๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Şubat 2010, 23:24:56



Konu Başlığı: Sellâm b. Mişkem in Huyey e Tehditte Bulunuşu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Şubat 2010, 23:24:56
Sellâm b. Mişkem´in Huyey´e Tehditte ve Uyarıda Bulunuşu


Benî Nadîr Yahudilerinin bilginlerinden Sellâm b. Mişkem:

"Ey H uyey! Vallahi, hiç şüphesiz, nefsin seni boş şeylerle aldatıyor, gurura ve kuruntuya düşürüyor!

Eğer sen değersiz görüşünde ısrar edecek olursan, bana uyanlarla birlikte senden ayrılırım!

Yapma ey Huyey! Vallahi, hiç şüphesiz, sen de bilirsin, seninle birlikte olanlar da bilirler ve hepimiz biliriz ki; Muhammed, Resûlullahtır!

Onun vasıfları da, yanımızdaki kitablarda mevcuttur!

Ona tâbi olmayışımız, onu kıskandığımızdan, son peygamberin Harun oğulları arasından çıkmasını ummamızdandır!

Gel, bize verilen emanı kabul edelim ve yurdundan çıkıp gidelim!

Sen, benim suikast hususundaki karşı görüşüme muhalefet ettiğini de biliyorsun.

Emanı kabul edip gidersen, mahsul zamanı geliriz veya bizden bazı kimseler gelir, mahsulü satar veya dilediği gibi hareket eder, sonra yanımıza döner.

Sanki yurdumuzdan hiç çıkmamış gibi oluruz. Mülklerimiz, ellerimizde kalmış olur.

Bence, kavmimizin şeref ve itibarı, mallarımız ve üzüm bağlarımızladır.

Mallarımız ellerimizden çıkıp gitti mi, başka Yahudiler gibi, biz de zillet ve idama mahkûm oluruz!

Muhammed üzerimize yürürse, bizi bir günde şu kalelerimizde kuşatır!" dedi.

Huyey b. Ahtab:

"Muhammed kat´iyyen bizi kuşatamaz!

Bize mağlup olur, bizi yenmeye fırsat bulamayarak döner, gider!

Bana Abdullah b. Übeyy b. Selûl, hiç göremeyeceğin, düşünemeyeceğin şeyler va´detti!" dedi.

S el lam b. Mişkem:

"Übeyy´in oğlunun sözü birşey değildir.

Übeyy´in oğlu, seni ancak helak uçurumuna sürüklemek, bizi Muhammed´le harbe tutuşturmak ister!

O, seni harbe tutuşturduktan sonra, evine çekilip oturur, seni kendi haline bırakır!

Ka´b b. Esed´den yardım elde etme isteğine Ka´b yanaşmadı ve:

´Ben sağken, Kurayza oğullarından hiç kimse aradaki muahedeyi bozamaz!1 dedi ve somurttu.

Übeyy´in oğlu, müttefiklerinden Kaynuka oğullarına da, sana yaptığı vaad gibi vaadlerde bulun-m ustu.

Onlar Muhammed´le aralarındaki muahedeyi bozup savaşa kalkışınca, kalelerinde kuşatıldılar. Übeyy´in oğlundan yardım bekleyip durdular.

O ise, evine çekilip oturdu!

Muhammed de, Kaynuka oğullarının üzerine yürüdü. Onları kalelerinden indirinceye kadar kuşattı.

Übeyy´in oğlu bu müttefiklerine bir yardımda bulunamadı.

O kadar halktan hiçbir kimse de, onları Muhammed´e karşı koruyamadı.

Übeyy´in oğlu ne Yahudi dininde bulunan bir Yahudidir, ne Muhammed´in, hatta ne de kendi kavminin dinindedir!

Onun söylediği söz, nasıl kabul edilebilir?!" dedi.

Huyey b. Ahtab:

"Nefsim, Muhammed´e düşmanlıktan ve onunla çarpışmaktan başkasına yanaşmıyor!" dedi.

Sellâm:

"Vallahi, bu tutum, yurdumuzdan sürülmemize, mallarımızın elimizden gitmesine, şerefimizin kay bolmasına, nesil ve zü niyetlerim izin öldürülmesine ve esir edilmesine sebep olur!" dedi.

Huyey b. Ahtab, Peygamberimiz Aleyhisselamla savaşmaktan başkasına yanaşmadı.

Ebu´l-Hukayk´ın kıt akıllı oğlu Sarük (Sazük):

"Ey Huyey! Sen uğursuz bir adamsın! Nadir oğullarını helak edeceksin!" dedi.

Huyey, kızdı ve:

"Biz yurdumuzdan ve mallanmızdan ayrılmayacağız! Sen ne yapabilirsen yap!" demek üzere, kardeşi Cüdeyy b. Ahtab´ı Peygamberimiz Aleyhisselama gönderdi.

Peygamberimiz Aleyhisselam ashabıyla otururken Cüdeyy b. Ahtab gelip söyleyeceğini söyleyince, Peygamberimiz Aleyhisselam tekbir getirdi.

Müslümanlar da, Peygamberimiz Aleyhisselamın tekbirine uyarak, tekbir getirdiler.

Cüdeyy b. Ahtab, hemen oradan ayrılıp, durumu habervermek üzere, evinde müttefiklerinden bazı kimselerle oturduğu sırada Abdullah b. Übeyy b. Selûl´ün yanına varmıştı ki, Peygamberimiz Aleyhisselamın münâdisi Benî Nadîr Yahudilerinin üzerine yürüneceğinin İslâm mücahidlerine emir buyurulduğunu seslenerek duyurmaya başlamıştı.

Abdullah b. Übeyy b. Selûl´ün oğlu Abdullah, hemen sırtına zırh gömleğini giyinip kılıcını eline alarak dışarı çıktı.

Cüdeyy b. Ahtab; Abdullah b. Übeyy´in böyle evinin bir köşesinde rahatça oturduğunu ve oğlunun Benî Nadîrierle savaşmak üzere silahlandığını görünce, onun kendilerine yardım edeceğinden umudunu kesti, Huyey b. Ahtab´ın yanına döndü.

Huyey b. Ahtab, ona:

"Arkadan da ne haber var?" diye sordu.

Cüdeyy:

"Şer var! Ben senin kendisine söylememi istediğin şeyi haber verince, Muhammed tekbir getirdi, bizimle harb edeceğini söyledi" dedi ve Abdullah b. Übeyy b. Selûl´de bir hayır görmediğini, onun "Ben sizinle birlikte kalelerinize girmeleri için müttefiklerime haber salarım" demekle yetindiğini haber verdi.[40]




[40] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 368-370.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 4/287-289.