๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Şubat 2010, 13:31:08



Konu Başlığı: Uhud Şehitlerini İlk Gömüldükleri Kabirler
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Şubat 2010, 13:31:08
Uhud Şehitlerinin İlk Gömüldükleri Kabirlerinden Kırkaltı Yıl Sonra Çıkarılıp Yeni
Kabirlerine Konuluşu
 



Cabir b. Abdullah der ki:

"Muaviye b. Ebu Süfyan Uhud´da su çıkarmak istediği zaman,[541] ona:

´Uhud´da, şehit kabirlerinden başka yerden su çıkarmaya güç yetiremeyeceğiz!1 diye cevap yazdılar. Bunun üzerine, Muaviye b. Ebu Süfyan:

´Şehitlerin kabirlerini açıp, kemiklerini başka bir yere naklediniz!1 diye yazı yazdı.[542] Nihayet, Uhud´da şehitleri gömülü olanların orada hazır bulunmaları Medine´de ilan ettirildi.[543] Amr b. Cemuh ile Abdullah b. Amr b. Haram, Uhud´da bir kabirde gömülü idiler. Kabir açılınca, sanki daha akşam vefat etmiş gibi, cesetlerinin hiç bozul madiği,[544] uyur gibi olduk­ları görüldü![545]

Onlardan birisi,[546] Abdullah b. Amr b. Haram, Uhud savaşında yüzünden yaralanmış ve o zaman, elini yarasının üzerine koymuş olduğu halde gömülmüştü.[547]

Kendisi yeni kazılan kabre konulurken eli yarasının üzerinden ayrılıp yanına uzatılmak istenilince, yara kanamaya başladı!

Eli eski yerine, yarasının üzerine tekrar konulduğu zaman, kanama dindi, kesildi.[548] Şehitlerin ilk gömüldükleri kabirleri kırkaltı yıl sonra yeni kabirlerine taşınmak üzere açıldığı zaman, misk kokusu gibi bir koku yayıldı.[549]

Uhud şehitleri, sanki uyuyoriarmış gibi, omuzlara alınarak yeni kabirlerine taşındılar.[550] Hatta, taşınırken, Hz. Hamza´nın bir ayağına demir küreğin ucu değmiş ve ayağı kanamıştı ."[551] Cabir b. Abdullah´ın bildirdiğine göre; babasının kabri açılınca, aradan kırkaltı yıl geçmiş olduğu halde, ne yüzüne örtülen örtüde, ne de ayaklarına örtülen üzerlik otunda hiçbir değişiklik olmadığını, aynen eski hallerinde bulunduklarını görmüştür![552]



[541] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 267, İbn Sa´d, Tabakât, c. 3, s. 563, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 291, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 22, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 236.

[542] İbn Sa´d, Tabakât, c. 3, s. 11 , Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 1, s. 1443.

[543] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 267, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 294, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 22, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 1, s. 236, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 43, Semhûdî , Vefâu´l-vefâ, c. 3, s. 937-939.

[544] Mâlik, Muvatta´, c. 2, s. 470, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 267, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 3, s. 562, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 398, Beyhakî, Delâil, c. 3, s. 293.

[545] Vâkıdî, Megâzî , c. 1, s. 267, İbn Sa´d, Tabakât, c. 3, s. 562, Beyhakî, Delâil, c. 3, s. 293, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 236, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 43, Semhûdî , Vefâu´l-vefâ, c. 3, s. 938.

[546] Mâlik, Muvatta´, c. 2, s. 470.

[547] Mâlik, Muvatta´, c. 2, s. 470, Vâkıdî, c. 1, s. 267, İbn Sa´d, c. 3, s. 562, İbn Seyyid, c. 2, s. 22, Zehebî, c. 1, s. 236, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 43, Semhûdî , c. 3, s. 938.

[548] Mâlik, c. 2, s. 470, Vâkıdî, c. 1, s. 267, İbn Sa´d, c. 3, s. 562, Beyhakî, c. 3, s. 293, İbn Seyyid, c. 2, s. 22, Zehebî, c. 1 ,s. 236.

[549] Vâkıdî, c. 1, s. 268, Beyhakî, c. 3, s. 294, E bu´l-Fidâ, c. 4, s. 43, Semhûdî , c. 3, s. 939.

[550] İbn Sa´d, Tabakât, c. 3, s. 11 , Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 1, s. 443.

[551] İbn Sa´d, c. 3, s. 11, Beyhakî, c. 3, s. 291, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 55, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 43.

[552] Vâkıdî, c. 1.S.267, İbn Sa´d, c. 3, s. 562-563, Beyhakî, c. 3, s. 293, İbn Kayy,m, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 1 09.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 4/207-208.