bu verilen üç günlük müddet sona ermisti. Medine halki asla teslim olmayip savasmaktan yana bir tavir takindilar. Yapmis olduklari bey'ati koruyacaklari hususunda samimi olduklarini da ortaya koyarak Yezid'in bu tehdidine ragmen yönetiminden asla razi olmadiklarini ve böyle bir yönetimi de istemediklerini davranislariyla, tavirlariyla, kiyamlariyla ilan etmislerdi. Nihayet Müslim b. Ukbe bir daha onlara söyle demisti: "Savasmaktan vazgeçin, bize itaat edin. Böylece bütün gayret ve gücümüzü bütün bu isyankâr ve fasiklari her yerde etrafina toplamis bulunan su Mekke'deki inkarci Ibn-i Zübeyr'in üzerin yöneltelim." Medinelilerin ise bu söze daha çok canlari sikilmis ve Müslim'in suratina inen bir samar gibi su sözleri söylemislerdi:

"Ey Allah'in düsmanlari, sizler oraya gitmek isteyecek olursaniz biz sizi birakmayacagiz. Biz sizin Allah'in beytu'l-Haram'ina giderek oranin halkini korkuya düsürmenize, oranin ihtiramini sarsmaniza asla izin veremeyiz. Allah'a yemin ederiz ki Mekke'ye saldirma imkâni bulamayacaksiniz; karsiniza bizler dikilecegiz ve Abdullah'a yardimci olacagiz."

Medineliler Harra bölgesinde sehri korumak üzere bir hendek kazmis ve bu bölgede bütün kuvvetlerini dörde bölerek dört ayri ordu olusturmuslardi. Bunlarin her biri bir tarafta sehri savunmayi üstlenmis bulunuyordu. Nihayet Müslim b. Ukbe, bütün askerlerini ve o çapulculari biraraya getirerek onlari kendisine mü'minlerin emiri sifatiyla bey'at edilmis bulunan Hz. Hanzala'nin oglu Abdullah'in üzerine yöneltti. Abdullah b. Hanzala yanindaki müslümanlarla birlikte bu Suriye ordusuna karsi koymaya çalismis ve bir hayli direnis göstermisti. Bu arada Abdullah b. Hanzala'nin yakin arkadaslarindan ve Rasulûllah'in amca çocuklarindan Fadl b. Abbas b. Rabia b. Haris b. Abdulmuttalib, kumandan Abdullah'in yanina varmis ve onunla birlikte sonuna kadar çarpisacagina, atini mahmuzlayarak su zalim ve gaddar ordunun basinda bulunan Müslim b. Ukbe'nin yanina kadar varip onu öldürecegine dair söz vermisti. Fadl b. Rabia, yanina aldigi yirmi kadar Medineli müslümanlar ile birlikte hamle üstüne hamle yapip Müslim b. Ukbe'nin bulundugu karargaha kadar ilerledi. Müslim etrafinda bes yüz kadar piyade ile kendini koruyordu. Bunlar dizleri üzerine çökmüs, mizraklariyla karsidan geleceklere karsi hazir vaziyette bekliyorlardi. Ama bu bes yüz mizrakliya ragmen Fadl b. Rabia büyük bir cesaretle atini sancagin bulundugu yere kadar kosturmus ve sancagi elinde tutan adamin kafasina indirdigi kiliç darbesiyle onu öldürmüs ve: "Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki bu azginlarin baslarini öldürdüm" diye bagirmisti. Ancak Müslim, ona yanildigini ve kendisinin hayatta oldugunu söylemisti. Bu öldürülen kisi Bizansli bir genç olup Müslim'in ordusunda yer almis bulunuyordu. Bu Bizanslinin Medine'de acaba ne isi vardi. Gerçekten müslüman olmus bir kisi mi yoksa bir çapulcu veyahut da parayla tutulan bir asker miydi? Nihayet Samlilarin bu sekilde karargahina kadar ilerleyen Fadl b. Rabia b. Abbas, Yezid'in askerleri tarafindan öldürüldü. Bu arada Abdurrahman b. Avf'in oglu Zeyd de bu gelenler arasinda bulundugundan o da hayatini kaybetmisti.

