๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Şubat 2010, 19:10:30



Konu Başlığı: Zina Eden İki Yahudinin Cezalandırılmaları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Şubat 2010, 19:10:30
Zina Eden İki Yahudinin Cezalandırılmaları İçin Peygamberimiz Aleyhisselama Başvurulması


Peygamberimiz Aleyhisselamın Müslümanlar ile Yahudiler ve müşrik olan bütün Meciineliler için düzenlediği Medine Yönetmeliği belgesine göre Yahudiler kendi dinlerinde, Müslümanlar kendi din lerinde olacaklar; herhangi birşeyde anlaşmazlığa düşüldüğü zaman, bu, Yüce Allah ve Muhammed Aleyhisselama arz ve havale edilecektir.[90]

Hicretin dördüncü yılında Zilkade ayında idi ki, [91] evli bir Yahudi erkeği ile evli bir Yahudi kadın zina etmişlerdi.

Beytü´l-Midrasta toplanan Yahudi bilginleri:

"Bu adamı ve kadını Muhammed´e gönderin ve onlar hakkındaki hükmün nasıl olduğunu sorun ve kendisini onlar hakkında vereceği hükümde serbest bırakın!

Eğer, o bunlar hakkında, sizin yaptığınız tecbiyye gibi, elyaftan örülmüş, katrana bulanmış kamçı ile dövüldükten sonra yüzlerinin karalanmasına, sonra da iki merkebe yüzleri ters olarak bindirilip dolaştırıl malarına hüküm verirse, ona tâbi olun.

Çünkü, o bir hükümdar demektir; kendisini doğrulayın!

Eğer, o bunlar hakkında recm cezasının uygulanmasına hüküm verirse, kendisi peygamberdir.

Onun bir gün ellerinizdekini çekip almasından sakının!" dediler.[92] Peygamberimiz Aleyhisselam Mescidde ashabı ile birlikte otururken.[93] Yahudiler gelip:

"Yâ Muhammed! Zinadan korunacak vasıfta bulunan bu adam, zinadan korunacak vasıfta bulunan şu kadınla zina etti. Seni bunlar hakkında hüküm vermeye yetkili kıldık!" dediler[94] ve kendisini Medine´nin Kuflf adındaki vadisine davet ettiler.[95]

Peygamberimiz Aleyhisselam, giderken, yolda yüzü karalanmış ve kendisi kamçı ile dövülmüş bir Yahudiye rastladı.

Oradaki Yahudileri çağırıp, onlara:

"Siz zina edenin cezasını Kitabınızda böyle mi buluyorsunuz?" diye sordu.

Yahudiler

"Evet!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, onların ilim adamlarından birisini çağırıp ona:

"Tevratı Musa´ya indiren Allah aşkına, doğru söyle! Zina edenin cezası böyle midir?" diye sordu.

Yahudi bilgini:

"Hayır! Eğer sen bana yemin vermemiş olsaydın, sana doğrusunu haber vermezdim.

Biz, zina edenin cezasını Kitabımızda recm olarak bulmaktayız.

Ama, eşraf ve yüksek tabakamızdan zina edenler çoğalınca, onlardan recm için yakaladıklarımızı bırakır, zayıf halk tabakasına mensup olanlardan yakaladıklarımıza recm uygular olduk.

Bunun üzerine ´Gelin! Birşey üzerinde birleşip, eşraf-halkayırmadan herkese o cezayı uygulayalım´ dedik ve recm cezası yerine, böyle yüzü karalama ve dayak atma cezası üzerinde birleştik" dedi.[96]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Beytü´l-Midras´a yürüyerek gitti ve:

"Ey Yahudiler topluluğu! Bilginlerinizi karşıma çıkarınız" buyurdu.

Yahudiler, Abdullah b. Suriya ile Ebu Yâsir b. Ahtab ve Vehb b. Yahuzayı çıkardılar ve:

"İşte, bizim bilginlerimiz bunlardır" dediler.[97]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Musa´ya Tevrafı indiren Allah aşkına doğru söyleyiniz.

