> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > İslam Tarihi > Şecaat ve Peygamberimiz as
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şecaat ve Peygamberimiz as  (Okunma Sayısı 1355 defa)
27 Mart 2010, 12:39:37
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Mart 2010, 12:39:37 »



Şecaat ve Peygamberimiz Aleyhisselamın İnsanların En Şecaatlisi Oluşu


Şecaat; savaş ve şiddet sıralarında cesaret ve yüreklilik göstermek demektir. [126]

Başka bir deyişle, gazap enerjisinin itidal üzere bulunuşu, şecaat ahlâkını ve faziletini ifade eder.

Şecaatin aşırı derecesi tehevvür olur ki, insanın birdenbire öfkeye kapılarak kendisini yararsız yere tehlikelere atması, hiçbir suretle güç yetiremeyeceği düşmanla savaşa tutuşup kendisini öldürtmesi demektir.

Şecaatin kıtlığı ise korkaklıktır ki, sabır ve sebat göstermek gereken yerlerde korkuya düşerek bozulmak ve kaçmaktır. [127]

Necdet de, korku ve dehşet yerlerinde, olağanüstü durumlar karşısında sabır ve sebat göstermek, korkuya düşüp uygunsuz iş yapmamak demektir. [128]

Şecaat ve necdet hasletlerinin her ikisi de, Peygamberimiz Aleyhisselamda üstün derecede mev-cuttu. [129]

Abdullah b. Ömer:

"Resûlullah Aleyhisselamdan daha sehâvetli, daha necdetli, daha şecaatli bir kimse görmedim!" demiştir. [130]

Kureyş müşriklerinin delikanlıları Mekke´de Peygamberimiz Aleyhisselamın evini kuşatmışlar, içeri den çıkar çıkmaz üzerine atılıp kılıçtan geçirmeye hazırlanmışlar iken, Peygamberimiz Aleyhisselam hiç korkmadan evinin kapısını açmış, müşriklerin başlarına toprak saçmış, Yâsîn sûresinin baş tarafından dokuz âyet okuyarak aralarından çıkıp gitmişti. [131]

Peygamberimiz Aleyhisselam Hz. Ebu Bekir´le birlikte Sevr mağarasına girdiği zaman, müşriklerin delikanlıları da kılıçlarını sıyırıp iz süre süre mağaranın önüne kadar gelmiş, dayanmışlardı.[132]

Ünlü iz sürücü Kürz b. Alkame, Peygamberimiz Aleyhisselamın izini görünce:

"İz burada kesilmiş! Bu ayak izi Makam-ı İbrahim´dekindendir!" demişti. [133]

Hz. Ebu Bekir:

"Eğer onlardan biri eğilip ayaklarının dibinden içeri bakacak olursa muhakkak bizi görecektir!" [134] diyerek telaşlandığı zaman, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Hiç tasalanma! Allah bizimledir!" buyurmuştu. (Tevbe: 40)

Kendilerini tutup müşriklere teslim ederek yüzer deve mükâfat almak sevdasıyla onları izleyip duranl[135] Sürâka b. Cu´şum´u gördüğü zaman, Hz. Ebu Bekir yine telaşlanmış ve:

"Yâ Rasûlallah! İşte, atlı gelip bize yetişti!" demişti.

Peygamberimiz Aleyhisselam ona yine:

"Hiç tasalanma! Allah bizimledir!" buyurmuştur. [136]

Enes b. Malik der ki:

"Resûlullah Aleyhisselam insanların en güzeli, en cömerdi ve en şecaatlisi idi. Medine´de bir feryat, korkulu bir hal oldu mu, Peygamber Aleyhisselam hemen Ebu Talha´nın Mendub diye anılan atını emaneten alıp üzerine atlar, feryadın geldiği yere yetişirdi.

Hiçbir feryat ve imdat sesi duyulmazdı ki, Mendub´un oraya birdeniz gibi, su gibi revan olduğunu görmeyelim!

Halbuki, o çok yavaş ve ağır yürüyen bir attı; hiç de yürügen değildi.

Bir gece Medineliler bir feryat işitip korkmuşlar, hemen sesin geldiği tarafa doğru gitmişlerdi.

Resûlullah Aleyhisselam ise, onları geride bırakarak ilerlemiş, sesin geldiği yere yetişmiş, durumu inceleyip dönerken halk ile karşılaşmıştı.