Bu arada Suriye ordusu, süvari ve piyadeleriyle ve bütün gücüyle Müslim b. Ukbe'nin tesvikleriyle Abdullah b. Hanzala'nin bulundugu noktaya dogru hamle ederek saldiriya geçti. Medineli müslümanlarin üzerine saldirip, onlari tavuk keser gibi dograyip duruyorlardi. Bu arada Abdullah b. Hanzala arkadaslarini da tesvik etmeye çalisarak onlara söyle diyordu: "Su anda tam olarak düsmanla karsi karsiya gelmis ve savasin en sert anini yasiyorsunuz. Ben savasin basladigi andan itibaren bir saat içinde durumun ya lehimize ya da aleyhimize neticelendigini bekliyordum. Fakat simdiye kadar sabrettiniz; Allah'in kelâminda zikrettigi Rasulünün yardimcilarinin çocuklari ve hicret yurdunun sakinlerisiniz. Ben Rabbinizin, müslümanlarin bütün sehirleri arasinda bu sehir disinda baska bir sehirden daha razi oldugunu zannetmiyorum. Yine bütün bölge sehirleri arasinda herhangi bir sehir halkinin su anda sizinle çarpismakta olanlardan dâha çok gazab ettigini de zannetmiyorum. Kesinlikle biliniz ki sizden her biriniz mutlaka ölecektir, ölüm mukadderdir. Allah'a yemin ederim ki sehîd olarak ölmekten daha üstün bir ölüm olamaz. Iste bu firsati yüce Allah önünüze getirmistir."

Çarpismalar siddetlendikçe siddetlenmisti. Abdullah b. Hanzala samimiyetle çarpisan sekiz oglunu teker teker gözünün önünde kaybetti. Onlarin hepsi Rasulullah'in sehrine saldiran askerlerin eliyle sehid olmuslardi. Daha sonra kendisi de sehid edildi. Bu arada yine Medineliler arasinda ve Rasûlullah'in ashabinin çocuklarindan olan Abdullah b. Zeyd b. Asim ile Muhammed b. Amr b. Hazm el-Ensarî sehid edilmislerdi. Mervan b. el-Hakem gibi gerçekten gerçekler karsisinda insafa az gelebilecek birisi dahi Muhammed b. Amr'in öldürüldügünü ögrenince söyle demisti: "Allah rahmet eylesin onun mesciddeki bir diregin yaninda namaz kilarken uzun uzun ayakta dikildigini, Allah'in huzurunda uzun müddet ibadet ettigini çok çok görmüsümdür."

Müslim b. Ukbe Medinelileri tamamen dagittiktan sonra üç gün müddetle Rasûlullah'in sehrini yagmalatti. Ashabin ve ashab çocuklarinin mallari ve esyalari bu askerler tarafindan talan edildi. Bu durumda Medine'de bulunan sahabiler bir hayli üzülmüs ve durumdan endise duyarak çok korku duymuslardi. Rasûlullah'in yakin ashabindan ve bir çok hadis rivayet eden Ebu Said el-Hudrî büyük bir korkuyla sehrin disina çikip bir magaraya gizlenmisti. Fakat Yezid'in askerlerinden birisi onu öldürmek üzere magara kapisina kadar gelmis, ancak "Ben Ebu said el-Hudrî'yim, Rasûlullah'in arkadasi Ebu Said" deyince Sanili asker onu öldürmekten vazgeçmisti. Yezid b. Muaviye Medinelilerin kanlarini, namuslarini ve mallarini Müslim b. Ukbe'ye havale etmisti. O istedigi sekilde hüküm verecekti. Üç gün müddetle zaten Medine halkini kiliçtan geçirip mallarin yagmaladiktan sonra onlardan bey'at istedi. Müslim onlara, bildiginiz sartlar ölçüsünde Yezid'e bey'at ediniz diye söyleyince Medineli ve Kureysli iki kisi söyle demislerdi "Biz sana Allah'in kitabi ve Rasulullah'in sünneti üzere bey'at ediyoruz." Bu lafi isiten Müslim b. Ukbe derhal her ikisinin boyunlarini vurdurmustu. Mervan b. Hakem insafa gelerek ona söyle söyledi:

"Fesübhanallah, sen Kureys'den emân ile gelmis iki kisiyi nasil oluyor da öldürüyorsun?" deyince, Müslim elindeki sopayla Mervan'in boynunu dürterek onu, "Allah'a yemin ederim ki, sen de bu laflari söylemis olsan seni de öldürürdüm" diye azarlamisti. Evet Allah'in kitabi ve Rasulullah'in sünneti üzere bey'at ediyoruz diyenler öldürülüyordu. Allah'in kitabi ve Rasulünün sünnetine kimler karsi çikabilir ve böyle bir uygulamayi kimler yapabilir?

Bu arada Makil b. Sinan, bir ara Müslim b. Ukbe ile Taberiyye yakinlarinda beraber bulunmusken Yezid'in hilafetine karsi isyan eden ve Abdullah b. Hanzala'ya bey'at eden Medinelilere yardim edecegini Ensar ve Muhacirlerin yaninda yer alarak Medine'ye vardigi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes