๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 11 Mart 2010, 13:03:36



Konu Başlığı: Peygamberimiz as ın Süheyl b. Amr a eman verişi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 11 Mart 2010, 13:03:36
Peygamberimiz Aleyhisselamın Süheyl b. Amr´a Eman Verişi  



Mekkelileri Peygamberimiz Aleyhisselamla çarpışmaya ayaklandınp Handeme´de Halid b. Velid´e karşı koyan üç Kureyşliden birisi Süheyl b. Amr idi.[1073]

Kendisi; yaptıklan muahede hükmünü çiğneyerek yüzlerini örtüp Benî Bekrierle birlikte Huzâalan uyurken kılıçtan geçiren Kureyşliler arasında idi.[1074]

Süheyl b. Amr der ki:

"Resûlullah Aleyhisselam Mekke´ye girip hakim olduğu zaman, kendimi evime attım, kapımı üzer­ime kapattım!

Benim için Muhammed´den eman istesin diye, oğluma haber saldım. Öldürülmeyeceğimden emin değildim: Muhammed´le ashabına karşı olan tutum ve davranışlarımı hatırladım. Onlar katındaki duru­mumu düşündüm.

Benden daha kötü davranışlı bir kimse yoktu:

Resûlullah Aleyhisselamla hiç kimse karşılaşmazken, Hudeybiye günü ben karşılaşmış, muahede-nameyi de zorlayıp istediğim biçimde yazdırmıştım.

Bedir ve Uhud savaşlarına ve Kureyşlilerin ona karşı olan her hareketine katılmıştım!..."

Abdullah b. Süheyl, babası için, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına geldi ve:

"Yâ Rasûlallan! Ona eman verecek misin?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Evet! Ona Allah´ın emanı ile eman verilmiştir! Evinden dışarı çıksın!" buyurduktan sonra, çevresinde bulunanlara:

"Kim Süheyl b. Amr´a rastlarsa, ona dokunmasın! Ona sert bakışla da bakmasın ki, o dışarı çıka­bilsin!

Andolsun ki; Süheyl, aklı ve şerefi olan bir adamdır.

Süheyl gibi kişiler, İslâmiyeti tanımaz ve takdir etmez olamazlar.

O, şimdiye kadar üzerinde durduğu şeylerin kendisi için hiç de yararlı olmadığını görmüş ve anlamış bulunuyordur!" buyurdu.

Abdullah b. Süheyl, babasının yanına gidip, Peygamberimiz Aleyhisselamın söylediklerini ona haber verdi.

Süheyl b. Amr:

"Vallahi, o küçükken de, büyükken de, iyi, dürüst ve yararlı idi" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına gidip gelmeye başladı.

Peygamberimiz Aleyhisselamla birlikte, Huneyn gazasına gitti ve Ci´râne´ye gelince Müslüman oldu.[1075]

Allah ondan razı olsun![1076]



Huvaytıb b. Abduluzzâ´nın Müslüman Oluşu


Huvaytıb b. Abduluzzâ, Hudeybiye muahede ve musalahası yazısına şahit olduğu ve imzasını koy­duğu halde, bu muahede hükmünü çiğneyerek yüzünü kapatıp Benî Sekilerle birlikte Huzâalan uyurken kılıçtan geçiren Kureyşliler arasında idi.[1077]

Huvaytıb b. Abduluzzâ der ki:

"...Fetih yılı, Resûlullah Aleyhisselam Mekke´ye girince, son derecede korktum. Hemen evimden dışarı çıktım.

Ev halkımı, içinde emniyette olabilecekleri yerlere dağıttım.

Kendim de, Avf´ın bahçesine kadar gittim.

Bahçeye girdiğim zaman, orada Ebu Zerri´l-Gıfârî ile karşılaştım.

Kendisiyle aramızda dostluk vardı. Dostluk ise, tabiî ki, temelli olarak birbirlerini korumayı gerektirir.

Onu görür görmez, kaçtım.

Bana:

´Ebu Muhammedi1 diyerek seslendi.

´Buyur!´ dedim.

Bana:

´Senin neyin var? Sen ne için kaçıyorsun?´ diye sordu.

Ona:

´Korkum var!´ dedim.

