> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > İslam Tarihi > Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı  (Okunma Sayısı 1282 defa)
23 Ocak 2010, 20:47:53
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Ocak 2010, 20:47:53 »



Daha Önceki Peygamberlerden Peygamberimiz (a.s.) Hakkında Ahd ve Mîsak Alınışı


Yüce Allah; daha önceki peygamberlerden de, Peygamberimiz (a.s.)a iman ve yardım etmeleri hakkında ahd ve mîsak almıştır.[483]

Kadı lyaz der ki:

"Yüce Allah, o mîsakı, vahiy ile almıştır. Hiçbir peygamber göndermemiştir ki, ona Muhammed (a.s.)ı veya vasıflarını anmış ve ´Ona eriştiğin takdirde, kesin olarak iman edeceksin!1 diye ken disinden ahd ve mîsak almış olmasın!

Deniliyor ki: Yüce Allah, bunu kendi kavimlerine de haber vermeleri ve onların kendilerinden sonra gelecek kavimlerine de aynen bildirmeleri hususunda da kesin söz almıştır."[484]

Atâ b. Yesar´dan rivayet edildiğine göre:

Peygamberimiz (a.s.)ın Tevrat´taki sıfatlarından sorulunca, Abdullah b. Amr ibnü´l-Âs demiştir ki:

"Evet! Vallahi, Kur´ân´daki ´Ey Peygamber! Şüphe yok ki, Biz seni şahit, müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik!´[485] âyetindeki bazı sıfatlar ile, Tevrat´ta da tavsif buyru I muştur. Şöyle ki:

´Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, korkutucu, ümmîler için de koruyucu olmak üzere gön derdik.

Sen, benim kulumsun, peygamberim sin.

Ben, sana Mütevekkil ismini verdim.

O, ne kötü huyludur, ne katı kalbi idi r; ne de çarşılarda, pazarlarda bağırır, çağırır.

O, kötülüğü kötülükle de karşılamaz, fakat affeder, bağışlar.

Doğru yoldan sapan milleti Lâ ilahe illallah [Allah´tan başka ilah yoktur!] diyerek doğrultmadıkça, kör gözleri, sağır kulakları, kapalı gönülleri açmadıkça, Allah onun ruhunu almayacaktır!´"[486]

Atâ b. Yesar, Yahudi âlimlerinden iken Müslüman olan Abdullah b. Selam´in da bunu aynen tekrar ladığını; ve yine Yahudi âlimlerinden iken Müslüman olan Ka´bu´l-Ahbar´ı da Abdullah b. Selam´ın söylediklerinin aynısını söylerken işittiğini, Ebu Vâkıdü´l-Leysî´nin kendisine haber verdiğini, aynı zaman da:

"Onun doğum yeri Mekke, hicret yurdu Taybe (Medine) olacak, kendisi Şam ülkesine hükmede cektir.

Onun ümmeti de, bollukta ve darlıkta, her yerde Allah´a hamd ederler; her yüksek yerde tekbir getirirler.

Güneşin seyrini izleyip, vakitleri gelince, nerede olursa olsun, namazlarını kılarlar.

Bellerine fota bağlarlar.

Kollarını yıkarlar (abdest alırlar).

Ezanlarının sesleri, geceleyin, gök boşluğunda an uğultusu gibi uğuldar!" dediğini açıklamıştır.

Abdullah b. Abbas da, Ka´b´a:

"Tevrafta, Resûlullah (a.s.)ın natını nasıl buldun?" diye sorduğu zaman, Ka´b:

"Tevrat´ta, onun n a´ti:

´Muhammed b. Abdullah, Mekke´de doğacak, Tâbe´ye (Medine´ye) hicret edecek, Şam´a hakim ola caktır!

Kendisi ne kötü söz söyler, ne de çarşılarda bağırır çağınr.

Kötülüğü kötülükle karşılamaz, fakat affeder, bağışlar.

Onun ümmeti de, bollukta, darlıkta, her yerde, Allah´a hamd ederler. Tekbir getirirler.

Kollarını yıkarlar (abdest alırlar).

Bellerine fota bağlarlar.

Savaşta saf oldukları gibi, namazlarında saf olurlar.

Mescidlerinde, an uğultusu gibi, uğuldarlar.

Ezanlarının sesleri, gök boşluğunda duyulur!1 diye yazılı bulduk" demiştir.[487]

Kur´ân-ı Kerîm´e göre; Musa (a.s.)a indirilen Tevrat´ta Peygamberimiz (a.s.)ın Ashabının vasıflan, hal ve şanları da şöyle açıklanmış bulunuyordu:

"Muhammed, Allah´ın Resûlüdür.

Onunla birlikte olanlar (Ashab da), kâfirlere karşı çok sert, kendi aralarında ise çok merhametlidirler.

Onların, rükû ve secde ederek; Allah´tan, lütuf ve rızasını istediklerini görürsün.

Onların yüzlerinde, secdelerin izinden dolayı, nuranîlik vardır.

Bu, onların Tevrat´taki vasıflarıdır..."[488]

Peygamberimiz (a.s.)ın geleceğini İsa (a.s.) da müjdelemiş, Kur´ân-ı Kerîm´de açık­landığı üzere:

"Birzaman, Meryem oğlu İsa:

´Ey İsrail oğulları! Ben size, Allah´ın gönderdiği peygamberiyim!

Benden önceki Tevrafı tasdik edici, benden sonra gelecek peygamberi de-ki, ismi Ahmed´dir-müjdeleyici olarak geldim" demişti.[489]

İbn İshak´ın (85-151 Hicrî) bildirdiğine göre; İsa (a.s.)a Allah tarafından gelen İncil´de Peygamberimiz (a.s.)ın sıfatı ve ismi hakkında verilmiş olan bilgiyi, İsa (a.s.)ın devrinde havari Yuhannâ da yazdığı İncil´de tesbit etmiş bulunuyordu.

Nitekim, İsa (a.s.), kendisini inkâr eden kavmine karşı:

"Rab tarafından çıkıp gelecek olan o Münhamenna, Rab tarafından çıkıp gelecek olan o Rûhu´l-Kudüs gelmiş olsaydı, o bana şehadet ederdi.

Siz de, şehadet edersiniz.

Çünkü, öteden beri benimle birlikte bulunuyorsunuz.

Ben, bunları size söyledim ki, şüpheye düşmeyesiniz ve sürçmeyesiniz!" demiştir.

Münhamenna, Süryanice Muhammed demektir. Bunun Rumca´sı Baraklitus´dur.[490]

Ebu´l-Ferec İbn Cevzî´nin (540-597 Hicrî), İbn Kuteybe´den (213-276 Hicrî) nakline göre:

İsa (a.s.), havarilerine:

"Ben gidersem, size Faraklit, Rûhu´l-Hak gelecektir!

O, kendiliğinden söz söylemeyecek, ancak kendisine ne söylenirse onu söyleyecektir.

O, bana şehadet edecektir.

Siz de şehadet edersiniz.

Çünkü, siz halktan daha önce benimle birlikte bulunuyorsunuz.

Ben gitmezsem, Faraklit size gelmez!" demiştir.[491]

Gerek Baraklitus, gerek Faraklit sözü Periclotas şekline sokulup Yuhanna İncilinde Teselli Edici diye tercüme edilmiştir.[492]

Şüphesiz ki, İsa (a.s.)ın anadili Yunanca değil, İbranice idi. Kendisine Allah tarafından indirilmiş olan İncil´in de İbranice olacağı tabiîdir.

İsimleri tercüme etmek Ehl-i Kitab âlimlerince âdet olduğundan, İsa (a.s.)ın kendisinden sonra geleceğini müjdelediği âhir zaman peygamberinin ismini de Yunanca´ya tercüme etmişler ve Arapça mütercimlerde onu Faraklit olarak Arapçalaştırmışlardır.

Bir papaz tarafından yazılıp Hicrî 1268 yılında Kalküta´da bastırılan bir broşürde; Faraklit olarak Arapçalaştırılan ismin İncil´in Yunanca nüshasında Paraklitus şeklinde mi, yoksa Piraklütüs şeklinde mi geçtiği incelenerek, birinci şekle göre ismin Teselli ve Yardım Edici, Vekil mânâlarına geldiği ifade ve ikin ci şekle göre ise, Muhammed ve Ahmed mânâlarına gelebileceği itiraf edilmiş ve Müslümanların bu şekli iltizam ettikleri ileri sürülmüştür.

Halbuki, iki kelime arasında şekil ve telaffuz bakımından pek az bir fark vardır.

Yunan harfleri, birbirlerine benzerler.

Bazı İncil nüshalarındaki Piraklütüs, belki de, yazıcıların hatası yüzünden Paraklitus olmuştur."[493]

Kur´ân-ı Kerîm´e göre Peygamberimiz (a.s.)ın ashabının "İncil´deki vasıflan da, bir ekin gibidir ki; filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, saplan üzerine, bir düzeye dizilmiştir. Öyle ki, ekincilerin hoşuna gider. Bu (teşhisle) ki, onlarla, kâfirleri öfkelendirmek içindir. Allah, onlardan, iyi amel işleyenlere bir mağfiret ve büyük bir ecir vaad buyurmuştur."[494]

Markos İncilinde bu hususta şöyle denilmiş olduğu görülür:

"Ve dedi: Allah´ın melekûtu böyledir. Yere tohum saçan bir adam gibidir.

Gece gündüz uyuyup kalkar, tohum biter ve büyür. Nasıl, o bilmez.

Toprak, kendiliğinden, önce otu, sonra başağı, sonra başakta dolu taneyi verir.

Mahsul kemale erdiği zaman, hemen orağı salar.

Çünkü, hasat zamanı gelmiştir."[495]


[483] Al-i İmrân: 81.

[484] Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 35.

[485] Ahzâb: 35.

[486] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1 , s. 362, Ahmed b.Hanbel, Müsned, c. 2, s. 174, Bu harf, Sahih, c. 3, s. 21, Beyhakî, Delâil, c. 2,s. 374-377, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 19, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 37-38, İbn Seyy´id, Uyûnu´l-eser, c. 1 , s. 58, Zehebî, Târihu´l-İslâm, s. 92-94, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye vıe´n-nihâye, c. 2, s. 325.

[487] Dârimî, Sünen, c. 1, s. 14-1 5, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 38-39, Zehebî, Târihu´l-İslâm, s. 94.

[488] Feth: 29.

[489] Saf 6

[490] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 248.

[491] Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 67.

[492] Yuhanna İncili, bab: 14, fıkra: 16; bab: 15, fıkra: 26; bab: 16, fıkra: 7.

[493] Rahmetullah, İihâru´l-hak, Türkçe terceme, c. 2, s. 262-263.

[494] Feth: 29.

[495] Markos İncili, bab: 4, fıkra: 26-29.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayınları: 1/88-92.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 18:52:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı rüya tabiri,Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı mekke canlı, Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı kabe canlı yayın, Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı Üç boyutlu kuran oku Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı kuran ı kerim, Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı peygamber kıssaları,Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı ilitam ders soruları, Peygamberlerden Efendimiz a.s Ahd ve Misak Alınışı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes