> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > İslam Tarihi > Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı  (Okunma Sayısı 1114 defa)
04 Şubat 2010, 13:53:02
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 04 Şubat 2010, 13:53:02 »



Selman-ı Fârisî´nin Kendi Dilinden Dinî Hayatı ve Müslüman Oluşu



Selman-ı Fârisî, Abdullah b. Abbas´a dinî hayatını ve Müslüman oluşunu şöyle anlatır:

"Ben; Isbahan halkından ve Ceyy denilen karyeden bir Farslı idim. Babam bu karyenin dihkanı, muhtarı idi.

Ben onun yanında Allah´ın yaratıklarının en sevgili olanı idim.

O beni bu aşın sevgisinden dolayı yanından hiç ayırmaz, kız hapseder gibi evinde hapsederdi.

Mecusîliğe (ateşperestliğe) kendimi o kadar kaptırmıştım ki, ateşgedeye bakma, ateş yakma işini bile üzerime almıştım.

Onun bir an olsun sönmesine meydan vermezdim.

Babamın büyük bir çiftliği vardı. Kendisi bir gün inşaat işiyle uğraşıyordu. Bana:

´Oğulcağızım! Ben bugün hep yapı işiyle uğraşacağım, çiftliğe gitmekten geri kalacağım. Oraya sen git!1 dedi ve bana, oradan kendisinin yapmayı istediği bazı şeyleri de emretti. Sonra da, bana:

´Sakın ha! Oralarda oyalanıp da beni gözletme!

Çünkü, gecikirsen, beni çiftliğimden daha çok sen merakta bırakır, her işimden alıkorsun!1 dedi.

Babamın beni göndermek istediği çiftliğe gitmek üzere yola çıktım.

Yolda Hıristiyan kiliselerinden bir kiliseye rastladım.

Seslerini işittim.

Hıristiyanlar içeride ibadet ediyorlardı.

Babam beni hep evinde hapsedip hiç dışarı bırakmadığı için, insanların ne gibi işler yaptıklarını, ne gibi dinler tuttuklarını bilmezdim.

Rastladığım kilisedeki Hıristiyanların seslerini işitince, ne yapıyorlar bir bakayım, diye yanlarına vardım.

Yaptıklarını seyrettim. İbadetleri çok hoşuma gitti. Dinlerine imrendim.

´Vallahi, bu bizim tuttuğumuz dinden daha hayırlıdır1 dedim ve güneş batıncaya kadar onların yanını bırakmadım.

Babamın çiftliğini bıraktım. Çiftliğe hiç gitmedim.

Onlara:

´Bu dinin aslı, kökü nerededir?´ diye sordum.

´Şam´dadır1 dediler.

Artık, akşamleyin, babamın yanına döndüm.

Babam adam gönderip beni aratmış, babamın işi gücü beni aratmak olmuş.

Yanına geldiğim zaman, babam:

´Oğulcuğum! Nerede idin?! Sen benim vermiş olduğum emirlere göre hareket edecek değil mi idin?!´ dedi.

Ona:

´Babacığım! Kiliselerinde ibadet eden bazı kimselere rastladım. Onların dinlerine ait şeyleri gördüm. Çok hoşuma gitti. Vallahi, güneş batıncaya kadar yanlarından ayrılamadım´ dedim.

Babam:

´Oğulcuğum! O dinde hayır yoktur. Senin dinin ve atalarının dini ondan daha hayırlıdır dedi.

Babam, benim kaçacağımdan korkup, ayağıma bir bukağı vurdu, sonra da beni evinde hapsetti.

Kilisedeki Hıristiyanlara adam gönderdim.

´Yanınıza Şam´dan birticaret kafilesi geldiği zaman bana haber verin1 dedim.

Yanlarına Şam´dan, Hıristiyan tüccarlarından bir kafile gelince, bana haber verdiler.

Onlara:

İşlerinizi bitirdiğiniz, memleketinize dönmek istediğiniz zaman bana haber verin´ dedim.

Onlar memleketlerine dönüp gitmek istedikleri zaman bana haber verince, ayağımdan demir bukağıyı çıkarıp attım.

Onlarla birlikte Şam yolunu tuttum, Şam´a geldim.

