๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Şubat 2010, 18:48:37



Konu Başlığı: Yahudilerle Düşüp Kalkan Ensar Münafıkları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Şubat 2010, 18:48:37
Yahudilerle Düşüp Kalkan Ensar Münafıkları


Amr b. Avf oğullarından:

1- Züvey b. Haris,

Hubeyb oğullarından:

2- Cülas b. Süveyd,

3- Haris b. Süveyd.

Cülas; Tebük gazasında Peygamberimiz (a.s.)dan geride kalan kimselerden olup, Peygamberimiz (a.s.) aleyhinde:

"Andolsun, bu adam doğru ise, biz eşeklerden daha kötüyüzdür!" demişti.

Cülas´ın üvey oğlu olan Umeyr b. Sa´d:

"Vallahi ey Cülas! Sen bana insanların en sevgilisisin ve cömertlik bakımından benim katımda insanların en iyisi ve en güzelisin ve hoşa gitmeyen birşeyin kendisine isabet etmesi bana en ağırve en güç gelenisin!

Fakat sen öyle bir söz söyledin ki, eğer onu senin aleyhine açıklarsam, seni perişan ve rüsvay eder im!

Eğer o sözünün karşısında susarsam, dinim helak olur!

Bunlardan biri, bana ötekinden daha kolaydır!" dedikten sonra, Peygamberimiz (a.s.)a gidip Cülas´ın söylediği şeyi anlattı.

Cülas, Peygamberimiz (a.s.)ın huzurunda Allah´a yemin ederek:

"Umeyr benim hakkımda muhakkak yalan söylemiştir. Ben Umeyr b. Sa´d´ın söylediği şeyi söylemedim!" dedi.

Bunun üzerine, Yüce Allah, Cülas hakkında indirdiği âyette[291] şöyle buyurdu:

"Onlar (söyledikleri sözü) söylemedikleri hakkında Allah´a yemin ediyorlar.

Andolsun ki, onlar o küfür kelimesini söylemişlerdir.

Onlar Müslümanlıklarını açıkladıktan sonra da kâfir oldular.

Onlar, başaramadıklar birşeye de yeltendiler.

Halbuki, intikam almaya yeltenmeleri için, Allah ile peygamberinin lütuf ve inayetiyle onlan zengin-leştirmiş olmasından başka da (bir sebep) yoktu.

Eğer (nifaktan) tevbe ederlerse, onlar için hayırlı olur.

Yüz çevirirlerse, Allah onlan dünyada da, ahirette de pek acıklı bir azaba uğratır; yeryüzünde onlar için ne bir yar, ne de bir yardımcı vardır artık!"[292]

L evzan oğullarından:

4- Nebtel b. Haris.

Peygamberimiz (a.s.), bunun hakkında:

"Kim şeytana bakmak isterse, Nebtel b. Hâris´e baksın!" buyurmuştur.

Nebtel; iri yapılı, uzun boylu, tepesinin saçı kabarık, kıpkızıl gözlü, siyahımsı kızıl yanaklı bir adamdı.

Peygamberimiz (a.s.)in yanına gelir, onunla konuşur, onu dinler, onun sözlerini münafıklara nakleder ve:

"Muhammed ancak bir kulaktır!

Kim ona birşey haber verirse, onu doğrular!" derdi.

Cebrail (a.s.), Nebtel´in sakınılacak bir adam olduğunu bildirmiştir.

Yüce Allah, onun hakkında indirdiği âyette[293] şöyle buyurdu:

"(Yine o münafıkların) içinde öyleleri vardır ki, peygamberi incitirler ve ´O bir kulaktır!1 derler.

De ki: O sizin için bir hayır kulağıdır!

Allah´a inanır, mü´minler(in sözün)e inanır.

İçinizden, iman edenler için de, bir rahmettir o!

Allah Resûlünü incitenler (yok mu, işte) en acıklı azab onlarındır."[294]

Dubay´a oğullarından:

5- Ebu Habibe b. Ez´ar,

Ebu Habibe, Dırar mescidini yapanlardandı.

6- Muatfib b. Kuşayr,

7- Rafi b.Zeyd,

8- Bişr.

Bunlarla Müslümanlar arasında çıkan bir ihtilaf üzerine, Müslümanlar Peygamberimiz (a.s.)a, bunlar da kâhinlere başvurmuşlardı.

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyette[295] şöyle buyurdu:

"Sana indirilene de, senden önce indirilmiş olanlara da her halde iman ettiklerini boş yere iddia edenlere bakmadın mı ki, -onlar, kendini inkâr etmeleriyle emrolundukları halde-yine sihirbazın huzu runda muhakeme olunmalarını isterler. Şeytan da onları (bir daha dönemeyecekleri kadar) uzak bir sap kınlıkla büsbütün saptırmak ister."[296]

Muattib b. Kuşayr, Uhud gününde de, şöyle demişti:

"Eğer bize bu işten birşey (bir pay) olsaydı, burada öldürülmezdik!"

Yüce Allah, bu hususta indirdiği âyette[297] şöyle buyurdu:

"... Bir zümre de, canları sevdasına düşmüş, Allah´a karşı, Cahiliye zannı gibi, hakka aykırı bir zan besliyorlar ve ´Bu işten bize ne?1 diyorlardı.

De ki: Bütün iş Allah´ındır!

Onlar, sana açıklayamayacaklarını içlerinde saklıyorlar ve:

´Bu işten birşey (bir pay) olsaydı, burada öldürülm ezdik!´ diyorlardı.

Onlara de ki: ´Siz evlerinizde olsaydınız bile, üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine muhakkak, yatacakları (vurulup düşecekleri) yerlere çıkıp gidecekti.

(Allah, bunu) sinelerinizin içindekini yoklamak, yüreklerinizdekini temizlemek için (yaptı).1

Allah, sinelerdeki özü hakkıyla bilendir."[298]

Muattib b. Kuşayr, Hendek savaşı gününde de;

"Muhammed bize Kayserin hazinelerini yiyeceğimizi va´d ediyor. Halbuki bizden birisi abdest boz maya giderken bile güvenlik içinde bulunamıyor!" demişti.

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyette[299] şöyle buyurdu:

"O vakit, münafıklar ile kalblerinde bir hastalık bulunanlar; Allah ve Resûlü bize bir aldatıştan başka birşey va´d etmemiş!´ demişlerdi."[300]

9- Sehl b. Huneyf´in kardeşi Abbad b. Huneyf,

10- Bahzac,

11- Amr b. Hizam,

12- Abdullah b. Nebtel.

Bunlar, Dırar mescidini yapanlardandı.

Sa´lebe oğullarından:

13- Cariye b. Âmir,

14- Yezid b. Cariye b. Âmir,

15- Mücemmi´ b. Cariye b. Âmir.

Bunlarda, Dırar mescidini mescid edinenlerdendi.

Ümeyye oğullarından:

16- Vedia b. Sabit.

Dırar mescidini yapanlardan ve:

". . . Andolsun ki, biz ancak lafa dalmış, şakalaşıyorduk!" diyenlerdendi.

Yüce Allah, haklarında indirdiği âyette[301] şöyle buyurdu:

"Şayet kendilerine sorsan, ´Andolsun ki, biz ancak lafa dalmış bulunuyor, şakalaşıyorduk!´ derler. De ki: Allah ile, O´nun âyetleriyle, O´nun resûlü ile mi eğleniyordunuz?!

Siz özür dilemeye kalkmayın!

Siz, iman ettiğinizi söyledikten sonra, küfrettiniz!

İçinizden bir zümreyi affetsek bile, diğer zümreyi, onlar cürümlerinde ısrar eden kimseler oldukları için, azabımıza uğratacağız.

Münafık erkekler de, münafık kadınlar da birbirinin parçasıdırlar.

Onlar kötülüğü emreder, iyilikten vazgeçirmeye uğraşırlar.

Ellerini yumarlar.

Onlar Allah´ı unuttular. Allah da onları unuttu!

Şüphe yok ki, münafıklar fâsıkların ta kendisidirler!

Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da, bütün kâfirlere de, kendileri içinde temelli kalmak üzere, Cehennem ateşini va´d etti. Bu, onlara yeter!

Allah onları rahmetinden kovdu! Onlara bitmez tükenmez bir azab vardır."[302]

Ubeyd b. Zeyd oğullarından:

17- Hizam b. Halid.

Dırar mescidi evinde yapılmış olan kişidir.

Nebit oğullarından:

18- Mirba´ b. Kayzî,

Bu adam, Peygamberimiz (a.s.) Uhud´a giderken önüne çıkıp, bahçesinden geçirmek iste memiş:

"Ey Muhammed! Eğer sen gerçekten peygambersen, bahçemin içinden geçmeni sana helal etmem!" diye konuşmuş ve eline bir avuç toprak alıp:

"Vallahi, ben bu toprağın senden başkasına değmeyeceğini bilsem, onu sana atardım!" demiş; Müslümanlar onu öldürmeye kalkıştıkları zaman, Peygamberimiz (a.s.):

"Bırakınız onu! O kördür! Onun kalbi de kördür! Görüşü de kördür!" buyurmuştur.

Abduleşhellerin kardeşi Sa´d b. Zeyd, yayı ile vurup onun başını yarmıştı.

19- Mirba´ b. Kayzî´nin kardeşi Evs b. Kayzî.

Hendek savaşı gününde, Peygamberimiz (a.s.)a:

"Yâ Rasûlallah ! Evlerimiz açık bir haldedir. Bize izin ver de onlara dönelim!" demiştir. Yüce Allah, bu hususta indirdiği âyette[303] şöyle buyurmuştur:

"... Onlardan bir kısmı da, ´Gerçekten, evlerimiz açıktır!1 diyerek Peygamberden izin istiyordu. Halbuki, onların evleri açık değildi. Onlar kaçmaktan başka birşey arzu etmiyor!ardı ."[304]

Zafer oğullarından:

20- Hâtıb Ümeyye b. Râfi´,

İri yapılı ihtiyar bir kimse olup, kendisinin Yezid b. Hâtib isminde Müslüman ve hayırlı bir oğlu vardı ki, Uhud savaşı gününde yaralanmış ve Zafer oğullarının evine götürülmüştü.

Kendisi ölmek üzere iken, oradaki Müslüman erkek ve kadınlar onun yanına toplanmışlardı. Kendisini Cennetle müjdeledikleri zaman, babası Hâtıb, münafıklığını açığa vurarak: "Evet! Vallahi, yüzerlik otundan bir Cennet! Vallahi bu zavallıyı aldattınız!" demiştir.

21- Büşeyr b. Ubeynk.

Kendisi iki zırh hırsızı Ebu Tu´ma olup, Yüce Allah onun hakkında indirdiği âyette[305] şöyle buyur muştur:

"Nefislerine hainlik etmiş kimselerden yana mücadele etme!

Çünkü, Allah hainlikte ileri gitmiş günahkarları sevmez."[306] Zafer oğullarının müttefiklerinden:

22- Kuzman.

Peygamberimiz (a.s.), bunun hakkında:

"O muhakkak Cehennem ehlindendir!" buyurmuştu.

Uhud savaşı günü, şiddetli bir savaş oldu.

Müşriklerden birtakım kimseler öldürüldü.

Kuzman´da da yaralar açıldı.

Kendisini Zafer oğullarının evine götürdüler.

Müslümanlardan bazı kimseler, ona:

"Ey Kuzman! Müjdeler olsun, bugün ibtilâya uğradın. Sana, Allah yolunda, gördüğün şey isabet etmiştir!" dediler.

Kuzman:

"Ben ne diye müjdeleneyim? Vallahi, ben ancak kavmimden utandığımdan dolayı gayrete gelip savaştım!" dedi.

Kuzman, yaralarının ağrısına dayanamadığı zaman, ok çantasından bir ok alıp elinin damarlarını kesti ve intihar etti.[307]

Hazrec Kabilesinden olan münafıklar:

23- Rafi´ b. Vedia,

24- Zeyd b. Amr,

Amr b. Kays,

Kays b. Amr b. Sehl.

Cüşem oğullarından:

27- Cedd b. Kays.

Cedd b. Kays; Peygamberimiz (a.s.)a:

"Yâ Muhammedi Bana izin ver, beni fitneye düşünme!" diyen kimsedir.

Yüce Allah, onun hakkında indirdiği âyetlerde[308] şöyle buyurdu:

"Onlardan kimi de ´Bana izin ver! Beni fitneye düşürme!1 diyecektir.

Haberin olsun ki; onlar zaten fitne çukuruna düşmüşlerdir.

Cehennem ise, o kâfirleri her halde ve her halde çepeçevre kuşatıcıdır.

Sana bir iyilik gelirse, bu onların fenasına gider.