Kendisi Ebu Talha´nın çıplak atının üzerinde kılıcı boynunda asılı bulunuyor ve:

´Hiç korkmayınız! Hiç korkmayınız!´ buyuruyordu." [137]

Hz. Ali de, Bedir savaşı günü müşriklerin saflarına Peygamberimiz Aleyhisselamdan daha yakın bir kimse bulunmadığını bildirmiştir. [138]

Mikdad b. Amrda, Peygamberimiz Aleyhisselamın Uhud savaşındaki şecaat ve sebatını anlatırken:

"Kendisini hak din ve kitabla peygamber gönderen Allah´a yemin ederim ki; düşmanın saldınlan karşısında Resûlullahın bir kanş bile gerilediğini görmedim!

Ashabından bir kısmı bir kere onun yanında toplandılar, bir kere de onun yanından dağıldılar.

Resûlullahın arada sırada ayakta dikilerek düşmanı geriletecek derecede yayıyla ok, ya da taş attığını görmüşümdür!

Resûlullah, tıpkı askerî bir birlik gibi sebat etmekte, yerinden ayrılmamakta idi" demiştir. [139]

Uhud savaşında, Kureyş müşriklerinden Übeyy b. Halef:

"Muhammed nerede?!" diyerek soruyor; [140]

"Yâ Muhammed! Sen kurtulursan ben kurtulmam!" diyerek gelip Peygamberimiz Aleyhisselama yetişmiş bulunuyordu.

Peygamberimiz Aleyhisselamın yanındaki sahabileri:

"Yâ Rasûlallah! İçimizden birisi dönüp onu karşılasa olmaz mı?" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Bırakınız gelsin!" buyurdu.

Übeyy b. Halef, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına kadar gel di. [141]

Sahabiler dayanamayarak onun önünü kesmek istediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Geri durunuz!" buyurdu. [142]

Hemen Haris b. Sımme´nin mızrağını eline aldı, sonra sahabilerine puğur devenin silkinmesi gibi silkindi, onları devenin sırtından sineklerin uçup dağılışı gibi başından dağıttı. [143]

Peygamberimiz Aleyhisselamın o sıradaki celâdeti, hiç kimsede yoktu. [144] Peygamberimiz Aleyhisselam davranınca, Übeyy b. Halef dönüp kaçmaya başladı.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"ü^yafaneH Nereye-kaçryıor3un?!udiyerek-ses}erîdii[145]- ve- onu- boynunun- rruğferîeTıfıT göm îeğmm-yakası arasındaki kısmından vurup yaraladı!

Übeyy b. Halef, sığır böğürür gibi böğünerek atından yere yuvarlandı. [146]Kendisinin kaburga kemik lerinden bazısı da kırıldı. [147]

Müşrikler, onu ordugâhlarına götürdüler.

Übeyy b. Halefin yarasının kanı çıkmıyordu, fakat ağrısına dayanılacak gibi değildi.

Bunun için, Übeyy b. Halef:

"Vallahi, Muhammed beni öldürdü!" dedi.

Arkadaşları:

"Andolsun, sen aklını kaybetmişsin! Vallahi, sendeki yaranın hiç önemi yok!" dediler.

Übeyy b. Halef ise:

"O bana Mekke´de ´Seni ben öldüreceğim!´ demişti.

Vallahi o benim üzerime tükürse, yine beni muhakkak öldürür!" dedi. [148]

Arkadaşları:

"Ey Ebu Âmir! Vallahi, senin yaran önemli değildir! Eğer bu sendekinin aynı herhangi birimizde olsaydi Bize- -hiç de sıkıntı vermezdi. Biz de ona aldırış bile itmezdik!?diyerek teselli etmeye çalışıyorlardı. [149]

Fakat o:

"Lât ve Uzzâ´ya yemin ederim ki, eğer bende olan bu yara, Zülmecaz panayırı halkında olsaydı, hepsi de çoktan ölüp giderlerdin[150]

O bana ´Seni ben öldüreceğim!1 dememiş miydi?

Değil ben, bütün Rebia ve Mudarlar halkı da olsa, muhakkak onları da öldürür o!" diyordu.
Übeyy b. Halef, Mekke?ye altı mil uzaklıkta bulunan Şerife gelince öldü.[151]

Necd taraflarında [152] Muhârib b. Hasafalarla [153] yapılan Zâtü´r-rika savaşı sırasında, [154] sık, diken li ve iri ağaçlı bir vadide konaklanmış; İslâm mücahidleri gölgelenmek üzere ağaçların altlarına dağılmışlardı.