Şam´a gelince:

´Şu din adamlarının ilim yönünden en üstünü kimdir?´ diye sordum.

´Kilisedeki piskopostur´ dediler.

Yanına gittim. Ona:

´Ben bu dine girmek, senin yanında bulunmak, kilisede hizmet etmek, Hıristiyanlığı senden öğren­mek, seninle birlikte ibadet etmek istiyorum´ dedim.

Bana:

´Kiliseye gir!1 dedi.

Onunla birlikte içeri girdim.

Şam Piskoposu kötü bir adamdı.

Sadakalarını getirip vermelerini Hıristiyanlara emir ve onları buna teşvik eder, yanında toplanan şeylerden bir kısmını ise kendisi için gizler, yoksullara birşey vermezdi.

Hatta, böylelikle yedi küp dolusu altın ve gümüş biriktirmişti!

Onun böyle yaptığını gördükçe, kendisine son derecede kin tutuyordum. En sonunda, adam öldü.

Hıristiyanlar onu gömmek için toplandılar.

Onlara:

´Bu kötü bir adamdı. Sadaka vermenizi emir ve teşvik eder, onları kendisine getirdiğiniz zaman ken­disi için saklar, yoksullara onlardan birşey vermezdi!1 dedim.

Bana:

´Sen bunu nereden biliyorsun?´ diye sordular.

Onlara:

´Ben size onun mal gömüsünü gösterebilirim´ dedim, gömünün yerini gösterdim.

Oradan, içinde altın ve gümüş dolu yedi küp çıkardılar.

Bunu görünce:

´Vallahi, biz onu hiçbir zaman gömmeyiz´ dediler.

Onun ölüsünü astılar ve taşa tuttular!

Onun yerine, kiliseye başka bir din adamı getirdiler.

Beş vakit namaz kılmayanlar içinde, ben ondan (yeni din adamından) daha faziletli, dünyayı onun kadar hiçe sayan, ahirete onun kadar uyanık, gece gündüz ibadete onun kadar düşkün bir kimse görmedim.

Ondan önce hiç kimseyi, onu sevdiğim kadar da sevmedim!

Sonra bu zât ölüm döşeğine düştü.

Kendisine:

´Ey filan! Ben senin yanında bulundum.

Senden önce hiç kimseyi, seni sevdiğim kadarda sevmedim!

Görüyorsun ki, sana Yüce Allah´ın emri gelmiş; bana tavsiye ve ne yapmamı emredersin?1 dedim.

Bana:

´Oğulcuğum! Bugün, benim yolum ve gidişatımda olan bir kimse bilmiyorum.

İyi din adamlan hep ölüp gittiler.

Yaşayanlar da, dinin öteden beri tatbik edegeldikleri hükümlerini değiştirdiler ve onların çoklarını da bıraktılar.

Yalnız Mevsıl´da [Musul] bir zât vardır ki, filandır.

O, benim tuttuğum yol ve bulunduğum hal üzeredir.

Sen onun yanına git!´ dedi.

Bu muhterem zât öldüğü ve gömülüp ortadan kaybolduğu zaman, Mevsıl´daki arkadaşının yanına vardım.

Yanına varınca:

´Ey filan! Filan zât, öleceği sırada, senin de kendisinin yolunda ve halinde olduğunu bana haber verdi ve yanına gitmemi tavsiye etti´ dedim.

´Olur! Yanımda otur!´ dedi.

Yanında kaldım. Onu da, öbür arkadaşının yolunda ve halinde, çok hayırlı buldum.

Fakat, çok geçmeden o da öldü.

Öleceği sırada, kendisine:

´Ey filan! Filan zât seni bana tavsiye ve yanına gitmemi emretmişti.

Görüyorsun ki; sana da Allah´ın emri gelip çatmış bulunuyor.

Senden sonra kimin yanına gitmemi bana tavsiye ve ne yapmamı emredersin?´ dedim.

Bana:

´Oğulcuğum! Vallahi, ben Nasîbin´deki [Nusaybin] filan zâttan başka, bizim yolumuz ve gidişatımız­da bir kimse daha var mı bilmiyorum.

Sen, benden sonra onun yanına git!1 dedi.

Mevsıl´daki din adamı öldüğü ve gömülüp ortadan kaybolduğu zaman, Nasîtıin´deki arkadaşının yanına vardım. Durumumu ona anlattım. Mevsıl´daki arkadaşının bana ne gibi emir ve tavsiyede bulun­duğunu bildirdim.

Bana:

´Olur! Yanımda otur!´ dedi.

Yanında kaldım.

Onu da, önceki iki arkadaşının yolunda ve halinde buldum. Bu yararlı zâtın da yanında ve

hizmetinde bulundum.

Vallahi, çok geçmeden, Nasîbin din adamına da ölüm geldi çattı.

Kendisi ölüm döşeğine düşünce:

´Ey filan! Filan zât bana kendisinden sonra falan zâtın yanına gitmemi tavsiye etmişti.

Falan zât da, kendisinden sonra senin yanına gitmemi bana tavsiye etti.

Sen bana, senden sonra kimin yanına gitmemi tavsiye ve ne yapmamı emredersin?1 dedim.

Bana:

´Oğulcuğum! Vallahi, Rum topraklarından Ammûriye´deki zâttan başka, yanına gitmeni sana emre­deceğim, bizim yolumuz ve gidişatımızda bir kimse daha kaldığını bilmiyorum. O zât tıpkı bizim yolumuz ve gidişatımızdadır.

İstersen onun yanına git! İşte o bizim yolumuz ve gidişatımızdadır1 dedi.

Nasîbin din adamı öldüğü ve gömülüp ortadan kaybolduğu zaman, Ammûriye´deki arkadaşının yanına vardım.

Durumumu ona da anlattım.

Nasîbin´deki arkadaşının bana ne gibi emir ve tavsiyede bulunduğunu bildirdim.

Bana:

´Olur! Yanımda otur!´ dedi.

Öteki arkadaşlarının doğru yolları ve gidişatlarında olan bu hayırlı zâtın da yanında ve hizmetinde bulundum.

Ammûriye´de az çok birşeyler de kazandım.

Hatta biraz davarlarım ve ineklerim de vardı.

En sonunda Ammûriye din adamına da Allah´ın emri geldi çattı.

Kendisi ölüm döşeğine düşünce, ona:

´Ey filan! Ben filanın yanında idim.

O bana kendisinden sonra falan zâtın yanına gitmemi tavsiye etti.

Sonra, falan zât bana kendisinden sonra filan zâtın yanına gitmemi tavsiye etti.

Filan zât da bana kendisinden sonra senin yanına gitmemi tavsiye etti.

Şimdi sen bana senden sonra kimin yanına gitmemi tavsiye ve ne yapmamı emredersin?´ dedim.

Bana:

´Oğulcuğum! Vallahi, bugün yeryüzündeki insanlardan yanına gitmeni sana emir ve tavsiye ede­bileceğim, bizim yolumuz ve gidişatımızda hiçbir kimse bulunduğunu bilmiyorum!

Fakat, ahir zaman peygamberinin gelmesi çok yaklaşmış, gölgesi üzerimize düşmüştür!

O peygamber İbrahim Aleyhisselamın dini üzere gönderilecektir!

Kendisi Arap toprağında ortaya çıkacak, iki kara taşlık arasındaki, hurma bahçeleri bulunan biryere hicret edecektir!

O, hediyeden yer, sadakadan yemez!

Onun iki dalı arasında da, peygamberlik mührü vardır!

Eğer o diyarlara gitmeye gücün yeterse, git; hemen yola düş! dedi.

Nihayet, Ammûriye din adamı da öldü ve gömülüp ortadan kayboldu.

Bundan sonra, Ammûriye´de, Allah´ın dilediği kadar oturdum.

Sonra, Kelb kabilesinden, ticaretle uğraşan bazı kimseler bana rastladılar.

Onlara...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 04:28:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı rüya tabiri,Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı mekke canlı, Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı kabe canlı yayın, Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı Üç boyutlu kuran oku Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı kuran ı kerim, Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı peygamber kıssaları,Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı ilitam ders soruları, Selmanı Fârisînin Kendi Dilinden Dinî Hayatı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes