๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 24 Şubat 2010, 13:37:36



Konu Başlığı: Peygamberimiz as ın Yağmur Dualarının Sayısı ve Çeşitleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Şubat 2010, 13:37:36
Peygamberimiz Aleyhisselamın Yağmur Dualarının Sayısı ve Çeşitleri


Peygamberimiz Aleyhisselamın altı türlü yağmur duası yaptığı sabit olmuştur.[437]

1. Peygamberimiz Aleyhisselamın yapmış olduğu yağmur dualarının ilki, Hicretin 6. yılında Ramazan ayında-yukarıda ani attı ğımız-yağm ur duası olup, Peygamberimiz Aleyhisselam bu duasına:

"Ey Allah´ım! Bize yağmur ver!" diyerek duaya başlayınca, Ebu Lübâbe b. Abdulmünzir.

"Yâ Rasûlallah! Hurmalar daha kurutma yerlerinde bulunuyor!" demişti.

Peygamberimiz Aleyhisselam, duasına devamla:

"Ey Allah´ım! Ebu Lübâbe çırılçıplak koşup hurma kurutma yerinin su deliğini kendi fotasıyla tıka mak zorunda kalıncaya kadar, bize yağmur ver!" dedi.

O sırada, gökyüzünde hiçbir bulut görünmediği halde yağmur boşanmaya başlamış idi ki, Ensar Ebu Lübâbe´nin çevresinde toplanıp:

"Ey Ebu Lübâbe! Herhalde sen Resûlullah Aleyhisselamın dediğini yapmadıkça gökyüzü açılmay acak, yağmurun arkası kesilmeyecek!" dediler.

Bunun üzerine, Ebu Lübâbe kalkıp hurma kurutma yerine gitti. Hurma kurutma yerinin deliğini kendi fotası yi a tıkayınca, gökyüzü açıldı! Yağmur kesildi.[438]

2. Hz. Âişe´den rivayet edildiğine göre; halk Peygamberimiz Aleyhisselama yağmur kıtlığından şikâyetlendiler.

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam bir minber kurulmasını emretti. Namazgahta kendisi için bir minber kuruldu.

Peygamberimiz Aleyhisselam, halka yağmur duasına çıkacakları bir gün de tayin etti.

O gün, güneşin ziyası vurduğu zaman, namazgaha gitti.

Minbere oturup tekbir getirdi.Yüce Allah´a hamdü sena etti.Sonra da:

"Siz.yurtlarınızın kuraklık ve kıtlığından,yağmurun uzun zaman üzerinizden uzaklaşmış,gecikmiş olmasından şikayetlendiniz.

Zaten.Allah da Kendisine duada bulunmanızı size emretmiş,duanızı kabul buyuracağını da va´d eylemiştir"buyurduktan sonra:

"Hamd,alemlerin Rabbi,Rahman,Rahim,Kiyamet gününün sahibi Allah´a mahsustur.

Allah´tan başka hiçbir ilah yoktur.

O Allah, dilediğini yapar.

Ey Allah´ım! Allah, yalnız Sensin!

Senden başka hiçbir ilah yoktur!

Ganî olan Sen´sin!

Bizler ise, fakîr ve yoksullarız!

Sen, bize yağmurunu indir!

İndirdiğini de, bizim için, bir zamana kadar kuvvet kıl ve yetir!" dedi ve sonra da ellerini kaldırdı; tâ koltuklarının ak yeri görününceye kadar, ellerini kaldırmakta devam etti.

Sonra cemaate arkasını döndü. Ellerini kaldırmış olduğu halde cübbesini çevirdi, sonra cemaata döndü. Minberden inerek iki rekat namaz kıldı.

Derken, Allah bir bulut yarattı.

Gök gürlemeye, şimşek çakmaya başladı.

Allah´ın izniyle öyle yağmur yağdı ki, Resûlullah Aleyhisselam Mescidine gelemedi!

Sellerin aktığını, halkın siperlenecek yerlere koşuştuklarını görünce, azı dişleri görününceye kadar güldü ve:

"Şehadet ederim ki; Allah herşeye kadirdir! Ben de, O´nun kulu ve Resûlüyüm dür!" buyurdu.[439]

3. Peygamberimiz Aleyhisselam Cumadan başka bir günde de Medine´de yağmur duası yapmış,
fakat bu dua sırasında namaz kıldığı rivayet edilmemiştir.[440]

Peygamberimiz Aleyhisselama bir çöl Arabi gelip:

"Yâ Rasûlallah! Ben senin yanına öyle bir kavmin yanından geliyorum ki; onların ne azığını koya cak çobanları kalmıştır, ne de yayılacak hayvanları!" demişti.[441]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ey Allah´ım! Mudarları kuraklık ve kıtlık yılına uğratarak onlara karşı bana yardım et!" diyerek dua etmişti. [442]

Mudarlardan bir adam gelip:

"Yâ Rasûlallah! Kuraklık ve kıtlık yılına uğramaları için Mudarlar aleyhinde dua etmiştin.

Mudarlar mahvoldu!

Artık onların ne böğüren develeri, ne de bağıran küçük çocukları kaldı! [443]

Ey Allah´ın Peygamberi! Aşın dereceyi bulan kuraklık ve kıtlıkyüzünden, bizde ne kulaklarını kımıl datacak deve, ne de azığını koyacağımız bir çoban kaldı!" dedi.

Adamcağız, bu sözünü tekrarladıktan sonra, dönüp bir müddet bekledi. [444]

Peygamberimiz Aleyhisselam onu çağırdı ve kendisine:

"Sen ne demiştin?" diye sordu.

Mudarî sözünü tekrarı adı. [445]

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam minbere çıktı,

Allah´a hamd ü sena etti.[446]

"Ey Allah´ım! Sana dua ediyorum, duamı kabul buyur!

Senden dilekte bulunuyorum. Dileğimi ver![447]

Ey Allah´ım! Sen bizi kıtlıktan kurtarıcı, güzel ve iyi sonuçlu, her yanı kaplayıcı, bol, iri da mi alı, [448] hiç zarar vermeyen, yararlı,[449] sağanaklı biryağmurla acele olarak sula!" diyerek dua etti.[450]

Daha yatsı vakti olmadan, gökyüzünü bulutlar kapladı, yağmur yağmaya başladı.

Hangi yandan kim geldi ise, "Ot ve su bolluğundan, hayat bulduk!" demekte; yağmur haberi ver mekte idi. [451]

Yedi gün geçmeden, halk hayvanları için oüara ve sulara kanmış,[452] yeni bir hayata kavuş muşlardı.

Gelenlere:

"Su ve ot bolluğundan, develer kulaklarını kımıldatmaya başladılar mı?" diye sordukları zaman, onlar:

"Onlar böğürmeye bile başladılar!" diyorlardı.[453]

4. Âbi´l-lahm oğullarının azadlısı Umeyr´in görüp bildirdiğine göre; Peygamberimiz Aleyhisselam, Zevrâ yakınında bulunan Ahcâru´z-zeyt yanında ayakta dikilerek ellerini kaldırmış, yüzünü Kıbleye dönüp yağmur duası yapmıştır.[454]

Ahcâruz-zeyt, Harre mevkiinde idi. Taşları kara ve parlak olduğundan, "Ahcâruz-zeyt=Yağlı taşlık" adını almıştır.

Ahcâruz-zeyt Medine çarşılarından birisi olup, Peygamberimiz Aleyhisselam orada yağmur duası yapardı. [455]

5. Halk kuraklık ve kıtlığa uğrayınca, Peygamberimiz Aleyhisselam, başına siyah bir sank sarmış, sangının bir ucunu arkasına salmış, omuzuna da Arapvâri bir yay asmış olduğu halde, Medine´den çıkıp Bakîu´l-Garkad´a kadar gitti.

Ayakta Kıbleye döndü, tekbir getirdi.

Açıktan okuyarak ashabına iki rekat namaz kıldırdı.

Birinci rekatta tekbir getirdi. İkinci rekatta Duhâ suresini okudu.

Sonra da, kıtlıkyılının değişmesi için olmalı ki, cübbesini tersine çevirdi.

Sonra, Yüce Allah´a hamd ve senada bulundu.

Daha sonra, ellerini kaldırdı ve:

"Ey Allah´ım! Memleketlerimiz boşaldı. Toprağımız küle döndü! Hayvanlarımız azaldı.

Ey bereketleri oldukları yerden indiren,

Rahmeti rahmet madenlerinden,

Yağmuru bulundukları yerlerinden çıkarıp yayan Allah´ım!

Küçük günahlardan bile mağfiret Senden dilenir.

Öyle ise, toptan günahlarımızın yarlıganmasını da Senden diler, büyük günahlarımızdan dolayı da Sana tevbe ederiz!

Ey Allah´ım! Bulutları akıntılı, bol, ve iri damlalı ve İlâhî Arşının altından bize yararlı olacak biçimde bereketlenmiş olarak üzerimize boşalt!

Yağdıracağın yağmur, bizim için kurtarıcı olan, sıkıntı vermeyen, tekrar tekrar gelen, eksilmeyen, mahsul yetiştiren, her yeri kaplayan, ucuzluk, bolluk veren biryağmur olsun ki; otlar onunla çabukça bitip yetişsin, bizim için bereket çoğalsın, hayırların her çeşidi bizi karşılasın, geri kalmasın!

Ey Allah´ım! Sen, Kitabında, ´Biz, diri olan herşeyi sudan yarattık!´ buyurdun.

Ey Allah´ım! Sudan yaratılmış olanların, sudan başka birşeyle yaşaması mümkün değil.

Ey Allah´ım! İnsanlar ümitsizliğe düştüler.

Onlardan ancak ümitsizliğe düşenler düştüler ve kötü zanlar beslemeye başladılar.

Onların yaşlanmış hayvanları susuz kalmıştır.

Yavrusuz kalan ana yavruları için nasıl inlerse, onlar da öylece inlemekteler!

Gökten yağmur damlalan kesildi.

Bu yüzden, onların kemikleri inceldi, etleri gitti, yağlan eridi!

Ey Allah´ım! İnleyenlerin iniltisine, güçsüzlükten sesi çıkmayanların ağlamasına, Senden başka rızkını verecek kimsesi bulunmayanlara acı!

Ey Allah´ım! Susuz yabanî hayvanlara, yaylım için salınmış ehlî hayvanlara, yemekten içmekten ağızları bağlanmış çocuklara acı!

Ey Allah´ım! Belleri bükülmüş yaşlılara, emzikteki yavrulara, otlak arayan hayvanlara acı!

Ey Allah´ım! Bize bağışladığın gücü, kuvveti, daha çok kuvvet vererek arttır. Bizi mahrum olarak geri çevirme!

Şüphe yok ki, dua ve dilekleri işitip rahmetinle karşılayacak ancak Sensin ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah!" diyerek dua etti.[456]

Resûlullah Aleyhisselam daha duasını bitirmeden, hava birden değişiverdi: Öyle yağmur yağmaya başladı ki, orada bulunan herkes, evlerine nasıl dönebileceklerini bilemediler![457] Peygamberimiz Aleyhisselam, yağmur duasına çıktiğı zaman, genellikle:

"Ey Allah´ım! Kullarını, dilsiz hayvanlarını sula! Rahmetini yay! Ölmüş beldelerini ıslatıp dirilt!" diy erek dua edendi.[458]

6. Tebük seferi sırasında, Müslümanlar, sabaha çıkınca, yanlarında su bulunmadığından, susu zluktan Peygamberimiz Aleyhisselama şikâyetlendiler.[459]

Müslümanlar arasında bulunan münafıklardan bazıları da:

"Eğer Muhammed bir peygamber olsaydı, Musa Peygamberin kavmine Allah´tan yağmur dileyip yağmur yağdırdığı gibi, o da Allahtan yağmur diler, yağmur yağdırırdı!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, bunu işitince:

"Demek onlar böyle söylediler hâ?i

Rabbinizin sizi yağmurla sulayacağını umarım!" buyurdu.[460]

Hz. Ömer der ki:

"Konak yerlerinden biryere konmuş ve orada dayanılmaz bir susuzluğa uğramıştık ki, susuzluktan boyunlarımız kopacak sanmıştık!

Adam çıkıp su aramaya gidiyor, su araya araya boynunun koptuğunu sanacak dereceye gelmedikçe, geri dönmüyordu!

