๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 20 Mart 2010, 23:02:00



Konu Başlığı: Peygamberimiz as ın Necranlılara necran uskufuna yazı yazışı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Mart 2010, 23:02:00
Peygamberimiz Aleyhisselamın Necranlılara,* Necran Uskufuna Yazı Yazışı


Peygamberimiz Aleyhisselam, Necranlılara.[8] Necran uskufuna[9] bir yazı yazdırdı. Yazdırdığı yazı da şöyle buyurdu:

"Bismillah!

Allah´ın Resûlü Muhammed´den Necran uskufuna,

İbrahim´in[10] İsmail´in, [11] İshak´ın ve Yâkub´un İlahı olan Allah´ın ismiyle başlarım.

İmdi: Ben sizi, kullara tapmaktan Allah´a ibadet etmeye, ben sizi kulların dostluğundan Allah´ın dostluğuna davet ediyorum.

Bu davetimi kabul etmeye yanaşmazsanız, cizye (vergi) verirsiniz.

Bundan da kaçınırsanız, size harb açacağımı bildiririm, vesselam !" [12]

Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısı gelip uskuf onu okuyunca, son derecede korktu.

Necranlılardan Hemdanlı Şurahbil b. Vedaa´yı yanına çağırdı.

Birmüşkil iş çıktığı zaman, ne Eyhem Seyyid´den, ne de Akfb´den önce hiç kimse çağrılmazdı.

Şurahbil b. Vedaa gelince, uskuf, Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısını ona verip okuttu ve ona:

"Ey Ebu Meryem! Bu husustaki görüşün nedir?" diye sordu.

Şurahbil:

"Allah´ın İbrahim´e, İsmail´in zürriyeti içinden bir peygamber çıkaracağını vaad buyurduğunu biliyor-sundur!

Eğer bu zât geleceği vaad edilen peygamber olursa, sen ona iman edecek misin?

Benim peygamberlik hakkında bir görüşüm yoktur!

Eğer sorduğun dünya işlerinden bir iş olsaydı, o husustaki görüşümü sana açıklar ve görüşümü sana benimsetmeye çalışırdım" dedi.

Uskuf, Şurahbil´e:

"Sen bir köşeye çekil, otur!" dedi.

Şurahbil, bir köşeye çekilip oturdu.

Uskuf, Himyerlerin Zî Asbah ailesinden Necranlı Abdullah b. Şurahbil adındaki bir adamı yanına çağırttı.

Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısını ona da okutup kendisinin bu husustaki görüşünü sordu.

Abdullah b. Şurahbil, uskufa, Şurahbil´in söylediği gibi söyledi.

Uskuf, ona da:

"Sen bir köşeye çekil, otur!" dedi.

Abdullah b. Şurahbil de bir köşeye çekilip oturdu.

Uskuf, Necranlılardan Benî Hımyasların Benî Haris b. Ka´b ailesinden Cebbar b. Feyz´i de çağırttı.

Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısını okutup ona bu husustaki görüşünü sordu.

Cebbar b. Feyz de, Şurahbil´in ve Abdullah´ın söylediklerine benzer biçimde konuştu.

Uskuf, Cebbar b. Feyz´e de bir köşeye çekilmesini emretti.

O da bir köşeye çekilip oturdu.

Görüşler böylece bir noktada birleştiği zaman, uskuf çan çalınmasını emretti.

Kiliselerde ateşler yakı İdi, çullar, sergiler kaldırıldı.

Gündüzleri korkuya düştükleri zaman da böyle yaparlardı. Gece korktukları zaman da çan çalınır, kiliselerde ateşler yakılırdı.

Çan çalınıp çullar kaldırılınca, vadinin aşağısındaki yukansındaki halk toplandı.

Vadinin uzunluğu hızlı giden bir süvarinin gidişiyle bir günlüktü.

Vadinin içinde, yetmişüç köy ve yüzyimni bin savaş eri bulunuyordu.

Uskuf, onlara Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısını okudu ve bu husustaki görüşlerini sordu.

Onlardan görüş sahibi olanların görüşleri, Şurahbil b. Vedaa, Abdullah b. Şurahbil ve Cebbar b. Feyz´in de içlerinde bulunacağı bir heyetin gönderilip Peygamberimiz Aleyhisselamın haberini kendiler ine getirmesi üzerinde toplandı.

Necran Hıristiyan temsilcilerinin Peygamberimiz Aleyhisselama gelişi, Hicretin 10. yılında idi. [13]

Kendileri altmış kişi idiler. [14]

Gelenlerden dördü, Necranlıların eşrafındandı.

Bunların içinde de üçü, kendilerinin işlerini çekip çevirenleri, yönetenleri idi.

Reisleri; Akîb dedikleri Abdülmesih olup, Necranlıların valisi, söz ve görüş sahibi ve danışmanı olan bu kişinin görüşüne göre hareket edilirdi.

İkincisi; Seyyid dedikleri Eyhem olup, Necranlıların seyahat ve toplama işlerinin yöneticisi idi.

BenîBekr b.Vâillenden Ebu Harise b. Alkame ise Necranlıların uskufu, en büyük din bilgini, imamı, kitaplık (İbn Sa´d´a göre: medreseler) bakanı idi. [15] Necranlılar içinde çok şerefli ve itibarlı idi.

Hıristiyan Rum kralları, ona, Araplardan olduğu halde, Hıristiyanlığa bağlılığı dolayısıyla mal verir ler, ikramda bulunurlardı. [16]

Krallar, Hıristiyanlık hakkındaki derin bilgi ve içtihadını işitip onun için kiliseler yaptırırlar, kendisini ikramlara boğarlardı. [17]

Altmış Necran temsilcisinden[18] bazılarının isimleri şöyledir

1. Akîb Abdülmesih,

2. Seyyid Eyhem,

3. Ebu Harise b. Alkame (Benî Bekr b. Vâillerin kardeşidir),

4. Evs,

5. Haris,

6. Zeyd,

7. Kays,

8. Yezid

9. Nübeyh,

10. Huveylid,

11. Amr,

12. Halid,

13. Abdullah,

14. Yuhannis, [19]

15. Ebu Alkame Bişr b. Muaviye. [20]




[8] İbn Sa´d, Tabak âtü´l-kübrâ, c. 1, s. 357, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvvE, c. 5, s. 385, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 3, s. 4546, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 42.

[9] Yâkubî, Târih, c. 2, s. 81, Beyhakî, c. 5, s. 385, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 53.

* Uskut; Hıristiyan din bilginleri başkanı demekti r (İ bn E ar, N ihâye, c. 1, s. 379).

[10] Yâkubî, Târîh, c, c. 2, s. 81, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 385, Ebu´l-Fidâ el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 53, İbn Kayyı m, Zâdu´l-m ead, c. 3, s. 46, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 42-43.

[11] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 385-386, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 53-54, İbn Kayyım, Zâdu´l-m ead, c. 3, s. 46.

[12] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre.c.2, s. 222, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 357, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 293, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 56, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 57, Kastalânf, Mevâhib, c. 1, s. 316.

[13] Taberî, Târîh, c. 3, s. 1 63, İbn Esîr, c. 2, s. 293, İbn Haldun, c. 2, ks.2, s. 57,Semhûdf, Vefâu´l-vefâ, c. 1, s. 317.

[14] İbn İshak, c. 2, s. 222, Beyhakî, Delâil, c. 5, s. 383, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 56, Kastalânf, c. 1, s. 316, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 235.

[15] İbn İshak, c. 2, s. 222, İbn Sa´d, c. 1, s. 357, Taberî, Tefsir, c. 3, s. 162 Vâhidf, Estoâbu´n-nüzûl, s. 61, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 56.

[16] İbn İshak, c. 2, s. 222, Taberî, c. 3, s. 162, Vâhidf, s. 61, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 56, Kastalânf, c. 1,s.317.

[17] İbn İshak, c. 2, s. 222, Taberî, c. 3, s. 162, Vâhidf, s. 61 Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 56.

[18] İbn İshak, c. 2, s. 224, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s:. 56.

[19] İbn İshak, c. 2, s. 224, İbn Sa´d, c. 1, s. 357, Taberî, c. 3, s:. 162, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 56.

[20] Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 55.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/92-95.