๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 13 Mart 2010, 17:45:24



Konu Başlığı: Taif in kuşatılışı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 13 Mart 2010, 17:45:24
Taif´in Kuşatılışı ve Sakîfleri Boyun Eğdirmek İçin Bazı Tedbirlere Başvuruluşu


Peygamberimiz Aleyhisselam Taif´i yirmi geceden fazla[380] veya otuz gece veya buna yakın müd det kuşattı.[381]

Taif halkı olan Sakîflerle, günlerce, en şiddetli bir şekilde ok savaşı yapıldı.[382]

Sakîfler, on-ondokuz gece, Taif´ten Müslümanlara ok ve taş atarak savaştılar.[383]

Yezid b. Zem´a b. Esved, atının üzerinde ilerleyip konuşmak üzere Sakillerden eman vermelerini istedi.

Sakîfler em an verdiler.

Fakat, yanlarına varırken, onu okla vurup şehit ettiler.

Yezid b.Zem´ayı, Sakîflerden Hüzeyl b. Ebi´s-Salt şehit etmiştir.

Hüzeyl b. Ebi´s-Salt, kale kapısından çıkmıştı.

Kendisini hiç kimsenin görmediğini sanıyor, Yezid b. Zem´a´nın kardeşi Yakub b. Zem´a ise, onu yakalamak için, saklanıp fırsat kolluyordu.

Kaleden çıkınca, Hüzeyl´i yakaladı, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına getirdi ve:

"Yâ Rasûlalları! Bu, kardeşimi (eman verildiği halde) öldüren adamdır!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam onun boynunu vurdurdu.[384]

Peygamberimiz Aleyhisselam; mancınık kurulup Taiflilerin taşa tutulması hususunu ashabıyla konuştu.

Selmânü´l-Fârisî:

"Ben de Sakîflerin kalelerine karşı mancınık kurulmasını uygun görüyorum.

Çünkü, biz Fars ülkesinde düşman kalelerine karşı mancınıklar diktiğimiz gibi, düşmanlarımız tarafından da bize karşı mancınıklar dikilirdi.

Biz düşmanlarımızı mancınıkla yenerdik. Onlar da bizi mancınıkla yenerdi.

Eğer mancınık olmazsa, uzun zaman oturmak zorunda kalırdık!" dedi.[385]

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam, mancınık yapılmasını em retti.[386]

Selmanül-Fârisî, bir mancınık yapıp, Taife karşı dikti.[387]

Tufeyl b. Amr´ın da, Zülkeffeyn putunu yıkıp[388] Taife debbâbe getirdiği rivayet edilir.[389]

Peygamberimiz Aleyhisselam kale dışında ordugâh çevresindeki yerlere hasek=hurma ağacından yapılmış, ayaklara batan çatal çengeller döşetti.[390]

Müslümanlardan bazıları, sığır derisinden yapılmış debbâbenin altına girdiler.[391]

Kalenin duvarını kazıp delmek için sürünerek kale duvarına yaklaştılar.

Sakîfler, onların üzerlerine ateşte kızdırılmış sapan demirleri ve şişler bırakarak debbâbeyi yardılar, yaktılar.

Müslümanları debbâbenin altından çıkmak zorunda bıraktılar.

Kızgın şişlerden yanıp şehit olanlar şehit oldu, sağ kalanlardan bir kısmını da oklarla şehit ettiler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, Taif üzüm bağlarındaki asmaların kesilmesini[392] veya yakıl masını,[393] herkesin meyvesi yenmeyen ağaçlardan beşer tane kesmesini emretti.[394]

Bu, onları bezdirip boyun eğdirmek içindi.

Nitekim, Sakîfler:

"Mallan bozup dağıtıp mahvetmeyiniz!

Onlar ya bize kalır, ya da sizin olur!" diyerek seslendiler.[395]

Uyeyne b. Hısn, Ya´lâ b. Mürretü´s-Sakafî´ye:

"Bunu kesmekte bana ecir mi var sanki?!" dedi.

Ya´lâ, Uyeyne´nin yanına gelip:

"Evet!" dedi.

Uyeyne:

"Sana ancak Cehennem var!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, bunu işitince:

"Uyeyne Cehenneme Ya´lâ´dan daha lâyık ve müstahaktır!" buyurdu.[396]

Müslümanlar, üzüm asmalarını kesmeye koyuldular.[397]

Hz. Ömer, Süfyan b. Abdullah es-Sakafîye:

"Vallahi, çoluk çocuğunun geçim babasını (üzüm asmalarını) keseceğiz!" diyerek seslendi.

Süfyan:

"Su ile toprağı da gideremezsiniz ya!" dedi.

Fakat, üzüm asmalarının kesilmeye başladığını görünce, dayanamadı ve:

"Yâ Muhammedi Mallarımızı ne için kesiyorsun?! Bizi yenersen, ya onu sen alırsın, ya da-dediğin gibi-Allah´ın rızasını ve akrabalık hakkını[398] gözetir, bize bırakırsın!" diyerek seslendi.[399]

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ben, üzüm bağınızı, Allah´ın rızasını ve akrabalık hakkını gözeterek bırakıyorum!" buyurdu ve üzüm asmalarını daha fazla kestirmekten vazgeçti.[400]

Ebu Süfyan b. Harb´le Muğîre b. Şube:

"Ey Sakîfler! Bize eman verirseniz, sizinle konuşacağız!" diyerek seslendiler.

Kendilerine eman verilince, Kureyşîlerden ve Benî Kinanelerden oluşan kadınları, Taiften çıkıp kendilerinin yanına gelmeye davet ettiler.

Bu kadınların, savaş sonunda esir düşmelerinden korkuyorlardı.

Kadınlar, Taiften dışarı çıkmaya yanaşmadılar.

Onlardan birisi; Ebu Süfyan´ın kızı Âmine (İbn Hişam´a göre, Meymûne) olup, Urve b. Mes´ud´la veya Urve´nin oğlu Ebu Mürre ile evli idi.

Diğeri; Firâsiyye olup, Karib b. Esved´le evli idi.

Üçüncüsü de; Fukayma, Ümeyme idi.

Esved b. Mes´ud:

"Ey Ebu Süfyan! Ey Muğîre!

Bize iyilik için gelmiş olduğunuza göre, sizi bir iyiliğe kılavuzlayayım mı? Esved b. Mes´ud oğulları na ait mülklerden ne kadar güçlükle geçim sağlandığını biliyorsunuzdur[401] Eğer Muhammed onlardaki üzüm asmalarını kesecek olursa, artık onlar bir daha onanlamaz!

Kendisiyle konuşunuz: Ya bu bağlan kendisine alıkoysun, ya da, Allah nzası ve akrabalık hakkı için, bize bıraksın!

Onunla aramızda bir akrabalık vardır. Bu gerçek bilinmez olur mu?" dedi.[402]

Ebu Süfyan´la Muğîre b. Şube gelip Peygamberimiz Aleyhisselamla konuştular.[403]

Peygamberimiz Aleyhisselam Esved oğullarının üzüm bağlarını bıraktırdı, onlara dokundur madı.[404]

Sakîflerden bir adam, kalenin üzerine dikilip:

"Gidin davar çobanlan!

Gidin Muhammed´in sürüleri!

Gidin Muhammed´in köleleri!

Üzüm asmalanmızı yok etmekle bizim yoksulluğa ve sıkıntıya düşeceğimizi mi sanıyorsunuz?!" diy erek bağırdı.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ey Allah´ım! Onu Cehenneme gidici olarak gider!" diyerek dua etti.

Sa´d b. Ebi Vakkas hemen bir ok atıp onun boğazına sapladı!

Adam kaleden ölü olarak aşağı yuvarlandı ![405]




[380] İbn Hişam´a göre; 17 gece (İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 124, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 243, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 201, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 347).

İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 124, Taberî, c. 3, s. 133, İbn Haim, Cevâmiu´s-Sîre, s. 243, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 201, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 347.

[381] Zehebî, Megâzî, s. 495.

[382] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 125, Taberî, c. 3, s. 133.

[383] Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 9, s. 84.

[384] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 926-927.

[385] Vâkıdı, Megâzî, c. 3, s. 937.

[386] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 367.

[387] Vâkıdı, Megâzî, c. 3, s. 927.

[388] Vâkıdî, c. 3, s. 923, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 157-158 İbn Seyyid, UyÜn, c. 2, s. 200.

[389] Vâkıdı, Megâzî, c. 3, s. 927.

[390] Vâkıdî, c. 3, s. 927, İbn Sa´d, c. 2, s. 158, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 367.

[391] Vâkıdî, c. 3, s. 927, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 81.

[392] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 126, Vâkıdî, c. 3, s. 927-928, Taberî, c. 3, s. 133.

[393] Vâkıdî, c. 3, s. 928, İbn Sa´d, c. 2, s. 158.

[394] Vâkıdî, c. 3, s. 928, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 9, s. 84.

[395] Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 9, s. 84.

[396] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 928-929.

[397] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 126, Vâkıdî, Megâzî, c. 3,5.928, Taberî, Târih, c. 3, s. 133.

[398] Peygamberimiz Aleyhisselamın annesi Hz. Âmine´nin annesi Berre; Berre´nin annesi ÜmmüHabib; Ümmü Habib´in annesi Berre; Berre´nin annesi Kılâbe; Kılâbe´nin annesi Ümeyme; Ümeyme´nin annesi Dübb olup, Dübb´ün annesi Âtike Sakfflerdendi (İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 60).

[399] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 928.

[400] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 928, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 158.

[401] Bu mülkler Taife epeyce uzakta idi (İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 48).

[402] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 126, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 929.

[403] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 929.

[404] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 126, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 929.

[405] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 929-930.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 7/75-79.