Zinadan korunacak vasıfta bulunduğu halde zina eden bir adam hakkında Tevrat´ta siz ne gibi bir hüküm buldunuz?" diye sordu.[98]

Yahudiler

"Hiçbir şey bulamadık![99]

Zina edenler, tecbiyye olunur; karalanır, kamçılanır, merkebe ters bindirilip dolaştırılarak teşhir edilir" dediler.[100]

Abdullah b. Selam:

"Yalan söylüyorsunuz! Tevrat´ta recm âyeti vardır!" dedi. [101]

Yahudi bilginlerinin en genci olan Abdullah b. Suriya ise, hiç ağız açmamakta, hep susmakta idi.[102]

Peygamberimiz Aleyhisselam, onunla başbaşa kalınca, Kitablarında recm âyeti bulunup bulun madığını tekrar sordu ve:

"Ey Suriya´nın oğlu! Sana Allah adına and veriyor, Allah´ın İsrail oğullarının başına getirdiği günleri hatırlatarak soruyorum:

Evlendikten sonra zina eden bir kimse hakkında Allah´ın Tevratta recm ile hükmettiğini bilmiyor musun?" buyurdu.

İbn Suriya:

"Allah hakkı için, evet! Biliyorum.

Vallahi, ey Ebu´l-Kasım! Onlar hiç şüphesiz senin peygamber olduğunu biliyorlar, fakat seni kıskanıyorlar" dedi.

Ne yazık ki, kendisi de, sonradan küfür ve inkâr yoluna saptı.[103]

Yahudiler, Kitablarında recm cezası bulunmadığında direndikleri zaman, Yahudi bilginlerinden birisi gelerek Kitabı açtı ve okumaya başladı. Recm âyetine gelince, elini recm âyetinin üzerine koyarak üst ve alt tarafta kalan satırları okudu.

Abdullah b. Selam, ona:

"Kaldır elini!" dedi.

Yahudi bilgini elini kaldırınca, recm âyeti göründü.[104]

Abdullah b. Selam:

"İşte recm âyeti, ey Allah´ın peygamberi! Onu sana okumaktan kaçınıyor!´ dedi.[105]

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Yazıklar olsun size Yahudi topluluğu! Kitabınız elinizde bulunduğu halde sizi Allah´ın hükmünü ter-ketmeye sevkeden nedir?" buyurdu.

Yahudiler

"Vallahi, o, bizim içimizde uygulanmakta idi.

Bizim kralların ailesinden ve eşraftan olan bir adam, evlendikten sonra zina etti. Kral da onu recm-den korudu.

Ondan sonra, halktan bir adam zina etti. Kral onu recmetmek istedi.

Krala:

"Hayır! Vallahi, eşraftan filan kimseyi recm etmedikçe, bunu recmedemezsin!" dediler.

Bunun üzerine, toplandılar. Zinakârları tecbiyye etmek, dayak atmak, karalamak, merkebe tersine bindirip dolaştırmak, işlerine elverişli geldi.

Böylece recmin adını andırmadılar, onunla ameli yok ettiler" diyerek itirafta bulundular.[106]

Peygamberimiz Aleyhisselam, çağırdığı Abdullah b. Suriya ile başka bir Yahudi bilgine and vererek zina fiiline tam bir görgü ile dört şahit tanıklık ettikleri takdirde recm cezasının uygulanacağı hükmünün de Kitablarında bulunduğunu onlara itiraf ettirdikten sonra, Yahudilerden dört tanık getirtti. Tanıklar, zina fiilini şüphe edilmeyecek bir görüşle gördüklerine tanıklık ettikleri zaman, recm cezasının uygulanması hükmünü verdi ve infazını emretti. [107] Recm edildiler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Allah´ın ve Kitabının uygulanmasını emrettiği recm hükmünü ilk ihya eden, benim!" buyurdu.[108]




[90] İbn İshak.İbnHişam, Sîre,c.2, s. 147-150, Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl, s. 290-294.

[91] Diyarbekrî, Târıhu´l-ham fs, c. 1, s. 467.

[92] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre,c.2, s. 213, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 7, s. 246-247.

[93] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 155.

[94] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre,c.2, s. 213.

[95] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 155.

[96] İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 855.

[97] İbn İshak.İbnHişam, Sîre,c.2, s. 213.

[98] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 155.

[99] Buhârî, Sahih, c. 5, s. 170.

[100] Ebu Dâ´vud, Sünen, c. 4, s. 155.

[101] Buhar, Sahih, c. 4, s. 186.

[102] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 155.

[103] İbn İshak.İbnHişam, Sîre,c.2, s. 214.

[104] Buhârî, Sahıh,c.4, s. 1 86, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1326.

[105] İbn İshak.İbnHişam, Sîre,c.2, s. 215.

[106] İbn İshak.İbnHişam, Sîre,c.2, s. 215.

[107] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 156.

[108] İbn İshak.İbnHişam, c. 2, s. 215, Buhârî, c. 4, s. 186, Ebu Dâvud, c. 4, s. 154.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 4/357-360.