๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 03 Şubat 2010, 12:50:44



Konu Başlığı: Peygamberimiz as ın Yedi Ay Kaldığı Ev
Gönderen: Sümeyye üzerinde 03 Şubat 2010, 12:50:44
Peygamberimiz Aleyhisselamın İçinde Yedi Ay Kaldığı Evin Tarihçesi  



Peygamberimiz Aleyhisselamın Medine´ye gelince içinde yedi ay oturduğu mübarek ev Mescidin doğusunda olup; yediyüz yıl önce Medine´ye gelen, Yemen hükümdarlarından Tüban [Tübba] Ebu Kerib Peygamberimiz Aleyhisselamın Mekke´de zuhur ve Medine´ye hicret edeceğini Yahudi alimlerinden öğrenince, bu evi daha o zamandan yaptırmış, yazıp altın mühürle mühürlediği bir mektubu da Peygamberimiz Aleyhisselama takdim edilmek üzere Medine alimlerinin en büyüğüne vererek, kendisi erişemezse çocuğundan veya çocuğunun çocuğundan erişecek olan vasıtasıyla takdim edilmesini emretmişti.

İşte bu ev; babadan evlada geçe geçe, Tüban´ın mektubu ile iman etmiş Medine alimlerinden birinin soyundan gelen Ebu Eyyub Halid b. Zeyd´in eline geçmişti.[63]

Tüban Ebu Kerib Es´ad, mü´mindi; Peygamberimiz Aleyhisselama yedi yüz yıl önce iman etmişti.

Çünkü o manzum mektubunda meâlen şöyle demişti:

"1- Ben, Hz. Ahmed´in Allah tarafından gönderileceğine kesin olarak kanaat getirdim.

2- Ömrüm onun ömrüne uzansaydı [onun zamanına yetişseydi], muhakkak ona, o amcamın oğlu­na vezir ve yardımcı olurdum.

3- Yeryüzündeki Arapları ve Arap olmayanları, herkesi ona boyun eğmeye mecbur kılardım.

4- Kılıç çeker, onun düşmanlarıyla çarpışır, kalbinden her kederi dağıtırdım !"[64]

Tüban´ın manzumesinde birinci ve ikinci beyitlerle birlikte:

5- Zebur´da onun ümmeti ismen anılmıştır.

Onun ümmeti, ümmetlerin hayırlısıdır" beyti de bulunuyordu.[65]

Tüban´ın mektubunu ellerinde bulunduranlar, Peygamberimiz Aleyhisselamın Medine´ye gelmekte olduğunu işitince; mektubu, ona teslim etmek üzere, Süleym kabilesinden güvenilir bir zât olan Ebu Leyla´ya verdiler.

Ebu Leyla Mekke yolunda Peygamberimiz Aleyhisselamı buldu.

Peygamberimiz Aleyhisselam onu görünce yanına çağırdı[66] ve ona:

"Sen, Ebu Leyla mısın?" diye sordu.[67]

Ebu Leyla:

"Evet!" dedi.[68]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Senin yanında I. Tübba´ın mektubu var![69] Getir, ver bana mektubu!" buyurdu.[70]

Ebu Leyla Peygamberimiz Aleyhisselamı tanımıyordu. Kendi kendine, düşündü kaldı.[71]

Doğrusu, şaşılacak şey!"[72] dedi ve:

"Sen kimsin? Ben senin yüzünde sihir [sihirbazlık] eseri görmüyorum.

Sen bende bulunanı nasıl bildin?!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ben, Muhammed´im! Getir, ver mektubu bana!" buyurdu.[73]

Adam mektubu sakladığı yerden hemen çıkarıp Peygamberimiz Aleyhisselama verdi.

Hz. Ebu Bekir onu Peygamberimiz Aleyhisselama okuyunca,[74] Peygamberimiz Aleyhisselam üç kere:

"Merhaba=Hoşgeldin, safa geldin salih kardeş Tübba!" buyurdu.[75]

Ebu Leyla´ya da, hemen Medine´ye dönmesini emretti.

Ebu Leyla, Medine´ye dönüp, Medinelilere Peygamberimiz Aleyhisselamın gelmekte olduğunu müjdeledi. Medinelilerden her biri, bu müjdesinden dolayı ona bahşiş verdi.[76]

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Tübba´a sövmeyiniz! Çünkü, o Müslüman olmuştu" buyurmuştur.[77]

Ebu Eyyub Halid b. Zeyd el-Ensârî´nin evi sonradan azadlı kölesi Eflah´a geçti.

Duvarlarından gedikler açılmaya başladığı, yıkılmaya yüz tuttuğu zaman, Mugîre b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam onu Eflah´ın oğlundan bin dinara (altına) satın alarak tamir ettirip vakfetti.[78]

Zamanla yine harab olan ve arsa haline gelen bu mübarek ev tekrar satılınca, Melik Muzaffer Şihabüddin Gazi b. Melik Âdil Seyfüddin Ebi Bekr b. Eyyub b. Sadi onu satın alıp üzerine dört mezhep talebesinin okuyacağı mükemmel bir medrese yaptırdı.

Bu medrese için, kendi memleketinde, Dımaşk´ta, Medine´de ve sair yerlerde zengin vakıflar tesis etti. Medresenin içinde, pek çok nefis kitaplar bulunan bir kütüphanesi de vardı.[79]

Sonraları, bakımsızlık yüzünden harab olup küçük bir zaviye haline gelen ve Hicretin 1259. yılında Sultan Abdülmecîd tarafından yıktırılarak mükemmel bir surette yeniden yaptırılan bu zaviye, "Zâviye-i Cüneydiyye" adıyla anılır ve ziyaret edilirdi.[80]



[63] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 334-335, Semhûdî, Vefâu´l-vefâ, c. 1, s. 188-189.

[64] Mes´üdf, Murücu´z-zeheb, c. 1, s. 68-69, Süheylî, Ravdu´l-ünüf, c. 1, s. 163.

[65] Vâkıdî, Fütûhu´ş-Şâm, c. 1, s. 33.

[66] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335.

[67] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335, Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 4, s. 1 76.

[68] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335.

[69] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335, Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 4, s. 1 76.

[70] Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 4, s. 176.

[71] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335, Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 4, s. 1 76.

[72] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335.

[73] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335, Bedrüddin Aynî, c. 4, s. 176.

[74] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335.

[75] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335, Bedrüddin Aynî, c. 4, s. 176

[76] İbn Asâkir, Târih, c. 3, s. 335.

[77] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 340.

[78] Süheylî, Ravdu´l-ünüf, c. 4, s. 279-280, Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 4, s. 177, Semhûdî, Vefâu´l-vefâ, c. 1, s. 265.

[79] Semhûdi, Vefâu´l-vefâ, c. 1, s. 265.

[80] Eyyub Sabri Paşa, Mir´at-ı Medîne, s. 366-368.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/45-48.