Bana:

´Senin için korku yok! Yüce Allah´ın emanıyla, sana eman verilmiştir! [1078] Gel!´ dedi.[1079]

Hemen, dönüp yanına vardım, selam verdim.[1080]

´Sana eman verilmiştir. İstersen seni Resûlullah Aleyhisselamın huzuruna çıkarayım, istersen1[1081] evine kadar git!1 dedi.

Kendisine:

´Benim için, evime kadar gitmeye imkân var mı ki? Vallahi, evime sağ olarak kavuşacağımı san­mıyorum! Ya yolda yakalanır, öldürülürüm, ya da evimde iken yanıma girilir, öldürülürüm [1082] Ev halkım da, dağınık yeri erdedir´ dedim.

Bana:

´Haydi, sen ev halkını bir yerde tnpla![1083]

Seni evine ulaştırıncaya kadar, seninle birlikte geleceğim!´ dedi ve benimle birlikte geldi.

Gelirken de:

´Huvaytıb´a eman verilmiştir! Ona saldırılmayacak, dokunulmayacaktır!´ diyerek sesleniyordu.

Ebu Zer, beni evime ulaştırdıktan sonra, dönüp Resûlullah Aleyhisselama gitti. Durumu kendisine arzetti.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Mekkelilerden, öldürülmelerini emrettiğim kimseler dışındaki herkese eman vermiş değil miydik?!´ buyurdu.[1084]

Bunun üzerine, öldürülmeyeceğime iyice kanaat getirdim.

Ev halkımı da evlerine geri çevirdim.

Ebu Zer yanıma tekrar geldi ve bana:

´Ebu Muhammedi Sen her yerde geçip gittin! Daha ne zamana kadar ve nereye kadar geçip gide­ceksin?!

Sen hayırlardan birçoğunu kaçırdın! Geride kalan daha birçok hayır var!

Hemen Resûlullah Aleyhisselama git, Müslüman ol, selamete er!

Resûlullah Aleyhisselam insanların en iyisi, insanların akrabalık haklarını en çok gözeteni, insan­ların en hayırlısı, en ağırbaşlısı, en uslusu, en yumuşak huylusudur.

Onun şerefi, senin de şerefindir. Onun güçlülüğü, üstünlüğü, senin de güçlülüğün, üstünlüğündür!´ dedi.

Ebu Zer´e:

´Öyleyse, ben seninle birlikte çıkar, ona giderim´ dedim.

Hemen, onunla birlikte yola çıkıp Ebtah´ta bulunan Resûlullahın yanına vardım.

Ebu Bekir ve Ömer de, onun yanında bulunuyordu.

Resûlullah Aleyhisselamın başucunda durdum.

Ebu Zer´e:

´Ona selam verileceği zaman ne söylenir?´ diye sordum.

Ebu Zer:

´Esselâmu aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh=Allah´ın selamı, rahmet ve bereketleri üzerine olsun ey peygamber, de!´ dedi.

Resûlullaha böyle söyleyerek selam verdim.

Resûlullah da:

´Ve aleykesselâm Huvaytıb!=Senin üzerine de olsun Huvaytıb!´ buyurdu.

Hemen:

´Eşhedü en lâ ilahe illallah ve enneke Resûlullah=Şehadet ederim ki; Allah´tan başka hiçbir ilah yok­tur! Hiç şüphesiz, sen de Allah´ın Resûlüsün!´ dedim.

Bunun üzerine, Resûlullah Aleyhisselam:

´Hamd olsun o Allah´a ki, seni hidayete, doğru yola erdirdi!1 buyurdu ve Müslüman olmama sevin­di. "[1085]

Allah ondan razı olsun![1086]



[1073] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 49, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 823, Taberî, Târih, c. 3, s. 11 8.

[1074] İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 239, Diyarbekrî, Târîîıu´l-hamfs, c. 2, s. 77, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 4.

[1075] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 846, 847.

[1076] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/447-448.

[1077] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 480.

[1078] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 492, 493.

[1079] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 849.

[1080] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 493.

[1081] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 849.

[1082] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 849, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 493.

[1083] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 849, 850, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 493.

[1084] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 849, 850, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 493.

[1085] Hâkim. Müstedrek. c. 3. s. 493.

[1086] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/448-450.