๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 25 Şubat 2010, 19:11:15



Konu Başlığı: Süheyl b. Amr ın Konuşması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 25 Şubat 2010, 19:11:15
Süheyl b. Amr´ın Konuşması


Süheyl b. Amr, konuşmaya başladı. Konuşurken, kendisinin üst dudağının yangından, altlı üstlü sivri dişleri gözüküyordu.

Süheyl sesini yükseltince, Abbâd b. Bişr ile Seleme b. Eşlem, ona:

"Resûlullah Aleyhisselamın yanında sesini kıs!" diyerek ihtarda bulundular.[347]

Süheyl b. Amr:

"Hudeybiye´ye gelip seninle çarpışanlar; ne bizim rey, görüş sahiplerimizdendirler, ne de akıllı uslu kişilerimizdendirler!

Biz onların yaptıklarını benimsemedik, işitinceye kadarda, bundan haberimiz yoktu.

Onlar, bizim beyinsiz, akılsız olanlarımızdandır" dedi.[348]

Süheyl b. Amr, gelip gidip Peygamberimiz Aleyhisselamla konuştu durdu.[349]

Uzun uzadıya konuşmalardan, geliş gidişlerden sonra,[350] aralarında anlaştılar, kararlaştırılan hususların yazılı hale getirilmesinden başka iş kalmadı.[351]

Süheyl b. Amr:

"Haydi, (hokka, kalem, kâğıt) getir! Bizimle sizin aranızda (yazılması gereken) bir yazı yaz!" dedi.[352]

Yazı malzemesi hazırlanınca, Peygamberimiz Aleyhisselam, aradaki anlaşmayı yazacak bir adam çağırmak istedi ve Evs b. H avlî´yi çağırdı.

Sühey b. Amr:

"Bunu iki kişiden; amcanın oğlu Ali´den veya Osman b. Affan´dan başkası yazmasın!" dedi.[353]

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam Hz. Ali´yi çağırdı[354] ve ona:

"Yaz!" buyurdu: "Bismillâhirrahmânirrahîm!"[355]

Süheyl b. Amr hemen Hz. Ali´nin elini tuttu[356] ve:

"Ben bunu bilmiyorum![357] ´Bismillâh´ı anladık ama, ´Bismillâhirrahmânirrahîm´ nedir? Bilmiyoruz ![358]

Vallahi, ben Rahman sözünün mahiyeti nedir, bilmiyorum" dedi.[359]

Kureyş müşriklerinin öteki elçileri de:

"Hayır! Vallahi, biz sulh yazısının başına hiçbir zaman bu Besmeleyi yazmayız, yazdırmayız!" dedil er.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Öyleyse, nasıl yazalım?" diye sordu.[360]

Süheyl b. Amr:

"Sen, bizim bildiğimiz şeyi,[361] senin de yazılarında yazdığın, yazdırageldiğin gibi,[362] bizim de yazılarımızda yazdığımız gibi,[363] ´Bismikallâhümme=Allah´ım! Senin İsminle başlarım!´ diye yaz, yazdır!" dedi.[364]

Süheyl ve arkadaşlarının Besmeleye böyle itiraz etmeleri, Müslümanların canlarını sıkt.[365]

"Vallahi, biz Besmeleden başkasını yazmayız!" dediler.[366]

Süheyl b. Amr:

"Öyle ise, ben de, hiçbir şey üzerinde barış yapmam, işi olduğu yerde bırakırım!" dedi.[367]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Bu ´Bismikallâhümme´ de güzeldir!" buyurduktan sonra,[368] Hz. Ali´ye:

"Haydi, yaz" buyurdu: "Bismikallâhümme."[369]

Hz. Ali öyle yazdı.[370]

Bundan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Yaz[371] yâ Ali!" buyurdu:[372] "Bu, Muhammed Resûlullahın,[373] Süheyl b. Amr1a[374] üzerinde anlaşmaya vanp imzaladığı barış yazısıdır."[375]

