> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > İslam Tarihi > Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı  (Okunma Sayısı 1129 defa)
22 Ocak 2010, 23:22:36
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Ocak 2010, 23:22:36 »



Yemen Hükümdarı Seyf b. Zî Yezen´in Yanında Sakladığı Bir Kitapta Peygamberimiz (a.s.) Hakkında Yazılı Haberleri Abdulmuttalib´e Açıklayışı


Seyf b. Zî Yezen; Kisrâ tarafından Yemen hükümdarlığına tayin edilip[245] tahta oturduktan sonra her taraftan Arap heyetleri gelip kendisini tebrik ettikleri sırada,[246] Mekke´den gelen on kişilik tebrik heyetinin başında Abdulmuttalib b. Hâşim bulunuyordu.[247]

Abdulmuttalib ve arkadaşları, hükümdarı, hükümdar selâmıyla* selamladılar.

Abdulmuttalib, temsilci olarak hükümdarın önünde, ayakta durdu.[248]

Konuşmak için, hükümdardan izin istedi.[249]

Seyf b. Zî Yezen:

"Eğer krallar önünde konuşabilir kişilerden isen, sana izin verilmiştir.[250] Konuş bakalım!" dedi.[251]

Abdulmuttalib; Seyf b. Zî Yezen´in bulunduğu makama liyakatini, asaletini, babasının çok hayırlı bir hükümdar, kendisinin de onun hayırlı bir halefi olduğunu., belirttikten sonra:

"Ey hükümdar! Bizler, Allah´ın dokunulmaz kıldığı Harem´inin halkı ve Beyt´inin (Kabe´sinin) hadim leri olup, zaferini tebrik heyetiyiz; ziyaretçi heyet değiliz!" dedi.

Hükümdar Seyf:

"Ey konuşan kişi! Sen kimsin?" diye sordu.

Abdulmuttalib:

"Ben, Abdulmuttalib b. Hâşim´im" dedi.

Hükümdar:

"Demek, sen kızkardeşimizin oğlusun ha!" dedi*

Abdulmuttalib:

"Evet!" deyince, hükümdar:

"Yakınıma gel!" dedi.

Yaklaşınca, hem ona, hem arkadaşlarına:[252]

"Demek, sizler, Kureyşü´l-Ebâtıh´sınız?" dedi.

"Evet!" diye cevap verdiler.[253]

Hükümdar:

"Hoş geldiniz, safa geldiniz! Sizler, yanında emniyet ve huzur bulacağınız, bol bol ihsanlar veren bir kralın yanına geldiniz! Kral ilk konuşmanızdaki sözlerinizi dinledi ve akraba olduğunuzu anladı, ziyaret vesilenizi kabul etti. Sizler burada oturduğunuz müddetçe, gece ve gündüz sohbet edilmeye, oturulup konuşulmaya,[254] övülmeye,[255] ağırlanmaya, ayrılıp giderken de ihsan olunmaya layık,[256] şerefli,[257] şanlı[258] kişilersiniz!" dedikten sonra, maiyetine onların konuk ve elçiler konağına götürülüp misafir edilmelerini emretti. Emri yerine getirildi.

Orada bir ay oturdular.

Hükümdar, bir gün, Abdulmuttalib´e haber salıp:[259]

"Arkadaşlarının arasından bir tek sen benim yanıma gel!" dedi.

Abdulmuttalib, hükümdarın huzuruna vardığı zaman, onu yalnız bir halde buldu. Yanında hiç kimse yoktu.

Hükümdar Abdulmuttalib´i yanına yaklaştırdı, tahtında onunla birlikte oturdu.[260]

"Merhaba! Hoş geldin, safa geldin!" dedikten sonra;[261]

"Ey Abdulmuttalib! Ben sana bildiğim bir işin sırrını emanet edeceğim ki, o sırrı, senin yerinde başkası olsaydı, açmazdım!

Fakat, ben, onun madenini sende gördüm.

Bunun için, onu sana açıklayacağım!

Yüce Allah bu hususta izin verinceye kadar, bu sır senin yanında masun ve mahfuz kalsın!

Şüphesiz ki, Allah emrini yerine getirir.

Ben, gizli Kitab´da, kendimize tahsis edip başkasına kapalı tuttuğumuz ilimde; yaşamanın şerefi, ölmenin fazileti bulunan, genellikle bütün insanları ve heyet arkadaşlarını, özellikle de seni ilgilendiren çok büyük, çok şanlı bir haber buldum!" dedi.[262]

Abdulmuttalib:

"Ey hükümdar! Bütün göçebe halkı ardarda sana feda olsun! Nedir o büyük ve şanlı haber?" diye sordu.

Hükümdar:

"Tihâme bölgesinde bir çocuk doğacak. Alâmet olarak, onun iki küreği arasında bir ben bulu-nacak![263] Kıyamet gününe kadar, kendisinde imamlık, sizde de seyyidlik olacak!" dedi.[264]

Abdulmuttalib:

"Zât-ı Devletinden, lanet ve nefreti mucip haller sâdır olmasın!" diyerek onu hükümdar selam ve duasıyla selamlayıp:

"Eğer hükümdarlık makamının heybetini, ululuğunu göz önünde tutmak zorunluluğu olmasaydı, sevincimi arttıracak beşareti biraz daha açıklamak lütfunda da bulunmalarını kendilerinden dilerdim!" dedi.

Bunun üzerine, hükümdar

"Bu zaman, onun doğacağı zamandır.

Hatta, belki de doğmuştur!

Onun ismi Muhammed; babası ve annesi ölmüş olacak!

Kendisinin bakımını, dedesi ve amcası üzerlerine alacak!

Allah, onu apaçık tebligat yapan peygamber gönderecek!