Sana bir musibet erişirse, ´Biz daha önceden ihtiyat tedbiri erim izi almışızdır!´ derler ve böbürlene böbürlene dönüp giderler.

De ki: Allah´ın bizim için yazdığından başkası asla bize erişmez! O bizim Mevlâmızdır.

Onun için, mü´minler yalnız Allah´a güvenip dayansınlar.

De ki: Siz bizde iki güzelliğin birinden başkasını mı beklersiniz? Halbuki, biz sizde Allah´ın ya Kendi katından, ya da bizim elimizle bir azab getireceğini bekliyoruz. Haydi, siz bizim akıbetimizi bekleyedu-run; biz de sizinle

beraber bekleyiciyiz.

De ki: Gerek gönül rızasıyla, gerek istemeyerek harcayın, sizden hiçbir şey kat´iyyen kabul olun mayacaktır. Çünkü, siz fâsıklar güruhu oldunuz!

Onların nafakalarının kabul edilmesine engel olan da, sırf şudur

Çünkü, onlar Allah´a ve resûlüne küfrettiler.

Namaza da, ancak üşene üşene gelirler.

İştihasız olmadıkça da, harcamazlar."[309]

Abduleşhel oğullarından:

28- Dahhâk b. Sabit.

Hassan b. Sabit, söylediği bir şiirde Dahhâk b. Sabitin Yahudiliği sevdiğini ve Müslümanlığı sevmediğini açıklamıştır.[310]

Avf b. Hazrec oğullarından:

29- Abdullah b. Übeyy b. Selûl.

Münafıkların başı idi.

Yahudi bilginlerinin münafıklarından Vedia, Malik b. Ebi Kavkal, Süveyd ve Dâis, Abdullah b. Übeyy b. Selûl´ün yanında toplanırlardı.

Beni Mustalık gazasında:

"Medine´ye dönersek, andolsun ki, en şerefli ve en güçlü olan, en hakir ve en zayıf olanı, oradan mutlaka çıkaracaktır" diyen, o idi.[311]

Yüce Allah, bu hususta indirdiği âyette şöyle buyurdu:

"Onlar, ´Eğer Medine´ye dönersek, andolsun ki, en şerefli ve güçlü olan, oradan en hakir ve zayıf olanı muhakkak çıkaracaktır1 diyorlardı.

Halbuki, şeref, güç ve galibiyet Allah´ındır, Allah´ın resûlünündür ve mü´minlerindir.

Fakat münafıklar (bunu) bilmezler."[312]

Peygamberimiz (a.s.) Beni Nadîr Yahudilerini muhasara altına aldığı zaman, bunlar dessaslık yapmışlar;

"Siz yerinizde sabit durunuz! Vallahi, eğer siz yurdunuzdan çıkarılırsanız, biz de muhakkak sizinle birlikte çıkar gideriz! Sizin aleyhinizde, hiçbir kimseye itaat etmeyiz! Eğer sizinle çarpışılırsa, muhakkak ve muhakkak, biz size yardım ederiz!" demişlerdi.[313]

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyetlerde şöyle buyurdu:

"Ehl-i kitabdan da küfreden kardeşlerine, ´Andolsun ki, eğer siz yurtlarınızdan çıkarılırsanız, biz de muhakkak sizinle birlikte çıkar gideriz. Sizin aleyhinizde, hiçbir kimseye, hiçbirzaman itaat etmeyiz! Eğer sizinle çarpışılırsa, muhakkak ve muhakkak, biz size yardım ederiz!´ demekte olan o münafıkları görmedin mi?

Halbuki, Allah şahitlik eder ki, onlar hakikaten ve kesin olarak yalancıdırlar.

Andolsun ki, onlar yurtlarından çıkanlacak olurlarsa, onlarla birlikte çıkmazlar, gitmezler.

Eğer onlar muharebeye tutulurlarsa, onlara yardım da etmezler.

Faraza yardım etseler bile, andolsun ki, mutlaka arkalarını dönerler.

Sonra da, kendileri yardım göremezler.

Herhalde sizin onların yüreklerinde yaşayan korkunuz, Allah´tan korkularından daha şiddetlidir.

Bu da, onların ince anlamazlar güruhundan oluşundandır.

Onlar müstahkem kasabalarda yahut duvarlar arkasında bulunmaksızın, sizinle toplu bir halde vuruşam azlar.

Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir.

Sen onları derli toplu sanırsın. Halbuki, kalbleri darmadağınıktır.

Bu da, onların akıllarını kullanmaz bir kavim oluşundandır.

Onların hali, kendilerinden az zaman öncekilerin hali gibidir ki, onlar yaptıklarının akıbetini tat mışlardı.

Onlar için, âhirette de, çetin bir azab vardır.

Münafıkların hali de, şeytanın hali gibidir:

Çünkü, şeytan insana Küfret!´ derde, o küfredince; ´Ben âlemlerin Rabbi olan Allahtan korkanm´ der.

Nihayet, ikisinin de akıbeti, hakikaten, temelli ateşin içinde kalmaları olmuştur.

İşte, zalimlerin cezası budur!"[314]

Münâfıkûn sûresi de, işte, başta Abdullah b. Übeyy b. Selûl olmak üzere, bu münafıklar hakkında nazil olmuş[315] ve bu sünede şöyle buy uru I m ustur:

"Münafıklar, sana geldikleri zaman, ´Şehadet ederiz ki; sen, muhakkak ve mutlak, Resûlullah´sın´ dediler.

Allah da bilir ki; sen elbette ve elbette O´nun resûlüsün.

Fakat, Allah o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduğunu da biliyor.

Onlar yeminlerini bir kalkan edindiler de, Allah´ın yolundan saptılar.

Gerçekten, onların yapmakta olduklan şeyler ne kötüdür!

Onlar (zahiren) iman ettiler. Fakat, sonra da kâfir oldular.

Bu yüzden, kalblerinin üzerine (küfür) mühr(ü) basıldı.

Bunun için, onlar (imanın hakikatini) anlayamazlar.

Onları gördüğün zaman, gövdeleri (kalıplan, kıyafetleri belki) hoşuna gider.

Söyleseler, sözlerini dinlersin.

Halbuki, onlar (elbise) giydirilmiş kocaman odunlar gibidir!

Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar.

Asıl düşman onlardır. Allah gebertsin onlan!

Nasıl olup da (haktan) döndürülüyorlar?

Onlara, ´Geliniz! Allah´ın Resûlü sizin için istiğfar ediversin´ denildiği zaman, başlarını çevirdiler!

Gördün ki, onlar, kibirlerine yediremeyerek, hâlâ yüz döndürüyorlar!

Sen, onlar için ha istiğfar etmişsin ha etmemişsin, haklarında birdir Allah onlan kat´iyyen yariıga-maz!

Şüphe yok ki, Allah, fâsıklar güruhunu doğru yola iletmez.

Oniaröyie kimselerdir ki: ´Resûlullahm yanındaki kimseleri beslemeyiniz-tâ ki dağılıp gitsinler!´ diy orlardı.

Halbuki, göklerin ve yerin bütün hazineleri Allah´ındır!

Fakat o münafıklar ince anlamazlar.

Onlar, ´Eğer Medine´ye dönersek, andolsun ki, en şerefli ve güçlü olan, en hakir ve en zayıf olanı oradan muhakkak çıkaracaktır diyorlardı.

Halbuki, şeref, kuvvet ve galibiyet Allah´ındır, Resûlullahındır ve mü´minlerindir.

Fakat o münafıklar bunu bilmezler."[316]




[291] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.2, s. 166, Ebu´l-Fidâ, Tefsir, c. 2, s. 371.

[292] Tevbe: 75.

[293] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.2, s. 168.

[294] Tevbe: 61.

[295] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.2, s. 172-173.

[296] Nisa: 60.

[297] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.2, s. 169.

[298] Ali-iİmran: 154.

[299] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 169.

[300] Ahzab: 12.

[301] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 170.

[302] Tevbe: 65-68.

[303] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 171.

[304] Ahzâb: 13.

[305] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 171.

[306] Nisa: 107.

[307] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 171-172.

[308] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 173.

[309] Tevbe: 49-54.

[310] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 172.

[311] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 173, Taberî, Tefsîr, c. 28, s. 112, Vâhidî, Estoâbu´n-nüzül, s. 287.

[312] Münâfikûn: 8.

[313] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 173-174.

[314] Haşr: 11-17.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/235-245.

[315] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 173-174.

[316] Münâfikûn: 1-8.