๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 24 Ocak 2010, 22:35:52



Konu Başlığı: Vahyin Gelişi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Ocak 2010, 22:35:52
Vahyin Gelişi


Peygamberimiz Muhammed (a.s.)a Vahiy ve Peygamberlik Gelmeden Birkaç Yıl Önce Cereyan Eden Hadiselerden Bazıları


1) Peygamberimiz Muhammed (a.s.)a vahiy ve peygamberlik gelmeden iki yıl kadar önce,[1] Şamlı Yahudi âlimlerinden İbn Heyyiban, Şam´dan Medine´ye gelip yerleşti ve çok geçmeden de Medine´de ölüm döşeğine düştü.

Öleceğini anlayınca, Medineli Yahudilere:

"Ey Yahudi cemaatı! Yemesi, içmesi bol bir yerden, beni bu yoksulluk ve açlık yurduna getiren şeyin ne olduğunu sanırsınız?" dedi.

Yahudiler

"Sen, daha iyi bilirsin!" dediler.

İbn Heyyiban:

"Ben, bu memlekete, ancak, gelme zamanı çok yaklaşmış bulunan ve buraya hicret edecek olan O Peygamberi gözlemek üzere gelmişimdir!

Onun, yakında peygamber olarak gönderilmesini ve benim de ona tâbi olmamı umduğum kendisinin gelme zamanı çok yakındır.

Ey Yahudi cemaatı! Ona tâbi olmakta hiç kimse sizi geçmesin!

Çünkü, o, kendisine karşı koyanların kanlarını dökmek, çocuklarını, kadınlarını esir etmek selahiyetiyle gönderilecektir.

Siz, bu hususta ondan korunamazsınız!" dedi ve sonra, öldü.[2]

Peygamberimiz Muhammed (a.s.), kırk yaşına gelmeden önce,[3] otuzsekiz yaşında iken,[4] ışık, nur görür,[5] sesler işitir,[6] endişelenir dururdu.[7]

Yüce Allah, Muhammed (a.s.)ın kerametini açıklamayı irade buyurduğu sıralarda idi ki, Muhammed (a.s.), evinden çıkar, Mekke evlerinden uzaklaşır, vadilerin kuytu köşelerine doğru dalar giderken, hiçbir ağaç veya taşa rastlamazdı ki:

"Esselâmü aleyke yâ Rasûlallah!=Selam olsun sana, ey Allah´ın Resûlü!" diyerek kendisini selam lamamış olsun!

Peygamberimiz (a.s.); hemen etrafına, sağına soluna, arkasına dönüp bakınır, fakat ağaç ve taştan başka birşey görmezdi.[8]

Bu da, Peygamberimiz (a.s.)ın peygamberlikle görevlendirilmesinden iki yıl önce idi.[9]

Ashabdan Cabir b. Semure´nin rivayetine göre, Peygamberimiz (a.s.):

"Mekke´de bir taş tanırım ki, ben peygamber olarak gönderilmeden önce, bana selam verdi. Onu hâlâ tanıyorum!" buyurmuştur. [10]

Sanıldığına göre, bu taş Hacerül-Esved idi.[11]

Bunun, Hacerü´l-Esved´den başka bir taş olup Mekke´de Zükaku´l-Hacer diye tanınan sokakta bulunduğu [12] ve "Peygamberimiz (a.s.)ı selamladı!" diye halk tarafından ziyaret ve üzerine eller sürülerek tasdik ve teberrük edildiği de bildirilmektedir. [13]


[1] Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 9, s. 114.

[2] İbn İshak.İbn Hişam, Sine, c. 1, s. 226, 228, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 160-161, Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 81 -82, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 9, s. 114, Zehebî, Târihu´l-İslâm , s. 123-124.

[3] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 1 04.

[4] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 1, s. 279-280.

[5] İbn Sa´d, Tabakât, c.1, s. 224, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 294, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c.1, s. 161, Ebu´l- Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3. s. 5.

[6] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 224, Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 294, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 104, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 161 , Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 5, Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 280.

[7] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1 ,s.195, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 312.

[8] İbn İshak, İbn Hişam, Sire, c. 1, s. 250, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 157, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 104, Taberî, Târîh, c. 2, s. 204, Beyhakî, Delâil.c.2, s. 146, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c.1 , s. 161, Zehebî, Târıhu´l-İslâm , s. 129-130.

[9] Zürkânî, Mevâhibu´l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 219.

[10] İbnEbf Şeybe.Musannef, c. 11, s.464, Ahmed b. Hanbel,Müsned.c. 5,s. 59, Müslim ,Sahîh, c. 4, s. 1732,Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 593, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 19, Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 397, Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. 388, Ebu´l-Ferec İbn Cevif, el-Vefâ, c. 1, s. 161, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 83, 89, Zehebî, Târîhu´l-İslâm, s. 125, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 5.

[11] Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. 388, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 1, s. 361.

[12] Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 220, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 1, s. 361.

[13] Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 221.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayınları: 1/153-155