Bizden, ona Ensar (yardımcılar) yapacak!

Dostlarını onlarla aziz, düşmanlarını da onlarla zelil kılacak!

O, arzın en kıymetli yerlerini fethedecek!

Onun doğumu ile, ateşgede sönecek!

Bir olan Rahmân´a ibadet edilecek!

Küfür ve taşkınlıklar yasaklanacak!

Putlar kırılacak!

Şeytan recmolunacak, taşlanacak!

Onun sözü hak ile bâtıl arasını ayırıcı, hükmü sırf adalet, tam ve dosdoğru hüküm olacak!

O daima iyiliği buyuracak ve işleyecek, kötülükten de sakındıracak ve onları ortadan kaldıracaktır!" dedi.

Abdulmuttalib:

"Ömrün uzun, saltanatın sürekli, şan ve şerefin yüce olsun!

Acaba hükümdar bu hususta beni sevindirecek bazı açıklamalar daha yapmak lutfunda bulunurlar mı?" dedi.

Hükümdar Seyf:

"Örtülerle örtülü Beytullah´a, mucizelere ve semavî kitablara andolsun ki, ey Abdulmuttalib! Hiç hilaf yok, muhakkak ki sen onun atasısın!" deyince, Abdulmuttalib sevincinden yere kapandı.

Hükümdar:

"Başını yerden kaldır! Kalbin ferahladı. Ömrün uzadı. İşin yükseldi!

Sana, anlattıklarımdan, idrak ettiğin, kavuştuğun birşey var mı?" dedi.

Abdulmuttalib:

"Evet ey hükümdar! Benim çok sevgili, üzerine titrediğim bir oğlum vardı. Onu senin kavminin şere flilerinden birinin kızı olan Âmine birli Vehb b. Abdi Menaf ile evlendirin iştim. Âmine, dünyaya bir çocuk getirdi.[265] Onun ismini Muhammed koydum.[266] İki küreğinin arasında da bir ben vardır! Anlattığın alâmetlerin hepsi de kendisinde mevcuttur.[267] Onun babası ve annesi de vefat etmiştir. Kendisinin bakımını, ben ve amcası, üzerimize almış bulunuyoruz" dedi.

Bunun üzerine, hükümdar Seyf:

"Onun hakkında sana söylediklerim, senin söylediğin gibidir.

Oğlunu iyi koru!

Onun hakkında Yahudilerden sakın!

Çünkü, Yahudiler ona düşmandırlar!

Fakat, Allah onlara bu hususta yol ve fırsat vermeyecektir.

Yanındaki heyet arkadaşlarından, yalnız sana açmış olduğum şeyleri, onlara da dürülü tut! Sakın açayım deme!

Sizde bulunacak reisliği, onların ve oğullarının da kıskanıp onun başına gaileler çıkarmayacak larından emin değilim.

Eğer onun peygamber olarak gönderileceğinden önce ölmeyeceğimi bilseydim, süvarilerim ve piyadelerimle birlikte gider,[268] Yesrib´i (Medine´yi) hicret yurdu,[269] devletime başkent yapardım ![270]

Ben, Nâtık Kitab´da ve Sabık İlimde buldum ki: Yesrib onun hicret ve nusret yurdu,[271] işinin muhkemleşeceği, kabrinin ve yardımcılarının bulunacağı yer olacaktır![272]

Ne olurdu, onu âfet ve belalardan ben koruya idim!" dedi.

Hükümdar; Kureyş heyetinden her bir delegeye onar köle, onar cariye,[273] yüzer deve,[274] beşer ratl (ntl) altın, onar ratl gümüş,[275] Yemen elbiselerinden ikişer kat elbise, içi anberle doldurulmuş birer kutu;

Abdulmuttalib´e ise, bunlardan onar kat verilmesini emretti ve ona:

"Bir yıl geçince, onun (Peygamberimiz (a.s.)´ın) işinden neler vukua geldiğinin haberini bana getir!" dedi.[276]

Abdulmuttalib, heyet arkadaşlarına, sık sık:[277]

"Ey Kureyş cemaatı! İçinizden hiç kimse hükümdarın bana olan bol ihsanına gıpta da, kıskançlık da etmesin!

Hükümdarın bütün bu ihsanı, bana ve benden sonra soyumdan geleceklere olacak şeref ve izzetin yanında, çok az kalacaktır!" derdi.

Kendisine:

"Bu, ne zaman olacak?" dediklerinde de:[278]

"Bir zaman sonra zuhur edecek, açığa çıkacak;[279] dediğim şey[280] bilinecektir!" derdi.[281]

Seyf b. Zî Yezen, ne yazık ki, yıl geçmeden öldü.[282] Daha doğrusu, öldürüldü. Yemen´den tardettiği Habeşlilerden edindiği hizmetçiler bir gün hükümdarı kendisine mahsus avlanma yerinde yalnız başı na bulunduğu sırada harbeleriyle mızraklayıp öldürerek dağ başlarına kaçmışlar, hükümdarın adamları da onların hepsini yakalayıp öldürmüşlerdir.[283]



[245] İbn Kuteybe, Kitâbu´l-maârif, s. 278.

[246] İbn Abdi Rabbih, Ikdu´l-Ferîd, c. 2, s. 23, Mes´ûdf, Murûcu´z-zeheb, c. 2, s. 82-83, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil.c. 2, s. 9, Ebu´l-Fenec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1,...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı
« Posted on: 25 Nisan 2024, 22:57:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı rüya tabiri,Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı mekke canlı, Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı kabe canlı yayın, Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı Üç boyutlu kuran oku Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı kuran ı kerim, Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı peygamber kıssaları,Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı ilitam ders soruları, Yemen Hükümdarı Bir Kitapta Peygamberimizi Açıklayışı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes