๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 24 Mart 2010, 12:59:48



Konu Başlığı: Peygamberimiz as ın müslümanlara son hitap ve tavsiyeleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Mart 2010, 12:59:48
Peygamberimiz Aleyhisselamın Müslümanlara Son Hitap ve Tavsiyeleri  



Ensardan Numan b. Beşir´in bildirdiğine göre; Peygamberimiz Aleyhisselamın hastalığı ağıriaştığı zaman, halk: "Ondan sonra bu işi kim yönetecek?" diye konuşmaya başladılar.

Kimisi: "Ebu Bekir yönetir!"

Kimisi de: "Übeyy b. Ka´b yönetir!" dediler.

Numan b. Beşir, Übeyy b. Ka´b´ın yanına varıp, ona: "Ey Übeyy! Halk Ebu Bekir´i Resûlullah Aleyhisselamın yerine halife yapmak istiyorlar!?

Hemen gidip bu işin ne olacağına bakalım!" dedi.

Übeyy b. Ka´b: "Benim bu hususta Ensar hakkında birşey işitmişliğim yoktur!

Allah onu vefat etti rincey e kadarda ben bunu kendisine anıcı değilim!" dedikten sonra, Numan b. Beşir´le birlikte gittiler.

Sabah namazından sonra kendisine çanak içindeki çorbadan yudumlattıkları sırada Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına girdiler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, çorbasını içmekten boşalınca, Übeyy´e dönüp: "Bu sana ne söylemişti?" diye sordu.

Übeyy b. Ka´b: "Bizi (Muhacirlere) tavsiye buyur!" dedi. [134]

Hz. Ebu Bekir´le Hz. Abbas, Ensar meclislerinden bir meclise uğramışlardı. Ensarın ağladıklarını görünce, onlara: "Niçin ağlıyorsunuz?" diye sordular.

Onlar da: "Resûlullah Aleyhisselamın huzurunda bulunduğumuz günleri hatırladık!" dediler.

Hz. Ebu Bekir´le Hz. Abbas gelip bunu Peygamberimiz Aleyhisselama haberverdiler. [135]

"Ensarın kadınları erkekleri Mescidde ağlıyorlar!" denildi.

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Onlar niçin ağlıyorlar?" diye sordu. "Sen öleceksin diye korkuyor­lar!" dediler. [136] O sırada, Fadl b. Abbas Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına girmişti.

Peygamberimiz Aleyhisselam, ona: "Ey Fadl! Şu sarığı başıma sar!" buyurdu.

Fadl b. Abbas sarığı sarınca, [137] ona: "Tut elimden!" buyurdu. O da, Peygamberimiz Aleyhisselamın elinden tuttu. [138]

Peygamberimiz Aleyhisselam, büyük bir ridayı sarınıp bürünmüş ve başını da boz bir sank ile bağlamış olduğu halde[139] minbere oturdu; [140] ki bu, Peygamberimiz Aleyhisselamın minbere son otu­ruşu idi. [141]

Peygamberimiz Aleyhisselam bu günden sonra bir daha minbere çıkmadı. [142] Minbere çıkınca, Fadl b. Abbas´a:

"Halka seslen!" buyurdu. Fadl b. Abbas seslenince, Müslümanlar Mescidde toplandılar. [143] Mescid Müslümanlarla doldu.

Peygamberimiz Aleyhisselam, kelime-i şehadet getirdikten sonra: [144]

"Ey insanlar! Ben size olan nimetinden dolayı O Allah´a hamd ederim ki, Kendisinden başka hiçbir ilah yoktur!" diyerek[145] Allah´a hamd ü seneda bulundu. [146]

Her zaman yaptığı gibi, Uhud günü şehit düşen Müslümanlar için de Allah´tan mağfiret diledi. [147] Sonra: "Ey insanlar! Yakınıma geliniz!" buyurdu. Müslümanlar Peygamberimize doğru geldiler. [148]

"Ey insanlar! Bana haber verildiğine göre sizler, Peygamberinizin vefat edeceğinden korkuyormuş-sunuz!

Benden önce gönderilip ümmeti içinde temelli kalmış bir peygamber var mıdır ki, ben de içinizde temelli kalayım?! İyi biliniz ki; ben Rabbime kavuşacağım! O´na siz de kavuşacaksınız! İlk Muhacirlere karşı hayırlı olmanızı, onların da aralarında birbirlerine karşı hayırlı olmalarını tavsiye ederim!

Yüce Allah:

´Asra andolsun ki, muhakkak insan kesin bir ziyandadır!

Ancak iman edenlerle güzel ve yararlı amellerde bulunanlar, bir de, birbirlerine hakkı tavsiye, sabrı tavsiye edenler böyle değildir´ [Asr: 1-3] buyurmuştur.

Muhakkak ki, bütün işler Yüce Allah´ın izniyle cereyan eder. Geç olacak şeyleri acele istemeniz birşey sağlamaz! Çünkü, Yüce Allah hiç kimsenin acele etmesiyle acele etmez!

Allah, Kendisini yenmeye kalkanı yener, mahveder! Aldatmaya kalkanı da zararlı çıkarır!

´Demek, idareyi ve hâkimiyeti ele alırsanız hemen yeryüzünde fesat çıkaracak, akrabalık münase­betlerini bile keseceksiniz, öyle mi?!´ [Muhammed: 22] [149]

Hiçbir peygamber, arkasında bir cemaat bırakmadıkça vefat etmemiştir. Ben de, sizin içinizde Ensarı bıraktım.

Allah´tan sakınmanızı ve onlara karşı iyi davranmanızı tavsiye ederim. Bilirsiniz ki, onlar mallarını sizinle bölüştüler! Size darlıkta da, bollukta da iyilik ve yardım ettiler! Onların hakkını tanıyınız! [150]

Çünkü, onlar sizden önce Medine´yi yurt ve iman evi edinmiş ve siz Muhacirlere iyilik etmiş olan kimselerdir. Onlar, meyve ve mahsullerini sizinle bölüşmediler mi? Onlar size yurtlarında yervermediler mi?

Kendileri muhtaç oldukları halde, sizi kendilerine tercih etmediler mi? [151] Ey Muhacirler cemaati! Siz çoğalmış olduğunuz halde sabaha çıktınız! Ensar ise çoğalmamış olarak sabaha çıktılar.[152] Ey Muhacirler cemaatin[153] İyi biliniz ki, Ensar cemaati gitgide azalacaklar, [154] hatta yemek içindeki tuz gibi olacaklar! [155] Sizler ise çoğalacaksınız! [156] Başka insanlar da çoğalacaklar! [157]

Ensara karşı iyi davranmanızı size tavsiye ederim[158] Çünkü onlar benim sırdaşlarım, [159] sığı­nağım ve barınağım oldular. [160] Onlar, üzerlerine aldıkları yardım vazifesini tamamıyla yerine getir­mişlerdir. Kendilerine ancak mükâfat verilmesi kalmıştır. [161]

Sizden, [162] Muhammed ümmetinden herkim bir iş başına geçer de bir kimseye zarar veya yarar vermeye gücü yetecek hale gelirse, [163] Ensardan iyilik edenlerin iyiliğini kabul, kötülük edenlerin de kötülüğünü affetsin! [164] Onların iyilerine iyilik ediniz! Kötülüklerinden de geçinizl[165] İyi biliniz ki, ben siz­den önce gidecek, sizi bekleyeceğim! Siz de gelip bana kavuşacaksınız! Dikkat ediniz! Sizinle buluşma yerimiz Havuz başıdır! Yarın benimle buluşmak isteyen, elini ve dilini günahtan çeksin! Ey insanlar! Günah, nimetlerin değiştirilmesine sebeb olur. Halk iyi olduğu zaman, yöneticileri de iyi olur. Halk kötü olduğu zaman, yöneticileri de kötü olur. [166]

Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah´a yemin ederim ki, [167] ben şu saatte Havuzumun üzerinde duruyor, [168] şu bulunduğum yerden Havuzuma bakıyorumdur! [169]

Sânı yüce olan[170] Allah, bir kulunu dünya ile, [171] dünya zineti ile,[172] istediği[173] dünya nimetleri­ni kendisine vermekle[174] Kendi katındaki nimetler arasında muhayyer ki İdi. Bunlardan birisini seçmek­te serbest bıraktı. O kul da[175] ahireti, [176] Allah katında olanı tercih etti, seçti" buyurdu. [177] Hz. Ebu Bekir, Peygamberimiz Aleyhisselamın kendisinden bahsettiğini anladı. [178] Cemaat içinde Hz. Ebu Bekir´den başka hiç kimse Peygamberimiz Aleyhisselamın maksadını anlayamadı. [179] Hz. Ebu Bekir ağlamaya başladı. [180] Gözleri yaşla doldu. [181] Ağlayarak: [182] "Babam, anam sana feda olsun[183] yâ Rasûlallah! Sana babalarımızı, analarımızı, [184] canlarımızı, m allarımızı,[185] evlatlarımızı[186] feda eder­iz!" dedi. [187] Mescidde bulunan Müslümanlar, Hz. Ebu Bekir´in ağladığını görünce:

"Resûlullah Aleyhisselam dünya hayatıyla Rabbine kavuşma arasında Rabbi tarafından muhayyer kılınan ve Yüce Rabbine kavuşmayı tercih eden salih bir kişiden bahsederken, şu şeyhin ağlama haline şaşmaz mısınız?!" dediler. Halbuki o, Resûlullah Aleyhisselamın söylediği sözün mânâsını onlardan daha iyi biliyordu. [188]

Ebu Saîd el-Hudrî der ki: "Ben kendi kendime: ´Allah´ın bir kulunu dünya nimetiyle ahiret nimetleri arasında muhayyer bırakmasında, onun da ahireti tercih etmesinde ne var ki, şu şeyhi ağlatıyor?!" demiş, [189] ona: "Ey Ebu Bekir! Sen bir kulun dünya ile ahiret arasında muhayyer kılınıp onun da ahireti tercih edişine ne diye ağlıyorsun?" diye sormuştum. [190] Meğer, muhayyer kılınan kul Resûlullah Aleyhisselammış! Bunu, Ebu Bekir bizden daha iyi biliyormuş! [191]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Ebu Bekir´e bakıp: [192] "Ey Ebu Bekir! Ağlama [193]

Ey insanlar! [194] İnsanlardan; [195] canında, [196] malında, [197] arkadaşlığında[198] bana karşı Ebu Bekir b. Ebu Kuhâfe´den daha fedakâr ve cömert davranan bir kimse yoktur. [199]

Eğer, Rabbimden başka, [200] insanlardan dost tutmuş olsaydım, muhakkak ki Ebu Bekir´i dost tutardım! Fakat, İslâm kardeşliği[201] daha üstündür! [202] Haberiniz olsun ki, [203] sahibiniz, Yüce Allah´ın dostudur! [204] (Evlerinizden) şu Mescide açılan kapıları kapatınız! Yalnız Ebu Bekir´in kapısı açık kalsın! [205] Ben Ebu Bekir´in kapısının üzerinde bir ışık, başka kapıların üzerinde ise karanlık görüyo­rum ![206] Nihayet, ben de bir insanım! [207] Aranızdan bazı kimselerin hakları bana geçmiş olabilir! [208] Ben kimin malından ne almışsam, işte malım, o da gelsin alsın! İyi biliniz ki; benim katımda sizin en önde geleniniz, [209] en sevgili olanınız, [210] varsa hakkını benden alan veya hakkını bana helâl eden[211] kişidir ki, Rabbime onun sayesinde helâlleşmiş olarak, [212] gönül hoşluğu ve rahatlığı ile[213] kavuşa-cağımdır! [214]

Hiç kimse ´Resûlullahın kin ve düşmanlık beslemesinden korkarım!´ diyemez! [215] İyi biliniz ki; [216] kin ve düşmanlık beslemek asla benim huyumdan ve halimden değildir! [217] Ben aranızda durup bu sözümü tekrarlamaktan kendimi müstağni göremiyorum!" buyurduktan sonra, sözlerini tekrarladı. [218]

Bunun üzerine, bir adam ayağa kalktı: [219] "Senden bir isteyici istekte bulununca, sen ona üç dirhem vermemi emretmiştin, ben de vermiştim" dedi. [220]

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Doğru söylüyorsun dur! Ey Fadl b. Abbas! Buna üç dirhem ver!" buyurdu. [221]

"Ey Allah´ım! Ben ancak bir insanım! Müslümanlardan hangi kişiye ağır bir söz söylemiş, veya bir kamçı vurmuş, veya lanet etmişsem, Sen bunu onun hakkında temizliğe, ecre ve rahmete ermesine vesile kıl! [222]

Allah´ım! Ben hangi mü´mine ağır bir söz söylemişsem, Sen o sözümü Kıyamet gününde o mü´min için Sana yakınlığa vesile kıl!" diye dua etti. [223]

Sonra da: "Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa, o, onu hemen ödesin, dünyada rüs-vay olurum demesin! İyi biliniz ki; dünya rusvaylığı ahiret rusvaylığmdan hafiftir" buyurdu. [224]

Bunun üzerine, bir adam ayağa kalktı ve: ´Yâ Rasûlallah! Ben Allah yolunda savaş ganimetine hıyanet etmiş, üzerime üç dirhem geçirmiştim!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, ona: "Sen bu hıyaneti ne için yaptin?" diye sordu.

Adam: "Ona ihtiyacım vardı" dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam "Ey Fadl b. Abbas! Bu kişiden Beytü´l-mâl (hazine) hesabına üç dirhem teslim al!" buyurdu. [225]

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Ey insanlar! [226] Nefsinden korkan varsa, ayağa kalksın da, kendisi için dua edeyim!" buyurdu. Bunun üzerine, bir adam ayağa kalktı: [227] "Yâ Rasûlallah! Ben çok pintiyim, korkağım, çok da uykucuyum! Allah´a dua et de, benden pintiliği, korkaklığı ve uykuculuğu girersin!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam ona dua etti. [228] Sonra, bir adam ayağa kalktı ve: "Yâ Rasûlallah! Ben çok yalancıyım! Çirkin sözlü, çirkin işliyim! Hem de uykucuyum!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Ey Allah´ım! Ona doğru sözlülük ve iman olgunluğu nasip et! Uyumak istedikçe, kendisinden uykuyu gider!" diye dua etti.

Daha sonra, bir adam ayağa kalktı ve: "Vallahi yâ Rasûlallah! Ben de çok yalancıyım! Hem de münafıkım! Benim işlemediğim hiçbir kötülük yoktur!" dedi.

Hz. Ömer, ona: "Be adam! Kendini rezil ve rüsvay ettin!" dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam: "Ey İbn Hattab! Dünya rusvaylığı ahiret rusvaylığmdan hafiftir!" buyurdu ve adam için de: "Ey Allah´ım! Ona doğru sözlülük ve iman olgunluğu nasip et! Kendisinin kötü işlerini hayra çevir!" diyerek dua etti. [229]

Sonra, bir kadın ayağa kalkıp: "Bende şöyle şöyle haller var! Allah´a dua et de, benden bu halleri gidersin!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, ona: "Sen Âişe´nin evine git!" buyurdu. [230] Sonra, minberden indi. [231] Hz. Âişe´nin evine dönünce, kadının başına asasını koyduktan sonra, ona dua etti. Hz. Âişe, kadın daha yanından ayrılmadan Peygamberimiz Aleyhisselamm duasının tesirini gördüğünü söyler. [232]



[134] İbn Abdi Rabbih, Ikdu´l-ferfd, c. 4, s. 259.

[135] Buhârî,Sahıh,c.4, s. 226.

[136] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 252.

[137] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 255.

[138] Taberî, Târih, c. 3, s. 191.

[139] İbn Sa´d, c. 2, s. 252, Buhârî, Sahih, c. 1,s.223,c.4, s. 226.

[140] Buhârî,c. 1,5.223,0.4, s. 226, Taberî, c. 3, s. 191.

[141] Buhârî,c. 1,s.223.

[142] Buhârî,c. 4,3.226.

[143] Taberî, c. 3, s. 1 91.

[144] İbn Sa´d, c. 2, s. 251 .

[145] Taberî, c. 3, s. 1 91.

[146] Zührî, Megâzî, s. 131, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 431, İbn Sa´d, c. 2, s. 225, 228, 255, Ahmed, o. 1, s. 270, Buhârî, o. 1, s. 223.

[147] Zührî, s.131, İbn İshak, o. 4, s. 299, Abdurrezzak, c. 5, s. 431, İbn Sa´d, c. 2, 228, 251.

[148] Buhârî, c. 1,3.223.

[149] Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 2, s. 434, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 463-464.

[150] İbn Kuteybe, el-İmâme ve´s-siyâse, s. 11.

[151] Kastalânf, c. 1, s. 484, Halebî, c. 3, s. 463-464.

[152] İbn Abdi Rabbih, Ikdu´l-ferfd, c. 4, s. 259.

[153] Zührî, Megâzî, s. 131, İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 300, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 547.

[154] Zührî, s.131, Ahmed, Müsned, c. 3, s. 272, Buhârî, o. 1, s. 223.

[155] İbn Abdi Rabbih, Ikdu´l-ferfd, c. 4, s. 259.

[156] Zührî, s. 131, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 431.

[157] İbn İshak, c. 4, s. 300, İbn Sa´d, c. 2, s. 251, Ahmed, c. 3, s. 272, Buhârî, c. 1, s. 223, c. 4, s. 227, İbn Abdi Rabbih, c. 4,s. 259.

[158] Buhârî, c. 4, s. 226, Belâzurî, c. 1, s. 547.

[159] Zührî, s. 131, İbn İshak, c. 4, s. 300, İbn Sa´d, c. 2, s. 251 , Ahmed, c. 3, s. 272, Buhârî, c. 4, s. 226, Belâzurî, c. 1 , s. 547.

[160] Zührî, s.131, İbn İshak, c. 4, s. 300, İbn Sa´d, c. 2, s. 251, Belâzurî, c. 1, s. 548.

[161] Buhârî, c. 4, s. 226.

[162] Buhârî, c. 4, s. 227.

[163] Buhârî, c. 1,s.233,c.4, s. 227.

[164] Zührî, s. 131 , Abdurrezzak, o. 5, s. 431, İbn Sa´d, o. 2, s. 252, Ahmed, o. 3, s. 272, Buhârî, o. 1, s. 223, o. 4, s. 227, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 259.

[165] Zührî, s. 131, İbn İshak, c. 4, s. 300, Abdurrezzak, o. 5, s. 431, İbn Sa´d, c. 2, s. 251 -252, Belâzurî, c. 1, s. 548.

[166] Kastalânf, M evâhib, o. 2, s. 484-485, Halebî, İnsânu´l-uyûn, o. 3, s. 464.

[167] İbn Sa´d, o. 2, s. 231 , Dârimî, o. 1, s. 37.

[168] İbn Sa´d, o. 2, s. 231 , Ahm ed, o. 3, s. 91.

[169] Dârimî, c. 1,s.37.

[170] Buhârî, c. 1, s. 119.

[171] İbn İshak, c. 4, s. 299, Abdurrezzak, o. 5, s. 491 , İtan Sa´d, o. 2,5.227, Buhârî, o. 1, s. 119.

[172] Ahmed, o. 3, s. 91, Dârimî, o. 1, s. 37.

[173] Tirmizî, c.5, s. 608.

[174] Müslim, o. 4, s. 1854, Tirmizî, o. 5, s. 608.

[175] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 2099, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 277, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 119, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1854, Tirmizî, Sünen, o. 5, s. 678, Belâzurî, o. 1, s. 547.

[176] Ahmed, Müsned, o. 3, s. 91 , Dârimî, Sünen, o. 1, s. 37.

[177] İbn İshak, c. 4, s. 299, Abdurrezzak, Musannef, o. 5, s. 443, İbn Sa´d, o. 2, s. 227 Ahmed, o. 3, s. 97, Buhârî, o. 1,s.119,Müslim, c. 4, s. 1854, Dârimî, o. 1, s. 37, Belâzurî, o. 1, s. 547.

[178] Abdurrezzak, c. 5, s. 431, Belâzurî, c. 1, s. 547.

[179] İbn Sa´d, o. 2, s. 231 , Ahmed, o. 3, s. 92, Dârimî, o. 1, s. 37.

[180] Abdurrezzak, c. 5, s. 431, İbn Sa´d, o. 2, s. 227, Buhârî, c. 1,s. 119, Müslim, c. 4, s. 1854, Dârimî, c. 1, s. 37, Belâzurî, c.1, s. 547.

[181] Dârimî, o. 1,s.37.

[182] Müslim, o. 4, s. 1854.

[183] Ahmed, o. 3, s. 91.

[184] İbn İshak, o. 4, s. 299, İbn Sa´d, o. 2, s. 231, Ahmed, o. 3, s. 91 , Müslim, o. 4, s. 1854, Tirmizî, o. 5, s. 608, Dârimî, o. 1 , s. 38.

[185] İbn Sa´d, o. 2, s. 231 , Ahmed, o. 3, s. 91, Dârimî, o. 1, s. 38, Belâzurî, o. 1,s.547.

[186] İbn Sa´d, o. 2, s. 231 , Ahm ed, o. 3, s. 91, Belâzurî, o. 1, s. 547.

[187] İbn İshak, c. 4, s. 299, Ahmed, c. 3, s. 91, Müslim , c. 4, s. 1854, Tirmizî, o. 5, s. 608, Dârimî, o. 1, s. 38, Belâzurî, c. 1, s. 547.

[188] Ahmed, o. 3, s. 478, Tirmizî, o. 5, s. 607-608.

[189] İbn Sa´d, o. 2, s. 227, Buhârî, o. 1, s. 119-1 20.

[190] Belâzurî, Ensâb, o. 1 , s. 547.

[191] İbn Sa´d, o. 2, s. 227, Buhârî, o. 1, s. 120, Müslim, o. 4, s. 1854, Tirmizî, o. 5, s. 608.

[192] Belâzurî, o. 1,5.547.

[193] İbn Sa´d, o. 2, s. 227, Buhârî, o. 1, s. 120.

[194] İbn Sa´d, o. 2, s. 227.

[195] İbn Sa´d, o. 2, s. 227, Ahmed, o. 1, s. 270, Buhârî, o. 1, s. 120, Müslim, o. 4, s. 1854, Tirmizî, o. 5, s. 608.

[196] Ahmed, o. 1, s. 270, Buhârî, o. 1, s. 120.

[197] İbn Sa´d, o. 2, s. 227, Ahmed, o. 1, s. 270, Buhârî, o. 1, s. 120, Müslim, o. 4, s. 1854, Tirmizî, o. 5, s. 608.

[198] İbn Sa´d, o. 2, s. 227, Ahmed, o. 3, s. 18, Müslim, o. 4, s. 1854, Tirmizî, o. 5, s. 608.

[199] İbn Sa´d, o. 2, s. 227, Ahmed, o. 1, s. 270, Buhârî, o. 1, s. 120, Tirmizî, o. 5, s. 608.

[200] Ahmed, o. 3, s. 18.

[201] İbn Sa´d, o. 2, s. 227, Ahmed, o. 1, s. 270, Buhârî, o. 1, s. 120, Tirmizî, o. 5, s. 608.

[202] Tirmizî, c.5, s. 609.

[203] Tirmizî, c.5, s. 609.

[204] Ahmed, o. 1, s. 377, Tirmizî, o. 5, s. 608.

[205] Zührî, Megâzî, s. 131 , Abdurrezzak, o. 5, s. 431, İbn Sa´d, o. 2, s. 227-228, Ahmed, o. 1, s. 270, Buhârî, o. 1 , s. 120, Müslim, o. 4, s. 1854-1855, Tirmizî, o. 5, s. 608.

[206] İbn Sa´d, o. 2,5.227.

[207] İbn Sa´d, o. 2,5.255.

[208] İbn Sa´d, o. 2, s. 255, Taberî, o. 3, s. 193, İbn Esîr, Kâmil, o. 2, s. 319.

[209] İbn Sa´d, o. 2, s. 255.

[210] Taberî, o. 3, s. 1 91.

[211] İbn Sa´d, o. 2, s. 255, Taberî, o. 3,5.191.

[212] İbn Sa´d, o. 2, s. 255.

[213] Taberî, o. 3, s. 1 91.

[214] İbn Sa´d, o. 2, s. 255, Taberî, o. 3, s. 191, İbn Esîr, Kâmil, o. 2, s. 319.

[215] İbn Sa´d, o. 2, s. 255, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye, o. 5, s. 331.

[216] Taberî, o. 3, s. 1 91, E bu´l-Fidâ, o. 5, s. 331 .

[217] İbn Sa´da, o. 2, s. 255, Taberî, o. 3, s. 1 91, E bu´l-Fidâ, o. 5, s. 331 .

[218] Taberî, o. 3, s. 1 91.

[219] İbn Sa´d, o. 2, s. 255, Taberî, o. 3, s. 191.

[220] Ebu´l-Fidâ, o. 5, s. 331.

[221] İbn Sa´d, o. 2, s. 255, Taberî, o. 3, s. 191, Ebu´l-Fidâ, o. 5, s. 331.

[222] Ahmed, o. 3, s. 400.

[223] Buhârî, o. 7, s. 157.

[224] Taberî, Târih, o. 3, s. 191, İbn Esîr, Kâmil, o. 2, s. 319.

[225] Taberî, o. 3, s. 1 91, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye, o. 5, s. 331.

[226] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, o. 2, s. 255.

[227] İbn Sa´d, o. 2, s. 255, Taberî, o. 3, s. 191, Ebu´l-Fidâ, o. 5, s. 331.

[228] İbn Sa´d, o. 2, s. 255.

[229] Taberî, Târih, o. 3, s. 191-192, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye, o. 5, s. 331.

[230] İbn Sa´d, Tabakât, o. 2, s. 255.

[231] İbn Sa´d, o. 2, s. 231 , Dârimî, Sünen, o. 1, s. 38.

[232] İbn Sa´d. o. 2.5.255.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/250-260.