Hatta, adam boğazladığı devesinin işkembesindeki tersini sıkıp suyunu bile içiyordu! [461]

O sırada, Ebu Bekir:

´Yâ Rasûlallah! Hiç şüphesiz, Allah Senin duanı hayırla karşılar. Bizim için dua ediversen?´ dedi.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Sen benim dua etmemi istiyor musun?´ diye sordu.

Ebu Bekir

´Evet!´ dedi.

Bunun üzerine, Resûlullah Aleyhisselam ellerini kaldırdı, daha ellerini indimnemişti ki, gök eğildi, karardı, gökten yağmur boşanmaya başladı!

Halk, yanlarındaki bütün kaplarını doldurdular.

Gidip baktığımızda, yağan yağmuru, ordugâhın ötesine geçmiş bulmadık!"[462]

Abdullah b. Ebi Hadrad da, bu yoldaki müşahedesini şöyle anlatır:

"Resûlullah Aleyhisselamın Kıbleye dönüp dua ettiğini gördüm:

Vallahi, gökte hiçbir bulut görmüyordum.

Resûlullah Aleyhisselam daha duasını bitirmemişti ki, her yandan kaynaşan bulutlara bakıyordum.

Resûlullah Aleyhisselam bulunduğu yerden daha aynlmadan, gök, suyunu üzerimize boşalttı!

Resûlullah Aleyhisselamın, boşanan yağmur sırasında getirdiği tekbirini hâlâ işitiyor gibiyimdir!

Kendisinin, o sırada:

´Şehadet ederim ki; ben Allah´ın Resûlüyümdür!´ buyurduğunu da işitmişimdir.

Bir müddet sonra, Allah üzerimizden buluttan dağıttı.

Yağmur ancak yeryüzünden bir kısmına yağmıştı.

Halk en sonuncusuna kadar içtiler ve suya kandılar."[463]



[437] İbn Kayyım, t 1, s. 156.

[438] Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 450, Beyhakî, Sünen, c. 3, s. 354, İbn Kayvım, Zâdu´l-mead, c. 1, s. 156,157, Heysem t, Mecmau´i-ievâid, c. 2, s. 215.

[439] Ebu Dâvud, Sünen, c. 1 , s. 304, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 328.

[440] İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 1, s. 1 56.

[441] İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 404, 405.

[442] Abdurreizak, Musannef, c. 3, s. 89.

[443] Abdurreizak, Musannef, c. 3, s. 91.

[444] Abdurrezzak, Musannef, c. 3, s. 89.

[445] Abdurreziak, Musannef, c. 3, s. 91.

[446] İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 405.

[447] Abdurreizak, Musannef, c. 3, s. 89.

[448] Abdurreizak, c. 3, s. 89, 90, İbn Mâce, c. 1, s. 405.

[449] Abdurreizak, Musannef, c. 3, s. 90.

[450] Abdurreizak, c. 3, s. 90, İbn Mâce, c. 1, s. 405.

[451] İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 405.

[452] Abdurreizak, Musannef, c. 3, s. 91.

[453] Abdurrezzak, Musannef, c. 3, s. 90.

[454] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 223, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 303, Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 443, Nesâf, Sünen, c. 3, s. 1 59, İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 1, s. 156.

[455] Semhüdf, Vefâu´l-vefâ, c. 4, s. 1121, 1123.

[456] HattâbPden ve İbn Asâkir´den naklen Alâüddin Ali, Kenzü´l-ummâl, c. 7, s. 734-735, Nebhânf, Hüccetullah, s. 635.

[457] Nebhanf, Hüccetullah, s. 635.

[458] Mâlik, Muvatta´, c. 1, s. 91, Abdurrezzak, Musannef, c. 3, s. 92, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 305.

[459] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 165, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1008.

[460] İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 1, s. 1 56.

[461] Taberî, Tefsir, c. 2, s. 55, Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 523, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 231, Zehebî, Megâzî, s. 526, 527, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 9, Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 6, s. 194, 195.

[462] Taberî, Tefsfr, c. 111, s. 55, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 523, Beyhakî, Delâil, c. 5.s. 231, Zehebî, Megâzî, s. 527, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 9, Heysemî, c. 6, s. 194, 195, İbn Huzeyme, İbn Hıbban, Hâkim ve BeyhakPden naklen Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ, c. 2, s. 105, 106.

[463] Vâkıdî, Megâif, c. 3, s. 1008,1 009.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/231-237.