Süheyl b. Amr, tekrar Hz. Ali´nin elini tuttu[376] ve Peygamberimiz Aleyhisselama:

"´Muhammed Resûlullah´ yazma, yazdımna![377] Vallahi, biz senin Resûlullah olduğunu bilseydik, doğrulasaydık, seni Beytullah´ı, Kabe´yi ziyaretten men etmez, seninle çarpışmaya kalkmazdık.[378]

En iyisi, sen bildiğimiz şeyi yaz, yazdır!" dedi.[379]

Peygamberimiz Aleyhisselam, ona:

"Peki, nasıl yazalım?" diye sordu.[380]

Süheyl b. Amr:

"´Muhammed b. Abdullah´ diye, kendi ismini ve babanın ismini yaz, yazdır!" dedi.[381]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Bu da güzeldir! Öyle yazınız![382]

Ben vallahi hem ´Muhammed b. Abdullah´ım! Ben vallahi hem de ´Resûlullah´ım![383]

Vallahi, siz beni ne kadaryalanlasanız da, ben hiç şüphesiz Resûlullahım.[384]

Barış belgesine kendi ismimi ve babamın ismini yazmak, yazdırmak, benim peygamberliğimi gider-mez!" buyurdu.[385] Sonra da:

"Yâ Ali! Sil onu![386] ´Resûlullah´ kelimesini sil de,[387] ´Muhammed b. Abdullah´ yaz!" buyurdu.[388]

Müslümanlar kendilerini tutamadılar, seslerini yükselterek bağırıştılar.

Ashabdan bazıları, ayağa kalktılar ve:

"Biz ´Muhammed Resûlullah´tan başkasını yazmaz, yazdırmayız!´ dediler.

Useyd b. Hudayr ile Sa´d b. Ubâde, Hz. Ali´nin elini tutarak:

"Sen ´Muhammed Resûlullahtan başkasını yazma!

Aksi takdirde, aramızı ancak kılıç halleder!

Biz ne diye dinimiz uğrunda, bu eksikliği, bu hakareti kabul ediyoruz?!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara seslerini kısmalarını ve susmalarını eliyle işaret buyurdu, sustular.[389]

Hz. Ali:

"Hayır! Vallahi, ben ´Resûlullah´ kelimelerini silemem.[390]

Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah´a yemin ederim ki; ben onu silemeyeceğim![391]

Hayır! Vallahi, ben senin Resûlullah sıfatını hiçbir zaman silemem!" dedi.[392]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Hz. Ali´nin yüzüne bakarak:

"Ey Ali! Senin de başına böyle birşey gelecek,[393] muhakkak sen de bunun gibisine davet olunacak, istenileni kabullenmek zorunda kalacaksın!"* buyurdu.[394]

Hz. Ali "Resûlullah" kelimelerini silemeyeceğine yemin edince, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Bana onların yerini göster!" buyurdu.

Hz. Ali de gösterince,[395] Peygamberimiz Aleyhisselam onu eliyle sildi.[396]

Onun yerine "Muhammed b. Abdullah" yazıldıktan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselam Hz. Ali´ye banş maddelerini şöyle yazdırmaya başladı:

"1. Halkın [Müslümanlarla müşriklerin] emniyet ve selamet içinde yaşamaları ve birbirlerini zararlandırmaktan el çekmeleri için, harp onlardan 10 yıl müddetle kaldırılmak üzere,

Bu anlaşma aramızda ağzı kilitli heybe gibi olup, anlaşma hükümleri herhangi bir suretle bozul
maktan veya geri bırakılmaktan korunmak; taraflar, birbirlerine karşı olan her türlü kinlerini, düşmanlık
larını heybede kilitlemek, onlan açığa vurmaktan kaçınmak üzere,

Aramızda ne hırsızlık, ne de hainlik olmamak üzere,[397]

Muhammed ile ashabı bu yıl geri dönüp gitmek; gelecek yıl olunca, yanlarında yalnız yolcu silahı
olarak kınlarında sokulu kılıçlar bulunduğu halde Mekke´ye girip orada üç gün kalmak üzere..."[398]

Peygamberimiz Aleyhisselam, bu 4. maddeyi, Süheyl b.Amr´a:

"Beytullah´ı bu yıl tavaf etmemiz için siz aradan çekilmek, onu tavafta bizi serbest bırakmak üzere" diye teklif etmişti.

Süheyl b. Amr:

"Vallahi, üzerimize yürünüp zorla boyun eğdirildik diye Araplar bizi dillerinden düşürmezler, temelli konuşur dururlar.

Fakat bu, gelecek yıl olur.[399]

Sen bu yılında yanımızdan geri dönüp gidecek, yanımıza uğramayacak, Mekke´ye girmeyeceksin!

Gelecekyıl, girdiğinde, biz Mekke´den çıkacağız, sen ashabınla birlikte oraya girecek, orada üç gün kalacaksın.

Yanında da, yolcu silahı olarak kınında sokulu kılıçlar bulunacak, oraya bundan başka silahla girmeyeceksin![400]

Kurban edilecekleri yere bırakmayıp, oldukları yerde tuttuğumuz şu kurbanlık develeri de Mekke´deki kurban yerine salmayacaksın!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Onları biz salarız, yüzlerini oradan siz geri çevirirsiniz!" buyurdu. Hz. Ali, maddeyi buna göre yazdı.[401]

"5. Muhammed, Mekkelilerden, kendisine tâbi ve Müslüman olmak isteyenlerden hiçbir kimseyi yanında götürmemek, Mekke´de oturmak isteyen ashabından hiçbirine de engel olmamak üzere,[402]

6. Muhammed´in ashabından olup da, hac veya umre yapmak niyetiyle veya Yemen´e yahut Taife geçmek veya Allah´ın fazlından kazanç sağlamak maksadıyla gelen kimsenin canı ve malı emniyet ve selamette bulunmak üzere,

7. Müşriklerden, Şam´a veya Maşrık´a, Mısır´a geçmek için Medine´ye gelen kimsenin de canı ve malı emniyet ve selamette bulunmak üzere,[403]

8. Muhammed´in akd ve ahdine girmek isteyen kimse, ona girmekte serbest olmak üzere,

9. Kureyş´in akd ve ahdine girmek isteyen kimse, ona girmekte serbest olmak üzere,[404]

10. Kureyşîlerden, velisinin izni ve haberi olmaksızın Muhammed´in yanına gelecek kimseler Kureyşîlere geri çevrilmek üzere,

11. Muhammed´in yanında bulunanlardan Kureyşîlere gelecek olanlar Muhammed´e geri çevrilmemek üzere, muahede ve musalaha yapılmıştır."

Süheyl b. Amr, 10 ve 11. maddeleri, Peygamberimiz Aleyhisselama şöyle teklif etmişti: "Sana bizden gelecek olan kişiyi, senin dininde bile olsa, muhakkak bize geri çevireceksin![405] Sizden bize gelecek olan kişiyi ise, biz geri çevirmeyeceğiz!" Müslümanlar, Süheyl b. Amr´ın bu acayip teklifine şaştılar ve: "Sübhânallah! Müslümanların yanına gelmiş olan bir Müslüman nasıl geri çevrilir?[406] Yâ Rasûlallah! Bu şartı da kabul edecek misin?!" dediler.[407] Hz. Ömer:

"Yâ Rasûlallah! Bu şartı da kabul edecek misin?" diye sordu. Peygamberimiz Aleyhisselam, gülümsedi[408] ve: "Evet! Bizden onlara gidecek olanları, Allah bizden ırak etsin.[409]

Onların yanından bize gelip geri vereceğimiz kimselere gelince; Allah kendilerini biliyordur ve onlar için elbette bir genişlik, bir çıkar yol yaratacaktır" buyurdu.[410]




[337] Vakidi, Megazi. c. 2, s. 605.

[338] İbn İshak, İbn Hişam, Sire, c. 3, s. 331, Vakidi, Megazi. c. 2, s. 605, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 325, Beyhaki, Delailu?n-Nübüvve, c. 4, s. 145, Ebu?l-Fida, Bidaye ve?n-Nihaye, c. 4, s. 168.

[339] Zühri, Megazi, s. 54, Vakidi, Megazi. c. 2, s. 603, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 337, Buhari, Sahih, c. 3, s. 181, Beyhaki, Delail, c. 4, s. 145, İbn Kayyim, Za?du?l-Mead, c. 2, s. 138, Kastalani, Mevahibu?l-ledünniyye, c. 1, s. 168, Diyarbekri, Tarihu?l-Hamis, c. 2, s. 21.

[340] İbn İshak, İbn Hişam, Sire, c. 3, s. 331, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 325, Taberi, Tarih, c. 3, s. 78, Ebu?l-Fida, Bidaye ve?n-Nihaye, c. 4, s. 168, Diyarbekri, Tarihu?l-Hamis, c. 2, s. 21, Halebi, c. 2, s. 705.

[341] İbn İshak, İbn Hişam, Sire, c. 3, s. 331, Taberi, Tarih, c. 3, s. 78, İbn Hazm, Cevamiu?s-Sire, s. 208, Beyhaki, Delailu?n-Nübüvve, c. 4, s. 145, İbn Esir, Kamil, c. 2, s. 203, 204.

[342] İbn Haldun, Tarih, c. 2, ks. 2, s. 34.

[343] Vakidi, Megazi. c. 2, s. 605.

[344] Vakidi, Megazi. c. 2, s. 606, Halebi, İnsanu?l-Uyun, c. 2, s. 705, Zürkani, Mevahibu?l-ledünniyye Şerhi, c. 2, s. 194.

[345] Hakim, Müstedrek, c. 2, s. 461.

[346] Vakidi, Megazi. c. 2, s. 605, 606.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/303-305.

[347] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 606.

[348] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 604.

[349] İbn İshak, İtan Hişam, Sîre, c. 3, s. 331, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 325.

[350] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610.

[351] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 331, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 325, Taberî, Târih, c. 3, s. 78, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 4, s. 145, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 168.

[352] Zührî, Megâzî, s. 54, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 337, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 330, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 181 , Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 105, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 138, 139, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1, s. 166, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 21 .

[353] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610.

[354] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 331, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 325.

[355] Zührî, Megâzî, s. 54, İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 331, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 337, Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 325, Buhârî, Sahih, c. 3, s. 181, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1 411, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 9, s. 226, 227.

[356] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 86.

[357] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 3, s. 332, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 349, Taberî, Târih, c. 3, s. 79.

[358] Müslim, Sahih, c. 3, s. 1411 .

[359] Zührî, Megâzî, s. 54, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 337, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 330, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 181.

[360] Ebu Yusuf, Kitâbu´l-haraç, s. 210.

[361] Müslim, Sahîh, t 3, s. 1411 .

[362] Zührî, Megâzî, s. 54, Abdurrezzak, c. 5, s. 337, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 330, Buhârî Sahîh, c. 3, s. 181.

[363] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610.

[364] Zührî, Megâzî, s. 54, İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 332, Vâkıdî, c. 2, s. 610, Abdurrezzak, c. 5, s. 337, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 330, Buhârî, c. 3, s. 181.

[365] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610.

[366] Zührî, Megâzî, s. 54, Abdurrezzak, c. 5, s. 337, Buhârî, c. 3, s. 181.

[367] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610.

[368] Ebu Yusuf, Kitâbu´l-haraç, s. 210.

[369] Zührî, Megâzî, s. 54, İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 332, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 337, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 86.

[370] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 3, s. 332, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 86.

[371] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 3, s. 332, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 342.

[372] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 342.

[373] Zührî, Megâzî, s. 55, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 611, Abdurrezzak, c. 5, s. 337, 338, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 342.

[374] İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 332, Vâkıdî, c. 2, s. 311, İbnSa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 97, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 325.

[375] Zührî, Megâzî, s. 55, İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 332, Abdurrezzak, c. 5, s. 337, 338, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 97, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 181, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1410, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 85, Taberî, Târih, c. 3, s. 80.

[376] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 87.

[377] Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 1 67.

[378] Zührî, Megâzî, s. 55, Abdurrezzak, c. 5, s. 338, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 330, Buhârî, c. 3, s. 181, Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl, s. 233.

[379] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 87, Taberî, Tefsir, c. 26, s. 94.

[380] Ebu Yusuf, Kitâbu´l-haraç, s. 20.

[381] İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 332, Ebu Yusuf, Kitâbu´l-harac, s. 210, Vâkıdî, c. 2, s. 610, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 268, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1411.

[382] Ebu Yusuf, Kitâbu´l-harac, s. 210.

[383] Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 71.

[384] Zührî, M eg âzf s. 55, Abdurrezzak, M usann ef, c. 5, s. 3 38, B uhârf, Sa hfh, c. 4 .s. 71.

[385] Yâkubî, Târih, c. 2, s. 54.

[386] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 342.

[387] Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1410.

[388] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 342, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1410.

[389] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610, 611.

[390] Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1410.

[391] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 291, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1409.

[392] Dârimî, Sünen, c. 2, s. 155.

[393] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 23, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 707-708.

* Otuzbir yıl sonra, Hz. AJi, Muaviye b. Ebu Süfyan´ın elçisi Aınr b. Asla aralarında yazdırdığı barış yazısındaki "Emfrü´l-mü´minfn" kelimelerinin silinerek kendi ismiyle babasının isminin yazılması isteğini kabullenmek zorunda kalınca, Hudeybiye hadis esini hatırlayıp "Allâhuekber!" diyerek hayretini açıklamaktan kendisini alamamıştır (İbn Esîr, Kâmil, c. 3, s. 319, 32).

[394] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 4, s. 147, İbn Esîr, Kâmil, c. 3, s. 320, Suyûtî, Hasâis, c. 2, s. 40.

[395] Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1411 , Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 21.

[396] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 291.

[397] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 332, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 611 , İbn Sa´d, c. 2, s. 97, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 325, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 350, Taberî, Târîh, c. 3, s. 79, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 4, s. 145.

[398] İbn Sa´d, c. 2, s. 101 , Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 350, 351 Taberî, Tesir, c. 26, s. 96.

[399] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 338, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 330, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 181

[400] İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 332, Vâkıdî, c. 2, s. 611, 612, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 97, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 325, Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emval, s. 232. Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 350, Taberî, Târîh, c. 3, s. 79.

[401] Taberî, Tefsfr, c. 26, s. 97, İbn Ebi Şeybe´den naklen AJâüddin Ali, Kenzü´l-ummâl, c. 10, s. 480.

[402] Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl, s. 233, Taberî, Târîh, c. 3, s. 80.

[403] Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl, s. 231, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 351, Taberî Tefsfr, c. 26, s. 96.

[404] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 332, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 611 , İbn Sa´d, c. 2, s. 97, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 325, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 350.

[405] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 332, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 611, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 350, Taberî, Târîh, c.3,s.76.

[406] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 338, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 181.

[407] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 268, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1411.

[408] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 21.

[409] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 268, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1411.

[410] Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 268, Müslim, c. 3, s. 1411, Taberî, Tefsfr, c. 26, s. 97, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c.2, s. 140, AJâüddin Ali. Kenzü´l-umm âl. c. 10. s. 480.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/305-312.