๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2010, 12:01:01



Konu Başlığı: Ümeyye b. Halef in Esir Edilişi ve Öldürülüşü
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2010, 12:01:01
Ümeyye b. Halef´in Esir Edilişi ve Öldürülüşü


Abdurrahman b. Avf der ki:

"Ümeyye b. Halef,[342] Mekke´de,[343] Cahiliye devrinde[344] dostumdu.

İsmim de, Abdi Amr idi.[345]

İslâmiyet geldiği,[346] Müslüman olduğum zaman, Abdurrahman olarak isimlendim.[347]

Bizim Mekke´de bulunduğumuz sırada, o bana rastlarve:

´Ey Abdi Amr! Babanın seni isimlendirdiği bir isimden yüz mü çevirdin?!´ der, ben de kendisine:

´Evet![348] Allah beni İslâmiyete erdirdi. Abdurrahman olarak isimlendim[349] derdim.

O da:

´Ben Rahman´ı tanımıyorum![350] Yemâme´deki Müseylime de Rahman adıyla adlanmışür. Ben seni bu adla çağırmam.[351]

Sen aramızda bundan başka bir isim kullan ki, ben seni onunla çağırayım.

Seni ilk isminle çağırdığım zaman, bana cevap vermiyorsun. Ben de seni bilmediğim birşeyle çağıramam!1 derdi.

Gerçekten de, beni ´Ey Abdi Amr!´ diye çağırdığı zaman, ona cevap vermezdim.

Kendisine:

´Ey Ali´nin babası! Dilediğini yap!´ dedim.

Bunun üzerine, o bana:

´Sen, Abdulilâh´sın!´ dedi.

Ona:

´Evet!´ dedim.

Rastladıkça, bana ´Ey Abdulilâh!´ dediği zaman ona cevap verir ve kendisiyle konuşurdum.

Bedir gününde, ona rastladım:

Oğlu Ali b. Ümeyye´nin elinden tutmuş, duruyordu.

Ben de, savaşta ele geçirdiğim birtakım zırhları yanımda taşıyordum.

Ümeyye b. Halef, beni görünce:[352]

´Ey Abdi Amr!´ diye seslendi.

Kendisine cevap vermedim.

Bunun üzerine, bana:

´Ey Abdulilâh!1 diye seslendi.

´Evet!´ dedim.[353]

Ümeyye b. Halef, bana:

´Senin bende alacak birşeyin yok mudur?

Ben senin yanındaki zırhlardan daha hayırlı değil miyim?!1 dedi.

Ona:

´Evet! Öyledir!´ dedim.

Ellerimden zırhları atıp onun ve oğlunun ellerinden tuttum.

Ümeyye b. Halef:

´Doğrusu, ben bugünkü gibisini şimdiye kadar hiç görmemişimdir![354] Sizin süte ihtiyacınız yok mudur?1 dedi.[355]

Ümeyye b. Halef, bu sözüyle, ´Beni kim esir ederse, ona fidye (kurtulmalık akçesi) olarak bol sütlü deve veririm´ demek istemişti.[356]

Ben; Ümeyye b. Halef ile onun oğlu arasında, onların ellerinden tutmuş olduğum halde giderken, Ümeyye b. Halef, bana:

´Ey Abdulilâh! Sizden[357] göğsünde deve kuşu kanadıyla alâmetlenmiş olan o adam kimdir?1 diye sordu.

Ona:

´O, Hamza b. Abdulmuttalib´dir!1 dedim.

İşte, bizim başımıza bütün bu işleri getirmiş olan odur!1 dedi.[358]

Vallahi, ben onlan önlerine düşüp götürüyordum ki, Bilal onu benimle birlikte gördü.

Ümeyye b. Halef Mekke´de ona İslâm´ı bırakması için işkence yapar, onu Mekke´nin güneşten kızmış kumluğuna yatırarak büyük bir kaya parçası getirip onun göğsünün üzerine konulmasını emred er, sonra da:

´Ya işte böylece devam edersin, ya da Muhammed´in dininden ayrılırsın!´ derdi.

Bilal ise, bu işkencelere karşı:

´Allah birdir! Allah birdir! [Ehad! Ehad!]1 demekten geri durmazdı.

Bilal, onu görür görmez:

´Küfrün başı Ümeyye b. Halef ha!

O kurtulursa, ben kurtulmam!1 dedi.

Ona:

´Ey Bilal! O şimdi benim esirimdir!1 dedim.

Bilal:

´O kurtulursa, ben kurtulmam!´ dedi.

Bilal´e:

´Beni dinlemiyor musun, ey karanın oğlu!1 dedimse de, o:

´Eğer o kurtulursa, ben kurtulmam!1 dedi ve sesinin çıkabildiği kadar:

´Ey Allah´ın Ensarı! İşte, küfrün başı Ümeyye b. Halef!

O kurtulursa, ben kurtulmam!1 diyerek bağırmaya başladı.

Birden, bizi kuşattılar, bilezik gibi halka içine aldılar.

Ben ise, onu korumaya ve savunmaya çalışıyordum.

İçlerinden bir adam, kılıcını sıyırdı.

Ümeyye´nin oğlunu, ayağından vurup yere düşürdü.

Ümeyye ise, şimdiye kadar bir benzerini daha işitmediğim bir çığlık kopardı.

Ona:

´Artık sen kendini kurtar! Senin için kurtuluş yoktur! Vallahi, ben senden hiçbir şeyi gideremem!1 dedim.

Ümeyye b. Halef ile oğlunu kılıçtan geçirdiler, işlerini bitirdiler.

Allah Bilal´e rahmet etsin ki, onun yüzünden hem zırhlarım elimden gitti, hem esirleri m !"[359]

Abdurrahman b. Avf´in Ümeyye b. Halefe göstermek istediği vefakârlık, aralarındaki yazılı bir sözleşmeden ileri geliyordu.

Bu sözleşmeye göre:

Abdurrahman b. Avf´m Mekke´deki mallarını ve akrabalarını korumayı Ümeyye b. Halef,

Ümeyye b. Halefin Medine´deki mallarını ve akrabalarını korumayı da Abdurrahman b. Avf üzerine almış bulunuyordu.[360]


[342] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 283, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 82, Taberî, Târih, c. 2, s. 282, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvvıe, c. 3, s. 91, Zehebî, Megâzî, s. 39, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 286.

[343] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 283, Taberî, c. 2, s. 282, Beyhakî, c. 3, s. 91, Zehebî s. 39, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 286.

[344] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 82.

[345] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 283, Vâkıdî, c. 1 , s. 82, Taberî, c. 2, s. 282, Beyhakî, c. 3, s. 91, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 286.

[346] Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 82.

[347] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 283, Vâkıdî, c. 1 , s. 82, Taberî, c. 2, s. 282, Beyhakî, c. 3, s. 91, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 286.

[348] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 283, Taberî, c. 2, s. 282, Beyhakî, c. 3, s. 91, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s.. 286.

[349] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 91.

[350] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 283, Taberî, c. 2, s. 282, Beyhakî, c. 3, s. 91, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 286.

[351] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 82.

[352] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 283, Taberî, Târîh, c. 2, s. 282, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 91 , Ebu´l-Fidâ, el- Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 286.

[353] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 283-284, Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 83, Taberî, c. 2, s. 283, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 91, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 286.

[354] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 284, Taberî, c. 2, s. 283, Beyhakî, c. 3, s. 91, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 259, Zehebî, Megâzî, s. 39, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 286.

[355] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 284, Vâkıdî, c. 1, s. 83, Taberî, c. 2, s. 283, Beyhakî, c. 3, s. 91, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 259, Zehebî, s. 39, E bu´l-Fidâ, c. 3, s. 286.

[356] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 284, Zehebî, s. 39.

[357] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 284, Taberî, c. 2, s. 283, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 286.

[358] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre.c. 2, s. 284, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 83, İbn Esîr, Kâmil, t 2, s. 127, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 259, Zehebî, Megâzî, s. 39, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 286.

[359] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 284, Taberî, Târih, c. 2, s. 283, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 91, 92, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 259, Zehebî, Megâzî, s. 39, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 286.

[360] Buhârî. Sahih. c. 3. s. 60.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/358-362.