Peygamberimiz Aleyhisselam da, ağacın gölgesi altında yalnız başına uyuyor, kılıcı da ağacın dalında asılı bulunuyordu. [155]

Muhârib b. Hasafalardan Gavres b. Haris adındaki a´râbî (çöl Arabi) gelerek[156] Peygamberimiz Aleyhisselamın ağaçta asılı kılıcını eline alıp sıyırdı. [157]

Başucuna dikilince, Peygamberimiz Aleyhisselam uyandı.

Gavres:

"Şimdi seni benden, benim elimden kim kurtarabilir?" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Allah kurtarır!" deyince, kılıç G^res´in elinden yere dü.ş-tü.

Peygamberimiz Aleyhisselam hemen kılıcı eline alarak:

"Şimdi benden, benim elimden seni kim kurtarabilir?" diye sordu.

Gavres:

"Sen, kılıç tutanların hayırlısı ol!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Allah´tan başka hiçbir ilah olmadığına, benim de Resûlullah olduğuma şehadet edecek misin?" diye sordu.

Gavres:

"Hayır! Fakat seninle savaşmamak ve sana karşı savaşan kavmin yanında da bulunmamak üzere sana söz veriyorum!" dedi.

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam onu serbest bıraktı. [158]

Ashabdan Berâ´ b. Âzib´e Kays kabilesinden bir adam:

"Huneyn savaşı günü, Resûlullah Aleyhisselamın yanından siz de kaçtınız mı?" diye sormuştu.

Berâ´ b.Âzib:

"Fakat, Resûlullah Aleyhisselam kaçmamıştır! Onu boz katırının üzerinde gördüm ki, Ebu Süfyan b. Haris katırın geminden tutuyordu.

Kendisi:

´Peygamber benim! Yalan yok! Ben Abdulmuttalib´in oğluyum!´ diyerek sesleniyordu. [159]

Vallahi, savaş kızıştığı zaman, Resûlullaha sığınır, onunla korunurduk!

İçimizde en yiğit olanımız, Peygamberimiz Aleyhisselamın hizasında durabilendi!" dedi [160]

Hz. Abbas da:

"Müslümanlarla kâfirler karşılaşınca, Müslümanlar bozulup gerilediler.

Resûlullah Aleyhisselam ise katırını kâfirlere doğru mahmuzlamaya başladı.

Ben, koşmasına engel olmak için, katırının geminden tutuyordum. Ebu Süfyân b. Haris de, Resûlullah Aleyhisselamın katırının üzengisinden tutuyordu" demiştir. [161]




[126] Ffruzâbâdf, Kâmûs, c. 3, s. 44.

[127] AJâüddin Ali, Ahlâk-ı Alâî, c. 1, s. 55-56.

[128] Alâüddin Ali, c. 1.S.58.

[129] Kadı I yaz, Şifâ.c.1, s. 85.

[130] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 373.

[131] İtan İshak.İbnHişam, Sîre.c.2, s. 126-127, İbn Sa´d, c. 1, s. 227-228.

[132] İbn Sa´d, c. 1, s. 228-229.

[133] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 469470.

[134] İbn Sa´d, Tabakât, c. 3, s. 173-174, Ahmed, Müsned, c. 1, s. 4.

[135] Belâzun, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 263.

[136] Buhân.c. 4, s. 90.

[137] İbn Sa´d, c. 1, s. 373, Ahmed, c. 3, s. 185, Buhârî, c. 3, s. 228, Müslim, c. 4, s. 1802-1803.

[138] İbn Sa´d, c. 2, s. 23,...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şecaat ve Peygamberimiz as
« Posted on: 19 Nisan 2024, 12:56:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şecaat ve Peygamberimiz as rüya tabiri,Şecaat ve Peygamberimiz as mekke canlı, Şecaat ve Peygamberimiz as kabe canlı yayın, Şecaat ve Peygamberimiz as Üç boyutlu kuran oku Şecaat ve Peygamberimiz as kuran ı kerim, Şecaat ve Peygamberimiz as peygamber kıssaları,Şecaat ve Peygamberimiz as ilitam ders soruları, Şecaat ve Peygamberimiz asönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes