๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 22 Şubat 2010, 17:33:02



Konu Başlığı: Zebir b. Bata ile Aile Efradının Bağışlanışı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Şubat 2010, 17:33:02
Zebir b. Bata ile Aile Efradının Bağışlanışı

 
Ensardan Sabit b. Kays´a, Cahiliye devrinde, Buas günü, Zebir b. Bata´nın iyiliği dokunmuştu.

O zaman, Sabit b. Kays, yakalanıp alnının saçı kesildikten sonra serbest bırakılmıştı.

Zebir b. Bata, elleri boynuna bağlanan Benî Kurayza Yahudileri arasında bulunuyordu.

Kendisi çok yaşlı idi.[175] Hem de kördü.[176]

Sabit b. Kays, yanına vararak, ona:

"Ey Ebu Abdurrahman! Beni tanıdın mı?" diye sordu.

Zebir b. Bata:

"Benim gibi bir adam senin gibi bir adamı tanımaz olur mu?[177] Sen Sabit´sin!" dedi.[178]

Sabit b. Kays:

"Ben senin vaktiyle bana uzatmış olduğun yardım eline şimdi mukabele etmek istiyorum" dedi.

Zebir b. Bata:

"Hiç şüphesiz, iyiler iyilere iyilikle mukabele ederler.[179] Ben bugün sendeki o iyiliğe son derecede muhtaç bulunuyorum" dedi.[180]

Bunun üzerine, Sabit b. Kays Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına geldi ve:

"Yâ Rasûlallah! Zebir b. Bata´nın bana iyiliği dokunmuştur. [181] Buas günü esir olunca, alnımın saçını kesip beni salıvermişti.

O, bana, ´Senin üzerindeki bu iyiliği hatırla!´ diyerek bunu bana hatırlattı.[182]

Ben onun minneti altında bulunduğum iyiliğine bugün mukabele etmek istiyorum.

Onun kanını bana bağışlayıver?" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"O, sana bağışlanmıştır!" buyurdu.

Sabit b. Kays, Zebir b. Bata´nın yanına geldi ve:

"Resûlullah Aleyhisselam, ´O, sana bağışlanmıştır!1 buyurarak senin kanını bana bağışladı!" dedi.

Zebir b. Bata:

"Çokyaşlanmış bir ihtiyar, ailesiz, evlatsız, Yesrib (Medine)´de yaşayıp da ne yapacak?!" dedi.

Sabit b. Kays, dönüp Peygamberimiz Aleyhisselama geldi ve:

"Babam, anam sana fieda olsun yâ Rasûlallah! Bana onun karısını ve oğlunu da bağışlayıver?" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Onlar da sana bağışlanmıştır" buyurdu.

Sabit b. Kays, Zebir b. Bata´nın yanına geldi ve:

"Resûlullah Aleyhisselam ´Onlar da sana bağışlanmıştır!´ buyurarak aileni, oğlunu da sana bağışladı" dedi.

Zebir b. Bata:

"Malsız mülksüz bir ev halkı H icaz´da bu hali ile kalabilir, yaşayabilir mi?" dedi.

Sabit b. Kays, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına tekrar geldi ve:

"Yâ Rasûlallah! Onun malını da, benim için, bağışlayıver?" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"O da senin için bağışlanmıştır!" buyurdu.

Sabit b. Kays, Zebir b. Bata´nın yanına vardı ve:

"Resûlullah Aleyhisselam ´O da senin için bağışlanmıştır1 buyurarak, malını da sana bağışladı!" dedi.[183]

Zebir b. Bata:

"Ey Sabit! Çin aynasını andıran parlakyüzüne bakan kızların yüzünde kendilerini gördükleri Ka´b b. Esed´e ne yapıldı?" diye sordu.

Sabit b. Kays:

"O, öldürüldü!" dedi.

Zebir b. Bata:

"Şehirliler ve kırlılar ulusu,[184] her iki kabilenin [Benî Nadîr ile Benî Kurayzanın] ulusu, harpte onları hücuma kaldıran, kıtlıklarda doyuranı [185] H uyey b. Ahtab´a ne yapıldı?" diye sordu.

Sabit b. Kays:

"O da öldürüldü!" dedi.

Zebir b. Bata:

"Hücuma geçişimiz zamanında öncümüz, kaçış zamanımızda ardamız ve koruyucu olan Gazzal b. Semev´el´e ne yapıldı?" diye sordu.

Sabit b. Kays:

"O da öldürüldü!" dedi.[186]

Zebir b. Bata:

"Önüne düşmediği cemaatler dağılan, onsuz bağlanan düğümler çözülen yönetici, evirip çevirici Nebbaş b. Kays´a ne yapıldı?" diye sordu.

Sabit b. Kays:

"O da öldürüldü!" dedi.

Zebir b. Bata:

"Harplerde Yahudilerin sancaktarı Vehb b. Zeyd´e ne yapıldı?" diye sordu.

Sabit b. Kays:

"O da öldürüldü!" dedi.

Zebir b. Bata:

"Tevrat okumaktan geri durmayan Amfi ara ne yapıldı?" diye sordu.

Sabit b. Kays:

"Onlar da öldürüldüler!" dedi.[187]

Zebir b. Bata:

"Çifte Meclislere [Ka´b b. Kurayza ve Amr b. Kurayza oğullarına] ne yapıldı?" diye sordu.

Sabit b. Kays:

"Onlar da gittiler, öldürüldüler!" dedi.[188]

Zebir b. Bata Benî Kurayza kavminin ileri gelenlerini vasıflarıyla anarak "Filana ne yapıldı? diye sor maya, Sabit b. Kays da "Öldürüldü!" diye cevap vermeye devam etti.[189]

Zebir b. Bata:

"Ey Sabit! Bunlardan sonra, yaşamakta hayır yoktur!

Ben onların içinde yaşamış oldukları yurda onlardan sonra kalmak üzere mi döneceğim?! Böyle olmak bana gerekmez![190]

Ey Sabit! Senin üzerinde bulunan iyiliğim hakkı için, beni o kavme hemen kavuşturmanı dilerim!

Vallahi, onlardan sonra, yaşamakta hayır yoktur!

Allah´a yemin ederim ki; sevdiklerime kavuşuncaya kadar, kuyuya kova salınıp su çıkarılmasını bek lemeye bile benim sabrım yoktur![191] And vererek senden dilerim: Benî Kurayza esirlerini öldüren şu öldürücüler arasından, yanıma doğru gel!

Sonra da, beni kavmimin boyunlarının vurulduğu yere götür!

Benim keskin kılıcımı bulup eline al! Onunla hızlı bir darbe indirip beni öldür! Ey Sabit! Artık, ben sevdiklerime kavuşuncaya kadar, kuyuya salınan kovanın suyunu boşaltmasını beklemeye bile sabre-demeyeceğim!" dedi.[192]

Hz. Ebu Bekir, Zebir b. Bata´nın:

"Sevdiklerime kavuşuncaya kadar..." sözünü işitince:

"Vallahi, onlar Cehennem ateşine atılmışlardır ve orada temelli kalıcıdıriar.[193]

Yazıklar olsun sana ey Bata´nın oğlu! O, kovanın su boşaltması değildir. Fakat, temelli azabdır!" dedi.

Zebir b. Bata:

"Ey Sabit! Tez yanıma gel, öldür beni!" dedi.

Sabit b. Kays:

"Ben seni öldürmeyeceğim!" dedi.

Zebir b. Bata:

"Beni sen öldürmeyeceksin de, ya kim öldürecek?

Fakat ey Sabit! Karımı ve çocuğumu sen gör, gözet! Onlar ölümden korkuyorlar.

Arkadaşından [Peygamber Aleyhisselamdan demek istiyor] onları azadlamasını, mallarının mülk lerinin başına çevirmesini dile!" dedi.

Bunun üzerine, Sabit b. Kays Zebir b. Bata´yı Zübeyrb. Avvam´ın yanına götürdü.Zübeyr b. Avvam da, onun boynunu vurdu.

Sabit b. Kays, Zebir b. Bata´nın karısını, malını ve oğlunu Peygamberimiz Aleyhisselamdan istedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam da, onun karısını ve oğlunu esirler arasından çıkardı.

Onlara, silahlar hariç olmak üzere, hurmalıklarını, deve, davar ve sığır gibi hayvanlarıyla bütün eşya ve emtialarını geri verdi.

Zebir b. Bata ailesi, Sabit b. Kays hanedanıyla birlikte bulundular.[194]




[175] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 253.

[176] Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 6, s. 141.

[177] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 253.

[178] Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 6, s. 141.

[179] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 253, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 518.

[180] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 518.

[181] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 253.

[182] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 519.

[183] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 253, 254.

[184] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 254, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 519.

[185] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 519.

[186] İbn İshak, İ bn Hişam, Sîre, c. 3, s. 254, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 519.

[187] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 519.

[188] İbn İshak, İ bn Hişam, Sîre, c. 3, s. 254.

[189] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 1, s. 498.

[190] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 519.

[191] İbn İshak, İ bn Hişam, Sîre, c. 3, s. 254.

[192] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 519, 520.

[193] İbn İshak, İ bn Hişam, Sîre, c. 3, s. 254.

[194] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 520

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/148-152.